Her yıl haziran ayının sonlarında Stonewall (1) ayaklanmalarının anısına gerçekleştirilen Onur Haftası, bu sene de Türkiye'de alışılageldiği gibi polisin sokaklarda, hatta evlerden, kafelerden insanları da gözaltına alarak, sokak ortasında işkence görüntülerine sahne olarak, kutlanmaya çalışıldı.

Galatasaray'ın başarılı orta saha oyuncusu Taylan Antalyalı, gökkuşağı renkleri bulunan ve üzerinde, "Powered by Pride" yazılı bir tişört giydiği için, bu ülkede spora tek bir katkı vermemiş, ne idüğü belirsiz birtakım tiplerin, homofobik linçlerine maruz kaldı. Taylan'ın milli takıma alınmaması gerektiğinden tutun da, ülkenin ahlâkına saygı duyması gerektiğine kadar, pek çok zırvayla, bir linç çukurunun içine atılmaya çalışıldı.

Son zamanlarda daha çok, hatta sıklıkça duymaya başladık ahlâk kelimesini. Neredeyse ülkenin her yerinde ahlâk naraları atılıyor.

"Bu ülkenin ahlâkına saygı duyacaksın!" emir kipiyle, kendi sığ fikirlerini dayatmaya çalışıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen herkesin, kendileri gibi düşünmesini emrediyorlar!

İyi de, ülkede var olan ahlâk düzeyi nedir?

Vakıflarda, derneklerde küçük çocuklara tecavüz edenlere karşı sessiz kalmak mı ahlâk anlayışınız?

Yoksa tecavüz edilen çocuklar için "bir kereden bir şey olmaz" diyen 'devlet büyükleri'ne karşı suspus olmak mı?

Ahlâkınız bir tişört giyilmesinden, ya da bir kutlama haftasından etkilenecek kadar zayıfsa, ahlâk anlayışınızı tekrar gözden geçirmenin zamanı gelmiş demektir.

85 milyonluk ülkede sizin gibi düşünmeyen milyonlarca insan var. Ne Milli Takım sizin babanızın çiftliği, ne de milli takıma oyuncu seçilme kıstası Onur Haftası'na destek vermek ya da vermemek olmamalı. Bu düşüncelerle futbolun geldiği noktayı 2020 Avrupa Şampiyonası'nda gayet iyi gördük!

Beğenmediği fikirleri, davranışları, Orta Çağ'dan kalma linç kültürü ile besleyip, insanların önüne atmak "Yeni Türkiye"nin en geçerli yolu haline gelmeye başladı. Üstelik bunlar televizyon ekranlarından, gazete köşelerinden yapılıyor. Herhangi bir fikir tartışmasına girmeden, linç ettirdikleri insana tek bir söz hakkı bile tanımadan, arenada vahşi hayvanların önüne atar gibi kamuoyunun önüne bırakıp, sonra da olanları büyük bir "zevkle" izliyorlar.

Televizyonlarda bunlar gibi pek çok "tip" türemeye başladı. Futbola ilişkin tek bir yorumları olmadan, ektikleri nefret tohumlarını serpiştirerek, futboldan para kazanıyorlar.

Ne söyleyecek bir sözleri, ne söylediklerinin bir değeri var! Yaptıkları tek başarılı (!) şey, yaratılan nefret ortamından beslenmek.

Açın haber ajanslarını, okuyun haberleri.

Kadınlara cinayet,
kadına tecavüz,
hayvanlara eziyet,
hayvanlara tecavüz,
taciz,
yolsuzluk,
hırsızlık,
liyakatsizlik,
5 maaş alanlar,
öldürülen evladı için adalet isteyenler,
şiddet...

Bir kez olsun şunlara karşı "Bu ülkenin ahlâkına uyacaksınız" dendiğine şahit olmadım.

Ne bir tişörtten, ne gökkuşağı renklerinden, ne Onur Haftası'ndan ahlâkınız eksilmez.

Çok uzatmadan söylemek gerekir; ahlâkınızı, kendiniz gibi düşünmeyenleri linç havuzuna doldurmaya çalıştığınızda kaybettiniz.

Öğreneceksiniz...

Bu hayatta sizin gibi düşünmeyen insanların da olduğunu, 

Köhnemiş fikirlerinize, herkesin biat etmeyeceğini,

Farklı düşünceler ve hayatların da var olduğunu,

Ama öyle, ama böyle öğreneceksiniz.

Kimse sizin, küflenmiş ve yarım yamalak insanlığınızdan ahlâk satın almak zorunda değil.

Zira Taylan'ın giydiği tişörtün içindeki iplik tanesi kadar insanlık taşımıyorsunuz...