11 Ağustos 2020

İstihdamda erime, işsizlikte artış devam ediyor

Türkiye işgücü piyasası ne zaman patlayacağı belli olmayan çok güçlü bir saatli bombanın üzerinde oturuyor. Umalım ki patlama çok şiddetli olmasın

Dün açıklanan Mayıs dönemi (Nisan-Mayıs-Haziran) işgücü istatistikleri dün açıklandı. Mevsim etkilerinden arındırılmış (MEA) rakamlar genel işsizlik oranının yüzde 13,8'den 14,0'e, tarım dışı işsizlik oranının da yüzde 16,1'den 16,4'e yükseldiğini gösterdi. Aynı zamanda işgücü piyasasında normalleşme sinyalleri de görülüyor. Her zaman olduğu gibi MEA tarım dışı rakamlara odaklanarak gidişatı anlamaya çalışalım.

Aralık 2019'dan itibaren bizim piyasada sıra dışı bir gelişme ortaya çıkmıştı: İstihdam azalırken işsiz sayısı da azalıyordu. Şubat döneminden itibaren bu tuhaf tandem şiddetlendi: Tarım dışı istihdamda Şubat döneminde 278 bin, Mart döneminde 981 bin, Nisan döneminde 934 bin, toplamda 2 milyon 193 bin kayıp yaşandı. İşsiz sayısında ise Şubat ve Martta 98 bin azalma olurken Nisan döneminde sadece 97 binlik bir artış görüldü.

İşsizler adeta "buharlaşıyorlardı". Nereye gittiklerini önceki yazılarımda epey tartıştık (geçen ayki "işsizlik boyut değiştirirken beşeri sermayemiz hızla eriyor" başlıkla yazıma bakılabilir). Bir cümle ile özetlemek gerekirse, işlerini kaybeden milyonlar iş bulamayacaklarını düşünerek iş aramaktan vaz geçtiler.

Dün açıklanan Mayıs dönemi (Nisan-Mayıs-Haziran) istatistiklerinde istihdam kaybı ile işsiz sayısı arasında oluşan büyük kopukluk tam olarak sona ermese de bu kopukluğun sona bir hayli yaklaştığı görülüyor. Tarım dışı kesimde istihdam toplamda 139 bin azalırken işsiz sayısı 62 bin artmış durumda. Bu noktada bir iyi haberi görmezlikten gelmeyelim: Nisandan Mayısa sanayi 72 bin, hizmetler 174 istihdam kaybederken inşaatta çalışan sayısı 107 bin arttı. Bu arada hizmetlerde devasa istihdam kayıpları yerini daha mütevazı (!) kayıplara bırakmış olduğunu da ekleyelim.

"Normalleşme sinyalleri görülüyor" derken bu gelişmeyi kast ediyorum. Önümüzdeki aylarda Türkiye işgücü piyasasının normale dönüp dönmediğine diğer ifadeyle istihdamda kayıplar sona erip yavaştan artış başladığında buharlaşan işsizlerin iş aramaya koyulup koyulmadıklarına dolayısıyla istihdam artsa bile işsiz sayısının daha hızla artıp artmadığına bakacağız.

Son dört ayın özet bilançosu, isterseniz buna Korona günlerinin ara bilançosu da diyebiliriz, şunu gösteriyor: Şubattan mayısa tarım dışı istihdam 22 milyon 857 binden 20 milyon 802 bine geriledi, kayıp 2 milyon 57 bin. Tarım dışı işsiz sayısı ise aynı dönemde 3 milyon 939 binden 4 milyon 81 bine sadece 142 bin arttı. Sonuçta tarım dışı işsizlik oranı da (işsiz sayısı/istihdam + işsiz sayısı) yüzde 14,7'den 16,4'e çıktı.

Bu kuşkusuz ürkütücü bir gelişme ama sadece işsizlik buzdağının su üzerindeki kısmı. Bir de buzdağının suyun altında görünmeyen bir kısmı var: 2 milyon kadar "buharlaşan" işsiz şimdilik suyun altında ama istihdam kıpırdanınca suyun üstüne çıkmaya başlayacaklardır çünkü buna mecburlar. Buna ilave olarak kısa çalışma ödeneği statüsünde 3,5 milyon ile ücretsiz izne yollanmış 1 milyon 700 bin kişi mevcut. Devlet 5 milyon 200 binlik bu kitleye destek vererek her ay milyarlarca lira harcıyor. Desteklemeye daha ne kadar devam edebilecek? Destekleyecek hali kalmadığında ekonomi de yeterince canlanamadıysa bu milyonların ne kadarı işsizler ordusuna katılacak?

Bu soruların yanıtlarını kestirmek kolay değil. Ama sanırım şu gerçeği dile getirmek fazla iddialı olmaz: Türkiye işgücü piyasası ne zaman patlayacağı belli olmayan çok güçlü bir saatli bombanın üzerinde oturuyor. Umalım ki patlama çok şiddetli olmasın.

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum