12 Şubat 2021

Salgın günlerinde Türkiye işgücü piyasasının bir ara bilançosu

Önümüzdeki dönemde tarım dışı istihdamın gidişatına dair ne söylenebilir? Bir iyi bir de kötü haber söz konusu

Çarşamba günü TÜİK Kasım dönemi (Ekim-Kasım-Aralık) işgücü istatistiklerini yayımladı. Son iki dönemde Türkiye işgücü piyasasında ne gibi gelişmeler yaşandığına ayrıntılı bir şekilde odaklanmak yerine Korona belasının alt üst ettiği bu piyasada nereden nereye geldiğimize dair bir ara bilanço yapmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Bu bilançonun gelecekte nasıl bir yol tarif ettiğine ilişkin öngörülerimi de kısaca paylaşmak istiyorum.

İşsiz sayısını bırak istihdama bak

Ocak 2020 dönemi (Aralık-Ocak-Şubat) Korona şokunun etkilerini göstermeye başlamadan önceki son dönem diğer ifadeyle "arife" dönemi oluyor. Bu dönemde TÜİK hane halkı işgücü anketine (HİA) göre mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı işsiz sayısı 4 milyon 20 bin tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 14,8’di.* Bu noktada bir hatırlatma yapmama izin verin. Son işsizlik dalgasının harekete geçtiği tarih olan Şubat 2018 döneminde işsiz sayısı 3 milyon 146 bin, tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11,8 olarak tahmin edilmişti. Kısacası, Türkiye Korona şokuna yüksek işsizlikte yakalanmıştı.

Çarşamba günü Kasım dönemi işsiz sayısı 3 milyon 935 bin işsizlik oranı da yüzde 14,9 olarak açıklandı. Yani bu iki gösterge adeta donmuştu. Türkiye’den tamamen habersiz bir yabancıya bu rakamlar verilse ve ne düşündüğü sorulsa, "Aaa ne güzel! Durumunuz parlak değil ama hiç olmazsa Korona sizi teğet geçmiş" derdi herhalde.

Böyle bir mucizenin vuku bulmadığını biliyoruz. Öyle ise işsiz sayılarını ve işsizlik oranlarını bir kenara koyalım ve istihdamda nerden nereye geldiğimize bakalım. Ocak 2020’de tarım dışı istihdam 23 milyon 143 bindi. Kasım 2020’de 22 milyon 476 bin olarak açıklandı. Yuvarlak hesap 670 bin net kayıp var. Arada biliyorsunuz önce şiddetli bir çöküş yaşanmış ve Mayısta istihdam kaybı 2 milyonu geçmişti. Ardından ekonomik faaliyetlere uygulanan kısıtlamalar kaldırılınca istihdam da artışı geçmişti. Ancak kayıpların tümüyle telafi edilmediği açıkça görülüyor.

Yine de 670 bin rakamına bakıp "durum o kadar da kötü değil" denilebilir. Ama ne yazık ki resmi istihdam rakamı da hakiki durumu tüm boyutlarıyla göstermekten uzak. Birden fazla nedenle. Bir kere Nisan-Aralık döneminde ücretsiz izne çıkarılan çalışan sayısı birikimli olarak 2 milyon 300 bini buldu. Bunların ne kadarı bu arada işine geri döndü ne kadarı işveren tarafından çeşitli bahanelerle işten çıkarıldı bilmiyoruz.** Şahsen bu kitlenin önemli bir bölümünün HİA istatistiklerinde resmen istihdamda görünüp ama fiilen evde oturduklarını tahmin ediyorum. Bu arada 1 milyon 300 bin çalışan da halen kısa çalışma statüsünde ama bu kategoriye girmek istemiyorum çünkü ne kadarı aslında tam zaman çalışıyor ne kadarının çalışma süresi gerçekten azaldı belli değil.

Çalışmaya hazır olup iş aramayanların sayısı 5 milyona ulaştı

Bir de ne istihdamda ne iş aramakta ne de ücretsiz izinde olup ama çalışmak istediğini beyan edenler var. Bunları kısaca "çalışmaya hazır olup iş aramayanlar" şeklinde adlandırıyoruz. Bu vatandaşların sayısı Ocak 2020’de yaklaşık 2,5 milyondu. Yine bir hatırlatma yapmakta yarar var: Bu sayı Şubat 2018’de 2 milyondu. İşsizlik artışı geçince, iş bulamayacağını düşünerek iş aramaktan imtina eden vatandaş sayısı bu süre içinde zaten 500 bin kadar artmıştı. Ama biz Korona günlerine dönelim.

Bu günlerde çalışmaya istekli ama iş aramayan vatandaş sayısı adeta patlama yaparak Kasımda 5 milyona sıçradı; 2,5 milyonluk fark görünen net istihdam kaybının çok üzerinde bir rakam. Belli ki normalde eğitimini bitirip iş aramaya koyulacak olan ya da artık çalışmak isteyen (özelikle ev kadınları) en az 1 milyon 800 kişi işgücü piyasasının sınırlarına yerleşmiş durumda koşulların iyileşmesini bekliyor. Daha ne kadar beklerler bilemiyorum.

İstihdam inşaatta durdu hizmetlerde inişe geçti

Önümüzdeki dönemde tarım dışı istihdamın gidişatına dair ne söylenebilir? Bir iyi bir de kötü haber söz konusu. İyi haberden başlayalım. Ocak 2020’de sanayide 5 milyon 650 bin çalışan vardı. Mayıs 2020’de bu sayı 5 milyon 270’e gerilemişti. Ama yaz aylarından itibaren sanayi toparlandı (ihracat artışı + teşvikler + düşük faiz) ve Kasım 2020’de çalışan sayısı 5 milyon 670 bine yükseldi. Kayıp yok, hatta biraz fazlası da var.

Ocak 2020’de inşatta 1 milyon 570 bin çalışan mevcuttu. Bir parantez açıp bu seviyeye Şubat 2018’deki 2 milyon 100 binden geldiğini hatırlatayım. Nisan 2020’de inşatta çalışan sayısı 1 milyon 240 bine düşmüştü. Sonra coştu ve Eylül 2020’de 1 milyon 640 bine ulaştı. Son iki dönemdir çok az da olsa istihdam kayıpları yeniden ortaya çıktı. Kasımda HİA bu sektörde 1 milyon 630 bin çalışan olduğunu söylüyor.

Ama esas kötü haber hizmetlerden geliyor. Korona şokunun en büyük darbeyi bu sektöre indirdiğini biliyoruz. Ocakta 15 milyon 920 bin çalışan varken Mayıs'a gelindiğinde yaklaşık 1 milyon 600 bin istihdam kaybı yaşanmıştı. Ardından lokantalar, kahveler, oteller açıldı ve istihdam bir ölçüde toparlanarak Eylül döneminde 15 milyon 290 bine yükseldi. Ama hala 630 bin net istihdam kaybı vardı. Son iki dönemdir ise hizmetlerin yeniden kan kaybetmeye başladığı görülüyor. Nedenini biliyorsunuz: Erken açılma ikinci dalgayı doğurdu ve Kasımda kısıtlamalar yeniden devreye girdi. Ekim -Kasım dönemlerinde bu sektör 110 bin istihdam kaybetmiş durumda.

İstihdamın geleceği

Bu ara bilanço istihdamın geleceğine dair ne söylüyor? Sanayide görülen istihdam artışlarının hız kesmesi iki nedenle kaçınılmaz gibi duruyor: Bir, düşük faiz ya da negatif reel faiz dönemi son buldu. İki, konut piyasasındaki durgunlaşma belirtileri bu sektöre girdi sağlayan sanayi kollarını da olumsuz etkileyecek.

İnşaattan da istihdama hayır yok; nedenlerini tekrarlamaya sanırım gerek yok.

Hizmetlerde istihdamın geleceği ise büyük ölçüde kısıtlamaların ne zaman kaldırılacağına bağlı. İki ihtimal var: Birincisi nüfusun çoğunluğunun aşı olması beklenir; bunun ne kadar zaman alacağını ben bilemem ama bayağı zaman alacağı belli oluyor. İkinci ihtimal, iktidarın siyaseten bu kadar bekleyemeyeceğine karar verip Haziranda yaptığı gibi kısıtlamaları aşının yaygınlaşmasını beklemeden kaldırması. Sonra ne olur? Bunu da, eğer böyle bir karar verilirse, sonra tartışırız.



 * Bundan böyle "işsiz sayıları" ve "işsizlik oranları" mevsim etkisinden arındırılmış tarım dışı rakamları temsil ediyor olacaklar

** Ücretsiz izne çıkarılanların sayısı İşkur’dan takip edilebiliyor. İşkur bu sayıları "Nakdi ücret desteğinden yararlananlar" olarak veriyor. Malum, devlet her ay ücretsiz izne çıkarılanlara asgari ücret tutarında bir ödeme yapıyor. Ancak İşkur Nisan’dan itibaren her ay bu sayıyı birikimli olarak veriyor. Ama kaç kişinin bu statünün dışına çıktığını belirtmiyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum