09 Ekim 2019

Trump “esir” alınmış!..

Psikologların Trump gözlemi: Yönetmesi gereken insanlar, gerçekte onu yönetiyor, tutarsızlıkların bir bölümü de bundan kaynaklanıyor

“Benim müstesna ve eşsiz bilgeliğimle...”

Türkiye’nin Fırat’ın Doğusuna yapmayı planladığı harekat siyasetin epey ötesinde, artık psikolojinin alanına giriyor.

Trump’ın bu cümlesiyle hasta ruhu ve ne yaptığını bilmez hali, pek çok kez olduğu gibi, attığı bu tweette bir kez daha ortaya çıkıyor. Adam ne yazık ki, Amerikan Başkanı.

Ondaki hasta ruhu pompalayan, kendi oluşturduğu çevresi. Bakın ne oluyor:

Önüne her gün, sadece onu destekleyen makale ve haberler konuyor, bir dosya halinde. O da, attığı her adımın Amerikalılar tarafından beğenildiğine inanıyor.

Washington Post gazetesinin yaptığı bir araştırmaya göre ki, bu Trump hakkında yazılan kitaplara da geçiyor, Trump günde ortalama dokuz kez yalan söylüyor, Amerikan halkına ve dünyaya.

Yalan söylemesi çok kötü, dünyayı etkiliyor, daha da kötü olan ise şu:

Yalan söylediğinin farkında değil, çünkü “müstesna ve eşsiz  bilgeliği”, yani hasta ruhu, önüne konulan bu dosyalarla patlıyor.

Neden patlıyor?..

Psikologların analizi

Günün birinde Amerikan Başkanı olacağını rüyasında görse, inanmadığı için. O koltuğa oturduğunda, “dünyayı ben yönetiyorum, benden güçlü kimse yok” havasını kendi kendine pompalıyor.

Bunlar uzaktan gözlemler değil, tutarsız davranışları sonucu, onun ruh halini inceleyen psikologların bulguları.

Psikologların ekledikleri bir gözlem daha var:

“Çok beceriksiz ve çabuk etki altında kalıyor, yönetmesi gereken insanlar, gerçekte onu yönetiyor, tutarsızlıkların bir bölümü de bundan kaynaklanıyor.”

O tutarsızlıklar ve yalanlar, çeşitli ülkelere olduğu gibi, Türkiye’ye de çarpıyor.

Sırasıyla olaylar

Türkiye ile ilgili son olarak, ne olup bittiğini anlamak için olayları kronolojik sıraya dizmek gerek.

1-Geçtiğimiz pazar akşamı Tayyip Erdoğan telefon görüşmesinde Fırat’ın Doğusuna harekat konusunda Trump’la anlaşıyor. Trump Türkiye’nin harekat yapacağı bölgeden Amerikan askerlerinin çekileceğini söylüyor.

2-Pazartesi sabahı erken saatlerde Amerikan askeri çekiliyor ama, sayısı elliyi geçmiyor.

3-Pazartesi öğleye doğru Hillary Clinton bir tweet atarak, “Trump asker çekerek, Kürtlere ve Başkanlık yeminine ihanet etmiştir. Amerikan çıkarları yerine Türkiye ve Rus liderlerinin yanında yer almıştır” diyerek, ağır ifadelerle Trump’ı eleştiriyor.

4-Pazartesi akşama doğru Pentagon çok şaşırtıcı, daha da önemli olan Trump’ın verdiği sözün tam tersine bir açıklamayla,  “Türkiye’ye keşif ve gözlem bilgilerinin verilmesi durdurulmuştur” diyerek, o bölgede Türkiye’ye hava sahasını kapatıyor. Pentagon Başkan Trump’ı iplemiyor, kendi bildiğini okuyor. Psikologların gözlemleri bir kez daha doğrulanıyor.

5-Aradan 24 saat geçmeden Trump verdiği sözün tam tersine, attığı tweette işte o manyak sözlerle, “benim müstesna ve eşsiz bilgeliğimle, benim belirlediğim sınırların dışına çıkarsa, Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederim” tehdidinde bulunuyor.

Neden aniden “ekonomik olarak mahvederim” gibi saçma sapan bir tepkiye kapılıyor?..

Pentagon, ABD Dışişleri, Hillary ve bazı senato üyelerinin ona karşı çıkmaları üzerine, hasta ruhu paralelinde hem sözünden vazgeçiyor, hem abartılı tepki ile onları sakinleştirmeye çabalıyor.

Ama, bu arada Türkiye haklı olarak saçını başını yoluyor.

“Güvenilmez”

Psikologların görüş birliğine vardıkları ve bütün dünya için daha da ağır bir gözlem:

“Bu adama güvenilmez”.

Halk diliyle, “bu adamın ipiyle kuyuya inilmez, inersen çıkamazsın”.

Trump tam anlamıyla Amerikan bürokrasisi tarafından esir alınmış durumda. O istediği kararı alsın, sonuçta Pentagon’un ya da State Department’in (Amerikan Dışişleri Bakanlığı) dediği oluyor. İç politikada da rehine gibi.

Esaret ve rehine durumu ne yazık ki, sadece onun sorunu olarak kalmıyor, Amerikan Başkanı olduğu için dünyayı etkiliyor.

Hamaset zamanı değil

Bu kadar tutarsızlıklarla dolu bir kişi Türkiye’yi şaşırtıyor. Türkiye adım atacağı zaman, Trump hariç, artık her şeyi hesaba katmak zorunda. Pentagon’un hava sahasını kapatması, bunun en çarpıcı örneği. Şekil olarak belki Trump ile ama, özde Amerikan Bürokrasisi ile anlaşmak kaçınılmaz.

Bu durumda Türkiye Fırat’ın Doğusuna harekât politikasında ne yapabilir?..

1-Her şeyi göze alarak, harekata başlayabilir. Ancak, oradaki temel engel, hava sahasının kapatılmış olması. Kapatmaya rağmen, o sahaya girerse, Amerikan uçakları ile karşı karşıya kalabilir ki, bu çok vahim sonuçlar doğurur.

2-Kendini bu ölçüde bağlamışken, “rol icabı” bir harekata girişebilir, bir kaç yüz metre ilerler ve döner. Ancak, sürekli vurgulanan “bölgeyi teröristlerden temizlemek” gibi bir maksat hasıl olmaz.

3-Pentagon ve Dışişleri ile yeniden pazarlığa oturabilir. Bu ise, Amerika’nın Türkiye’den yeni ödünler istemesine dönüşebilir.

Hamaset zamanı değil, yeniden düşünmek zamanı.

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhuriyetçisi olmayan Cumhuriyet

AKP'nin imam hatiplerle, vakıf ve derneklerle, kendine bağlı sermaye ile oluşturduğu taban karşısında duranların ortak söylemi var. Hangi siyasi kanatta olurlarsa olsunlar... Ortak söylem Cumhuriyet!..

Piyasa Erdoğan'a, Erdoğan Murat Kurum'a güvenmiyor

Erdoğan ve bakanların İstanbul'da her oy avcılığı Kurum'u biraz daha değersiz kılıyor

Promosyon aldatmacası, İstanbul kâbusu

Başta Erdoğan, hükümetin tekmil bakanları İstanbul’da, hepsi birden Ekrem İmamoğlu’na karşı oy devşirme yarışında. 1946’dan bu yana hiçbir genel ve belediye seçiminde görülmeyen manzaralar!..