21 Ağustos 2021

Endüstriyel gıda tüketimini azaltmak ve sağlıklı beslenmeyi teşvik etmek için ne yapmalıyız?

Araştırmacıların, politika belirleyen devlet yetkililerinin, sağlık enstitüleri ve sosyal toplumun aktif katılımı ile bu politikalar insan sağlığı gözetilerek üretilmelidir. Sağlıksız besinlerin satışının azaltılması öncelenmeli, sonrasında ise insanlar sağlıklı besinlere yönlendirilmelidir.

Düşük ve orta gelirli ülkelerin 1990 ve 2010 arasında ana hedefi açlık ve yetersiz beslenmeyi azaltmak iken, günümüzde yanlış ve aşırı beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkları önlemeye ve tedavi etmeye yöneliktir. Ultra işlenmiş gıdalar, şekerli içecekler, besince fakir yüksek kalorili paketli gıdalar ve bunların şeker, sodyum, sağlıksız yağ içerikleri kilo artışının ve kilo artışına bağlı birçok hastalığın arkasındaki en önemli faktördür.

Alınan önlemler arasında ultra işlenmiş gıdaların satışıyla ilgili yasaklar ve regülasyonlar, paketlerin ön yüzünde yer alan uyarılar, işlenmiş gıdaların sodyum ve trans yağ içeriklerinde sınırlamalar, okullardaki ultra işlenmiş gıda satışı için sınırlamalar ve yasaklamalar sayılabilir. Bu önlemler insanların gıdaları satın aldığı veya tükettiği yerlerdeki atmosferi değiştirip milyonlarca insanın hayatını etkileyerek obezite ve birçok hastalığın görülme sıklığını azaltmıştır.

Besin endüstrisi şişmanlığı önlemeye çalışanları saf dışı etmeye çabalıyor 

Öte yandan büyük besin endüstrisi grupları, bu önlemleri zayıflatmaya ve azaltmaya çalışmaktadır. Bu şirketlerin faaliyetleri arasında önlemlerin gereksiz olduğunu söyletmek için bilim insanlarını fonlamak, kurum içi etkisiz regülasyonları etkili gibi göstermek, bu önlemlerle doğrudan savaşmak, sağlık aktivistlerini rüşvet, tehdit, casusluk ile saf dışı bırakmak sayılabilir.

Oysa, ultra işlenmiş gıdalar besin açısından fakir, çok bileşenli endüstriyel gıdalardır. Bu gıdalar genellikle yüksek miktarda şeker, tuz, doymuş veya trans yağ içerirken; protein, lif, mikrobesinler açısından fakirdirler. Gelişmiş ülkelerde alınan enerjinin %50'sinden fazlası bu besinlerden sağlanırken; bebekler ve okul öncesi çağdaki çocukların diyetlerinin %25'ini de bu tür yiyecekler oluşturmaktadır.

Büyük gruplarda yapılan çalışmalar göstermiştir ki ultra işlenmiş gıdalar obezite, diyabet, hipertansiyon, yağ metabolizması bozuklukları, kalp damar hastalıklarının risklerini doğrudan artırmaktadır. Düşük ve orta gelirli ülkelerde, uluslararası büyük gıda şirketlerinin gıda alanında tekelleşme yaratarak, marketleri domine etmeleri endişe vericidir ve ilgiye muhtaçtır.

Alkol ve tütün satışında uygulanan kısıtlamalara benzer önlemlere ihtiyaç var

Şili obezite önleme programı çerçevesinde TV sinema reklamları, 06-22.00 saatleri arasında yasaklanmış, bu tür reklamların çocuk programlarında gösterilmesinin önüne geçilmiş ve reklamların çocukları cezbedecek çizgi karakter gibi imajlardan arındırılması sağlanmıştır.

Kreş, anaokulu, ilkokul liselerde bu tür ürünlerin satışının yasaklanması, vergilendirme, belirli bir sınırı aşan bileşenlerle ilgili paketlerin üzerinde uyarı zorunluluğu birçok ülkede uygulanmaktadır. Şekerli içeceklerde litre başına 1 peso vergi konulması Meksika’da öncelikle düşük sosyoekonomik düzeyi etkileyen bir satış azalmasını ve insanların şişe suya yönelmesini sağlamıştır. Güney Afrika’da, şekerli içeceklerde şeker gramı başına vergilendirme düzenlemesi, şekerli içecek satışı ve bu içeceklerden alınan şeker miktarını %30 ve %50 azaltmıştır.

Sağlıksız besin tercihleri ve obezitenin daha sık görüldüğü düşük sosyoekonomik düzeydeki insanların vergiden daha fazla etkilenmesi onlar için daha büyük bir iyileşme sağlamaktadır. Bu önlemler gıda sektöründe işsizlik ve maaş gibi parametreleri değiştirmeyerek, bu sektördeki emekçilere zarar vermemektedir.

Sonuçlar

Besin endüstrisi, yaptığı fonlamalar ve önerdikleri politikalar ile bu politikaların belirlenmesinde manipülatif bir rol oynamakta, insan sağlığını gözeten aktif bir tutum sergilememektedirler. Araştırmacıların, politika belirleyen devlet yetkililerinin, sağlık enstitüleri ve sosyal toplumun aktif katılımı ile bu politikalar insan sağlığı gözetilerek üretilmelidir. Sağlıksız besinlerin satışının azaltılması öncelenmeli, sonrasında ise insanlar sağlıklı besinlere yönlendirilmelidir.

Sağlıklı besine yönlendirmek için etiketler kullanılabilir ve endüstriyel teşviklerle sağlıklı gıda arzı artırılabilir. Tarım sektörü de şekerden uzak şekillendirilerek, sağlıklı tarım ürünlerine ucuz erişim sağlanabilir.


*Popkin BM, Barquera S, Corvalan C, Hofman KJ, Monteiro C, Ng SW, Swart EC, Taillie LS. Towards unified and impactful policies to reduce ultra-processed food consumption and promote healthier eating. Lancet Diabetes Endocrinol. 2021 Jul;9(7):462-470. doi: 10.1016/S2213-8587(21)00078-4. Epub 2021 Apr 15. makalesinden özetlenmiştir.


Prof. Dr. Şükrü Hatun
Stj. Dr. Kağan Ege Karakuş
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi

Yazarın Diğer Yazıları

Dr. Gönül Tanır’ı kaybettik

Gönül içimizdeki en naif, sözünü sakınmayan, belki de bu yüzden kendini koruyamayan kişiydi. Sonraki yıllarda ülkemiz çok değişti ve Günül, bu insafsızların dünyasında çok haksızlığa uğradı ve çocuk enfeksiyon servisine verdiği o büyük emeğin karşılığı, çok hakkı olan profesörlüğü ondan esirgendi

"İleri Diyabet Tedavileri ve Teknolojileri-ATTD 2024" kongresinden izlenimler: Teknolojiye adil erişim çağrısı

Öncelik dezavantajlı olanların yaşadığı engelleri ortadan kaldırılmaya verilmeli, yani önce diyabet teknolojilerine adil erişim sağlanmalıdır

SGK’nın sensörleri SUT kapsamına almasını talep ediyoruz!

Gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında ülkemiz sensörler konusunda adım atmakta geç kalmıştır ve bunu hem tip 1 diyabetli çocuk yakınlarına hem de diyabet uzmanlarına izah etmek mümkün değildir