29 Aralık 2021

Bu koşullarda yeni yıl kutlanarak değil sadece korkularak karşılanır bana göre

Önümüz kapkaranlık ve yaşamsal mücadelelerle geçeceği besbelli günler… Hepimize dayanma gücü, mücadele aşkı ve bir aradalık idraki diliyorum…

Aldığımız hava tertemizmiş.

Yediğimiz sebzelerin tohumlarıyla oynanmamış.

Her köşe başında sadece biraz daha kâr etmek pahasına çoluğu çocuğu zehirlemeye ant içmiş üreticiler yokmuş.

Eğitimde ve yaşamda her türlü fırsat eşitliği varmış.

İnsan gibi yaşıyor, insani koşullarda çalışıyormuşuz.

Kazandığımızla keyifli bir yaşam inşa edebiliyormuşuz.

Irkçılık yokmuş.

Dünyaya barış hakimmiş.

İnsanlar bir başka canlının yaşam hakkına saygı göstermeyi öğrenmiş.

İnsanlar bir arada barış içinde yaşamanın formülünü bulmuş.

Küçücük bir haksızlığı bile affetmeyen adalet mekanizması öncelikle hakkı yeneni kolluyormuş.

Politikacılar sadece halka hizmet ediyor, halkın refahını artırmak için birbirleriyle yarışıyorlarmış.

Dünya 'kadın'la sorununu çözmüş.

Çocuklar her kesimin baş tacı olmuş!

Doğruluk, dürüstlük alelade bir özellikmiş.

Her şey sadece göründüğü gibiymiş.

Boğulmuyormuşuz.

Batmıyormuşuz.

Gebermiyormuşuz.

Acı içinde kıvranmıyormuşuz…

Mesela yani, 2022 de böyle bir yıl olurmuş.

Hayal kuracak olsak herhalde üç aşağı beş yukarı böyle bir çerçeve çizerdik hepimiz…

Ama işin aslı maalesef hayale bile müsaade verecek durumda değil.

Korkunç bir ekonomide, dehşet verici bir siyasi ortamda yeni bir yıl karşılayacağız.

Önümüz kapkaranlık ve yaşamsal mücadelelerle geçeceği besbelli günler…

Yılın son günlerinde, daha önce halkın oylarıyla seçilmiş birçok belediye başkanına yapıldığı gibi, şimdi de İstanbul'a benzer bir 'operasyon çabası' görülüyor.

Yılın son günlerinde ,Suriyeli olduğu gerekçesiyle 'ırkçı saiklerle' yakılarak feci şekilde öldürülen mültecilerin güvenlik güçlerince kamuoyundan gizlendiğini öğreniyoruz.

Yılın son günlerinde, yine HDP'ye 'sizi öldüreceğiz' saldırısı düzenlendi. Yine “genç”, yine “bağlantısız”, yine “sadece kafası atmış” bir “bebekten yaratılmış katil” vakası yaşandı.

Yılın son günlerinde, yurdun dört bir yanını talimatını bizzat Cumhurbaşkanı'nın verdiği 'sokak hayvanı avı'nın görüntüleri sardı.

Türkiye can pazarından onlar da nasibini aldı!

Yılın son günlerinde, fazlasıyla gerçek ve açlıkla burun buruna gelmiş, bunu da 'geçinemiyoruz' diyerek dillendiren halkın karşısında, adeta onlara cevap verircesine 'gerekirse yarım ekmek yeriz' benzeri, tuzu kuru ünlülerden gelen 'aç kalsak da yanındayız' açıklaması yarışı yaşanıyordu…

Yılın son günlerinde, Osman Kavala'nın cezaevinde beşinci yılbaşını geçirmekte olduğunu fark edip, her yıl biraz daha felakete sürüklenmiş olduğumuzun idrakini yaşıyoruz.

Yılın son günlerinde, Roboski katliamının üzerinden 10 koca sene geçtiği ve adaletin asla işlemediği gerçeği bir kere daha yüzümüze vuruyor.

Yüzlerce mağduriyet arasından hasta tutuklu Mehmet Emin Toprak'ın, Aysel Tuğluk'un ve daha nicelerinin 'süründürülerek' cezaevinde tutulduklarını da hatırlarsak…

Bu ülke koşullarında yeni yıl kutlanarak değil sadece korkularak karşılanır bana göre. Özetle; hepimize dayanma gücü, mücadele aşkı ve bir aradalık idraki diliyorum.

Seneye görüşmek üzere!

Yazarın Diğer Yazıları

Kobani duruşmasında umut yeşerten tek hamle "yeni CHP"den geldi!

Kobani davasının geleceğe dair umut yeşerten hamlesi, CHP’nin duruşmayı izlemek üzere bir heyet yollaması oldu. Yeni CHP, "Barış masası olacaksa kimse bu masa için Erdoğan’a mecbur değil" mesajı vermeye devam ediyor. Umarım bu tavrı tüm siyasi tutukluların davalarında da gösterirler…

Türkiye'de âdetten değildir ama, bu bir özür ve özeleştiri yazısıdır!

Politik bir tutum olarak sandığa gitmedim… Ülke insanına, sandığa topyekûn bir inanç kaybı ve küskünlük yaşadığımı anlayamamışım… Küserek hakkımı aramaktan vazgeçme noktasına savrulmuşum, bunun özeleştirisini vermekle yükümlüyüm… Ben bu seçim sonuçlarını öngörememiş olmanın özrünü değil, insanımıza dair girdiğim bu inançsızlaşma süreci için özür diliyorum… Ve evet CHP'de 'iyi çalışan' o azınlığı görmezden geldiğim için de o CHP'li azınlıktan özür diliyorum…

Gökhan Zan’ın sorumluluğu Erkan Baş’ta da değilse kimdedir?

Çevrelerinden kimseyi bir Gökhan Zan kadar beğenememiş olduklarından, adayları üstelik de böyle kritik bir kentte, bu kişi olmuş-olabilmiş… E tabii ‘Kaf Dağı’ tenha olur, şüphesiz!.. TİP’i uzun zamandır böyle açıktan konuşmak -masalarda bırakmamak-gerekiyordu aslında. Elbette hepimiz her şeyin farkındayız, belki de sizlerin vekillik kariyerlerinden uzundur buralardayız! Ama dinlemediniz, ama duymadınız, ama sözüm ona yasakladınız!