31 Ocak 2019

İlham vermeyen yöneticiler

İnsanları karar almaya iten aklı veya mantığı değil, hayalleri, umutları ve tutkularıdır...

Var olmak yaptığınız işlerle dünyaya ilham katmaktır.

İş hayatı, siyaset, spor dünyası ilham vermeyen yöneticilerle dolu maalesef.

Her yerdeler...

Bir düşünün bakalım iş hayatınızdan gelip geçen yöneticileri? Kaç tanesi ilham kattı hayatınıza? Apoletleri sökülüp, yaldızları döküldüğünde, yıldızları sönüp karanlıkta kaybolup gittiler mi? Yoksa sizin kendinizi gerçekleştirmenize imkân sağlayan, iham veren bir iklim yarattılar mı hayatınızda?

Bir düşünün bakalım seçim döneminde oy attığınız yöneticileri? O kişiler bir katkı sundu mu hayatınıza? Yaşadığınız bölgeye? Yaşam alanınıza? Bölge insanına?

Bir düşünün bakalım tuttuğunuz takımın yöneticileri ne kadar sizi ve aşık olduğunuz renkleri temsil edebiliyor?

İlham veren vazgeçilmez, unutulmanız olabilecek kaç yönetici kattınız hayatınıza?

Az değil mi?

Oysaki iham vermeyen yöneticiler her yerdeler...

Peki ilham veren yöneticiler neyi farklı yapar?

Her şeyin başında ahenk kurarlar, ilham verirler, insanları arkalarından sürüklerler...

Sizi harekete geçirmek için bir "neden" sunarlar.

'Neden'ler yaşamımıza anlam katar, ilham verir...

İnsanlar ne söylediğinizi unutabilir, ne yaptığınızı hatırlamayabilir ama ne hissettirdiğinizi asla unutmazlar.

Çoğu şirket yöneticisi ve siyasetçi insanların akıllarına hitap etme konusunda uzmandır.

Oysaki farkı yaratan; kalbe dokunan, ilham veren yöneticilerdir.

İnsanları karar almaya iten aklı veya mantığı değil, hayalleri, umutları ve tutkularıdır...

İnsanlar kalbi ile satın alır, aldıkları kararı akılları ile rasyonalize ederler.

Bu konuda en iyi örnek olarak çok kısa yaşamış olmasına rağmen hiç ölmemiş gibi hep yaşatılan hâlâ hakkında yazılan çizilen Büyük İskender'den bahsetmemek olmaz...

Büyük İskender bu sırrı daha çok küçük yaşta iken doğru soruyu sormak yöntemiyle keşfetmişti. Geleceğin Makedon kralı olarak yetiştirilmek üzere Aristo'ya teslim edildiğinde bir gün Mentoruna "How many is one? (kaç tanesi bir eder?)" diye sorduğunda onu bile şaşırtır. Aristo düşünmek için süre ister ve ona ertesi gün cevap vereceğini söyler. Cevap ile döndüğünde "Bu kimin biri olduğuna bağlı" diye başlar. "O bir bazen sıfır, bazen bin, bazen on bin, bazen yüz bin edebilir" diye ekler. Burada söz konusu olan sizin etkinizdir. İlham verirseniz, etkilersiniz. Etkiniz diğer insanları etkiler. Onları bir vizyon etrafında bağlar. Peşinizde yüz binleri sürükler dünyanın üçte ikisini daha otuzlu yaşlarda fethedersiniz. Tesadüfen o pozisyon veya koltuğa geldiyseniz insanlar sizi takip etmez arkanızdan yürümek bile istemez ruhsuz bir zombi ordusu yaratırsınız. Tabi İskender'in bu sırrı bilmesi yetmeyecektir. Bilmek ile yapmak arasındaki fark uçurumdan az değildir. Bunu hayata taşımak gerekir. İskender'in en bilinen savaş tekniği muharebeleri ilk aşamada cephe gerisinde yönetir. Final darbeyi vuracak süvari saldırısının başında ise bizzat kendisi bulunurdu. Askerler İskender'in kendileriyle aynı tehlikeyi paylaştığını görürler ve kendisinin alamayacağı bir riski onlardan da beklemeyeceğini anlarlardı. Bu durum askerin moral motivasyonu üzerinde inanılmaz etki yapar ordusunu durdurulamaz kılar ve muhteşem zaferlere taşırdı.

Bugünün yöneticilerine baktığımızda bırakın ilham almayı, arkalarından coşkuyla gitmeyi, ite kalka arkalarından yürümekte zorlanan gönülsüz, seçeneksiz insan orduları görmek mümkün.

İlham veren yöneticiler her şeyin başında oturdukları koltuktan güç almazlar. Koltuktan aldıkları etki kadar değil "koltuksuz etki"leri kadar vardırlar. Koltuktan kalktıktan sonra da etkileri üzerinizde devam eder...

İham veren yöneticiler. Hayatınıza dokunurlar. Bağ kurarlar. Yap-bozunuzun eksik veya güçlü parçasını bulmanızı sağlarlar. Bir bütünün parçası olduğunuzu hissettirirler.

İlham veren yöneticiler iyi ressamlardır. Hayallerinizin resmini çizerler. Vizyonları vardır. Onların çizdiği resimlerinin içini boyamak herkes için keyiflidir.

İlham veren yöneticiler bir ekibin önünde giden değil, ekipte bulunan herkesin özelliklerini bilen, en doğru şekilde organize eden, koordine edip izleyen ve yeri geldiğinde devreye giren yöneticilerdir.

İlham veren yöneticiler yeri geldiğinde güvercin yeri geldiğinde şahin olabilirler. Durumsaldırlar. Kral Arthur gibi yuvarlak masa kurarak oturduklarında ortak akıl adına herkesten katılım isteyecek kadar demokrat ayağa kalktığında kral olduğunu bilecek kadar farkındalık sahibidirler. Sorumlulukta ben, başarıda biz demesini bilirler.

İlham veren yöneticiler güçlendiricidir. Güçlerini paylaşırlar. Yeni ilham verenleri yetiştirmesini bilirler. Kendilerine ilham veren denebilmesi için önce ustalarını geçmeleri gerektiğini, sonrasında ise kendilerini geçecek öğrencileri, yeni ilham verenleri yetiştirmesini bilincindedirler.

İlham veren yöneticiler kitapları değil, insanları okuyarak başarılı olunacağını bilirler.

İlham verenlerin en önemli özelliği sizi harekete geçirmek için motivasyon gibi dışarıdan değil içeriden çakacakları kıvılcım ile göremediğimiz 'nedenleri' görünür kılarak sizi aydınlatmaya çalışmalarıdır.

Seçimler yaklaşıyor.

Etrafınıza bakının.

İlham veren/vermeyen yönetici farkını bulun.

Bulabiliyorsanız ne ala...

Bulamıyorsanız siz ilham veren olun.

İlham dolu günleriniz ve öyküleriniz olsun...

Yazarın Diğer Yazıları

Kuş uçuşuyla Succession

Dizide finale yaklaşırken "Sence Succession'ı kim kazanacak?" sorusunun cevabı kuş dizisi repliklerinde ifade edildiği gibi ''en iyi saklanan'' oluyor

Eski dünyadan yeni dünyaya

Yeni dünyada hepimize mutlu bir yıl dileğiyle!

Yaşlarım ve bitimsiz farkındalıklarım

Hepimiz ikinci bir zihinsel-psikolojik doğuma ruhsal bir rönesansa ihtiyaç duyarız…