26 Mart 2019

İşsizlikte bölgesel ve mesleksel uçurumlar

Yıllık işgücü istatistiklerinden işsizliğin kimi bölgelerde ve mesleklerde dayanılmaz boyutlara ulaştığını anlıyoruz

TÜİK dün 2018 yılının işgücü piyasası istatistiklerini yayınladı. Bunu her mart ayında yapar. Bu istatistiklerin manşetinde yer alan ve ülke genelinde işsizlik oranını ve işsiz sayısını gösteren rakamların üzerinde fazla durulmaya değer bir yanı yoktur. Çünkü bu rakamlar yıllık ortalamaları verir. Hele, işsizlik oranları yıldan yıla pek değişmemişse, üzerinde durmaya hiç değmez.

Nitekim 2017’den 2018’e aynen böyle olmuş. Genel işsizlik oranı yüzde 10,9’dan 11,0’a yükselmiş, tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 13’0’dan 12,9’a gerilemiş. 2016’da yıllık işsizlik oranları da böyleydi: Genel işsizlik oranı yüzde 10,9, tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 13’tü. Türkiye işgücü piyasasını takip etmeyen bir yabancıya bu rakamları gösterir ve ne düşündüğünü sorarsanız, mealen, “Aaa! Ne kadar durgun bir işgücü piyasanız var, adeta yaprak kımıldamıyor. Gerçi işsizlik biraz yüksek ama en azından yerinde sayıyor” derdi.

Yıllık ortalamalar kopan fırtınaları gizliyor

Oysa son üç yılda işgücü piyasamızda fırtınalar esti. Rakamlara boğulmamak için ve hakikati daha iyi yansıttığı için mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranları üzerinden devam edelim. Mart 2016’da yüzde 11,8’di. Büyümenin hızla yavaşlamasıyla (2016 yılında büyüme oranı yüzde 3,2 oldu) nisandan itibaren artmaya başladı ve aralık ayında yüzde 14,2 ile zirve yaptı. Ardından doping önlemleri devreye girdi. Büyüme 2017’de yüzde 7,4’e yükseldi, işsizlik oranı da Şubat 2018’de yüzde 11,7’ye kadar düştü. 2018’de fırtına yeniden çıktı. Önce inşaat sektöründe gerçekleşmeye başlayan büyük istihdam kayıplarının, daha sonra yılın ikinci yarısında yaşanan küçülmenin istihdamda yarattığı depremle işsizlik oranı Aralık 2018’de yüzde 14,9’a yükseldi. Daha bir süre artmaya devam edecek gibi duruyor.

Gördüğünüz gibi yıllık ortalamaların bir anlamı yok. Buna karşılık yıllık işgücü istatistikleri en az iki yönden, bölgeler ve meslekler yönünden, dönemsel istatistiklerin bize anlatmadığı çok ilginç ve önemli bilgiler veriyor; işsizliğin kimi bölgelerde ve mesleklerde dayanılmaz boyutlara ulaştığını, kimilerinde ise, aksine, işlerin yolunda gittiğini anlıyoruz.

İşlerin tıkırında olduğu bölgeler

İşsizlik bazı bölgeleri kasıp kavururken bazı bölgeleri sakınıyor. Tarım dışı işsizliğin yıllık ortalamada yüzde 12,9 olarak ölçüldüğünü belirtmiştim. 26 bölgenin 16’sında işsizlik oranı kimisinde bayağı kimisinde ise az bir farkla ülke ortalamasından daha düşük. En düşük oran yüzde 7,5 ile Balıkesir-Çanakkale bölgesinde. 2017’de işsizlik oranı bu bölgede yüzde 8,3’tü. Nispeten azdı daha da azalmış. İkinci sırada yüzde 7,7 ile Konya-Karaman geliyor; 2017’de yüzde 7,8 ile ikinci en iyi idi. İstikrar var. En iyi üçüncü Trakya (Edirne-Tekirdağ-Kırklareli). Bu bölgede işsizlik oranı yüzde 9,8’den 8,7’ye gerilemiş. Gerçi Kastamonu-Çankırı-Sinop’ta da işsizlik oranı yüzde 8,7 ama bu seviyeye yüzde 8,2’den gelmiş.

İşsizlikten kırılan bölgeler

En yüksek işsizlik oranları ise, her yıl olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde. 2018’in şampiyonu yüzde 29,6 ile Van-Muş-Bitlis-Hakkâri. 2017’de yüzde 19,7 ikinci saradaydı. Sadece sıralamada birinci değil aynı zamanda 10 yüzde puanlık artışla en şiddetli işsizlik artışı rekoruna da sahip. Yüksek işsizlik sıralamasında ikinci yüzde 27,7 ile Mardin-Batman-Şırnak-Siirt. Ama bir “züğürt” tesellisi var: 2017’de yüzde 30,1 ile birinci sıradaydı. Üçüncü ise, yüzde 24,8 ile Şanlıurfa-Diyarbakır. Van-Muş-Bitlis-Hakkâri bölgesindeki kadar olmasa da bu bölgede de işsizlikte dramatik bir artış var: 2017’de işsizlik oranı yüzde 19,5 idi.

Bütün bölgeleri gözden geçirecek değiliz. Okurların merak edeceğini tahmin ettiğim birkaç önemli bölgeyi ve bazı ilginç gelişmeleri aktarmakla yetineceğim. En büyük üç bölgede 2017’den 2018’e işsizlik azalmış: İstanbul’da yüzde 14,0’den 12,6’ya, Ankara’da yüzde 11,6’dan 10,4’e, İzmir’de yüzde 15,1’den 14,6’ya düşmüş. Unutmuş olabilirsiniz, bu rakamların yıllık ortalamalar olduğunu hatırlatayım.

Suriyeliler işimizi elimizden alıyor olabilir mi?

İlginç bir gözlem Hatay-Kahramanmaraş-Osmaniye. Bu bölgede işsizlik oranı yüzde 14,0’den 17,4’e yükselmiş. Akla ister istemez “Suriyeli etkisi” geliyor ve gözünüz Adana-Mersin’e takılıyor: Çok değil ama bu bölgede de artış var: Yüzde 12,8’den 13,3’e. Son bir sınama için, Suriyelilerin en yoğun olduğu bölgeye, Gaziantep-Adıyaman-Kilis’e bakıyoruz. Sürpriz! İşsizlik oranı yüzde 16,5’den 14,4’e gerilemiş. Kısadan hisse: Günah keçileri icat etmeden önce iki defa düşünelim ve araştıralım.

Toparlarsak ülkemizde işsizlik oranı bir bölgede yüzde 7,5 bir diğerinde yüzde 30. En yüksek işsizlik oranı en düşüğün tam 4 katı! Bu uçurum karşısında ülke genelinde işsizlik oranının kaç olduğundan ziyade Güneydoğu’da kaç olduğunu daha çok merak eder hale geliyorsunuz.  Ülke genelinde işsizliğin nereye gittiğini her ay yayınlanan istatistiklerden takip edebiliriz. İşsizlik azalmaktaysa buna sevinebiliriz de. Ama o ülkede kimi bölgelerde işsizlik dayanılmaz boyutlardaysa ve azalmak şöyle dursun artmakta ise, sevincimiz kursağımızda kalabilir.

Sizleri daha fazla yormamak için meslekler itibariyle işsizliğe yarın devam edeceğim. Bu alanda da çok çarpıcı bir görünüm var. Yarını beklerken bir tahminde bulunmanızı istiyorum: Bilin bakalım en yüksek işsizlik artışı hangi meslekte yaşanmış?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa’da bireylerin yaşamdan en az memnun olduğu ülke Türkiye

TÜİK, “Ülkenin en önemli sorun sizce nedir?” diye sormak yerine, “Sizce ülkenin en önemli üç sorunu hangileridir?” diye sorsaydı acaba dış göç kaçıncı sırada yer alırdı?

İşsizlikte düşüşün endişe verici arka planı

İşsizlik oranının üç ay gibi nispeten kısa bir sürede 0,7 yüzde puan azalmasına sevinmek için istihdamda esaslı bir artıştan kaynaklanıyor olması gerekir. Oysa istihdamda üç aylık artış 123 binden, artış oranı da yüzde 0,4'ten ibaret. Bu yılın ilk üç ayından ikinci üç ayına istihdam artış oranı yüzde 2,3'tü. İstihdamın hız keserek duraklama eğilimine girdiği açıkça görülüyor

İkinci çeyrekte istihdam artışında tuhaflıklar

Kısacası, nereden bakarsanız bakın 2. Çeyrekte istihdam artışında özellikle de sanayi istihdam artışında bir tuhaflık olduğu aşikâr. İstihdam artışında bir tuhaflık varsa işsizlikteki azalmayı yorumlamaya değer mi? Ben değmeyeceğini düşünüyorum