17 Haziran 2021

"Orta direk" çöktü, TÜİK gitti gider

Bir gece yarısı kararnamesiyle, sanıyorum dördüncü kez, TÜİK'in başkanından başlayarak, orada önemli koltuklarda oturanları görevden almasın da, ne yapsın?..

Kulakları çınlasın, eski Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un, hani Meclis'te kürsüye çıkıp, "Türkiye'de yoksulluk bitti" diyen eski Bakan'ın!..

AKP iktidarının emrinde işsizlikte, enflasyonda ya da herhangi bir başka ekonomik göstergede AKP'nin işine gelmediği oranları yayınlayınca, başkanı dahil, alt kadroları da, birkaç kez görevden alınan TÜİK belli ki, artık bazı gerçekleri saklayamaz hale geliyor.

TÜİK "Gelir ve Yaşam Koşulları" başlıklı, Türkiye'de bir anlamda gelir bölüşümünü inceleyen bir araştırma yapıyor.

Ve o araştırma sonucunda ortaya şu çıkıyor:

"Türkiye'de yoksulluk artıyor, 2019 yılında yüzde 26.3 olan maddi yoksunluk oranı, 2020'de yüzde 27.4'e yükseliyor."

18 milyon yoksul

Bu oranları daha net hale getirmek üzere...

TÜİK "maddi yoksunluk" diye bir tanım getiriyor. Nedir "maddi yoksunluk?.."

"Mali sıkıntıda olmaktır."

O sıkıntı şöyle tanımlanıyor:

"Çamaşır makinesi, televizyon, buzdolabı sahipliği ile ekonomik açıdan beklenmedik harcamaları yapabilme, bir haftalık tatil, kira, konut kredi ve faizli borçlarını ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yiyecek tüketebilme, evin ısınma ihtiyaçlarını giderebilme...

Bunları yerine getiremeyenler maddi yoksunluk içinde, mali sıkıntıda olanlardır."

Özetlenen tanıma göre, bu insanlar, 1980'lerde Başbakan Turgut Özal'ın sık sık dile getirdiği toplumun en sağlam kesimi olan "orta direk", yani toplumun bel kemiğini oluşturan "orta sınıfın" ta kendisi.

Bir toplumda "orta direk" (orta sınıf) o kadar önemli ki...

"Ekonomik gücü, değer yargıları, topluma etkisi ile ülkeyi ayakta tutan sınıf...

Ve bu sınıf, yani orta direk, yani orta sınıf şu anda çöküyor.

Yukarıdaki oranlar reel sayılara döküldüğünde, 18 milyon, evet tam on sekiz milyon kişi bugün Türkiye'de yoksulluk sınırında.

Onlar günlük ihtiyaçlarını karşılamakta, kira, ısınma, et yemek gibi ihtiyaçlarını gidermekte zorlanıyor."

Bir toplumda orta direğin çökmesi son derece tehlikeli, sadece ekonomik değil, bir dizi sosyal sorunları da beraberinde getiriyor.

Zengin daha zengin

Tek bir kişi de olsa, çekirdek aile de olsa, yoksulluk oranı artıyor.

Yoksulluk artarken, son iki yılda başka bir şey oluyor.

"Toplam gelirden en yüksek payı alan nüfusun yüzde yirmisi...

Yani en zengin grup...

O grubun payı 1.2 puan artıyor...

Ve o grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 47.5'a yükseliyor."

Yani, nüfusun en zengin yüzde yirmisi daha zengin hale geliyor.

Buna karşılık...

"Toplam gelirden en düşük payı alan nüfusun öteki yüzde yirmisi...

Yani, en yoksul kesim...

O grubun payı yüzde 0.3 azalıyor...

Ve o grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 5.9'a düşüyor."

Özetlersek:

En zengin kesim gelirin yüzde 47.5'uğunu alırken, en yoksul kesim gelirin sadece yüzde 5.9'unu elde edebiliyor. Bu oranlar gelir bölüşümünün daha da bozulduğunu gösteriyor.

Sosyal transferler azaldı

TÜİK'in araştırmasından çıkan başka sonuçlar da var.

Eğitim düzeyi düştükçe, gelir düşüyor.

Emeklilerin geliri düşüyor.

Çiftçinin, köylünün geliri düşüyor.

İşçinin geliri düşüyor.

Ve "sosyal transfer gelirlerinden yararlananların payı" düşüyor.

Bu "sosyal transfer" meselesi önemli.

"AKP'nin gelir aktardığı toplum kesimi, gelir aktararak, oy devşirme" meselesi. Hani, "AKP iktidardan düşerse, ben ne yaparım" kaygısıyla, AKP'ye oy veren kesim.

Onların aldığı pay da azalıyor. Neden?..

Çünkü, para yok!..

AKP gözü gibi baktığı kesime bile, artık bakamıyor.

Rakamların siyasal tercümesi

Yoksulluk artarken, zengin ile yoksul arasındaki fark açılırken, bunun siyasal tercümesi var:

"-AKP sermayenin partisi haline dönüşüyor.

-AKP ile zengin daha zengin, yoksul daha yoksul hale geliyor.

-AKP kendi oy hazinesi olan kesimi bile, artık doyuramıyor.

-Yoksulluğun arttığı, orta direğin çöktüğü bir toplumda, o iktidarın yerinde kalması artık mümkün görünmüyor.

-‘Biz şu yardımı yaptık, bu kadar kalkındık' nutukları anlam taşımıyor, gerçek hayatı yansıtmıyor.

Yoksulluk kimlere yok?

TÜİK'in araştırması eski Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'u bütünüyle yalanlayan resmi bir çalışma. Eski Bakan Selçuk "yoksulluk bitti" derken, kendisi için öyle bir kavram zaten yok.

Bakanlıktan alındıktan sonra, "ayda 39 bin lira maaşla" Karabük Demir Çelik Yönetim Kurulu üyeliğine atanıyor. Yoksulluktan anlamasa bile, belli ki, "demir - çelikten" iyi anlıyor!..

TÜİK'in araştırması kimler için yoksulluk olmadığını da, ortaya koyuyor.

Kimler için yok?..

Başta çift maaş alan, toplam aylıkları 60 - 70 bin liraya varan bürokratlar için yok.

Şu ya da bu şekilde, adı yolsuzluk iddialarına karışanlar için yok.

TÜİK'in başı dertte

Bütün bu verilerden sonra...

"Şahsımın bu araştırmaya sinirlenmeyeceğini düşünmek saflık olur."

Duyduğunda, küplere bineceğine kuşku yok.

İkide bir "bu ülkede aç yok" nutukları atan, "açım" diye seslenen birine, "al sana keyif çayı" diye olayı  geçiştirmek isteyen ya da muhalefete "aç varsa siz doyurun" diye nasihat eden ‘şahsım'  şimdi sinirlenmesin de ne yapsın?..

Ne yapsın?..

Çok basit.

Bir gece yarısı kararnamesiyle, sanıyorum dördüncü kez, TÜİK'in başkanından başlayarak, orada önemli koltuklarda oturanları görevden almasın da, ne yapsın?..

‘Şahsıma' bu yakışır!..

Yazarın Diğer Yazıları

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi

Steinmeier’in sıra dışı ziyareti: Döner ve ötesi

Gezi “resmi gezi” ancak, Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gezinin son gününde

"Boykota" göz yaşartıcı destek!..

Şimdi aniden balıklama destek!.. Çünkü, ekonomik felakette suçu lokantaların üstüne atıyor. İris Hanım!.. Neden yaptınız bu çağrıyı?..