17 Haziran 2019

Okulda diyabet bakımı ve okul hemşireleri

Sağlıkta bütüncül yaklaşım, okul sağlığı ve okul hemşireliği sistemi

Ülkemizdeki diyabetli çocukların okulda bakımlarını güçlendirmek ve Tip 1 diyabet  konusunda  farkındalık sağlamak için 2010 yılından beri sürdürdüğümüz Okulda Diyabet Programı çerçevesinde  “Okulda Diyabet Programı Okul Hemşireleri İstanbul Toplantısı” 14 Haziran 2019 tarihinde Koç Üniversitesi Hastanesi’nde yapıldı. Toplantıya çoğunluğu İstanbul’daki okullarda çalışan 250 dolayında hemşire katıldı. Toplantının açılışında  Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Safran da  bir konuşma yaptı ve  onun varlığı  hemşireler tarafından heyecanla karşılandı.  Aşağıda bu toplantıda konuşulanların  geniş bir özetini bulacaksınız.

Açılış ve beklentiler

Toplantının açılış kısmında konuşan, “Okulda Diyabet Programı Koordinatörü” ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi  öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun;  ülkemizde 20.000 civarında Tip 1 diyabetli çocuk olduğunu, bu çocukların bütün  sorunlarının iyi bir organizasyon ile çözülebileceğini, Tip 1 diyabetli çocukların zamanlarının önemli bir kısmını okulda geçirdiklerini ve genel olarak okul saatlerinde kan şekeri dengesinin bozulduğunu, oysa  Tip 1 diyabet tedavisinde günün en az  % 70’inde kan şekerlerinin 70-180 mg aralığında  olmasının sağlanması gerektiğini, bunun için de okul saatlerinde çocuklara olan desteğin önemli olduğunu,  2010 yılından beri yürütülen “Okulda Diyabet Programı”nın esas amacının annelerin yükünün hafifletilmesi ve diyabet bakımı ile   görevlerin okulda hemşireler, öğretmenler veya görevlendirilen diğer kişiler  tarafından yapılmasının sağlanması olduğunu, bu amaçla da ülkemiz kamu okul sisteminde Okul Hemşireliğine önem verilmesi gerektiğini, bunun bir “reform” olarak tanımlanabileceğini, toplantının bir amacının da okul hemşireliği konusunu gündem yapmak olduğunu,  sayın Milli Eğitim Bakan Yardımcısının aramızda olmasının bu süreci hızlandırmasını dilediğini, “Okulda Diyabet Programı”na katkıda bulunan herkese ve programı destekleyen Sanofi firmasına  teşekkür ettiğini söyledi.

Daha sonra söz alan  Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Başkanı ve İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Feyza Darendeliler, dernek olarak hipotiroidizm tarama programı, D vitamini eksikliğinin önlenmesi gibi bir çok programın  uygulanmasına katkıda bulunduklarını, Okulda Diyabet Programı’nın bütün bunlar içinde ayrı bir yere sahip olduğunu, ilkini ekim 2019’da yapacakları Çocuk ve Ergen Diyabet Sempozyumu’nda bir  yarım günü Okulda Diyabet Programı’na ayırdıklarını, çocuk endokrin merkezlerinin bu programa katkısını artıracaklarını söyledi ve katkıda bulunanlara  teşekkür etti.

Toplantının açılış kısmının son konuşmasını Mili Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Safran yaptı. Kendisinin Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyesi olduğunu ama arkadaşlarının hep tıp fakültesinden olduğu için kendisinin de tıpla ilgili konulara aşina olduğunu, milli eğitim politikasının kalıcı bir devlet politikası olması gerektiğini, bu politikalar içinde her zaman eğitimle ilgili konuların doğal olarak önde tutulduğunu ama çocukların sağlığının korunmasının da buna dahil edilmesi gerektiğini, Okulda Diyabet Programı’nın 2010’da başlamasına rağmen kısa zamanda  bir çok konuda gerekenlerin yapılmasını sağladığını ve kendileri için örnek bir proje olarak değerlendirildiğini, okul sağlığı çalışmalarında okul hemşiresinin anahtar rolünün olduğunu ama şu anda Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda toplam 503 hemşire olduğunu, bakanlığın ise 1200 hemşire kadrosunun olduğunu, bu toplantıdan sonra  okul hemşireliğinin de kendi gündeminde olacağını ve ilk iş olarak bu kullanılmayan kadrolara atama yapılmasını sağlayacağını söyledi.

Bakan yardımcısının konuşmasından sonra söz alan okul hemşireleri ilk kez okul hemşirelerini bir araya getiren bir toplantıda olmaktan dolayı heyecanlı ve mutlu olduklarını, kendilerinin Tip 1 diyabetli çocukların da içinde bulunduğu geniş bir kronik hastalıklı çocuk grubu ile ilgilendiklerini, buna karşın gerek özlük hakları bakımdan gerekse okul sistemi içinde  görev tanımlarının yapılmaması nedeniyle zorluklar yaşadıklarını,  kendi  görev ve sorumluklarını belirleyen bir belgeye ihtiyaçları olduğunu, kısa zamanda kendi meslek dernekleri ve konuya ilgi duyan hemşirelik fakültelerinin de katılımı ile bir “ Okul  Hemşireliği Çalıştayı” düzenlenmesini ve bir an önce ülkemize özgü  ve gelişmiş ülkelerdeki gibi Okul Hemşireliği Sisteminin kurulmasını istediklerini, bunun için yeterli insan  gücünün var olduğunu anlattılar.

Sağlıkta bütüncül yaklaşım, okul sağlığı ve okul hemşireliği sistemi

Toplantının açılıştan sonraki ilk bölümünde  “ Sağlıkta Bütüncül Yaklaşım ve Okul Sağlığı”, “ Çocuklarda Diyabet ve Okulda Diyabet Bakımı”, “ Okul Hemşireliğinde Neredeyiz?” başlıklı konularda Prof. Dr. Sibel Sakarya, Prof. Dr. Ayşe Beşer, Prof. Dr. Şükrü Hatun ve  Hemşire Dr. Öğretim Üyesi Zehra Doğan  sunumlarını yaptılar.  Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı. Prof. Dr. Sibel Sakarya,  Dünya Sağlık Örgütü’nün 1995’den beri  “Küresel Okul Sağlığı  Girişimi” isimli  bir program yürüttüğünü, bu çerçevede  “Sağlıklı yaşamak, öğrenmek ve çalışmak için kapasitesini artırmayı ve güçlendirmeyi hedef alan okul”, “Geniş bir sağlık eğitimi müfredatının okul çevresi ve kültürü tarafından desteklendiği bütüncül bir okul yaklaşımı” nı savunduğunu ve okul sağlığı politikaları geliştirmek, okulun fiziksel ve sosyal çevresini değiştirmek, okul-toplum ilişkilerini güçlendirmek, bireysel sağlık becerilerinin geliştirilmek, okul sağlığı hizmetlerini güçlendirmek gibi önerilerde bulunduğunu,  Okulda Diyabet Programının bütün bunları kapsaması nedeniyle de önemli olduğunu, ayrıca yenilenen protokoller ile bir devamlılık göstermesinin de dikkat çektiğini söyledi. 

Daha sonra söz alan Koç Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Beşer ise, ülkemizde 17 milyon 885 bin 248 öğrenci, 1 milyon 30 bin 130 öğretmen olduğunu,  okul çağındaki çocuklarda Ağız ve diş Sağlığı, Gözle ilgili  sorunlar, Enfeksiyonlar, Beslenmeyle ilgili sorunlar,  kazalar, Obezite, diyabet, epilepsi, astım bronşiale gibi sorunların görüldüğünü, ayrıca  6-11 yaş çocukların yarıdan fazlası düzenle egzersiz yapmadığını ve günde ortalama 6 saatini pasif geçirdiğini, okul çocuklarında tütün ve alkol kullanma oranının arttığını, madde kullanımının da kapıda bekleyen önemli bir risk olduğunu, bu nedenle okul hemşiresine dayalı bir okul sağlığı hizmetinin önemli bir ihtiyaç olduğunu söyledi.  Ayşe Beşer, daha sonra ülkemizde okul sağlığı hizmetlerinin tarihçesine değindi ve 1930 yılında Umumi Hıfzısıhha Kanunu, 1949 yılında (Milli Eğitim Şurası) reviri olan okullar için Okul hemşireliği yasa tasarısı   , 224 sayılı yasa, 154  sayılı yönerge ile Okul Sağlığı Hizmetleri bir ekip ile sağlık ocaklarının yükümlülüğü, 1984 «Sağlık Hizmetleri Uygulama Rehberi» sağlık hizmetlerinin kapsamı ve okul sağlığının tanımı , 1996 Okul Sağlığı Hizmetleri protokolü (SB ve MEB), 2006 Beyaz Bayraklar Projesi, Beslenme Dostu Okullar, Parlak Beyaz Gülüşler, 2007 Okul Kantinlerinin denetimi ve uygulanacak hijyen genelgesi, 2008 Okul Sağlığı Hizmetleri Genelgesi gibi adımların olduğunu, Okulda Diyabet Programının da  okul sağlığı hizmetleri bakımından özgün bir yere sahip olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Şükrü Hatun ise, Tip 1 diyabet tanı ve tedavisinde önemli ilerlemeler olduğunu, özellikle teknoloji kullanımının diyabetli çocukların ve ailelerinin yükünü azalttığını, buna karşın okullarda Tip 1 diyabetin  yeterince bilinmemesi,  İnsülin enjeksiyonları ve diğer konularda çocuklara ve ailelere destek olun(a)maması, Okul hemşiresi eksikliği veya Tip1 diyabetli çocuklara destek olacak eğitilmiş bir personelin olmaması, bütün yükü annelerin çekmesi, Sorumluluk almamak için okula (anaokullarına ve özel okullara) kayıt yapmaktan kaçınma, Beden eğitimi derslerine ve okul  gezilerine katılımda sınırlamalar, Hasta olarak damgalanma ihtimali gibi sorunların olduğunu, Okulda Diyabet Programı ile bir yandan öğretmenleri Tip1  diyabetin bulguları  ve erken  tanışı için eğittiklerini, öte yandan ise çocuk diyabet ekiplerini okul hemşireleri ve öğretmenler ile tamamlamak istediklerini, bu amaçla her çocuğa okula ulaştırılmak üzere bir mektup ve bireyse tedavi planı verdiklerini,  ayrıca geçen yıl yenilenen Okulda Diyabet Programı Sorumlukları  Belgesi’nde acil durumlarda ailenin onamı ile Glukagon uygulama konusunda öğretmenlere yetki verildiğini, okul hemşirelerinin olduğu okullarda ailelerinin çok memnun olduklarını, hemşire olmayan bir çok  okulda ise öğretmenlerin katkısının iyi olduğunu, sorun olan bazı okullara ise gereken uyarıların yapıldığını, genel bir yaklaşım olarak ailenin okulu ve sınıf öğretmenini ziyaret etmesi, olumlu bir iletişim içinde davranması, beklentilerinin gerçekçi olması önemli olduğunu anlattı.

Bu oturumda son sözü ile Okulda Diyabet konusunda doktora  araştırması yapan ve programın geliştirilmesinde emeği olan Hemşire Dr. Öğretim Üyesi  Zehra Doğan yaptı. Konuşmasının başında Dünyada okul sağlığı çalışmalarının 1750 yıllarında başladığını, ilk sistematik uygulamanın 1833’de “Okullarda Tıbbi Gözlem” adıyla çıkarılan kanunla Fransa’da başladığını, ülkemizde ise 1949 yılında 4. Milli Eğitim Şurası’nda reviri olan okullar için “Okul Hemşireliği” nin kabul edildiğini, Amerika’da 1968’den beri Okul Hemşireleri Birliği’nin olduğunu ve bu birliğin tüzüğünde Okul Hemşireliğinin “ Halk sağlığı hemşireliğinin uzmanlaşmış bir uygulaması olan okul hemşireliği, öğrencinin sağlığını korur ve teşvik eder, gelişimini destekler ve akademik başarıyı geliştirir. Etik ve kanıt temelli uygulamaları benimseyen okul hemşireleri, sağlık ve eğitim ile bağlantı kuran, bakım koordinasyonunu sağlayan, kaliteli öğrenci merkezli bakım savunuculuğu yapan ve bireylerin ve toplulukların tüm potansiyellerini geliştirmelerine olanak sağlayan sistemleri tasarlamak için işbirliği yapan liderlerdir" şeklinde tanımlandığını,  önerilen öğrenci/hemşire oranının Sağlıklı bir okul  toplumu için 1: 750  , yetersizliği olan  çocuklar için 1/250, ileri derecede yetersizliği olan  çocuklar için 1/125 olarak belirlendiğini, ülkemizdeki kamu okullarındaki hemşire sayısının yetersiz olduğunu,  okul hemşireliği için “Tüm gün okulda görevli okul hemşiresi” nin ideal olduğunu,  bunun yanında Part-time okul hemşireleri, Toplum Sağlığı Merkezlerine bağlı civar okullardan sorumlu okul hemşiresi  gibi modellerin olduğunu, hemşirelik fakültelerinde okul hemşireliğinin bir ders olarak okutulduğunu ve bu konuda bir çok tez ve projeler yapıldığını,  okul hemşireliği eğitim alt yapısının hazır olduğu anlattı ve sözlerini “ Yolun başındayız, İhtiyacımız olduğu çok açık, Eğitim alt yapısı mevcut, İstihdam bekleyen açıkta hemşireler var, Okul hemşireliğinin en kısa sürede yaygınlaşmasını bekliyoruz” diyerek  tamamladı.

 “Ana okulu ve kreşlerde diyabet bakımı ve teknoloji kullanımı”

Toplantının ikinci oturumunda İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü İş Yeri Sağlık ve Güvenlik Birimi yetkili Mehmet  Fatih Kurtulmuş ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr Gül Yeşiltepe Mutlu sunumlarını yaptılar. Mehmet Fatih Kurtulmuş, Okulda  Diyabet Programı’nın son protokolünün ekinde Ailelerin, çocuk endokrin merkezlerinin, okul yöneticilerinin, öğretmenlerin ve hemşirelerinin sorumluluklarının ayrıntılı olarak belirlendiğini, yine bu protokolün ekinde  ağır kan şekeri düşüklüğünde Glukagon uygulaması için onam belgesinin olduğunu, ayrıca 24.02.2013 tarihli Diyabetli Öğrenciler Genelgesi’nin Okulda Diyabet Bakımı konusunda yasal ve teknik bir çerçeve sunduğunu ayrıca  İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü olarak  Okulda Diyabet Programı yöneticilerince hazırlanan “Tip 1 diyabetli çocuklar için eylem planı” isimli belgeyi de okullara ulaştırdıklarını, bu belgede;

  • - Ailenin okul yönetimini veya ilgili öğretmeni bilgilendirmesini takiben, Tip 1 diyabetli çocuğun okuldaki yaşamından sorumlu bir kişinin belirlenmesi. Bu kişi varsa ve ideal olarak okul hemşiresi, hemşire yoksa sınıf öğretmeni/ rehber öğretmen veya okul yönetiminin belirleyeceği bir öğretmen
  • - Diyabetle ilgili her konu ve sorunla ilgili olarak ailenin ve diyabet ekibinin bu kişi ile iletişim içinde olmasının sağlanması.
  • - Aile bireylerine ait telefon numaralarının kolay ulaşılabilecek bir şekilde kayıt edilmesi.
  • Görevlendirilen bu kişinin, insülin enjeksiyonu, kan şekeri ölçümü, tip 1 diyabet ve diyabete bağlı gelişebilecek ve acil müdahale gerektiren durumlar (özellikle kan şekeri düşüklüğü) konusunda eğitilmesi,  gerektiğinde ailenin  yazılı onamı ile Glukagon isimli ilacı uygulamasının sağlanması. Bu konudaki eğitimler için aile ve çocuğu izleyen diyabet ekibinin katkısı alınabilir. Ayrıca http://www.arkadasimdiyabet.com/assets/ogreniyoruz/okuyarak-ogrenelim/arkadas-olma.pdf linkindeki kitabı okuması sağlanabilir.
  • - Yasal zorunluluk olmamakla birlikte, görevlendirilen bu kişinin ailenin yazılı onamı ile ve ihtiyacı olan çocuklara insülin enjeksiyonu ve kan şekeri izlemi konularında destek olmasının ve  gerektiğinde aileye danışarak ek doz insülin yapmasının sağlanması.
  • - Diyabetli her çocuğun ailesinden eğitim yılı başında, ‘Bireysel Tedavi Planı’ ( Bu plan çocuğu izleyen diyabet ekibi tarafından hazırlanacak ve aile ile okula gönderilecektir) istenmesi ve bu planın ilgili öğretmenler ve varsa hemşire ile  paylaşılması.
  • - Reviri olmayan okullarda çocuk ve aile isterse insülin enjeksiyonlarının yapılabileceği bir odanın sağlanması ve şiddetli kan şekeri düşüklüğü durumunda kullanılmak üzere ‘glukagon’ kitinin saklanabileceği bir buzdolabı bulundurulması.
  • - Okulda diyabete uygun beslenme konusunda destek olunması.
  • - Mümkünse diyabetli çocuğun sınıfında içinde meyve suyu veya küp şeker, kan şekeri ölçüm cihazı ve stripleri pamuk, plastik bardaklar bulunan “Diyabet Acil Yardım Çantası” bulundurulması.
  • - Hemşire olmayan okullarda en yakın aile hekimliği merkezi ile bağlantı kurularak, acil durumlarda hızlı müdahale ve destek imkanı sağlanması, gibi önerilerin yer aldığını anlattı ve müdürlük olarak bundan sonra Okulda Diyabet Programının gereklerini yapmaya devam edeceklerini söyledi.

Bu oturumun ikinci konuşmacısı Doç. Dr. Gül Yeşiltepe Mutlu, son yıllarda 8 yaş öncesi çocuklarda tip 1 diyabet sıklığında artış rapor edildiğini, bu nedenle ana okulu ve kreşlerde diyabet bakımının giderek önem kazandığını,  Uluslararası Çocuk ve Adolesan Diyabet Birliği’nin bu yaş grubundaki bakım için ayrı bir yönerge hazırladığını, bu yaş grubundaki çocukların hipoglisemiyi anlaması ve ifade edebilmesi zor  olduğunu, beslenmeleri ve  hareketleri önceden kestirilemeyeceğini, İnsülin ihtiyaçlarının değişke ve glukoz seyirlerinin daha dalgalı olduğunu, bu nedenle okul öncesi dönemde teknoloji kullanımının, özellikle de uzaktan glukoz izlemi sağlayan sensörlerin  ve insülin pompalarının  yararlı olabileceğini, okul hemşirelerinin klasik tedavi ile ilgili konular yanında teknoloji konusunda da eğit almalarının iyi olacağını, bu konuda Koç Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrin ve Diyabet Ekibi olarak her ayın son cumartesi günü kurs yaptıklarını, isteyen hemşirelerin katılabileceğini anlattı.

Okul hemşireleri deneyimlerini paylaşıyor

Toplantının bu oturumunda önce Açı Okulları Uzman Okul Hemşiresi Ayşe Çengel bir giriş konuşması yaptı ve 15 yıllık okul hemşiresi olarak deneyimlerinden söz etti. Öncelikle Okul hemşirelerinin, sağlık sorun ve gereksinimlerinin belirlenmesi ve bildirimi, Erken tanı – planlama – önlem alma ve ekip koordinasyonu, öğrencinin sağlık durumunun değerlendirilmesi ve takibi , acil müdahale gereken durumda, hekim istemiyle tedavi ve bakım planlama, sağlık malzemeleri takibi ve istemi, bağışıklama ve sağlık taramaları, çevre sağlığı çalışmaları, öğrencilere sağlık bilgileri aktarımı ve olumlu sağlık davranışların kazandırılması , ruh sağlığı çalışmaları , çalışanların sağlık eğitimlerini planlama – yürütme ve denetleme,  okulun sağlık raporunun oluşturulması, Okul sağlığı ekibi arasında koordinasyon , Kronik hastalığı ve alerjileri olan öğrenciler için öğrencinin kendisi, aile ve öğretmenine sağlık danışmanlığı , Bulaşıcı hastalıklar yönetimi,  kazalardan korunma ve güvenlik  gibi görevlerinin olduğunu, bunun için tam gün okul hemşiresine ihtiyaç olduğunu, okul hemşireleri olarak bir araya gelmeye çalıştıklarını ama meslek olarak yeterli desteği göremediklerini, glukagon uygulaması gibi konularda hekimlerin kendilerine insiyatif vermeyebildiğini, Okulda Diyabet Programı sayesinde seslerinin duyulmasından çok etkilendiklerini, bu toplantının kendilerine umut verdiğini söyledi ve sözü okul hemşirelerine bıraktı. Toplantının forum kısmında çok sayıda hemşire söz aldı.  Forumda özetle aşağıdaki konular üzerinde duruldu.

  • - Hemşirelerin acil durumlarda çocuklara müdahalelerle ilgili çekinceleri, kanunen karşılaşabilecekleri durumlar, sorumluluk alma ile ilgili farklı düşünceleri var. İnsiyatif almak veya çocuğa yardım için doğru kararı vermek üzerinde duruldu.
  • - 2019 yılında yayınlanan genelgede, “enjeksiyon uygulamaları cerrahi olmadığı için hastaların sözel olarak bilgilendirilmesi yeterli olduğu, hastanın reçetesi görülmesi yeterli” olduğu belirtildi. Bunun hemşireler için geçerli olduğu öğretmenlerin glukagon yapabilmesi için onam belgesinin imzalatılması  vurgulandı.
  • - Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Okul hemşirelerinin yetki ve sorumluluklarını içeren bir bilgilendirme  yazısının gönderilmesinin gerekli olduğu belirtildi.
  • - Okullarda çalışan hemşireler atamaları milli eğitim tarafından yapılıyor, bağlı oldukları kurum ise sağlık bakanlığı. Haklarının hangi kurum tarafından verileceği, çalışma saatleri izin günleri gibi konularda hangi kuruma bağlı olacaklarının belirsizliği üzerinde duruldu.
  • - Okul hemşireleri olmayan okullardaki öğretmenlerin müdahaleleri nasıl olmalı? konusunda kanunen bir  zorluk olduğu ancak öğretmenlerin acil müdahale eğitimleri aldıkları, öğrencileri ve ebeveynleri bilgilendirme konusunda motive edilmesi konuşuldu.
  • - Okulda Diyabet Programı çerçevesinde gönderilen mektubun bir görevlendirme niteliği taşıdığı söylendi.
  • - Bazı okullarda okul hemşireleri müdür izin vermediği zaman bir şey yapamıyor, bu durumda okulda hemşire olmasının bir anlamı kalmıyor. Devlet ve Özel okullarda uygulama farklıkları olduğu belirtildi.
  • - Hemşire olup öğretmen olarak atanan kişiler nasıl davranmalı. Öğretmen olarak mı öğrenci olarak mı ? konusu konuşuldu ve öğretmen olarak davranmaları belirtildi.
  • - İlkyardım görevleri herkesi kapsar, acil durumlarda glukagon yapmak buna dahil, bu gibi acil durumlarda hukuksal durumları da gözeterek herkesin yardımcı olabileceği üzerinde duruldu.

Çocuklarda obezite ve önlenmesi: Okullarda ne yapabiliriz?

Toplantının son oturumunda  obezite ve sağlıklı beslenme konuları tartışıldı. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Abdullah Bereket, günümüzde obezitenin en önemli nedenlerinin yanlış beslenme ve hareketsizlik olduğunu, çocuklardaki obezite sıklığında bir artış olmakla birlikte henüz ABD gibi ülkeler düzeyinde bir sorun olmadığını, çocuklardaki obezitenin önlenmesinde 4-7 yaş dönemin önemli olduğunu, Okulda Diyabet Programının çok  başarılı olduğunu ve buna paralel olarak “ Okulda Şişmanlığın Önlenmesi” programına ihtiyaç olduğunu, önceki yıllarda yapılan çalışmaların güncellenmesi  ve yeniden aktive edilmesi üzerinde durdu.

Koç Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Bölümünden Diyetisyen Tuğba Gökçe, diyabetli çocukların enerji ve besin ögeleri ihtiyacının, diyabetli olmayan yaşıtlarınınki ile aynı ve  Sağlıklı beslenme hepimiz için gerekli ve geçerli olduğunu vurgulayarak sözlerine başladı ve  her öğünde 1 adet karbonhidratdan zengin besin olmasının, mümkün olduğunca çok sebze tüketilmesi gerektiği, öğün atlanmasının sık yapılan hatalardan olduğunu, okul yemeklerinin kan şekeri kontrolünü zorlaştırdığını, bu nedenle de evden yiyecek götürülmesinin bir seçenek olabileceğini, Tip 1 diyabetli çocuklar için yasak besin olmadığını ama kararında yemenin önemli olduğunu, haftada en az 5 gün egzersiz yapmanın sağlıklı beslenmeyi tamamlayan bir davranış olduğunu belirtti.

Kapanış ve bir annenin mesajı

Toplantının kapanışını Prof. Dr. Şükrü Hatun yaptı ve  Okulda Diyabet Programı kapsamında  uzun zamandır Okul Hemşireleri Toplantısı düzenlemeyi düşündüklerini ve bugün yapılan toplantının çok başarılı geçtiğini, bu toplantı ile bir taraftan Okulda Diyabet Programın gözden geçirdiklerini, öte yandan ise Okul Hemşireliğinin yaygınlaştırılması konusunda bir önemli adı atılmış olduğunu, bu konudaki çalışmaların “reform” ismini hak ettiğini, anne ve  babalar,  hekimler, hemşireler, diyetisyenler, psikologlar ve öğretmenler olarak  çocuk hekimi şair Ceyhun Atuf Kansu’nun bir şiirindeki dizeyle söylenecek “saatlerimizi çocuklara”  kurduğumuzu, sözlerini bu sabah Tip 1 diyabetli Belinay Birol’un annesi Hande Birol’den aldığı mesajı okuyarak tamamlamak istediği ve herkese yürek dolusu teşekkür ettiğini söyledi.

Tip 1 diyabetli Belinay Birol’un annesi Hande Birol’un mesajı

Merhaba hocam, bu iki insan var ya bizim kanatsız meleklerimiz, hemşirelerimiz. Tüm yükü üstümüzden alan, şekeri düşükken dersten veya etkinlikten çıkartmamak için yeri geldiğinde matematik dersine, beden eğitimi dersine, tiyatroya girip yanında bekleyen, derse dalıp vişne suyu içirip sessiz sedasız çıkan, kendi yiyeceklerini Belinayla paylaşan, bizim tüm kaprislerimizi, Belinayın tüm şımarıklıklarını çeken, okula gitmediğinde bile uzaktan erişimle şekeri takip edip bizi mesajları ile uyaran, gerektiğinde yemekhaneye beraber inip yemek yiyen, okulda piknikte yemeklerini ayarlayıp düşmeyen şeker ile elinde insülin kalemi ile dolaşan hemşirelerimiz. Umarım diğerlerine örnek olurlar. Çünkü okul hemşireliği iş değil, görev değil, merhamet ve vicdan işidir. Çocuk sevmek işte böyle olur.

Yazarın Diğer Yazıları

Dr. Gönül Tanır’ı kaybettik

Gönül içimizdeki en naif, sözünü sakınmayan, belki de bu yüzden kendini koruyamayan kişiydi. Sonraki yıllarda ülkemiz çok değişti ve Günül, bu insafsızların dünyasında çok haksızlığa uğradı ve çocuk enfeksiyon servisine verdiği o büyük emeğin karşılığı, çok hakkı olan profesörlüğü ondan esirgendi

"İleri Diyabet Tedavileri ve Teknolojileri-ATTD 2024" kongresinden izlenimler: Teknolojiye adil erişim çağrısı

Öncelik dezavantajlı olanların yaşadığı engelleri ortadan kaldırılmaya verilmeli, yani önce diyabet teknolojilerine adil erişim sağlanmalıdır

SGK’nın sensörleri SUT kapsamına almasını talep ediyoruz!

Gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında ülkemiz sensörler konusunda adım atmakta geç kalmıştır ve bunu hem tip 1 diyabetli çocuk yakınlarına hem de diyabet uzmanlarına izah etmek mümkün değildir