15 Haziran 2025

Medeniyet Pentatlonu: ABD–Çin soğuk yarışı

Günümüzde, dünyada artan nüfus, çevre kirliliği, iklim değişikliği ve bölgesel çatışmalar, uluslararası iş birliklerini zorunlu kılıyor. Bu bağlamda, ABD-Çin gerginliğinin bir savaş yerine “Soğuk Yarış”a dönüşmesi, küresel sorunların çözülebilmesini mümkün kılabilir

Son dönemde Trump’ın gümrük vergileri, tehditler ve pazarlıklarla yarattığı kargaşa, ABD–Çin rekabetinin iniş çıkışlarla devam edeceğine işaret ediyor. Ancak ilişkiler gerginleşse de bu süreci Samuel Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” ya da yeni bir “Soğuk Savaş” olarak adlandırmak yerine, “Soğuk Yarış” olarak tanımlamak daha isabetli. Bu yarış, benim daha önce “Medeniyet Pentatlonu” adını verdiğim küresel rekabetin kategorilerine uygun düşüyor.

Çinli kadim stratejist Sun Tzu'nun “Mücadele başlamadan kimin kazanacağı bellidir” sözü bu rekabeti tarafların mevcut güçleri üzerinden değerlendirmenin zamanı geldiğini vurguluyor. Tüm ülkelerin ve şirketlerin, bu iki gücün mevcut konumlarını ve yapacakları hamleleri dikkatle izlemesi gerektiğine inanıyorum.

Bu yazıda, önce ABD ve Çin’in yönetimlerini tanıtıyor, ardından Medeniyet Pentatlonu’nun temel ihtiyaçların karşılanmasına dayalı beş kategorisinde kısaca karşılaştırıyorum.

ABD ve Çin’de yönetim

ABD Başkanı Donald Trump, Wharton mezunu bir iş insanı ve medya figürü olarak isim yapmıştı. Kamu tecrübesi olmaksızın başkanlık koltuğuna oturmuş, ilk döneminde sık sık kabine değişiklikleriyle kurumsal güveni sarsmıştı. İkinci döneminde de kamu tecrübesi bulunmayan pek çok ismi önemli görevlere getirdi:

- Savunma Bakanı Pete Hegseth eski bir Fox TV sunucusu,

- Eğitim Bakanı Linda McMahon WWE’nin eski CEO’su,

- Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr., aşı karşıtı görüşleriyle tanınıyor,

- Ulaştırma Bakanı Sean Duffy, MTV ve Fox TV geçmişiyle biliniyor.

Trump’ın dünürünü Paris’e büyükelçi ataması, daha da ilginci Elon Musk’la yaşadığı atışmalar, yönetim tarzının sıra dışı boyutlarını ortaya koyuyor.

Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Trump’ın ikinci döneminin Amerikan kurumlarına zarar verdiğini ve bunun ekonomik çöküşe yol açabileceğini söylüyor. Prof. Dr. Dani Rodrik ise, yüksek ücretli gelişmiş ülkelerin imalat sanayinde rekabet etmekte zorlandığına dikkat çekiyor. Trump’ın beklediği tarzda bir sanayi dönüşümünün yakın vadede zor olacağını ifade ediyor. Moody’s de ABD’nin kredi notunu düşürdü.

Çin lideri Şi Cinping ise Tsinghua Üniversitesi kimya mühendisliği mezunu. Parti içinde kırsaldan başlayarak yükselmiş, kamu ve kalkınma planlama deneyimine sahip bir lider.

Çin’de yöneticiler, genellikle uzun vadeli kalkınma planlarında görev almış uzmanlardan oluşuyor. Bu nedenle Trump tarzı atamalara rastlanmıyor. Ancak, Prof. Dr. Yasheng Huang, Şi’nin ömür boyu başkanlık hevesinin, yakın gelecekte Çin yönetiminde sorun yaratacağını öne sürüyor. (https://www.thinkchina.sg/politics/video-professor-yasheng-huang-xi-jinping-and-challenge-reform)

Medeniyet Pentatlonu kategorileri

BM’nin 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) raporunda, İskandinav ülkeleri lider konumda yer alırken ABD 46., Çin ise 68. sırada yer bulabildi. (https://unstats.un.org/sdgs/report/2024/) Bu nedenle, iki küresel güç arasındaki rekabeti değerlendirirken, SKH dışında farklı kriterlere gerek var. Bu nedenle önerdiğim “Medeniyet Pentatlonu”, Huntington’ın çatışma temelli yaklaşımın aksine, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nden esinlenen insani gelişim odaklı bir çerçeve sunuyor. Bu model beş ana kategoriden oluşuyor:

  1. İnsani gelişmişlik ve tüketim
  2. Güvence ve savunma
  3. İlişkiler ve ortaklıklar
  4. Kurumsallaşma
  5. Yenilik ve yaratıcılık

Şimdi bu kategorilerde ABD-Çin rekabetini kısaca değerlendireceğim.

  1. İnsani gelişmişlik ve tüketim

ABD, insani gelişmişlikte Çin’in çok önünde. BM İnsani Gelişmişlik Endeksi’nde (HDI) ABD 0,921 ile Çin’in (0,788) önünde. Ortalama eğitim süresi ABD’de 14 yıl, Çin’de 10 yıl civarında. ABD’nin sağlık harcamaları GSYH’nın %16.6’sı, buna karşılık Çin’de bu rakam sadece %5.6. (World Bank Health Expenditure Dataset, 2024)

ABD kişi başı gelirde (76 bin dolar) Çin’e (12.500 dolar) göre çok ileride. Ancak gelir eşitsizliği artıyor; örneğin en zengin eyalet olan Kaliforniya’da evsizlik oranının, ülke ortalamasının 2 katı olması dikkat çekiyor.

Çin, kıyı kesimlerde (Mavi Çin) yüksek kalkınma düzeyine ulaşsa da iç kesimlerde (Sarı Çin) gelişmeye açık alanlar var. Son dönemde, geri kalmış bölgelerdeki kitlelerin taleplerini karşılamak için bazı projeler uygulanıyor. (https://www.cepii.fr/CEPII/en/publications/panorama/abstract.asp?NoDoc=6681)

İzlenim: ABD bu kategoride belirgin şekilde önde. Çin’in yapısal reformlarla orta vadede farkı azaltma potansiyeli var.

  1. Güvence ve savunma

ABD’nin 2023 savunma harcaması 877 milyar dolar; Çin’in ise 292 milyar dolar.  (SIPRI Military Expenditure Database, 2024) ABD, çok yönlü bir askerî güce sahip. NATO’nun liderliğini sürdürüyor ancak Trump’ın söylemleri Avrupa’da tedirginlik yaratıyor.

Çin son yıllarda savunma alanına ciddi yatırım yaparak Asya-Pasifik’te caydırıcı bir güç haline geldi. Tayvan ve Güney Çin Denizi’ndeki komşuları ile gerginlikler yaşanıyor.

Çin ülke içinde de yüz tanıma gibi ileri derecede güvenlik önlemleri uyguluyor.

İzlenim: ABD hâlen açık ara önde, ancak Çin hızla silahlanıyor. İki nükleer gücün doğrudan çatışması beklenmiyor.

  1. İlişkiler ve ortaklıklar

ABD tarihsel olarak BM, IMF ve NATO gibi kurumların kurucusu ve destek sağlayıcısı konumunda. Ancak son dönemde Trump’ın uluslararası yapılardan uzaklaşma eğilimi dikkat çekiyor.

Trump’ın göçmen ve yabancı öğrenci karşıtı politikaları, ABD’nin yumuşak gücünü zedeliyor. Pek çok eyalette ve son dönemde Kaliforniya’da yaşanan göçmenlerle ilgili olaylar küresel tedirginlik yaratıyor. Harvard gibi pek çok üniversite, onun kararlarına direniyor.

Çin, Kuşak ve Yol Girişimi, BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü gibi yapılarla uluslararası arenadaki etkinliğini artırıyor. Dış yardım bütçesi ABD’ye kıyasla az olsa da küresel ölçekte bir ağ oluşturuyor.

(Not: Vize almakta zorlandıkları için şikayetçi olan vatandaşlarımız var.)

İzlenim: Küresel ilişkilerde ABD hâlen çok güçlü ancak ona duyulan güven aşınıyor. Çin ise, daha dikkatli ilerleyerek diplomatik ve ticari ağını genişletiyor. Orta vadede aralarındaki farkın azaldığını görebiliriz.

  1. Kurumsallaşma

ABD, demokratik uygulamalar ve güçler ayrılığı açılarından Çin’e kıyasla çok ileride. Ancak Trump, bürokratik ve akademik kurumları zayıflatmaya yönelik adımlar atıyor.

Çin'in merkeziyetçi yapısı, eleştirilse de karar alma süreçlerinde hız sağlıyor. Bilim, eğitim ve planlama alanlarında hedeflenen sonuçlara ulaşılıyor.

İzlenim: ABD’nin kurumsal yapıları çok güçlü. Çin ise kurumlarını teknik uzmanlıkla geliştiriyor. Güçler ayrılığı konusundaki eksiklikler giderilebilirse, gelişmeye devam edebilir.

  1. Yenilik ve yaratıcılık

ABD, bilim, teknoloji ve sanatsal yaratıcılık ve yenilik içeren bütün sektörlerde hâlâ lider. Ancak Trump’ın bu faaliyetlerin bütçelerini kısıtlaması gelecekte sorun yaratabilir.

Çin, 2023 yılında 1,6 milyon patent başvurusu ile ABD’nin 519 bin rakamını katlamış bulunuyor. (WIPO IP Statistics Data Center, 2023). Çin’in 702 bin bilimsel yayın sayısı da ABD’nin 517 bin rakamının üstünde seyrediyor. (SCOPUS / Elsevier Research Metrics, 2023) Trump, Çin’in bu alanda gelişmesini engellemeye yönelik adımlar atıyor.

İzlenim: ABD bütün alanlarda liderliğini sürdürürken, Çin teknoloji alanında kararlılıkla ilerliyor. Son dönemdeki gerginlikler, iki tarafın iş birliğine dayalı yenilik ve yaratıcılığı engelleyebilir.

Genel değerlendirme

Medeniyet Pentatlonu perspektifinden güncel kıyaslamada, ABD’nin tartışmasız bir şekilde önde olduğu görülüyor. Trump, ülkesinin lider konumunu korumak ve geliştirmek amacıyla Çin’in yükselişini yavaşlatmaya çalışıyor.

Çin ise, küresel yayılım ve yerel kalkınma projeleriyle yüz milyonlarca vatandaşını üretim ve teknolojiye kazandırmaya çalışıyor. Bu şekilde ilerlemeye devam edebilirse, gelecekte güçlü bir lider adayı olacağını söyleyebiliriz.

ABD-Çin rekabeti şekillenirken, AB, Hindistan ve ASEAN gibi önemli küresel güçlerin hamlelerinin de değerlendirilmesi gerekecektir.

Günümüzde, dünyada artan nüfus, çevre kirliliği, iklim değişikliği ve bölgesel çatışmalar, uluslararası iş birliklerini zorunlu kılıyor. Bu bağlamda, ABD-Çin gerginliğinin bir savaş yerine “Soğuk Yarış”a dönüşmesi, küresel sorunların çözülebilmesini mümkün kılabilir.

Son Söz:“Medeniyetler Çatışması” yerine, “Medeniyet Pentatlonu” şeklinde bir “Soğuk Yarış”, yalnızca ABD ve Çin’in değil, tüm dünyanın geleceği için stratejik öneme sahiptir.

Talat Çiftçi kimdir?

Prof. Dr. Talat Çiftçi; İTÜ, Rutgers, Chapman ve Işık Üniversitelerinde kimya mühendisliği, biyoteknoloji, iş idaresi ve nöroestetik dallarında eğitim aldı.

ABD’de BristolMyers ve Türkiye’de Pakmaya, Eczacıbaşı, Bozlu Holding gibi şirketlerde yönetim konumlarında çalıştı. Bahçeşehir ve Altınbaş Üniversitelerinde rektör yardımcısı olarak görev aldı. Makale, patent ve kitapları yayınlandı.

Halen stratejik yönetim danışmanlığı yapıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Amerikasız dünya: Olacak o kadar!

Ne ABD’siz bir dünya akla yatkın, ne de dünyanın geri kalanını dışlayan bir ABD sürdürülebilir. Asıl gereksinim, ABD ve Çin’in önderliğinde bütün ülkelerin ortaklaşa belirleyeceği bir küresel vizyondur

BİSTEM: Bilim, sanat ve teknoloji ile küresel rekabet

BİSTEM, ekonomik büyümenin ötesinde, bir toplumun bilimsel, teknolojik ve kültürel kapasitesini birlikte değerlendiren stratejik bir kalkınma modelidir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Türkiye, bilim, sanat ve teknoloji merdiveni (BİSTEM) ile geleceğe tırmanacaktır

Batı’da teknoloji yükselirken, bilim düşüşte: Bu fırsattan kimler yararlanacak?

Türkiye’nin bilim eğitiminde en temel sorunlarından biri de öğretmenlik mesleğinin cazip olmaktan çıkması. Uzman öğretmen olarak temel bilim mezunlarından yararlanılmaması büyük bir eksiklik

"
"