24 Ocak 2020

'Gazeteci' gazetecinin kurdudur, 60 ortalarından bugüne tiyatro, Chaplin'ime dokunma

Tartışma programlarını tartışmaya açıyorum

T24’teki yayın yönetmenim Doğan Akın bana “Tuğrul abiciğim sen tam bir organize kötülüksün” deyip duruyor. Olabilir ama benim iddiam doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu. Şimdi aşağıdaki iki fotoğrafa bakın: İktidar lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın uçaktaki masası (Kendini saklamaya çalışan Ahmet Hakan’mış), altta ise muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhalif gazetecilerle (T24) kimsenin kendini saklamadığı masası.

Eskiden olsa 'muvafık masa', 'muhalif masa' denirdi. Şimdi işler iyice koptu. 'Yandaşlar masası', 'liberaller masası', 'hainler masası...' Her şey yakıştırılabiliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağı ve 'seçilmiş' gazeteciler 
T24'ün masası ama buradaki fark, seçme işini gazeteciler yapmış 

Ama benzerlik buraya kadar. İzleyen günlerde ulusalcısından İslamcısına ve kimi sol sitelere kadar herkes T24'e saldırdı, ancak aynı zamanda da Kılıçdaroğlu'yla yapılan söyleşiyi neredeyse mot-a-mot kullandılar. İşte esas ve temel fark burada. Madem siyasilerle bir araya geliyorsun gözünü kırpmadan aklına gelen soruları sormalısın. Biat gazeteciliği ya da uçak gazeteciliğinde buna izin yok. Çünkü uçağa davet edilenler binebiliyor, ikinci bir davet için de seslerini iyice kesmek zorundalar. T24'ün masası ise haber sitesinin daveti üzerine oluşturulmuş bir masa ve benim anlayamayacağım bir şekilde Sözcü gazetesinden kimi yazarları, Oda TV ve hatta Merdan Yanardağ'ı çileden çıkardı. Halk TV'ye pek bakamadım. 

Ama yine de kafama takılan çok kötü bir şey var. O masada ben niye yokum? Anarko marksist olmak suç mu? Sorular uzar gider ama tadımı kaçırmayayım. 

***

Hayatta en korktuğum şey herhangi bir trendi kaçırmaktır. Bu ara da tiyatro pek trendy. Harbiye Kenter Tiyatrosu'nda Michael Önder'in yazdığı Çağrı Şensoy'un yönettiği FANATİK oyununu izledim. Hayatımda topu topu 3-4 kere futbol maçına gittiğim için etrafımda çılgınca kahkahalar atanlara eşlik edemedim ama hiç de sıkılmadım. Gözümün dizilerden ısırdığı üç oyuncu dikkatimi hep sahnede tuttular. Övünmek gibi olmasın ama yanımda Tilbe Saran, önümde Seçkin Selvi, arkamda Elçin Yahşi ile tiyatro izlemek ayrıca bir hoştu. 

Afişte oyuncular pek aşikâr ama yazar ve yönetmen için epey bir dikkatli okumanız gerecek 

Tiyatrodan devam edelim. Öğleden sonra Cihangir Firuzağa Kahve'de arada bir oyuncu Umut Demirdelen ile buluşup tiyatro magazini alırım. Bu kez aldığım haber beni yıllarca önceye götürdü. Nevra Serezli, Ağaçlar Ayakta Ölür'ü oynuyor. Ama benim anlatacağım o değil.

60'ların ortaları, Mülkiye'de öğrenciyiz. Tabii ki en favori tiyatromuz da Ankara Sanat Tiyatrosu (AST). Bir ara kıyametler koptu. Yurtdışından gelen genç bir oyuncu (Nevra Serezli) AST'ta "Durdurun Dünyayı İnecek Var" müzikalini oynayacakmış. Heyecanla bekleyip koştura koştura gidiyoruz. Ve tabii ki Nevra Serezli'ye bayılıyoruz. Hiç unutmam, karşısındaki erkek oyuncuya bakıp bir tartışma sırasında "Ayrılmaksa maksadın..." şarkısına başlayınca salonu alkıştan yıkmıştık. O zamanlar böyle şeylere alışkın değildik.

Tiyatro Kare'nin Ağaçlar Ayakta Ölür oyunu 24 Ocak'ta Trump Sahnesi'nde saat 20.30'da

Demirdelen'den aldığım ikinci haber, Dolunay Soysert "Güneyli Bayan" oyununu oynuyormuş. Işınlandığım geçmişte kalıyorum. Herkesin bir kere âşık olduğu Işık Yenersu'nun Güneyli Bayan'ını hatırlıyorum. Bu arada Serezli'yle hiç tanışmadım ama Yenersu arkadaşımdır. Bana ilk Lacoste parfümümü '83 yılında Işık Yenersu, Paris'ten getirmişti. 

Tiyatromuzun divası, epeydir ortalıkta yok, çok özledik
Güneyli Bayan, Kenter Tiyatrosu'nda 26 Ocak'ta saat 18.00'de

Sıkça sorulanlar ve cheap shots

  • ✓ Cem Yılmaz, ülkemizin yetiştirdiği iyi komedyenlerden biri. Buna kimsenin itirazı olamaz. Hiçbir filminden ya da stand-up şovundan mutsuz ayrılmadım. Cem Yılmaz, yeni filmi dolayısıyla neredeyse bütün internet sitelerinde ve TV kanallarındaydı. Buna da kimsenin bir itirazı olamaz. Ama T24'te yapılan yorumun başlığına ciddi itirazım var. "Cem Yılmaz, bizim Chaplin'imiz"  Ertuğrul Özkök'ün bütün katılması ve övmesine karşın bu cümleyi amacını aşmış olarak kabul ediyorum. Chaplin'in siyasi olarak başına gelenlerin, bestelerinin hiç sözünü etmeyeceğim ama ne olur unutmayalım, Chaplin sinemanın gidişatını değiştiren en önemli kişidir. Bilimin Einstein'ı ne ise, sinemanın Chaplin'i odur. 
  • Ciddi bir kampanya başlatmak istiyorum. Tıpkı ‘yerli dizi, yersiz uzun’ kampanyası gibi ‘yerli tartışma, gereksiz atışma.’ Şimdi bana hiç yakıştıramayacağınız kimi sınırlamalar öneriyorum:
  • * Tartışma programları 1 saati geçmemeli.
  • * Hiçbir moderatör haftada birden fazla program yönetmemeli. Derslerini çalışamadıkları  sorularından ve çaresiz kalmalarından belli oluyor.
  • * Kadın tartışmacının olmadığı programlardan erkeklik vergisi alınmalı.
  • * Tartışma sırasında Google'a bakmak yasaklanmalı. 
  • * Hiç değilse dizi tekrarı gibi gün içinde tartışma programları yeniden yayınlanmamalı.
  • Geçtiğimiz hafta hepimiz Harry'le yattık Meghan'la kalktık. Duvar'da yazan genç Mülkiyeli kardeşim Sevilay Çelenk, İlber Ortaylı'nın Buckingham Sarayı yazısını mantıksız bulmuş. Beni yardıma çağırmış. Sevgili Çelenk, Ortaylı bir süre başkanlığını yaptığı Topkapı Palace'tan bile uzaklaştırılmıştı. Topkapı'yla baş edemeyen Buckingham Palace'la nasıl baş edebilir? Ama yine şu kadarını söyleyeyim, Windsor'lar Osmanlı Hanedanı'na pek benzemez. Zaten Ortaylı'nın, Cumhurbaşkanlığı uçağı yolcularından Hakan Çelik'in programına çıkması yeterli irtifa kaybıydı.
  • Evet, 19 Ocak doğum günümdü. Hayır, parti yapmadım ama genç meslektaşlarım ve torunum evi bastılar. Herkes rakı, şarap, yaprak sarması ve börek alıp gelmişti. Giderken de bütün bulaşıkları yıkayıp gittiler. 
  • Biraz fazla ben ben oldu ama artık kusura bakmayın. TRT Radyo 3'ün hiç karşılaşmadığım programcısı Bahar Dingin'den çok güzel bir doğum günü hediyesi aldım. Hangi şarkıyı seveceğimi bile bilmiş, Great Funk Railroad'dan We Are An American Band. Hepinizle paylaşmak istedim. 
  •  
Küçücük evimde 25 kişi vardı. Üstelik torunum Asya olduğu için sigara yasağından dolayı az kaldı balkon çöküyordu

Advertorial 

Emine Öztekin, üniversiteden sınıf arkadaşım ve sınıfın en 'inek'i. O da benim gibi bu yıl 74 yaşını kutluyor. Ve hâlâ çok iddialı. İlk fotoğraf sergisini İzmir'de açıyor. Okuldayken kitaplardan kafasını kaldırmayan Emine'nin fotoğraf sergisi açacağına rüyamda görsem inanmazdım. Demek ki bizim kuşakta hâlâ iş var. 

Müzik önerisi

Önce Jefferson Airplane’diler sonra Jefferson Starship oldular. En sonunda Starship’te karar kıldılar. İşte onların solisti, belki de dünyanın en güzel kadın sesinden, yani Grace Slick’ten Beyaz Tavşan. Tercihen kafanız iyiyken dinleyin.

Yazarın Diğer Yazıları

Magazin noir girişimlerine yavaş yavaş başlıyorum

Gonzo gazeteciliğimin bu aşaması en fazla 6-7 ay sürecek, çünkü sizlere veda etmeyi düşünüyorum...

Happy bayrams!

Bayram seyran demeyip Cihangir kafelerini gezerek yazımı yazdırmayı becerdim, etraf pek boş...

Seçimlerle gelen rahatlama...

Yeniden, hafif çekinerek de olsa gülmeye başlamak ne kadar güzel bir şey, değil mi?