03 Mart 2021

O dokuzuncu maddede yerlere yattım!..

Plan AKP'nin özelikle son yıllardaki hukuksuz ve adaletsiz uygulamalarını sıralıyor. Bu planla AKP kendisini anlatıyor

"All men are created equal, that they are endowed by their Creator with certain unalienable rights, that among these are life, liberty and pursuit of happiness..."

Bu ünlü cümle Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan, Benjamin Franklin tarafından son şekli verilen 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin ilk cümlesi.

Ne demek bu ünlü cümle?..

"Her insan eşit yaratılmıştır, kendisine doğuştan bağışlanan yaşam, özgürlük ve mutluluğu aramak gibi vazgeçilmez haklara sahiptir."

Aynı cümle, aynı ilke iki yüz yıl boyunca yayınlanan onlarca "İnsan Hakları Bildirgesi'nde" yer alıyor.

Tayyip Erdoğan dün "İnsan Hakları Eylem Planı"nı açıklıyor. O planın birinci maddesi şöyle:

"İnsan doğuştan sahip olduğu vazgeçilmez haklarıyla yaşar."

1776'dan bu yana her İnsan Hakları Bildirgesi'nde vurgulanan bir ilke, aynı vazgeçilmez kural, Türkçe'ye kısaltılarak çevrilmiş!..

Erdoğan diyor ki:

"Uzun süren, üzerinde iki yıl çalışılan, çok emek verilen bir çalışma."

Bunun üzerinde iki yıl çalışılmasına gerek yok, al önüne gelmiş geçmiş İnsan Hakları Bildirgelerinden üçünü, beşini, iki saatte hazırla!..

Belki bazı bürokratik ilkeler üzerinde biraz çalışılmış olabilir ama, bu iki yıl sürmez!..

Yok, "çok emek verdik" diyerek, yine belli bir algı operasyonu!..

Evlere şenlik madde

Hele de, açıkladığı Eylem Planı'nın dokuzuncu maddesi!..

Dalga geçer gibi!..

Madde 9:

"Hiç kimse, başkalarının kişilik haklarına saygı göstermek suretiyle yaptığı eleştirisi veya düşünce açıklaması nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz."

Yok canım, ciddi mi?..

Binlerce dava...

Sayısız mahkûmiyet...

Daha yeni, önceki gün iki ünlü sanatçı:

"Müjdat Gezen ile Metin Akpınar bir TV'de sadece ve sadece düşüncelerini açıkladıkları gerekçesiyle dört yıldır mahkemelerde dolaşıyor ve nihayet, nasıl olduysa, aklanıyor!.."

Ya aklanmayan, mahkûm olan, tazminat ödeyenler?..

Bir bildiri yayınladıkları için kaç yıldır davaları süren, üniversitelerden ihraç edilen akademisyenler?..

Bırakın sokaktaki insanları...

"Meclis kürsüsünün dokunulmazlığı vardır. Milletvekilleri o kürsüden söyledikleri sözlerden dolayı asla ve asla suçlanamaz!.."

Gerçek ne?..

Bazı milletvekillerinin haklarında, o sözlerinden dolayı bile, soruşturma açılıyor!..

"Bu ülkede, camları kırmadan, çimenleri ezmeden, düşüncesini açıklamak suç!.. İfade ve basın özgürlüğü olmayan bir ülke!.."

Şimdi, İnsan Hakları Eylem Planı...

9. madde!..

Dalga geçer gibi!..

Diğer maddeler de öyle

Kağıt üstünde, okunduğunda, insana umut aşılayan bir plan...

Gel gör ki, orada yazılı ilkelerin hiçbiri günümüz Türkiye'sinin gerçeklerini yansıtmıyor. Birkaç örnek:

"- Adil kararın makul sürede verilmesi...

 - Hakim ve savcılara coğrafi teminat sağlamak...

- Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru sisteminin etkinleştirilmesi...

- Haklarının ihlal edildiğini iddia eden herkesin kanun yollarına zahmetsizce erişebilmesi..."

Kağıt üstünde iyi görünüyor.

Ne var ki...

Pratikte insanlar aylarca hapis yatıyor, ne ile suçlandıklarını bilmiyor, çünkü ortada iddianame bile yok.

İktidarın işine gelmeyen karar veren yargıç ve savcılar anında değişiyor, "coğrafya" filan demeden görevden alınıyor, aynı davada kısa sürede dört, beş yargıç ve savcı değişiyor.

Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor, bireysel başvuru sistemini etkinleştirsen ne olur?..

Yapılanları anlatıyor

Ayrıca...

Plan AKP'nin özelikle son yıllardaki hukuksuz ve adaletsiz uygulamalarını sıralıyor.

Bu planla AKP kendisini anlatıyor.

Bir tür onlardan vazgeçme sözü.

Çünkü, artık "şahsım" farkında, hukukta ve ekonomide bardak çoktan taşmış bulunuyor.

Otoriter rejimden artık gına gelmiş durumda.

Basın üzerindeki baskılar, yok RTÜK, yok Basın İlan Kurumu, yok gazetecilerin işsiz bırakılması...

Şimdi sözde bunlardan vazgeçiyor.

O ilkelerin kaçı, nasıl uygulanacak, görürüz kısa sürede. Belki bürokratik olanlar uygulanabilir, "şahsım rejimine dokunmayanlar."..

Gerisi ancak bu rejimin değişmesiyle, bu iktidarın gitmesiyle hayata geçirilebilir.

* * *

TÜİK'e damat

"Şahsım rejimi" ile birlikte, geldiğimiz yer bakın neresi:

"2013 yılında 12 bin 519 dolar olan kişi başına gelir 2020 yılında 8 bin 599 dolara düşüyor...

Yani, YOKSULLAŞIYORUZ..."

Bu duvara toslamayı, her şeye rağmen, makyajlı rakamlarla bile olsa, açıklayan emir - komuta zinciri içinde, "şahsıma" bağlı kurumlardan biri, TÜİK!.. Türkiye İstatistik Kurumu...

Sen misin toslatan?..

Merkez Bankası Başkanı bir, TÜİK Başkanı iki, bu iki kurumun başkanları iki yılda üç kez değişiyor. Merkez Bankası faizi indirmiyor, son başkan yine de yükseltiyor, TÜİK Başkanı ise, bir türlü "şahsımın istediği cici rakamları" topluma servis etmiyor!..

Sürekli makyajlı ekonomi rakamları yayınlıyor olsa bile, "şahsım" o rakamlardan yine de, memnun değil. Arada TÜİK'in 26 bölge başkanından onu görevden alınıyor, ıhhh, rakamlar hala aynasız!..

O zaman çare?..

Çok basit!..

"Gönder Başkanı, getir yeni Başkanı!.."

Yeni Başkan, "Muhammed Cahit Şirin tam bizden, aileden sayılır, Emine Erdoğan'ın özel kalem müdürü ile evli, yani damat, nikah şahidi Tayyip Erdoğan!.."

Erdoğan, her ne kadar "nasırından çekmediği kadar" damatlardan çekmiş olsa bile, "Muhammed Cahit Şirin en yeni damat" olarak, "şahsıma" bağlılığını bildirmek zorunda.

TOBB Başkanı

Büyümeymiş!.. Filan!..

Her fırsatta durumdan vazife çıkartanlar eksik değil, örneğin, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu büyüme oranından çok memnun, tweet atıyor:

"G - 20'de ikinci sıradayız!.."

Belli ki, o da algı operasyonunun vazgeçilmez parçası olarak, görevde!..

Konu ne olursa olsun, Rıfat Bey hazır ve nazır!..

Rıfat Bey, aynı sözü bir de aynaya bakarak, tekrarlar mısınız?..

Yazarın Diğer Yazıları

Steinmeier’in sıra dışı ziyareti: Döner ve ötesi

Gezi “resmi gezi” ancak, Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gezinin son gününde

"Boykota" göz yaşartıcı destek!..

Şimdi aniden balıklama destek!.. Çünkü, ekonomik felakette suçu lokantaların üstüne atıyor. İris Hanım!.. Neden yaptınız bu çağrıyı?..

"Three Who Made A Revolution": Devrim Yapan Üç Adam

İktidarla ve diğer partilerle günlük siyasi polemiklerin ötesinde, bu "üçlünün" devrim hedefi belli: Her alanda Cumhuriyet'in yüz yıllık fabrika ayarlarına dönüş!..