11 Mayıs 2025

Uçtu bir allı turna…

Anadolu’nun turna kuşuydu Sırrı Süreyya Önder. Bize güzel haberler verecekti. Turna Semahı’nda, “Gitme turnam gitme, nereden gelirsen” dense de onun için nereden gelindiğinin değil nereye gidildiğinin önemi vardı

Başları siyah veya gri olur. Yüzlerinden boğaz kısımlarına doğru siyah, koyu gri hareler akar. Parlak ve duru gözleriyle gülümser gibi bakarlar. Kimilerinin başının üzerinde bir tutam kırmızı perçem bulunur. Onlara Anadolu’da ‘Allı Turna’ denir.  

Anadolu’nun haberci kuşudur Turnalar. Sevgililer, onlarla haber alıp gönderir. Gurbet çekenlerin sılaya selamlarını onlar götürür. Dertleri, kederleri taşırlar o incecik bedenlerinde. Sadece göklerde değil şarkılarımızda, türkülerimizde de dolaşırlar. Bir uçtan bir uca bu memleketin her ilinde, selamımızı, sitemimizi, sevgimizi, kırgınlığımızı notalara döküp turnalara taşıttığımız onlarca şarkımız, türkümüz vardır. Örneğin “Bir Çift Turna Gördüm Yolda”, Erzincan yöresine aittir: “Bir çift turna gördüm yolda yorulmuş, Şahin vurmuş kanatları kırılmış, O da benim gibi yârdan ayrılmış, Benden yâre selam edin turnalar”. Yine aynı adlı Yozgat yöresine ait bir başka türkü de, “Sizi bekleyen var bizim ellerde, Doğru bizim ele gidin turnalar” der. Van dolaylarından bir başka türkü de; “Bir çift turna gördüm Edremit üstü, O yâre ne dedim o benden küstü, Ayda bir selamdı onu da kesti, Turnalar turnalar telli turnalar” diye başlar.    Sadece özlemleri, sevgileri taşıtmakla kalmayız onlara. Medet umar, yardım da bekleriz: “Tabibe Lokman’a benzersin turnam” deyip, derdimize dermanı onlarda ararız. “Yine dertli dertli iniliyorsun” mısrası da gösterir ki, turnalar, göğünde uçtukları Anadolu’nun dert ortağıdır.   Dertler, kederler kadar bereketin, bolluğun, kıvançların, müjdelerin de taşıyıcısıdır turnalar. Anadolu’da turnanın ayaklarının uğurlu olduğuna inanılır. O ince bacaklarıyla bastıkları topraklara refah, mutluluk, gönenç getirirler. Turna bir tarlaya konarsa o yıl mahsulün bol olacağının müjdesidir. Mutlu ve bereketli bir yuva kurulsun diye gelinlerin saçına turna teli takılır. Telli duvaklı gelin olurlar… Üstüne şiirler yazılır turnanın, sonra o şiirlerden şarkı yapılır: “Telli telli telli, şu telli turna”. Semada dans edip dönüşleri, “Turna Semahı” olur: “Gitme turnam gitme, nereden gelirsin, Sen nazlı canana benzersin turnam, Her bakışta beni mecnun edersin.”  Turna Semahı, turnanın gökte uçuşunu resmeder. Onun gökyüzüne yükselişi ve uçuş şekline öykünen hareketlerle semah dönülür ve sonunda göğe yükselerek Hak ile buluşulur. Sürüler halindeki göçleri de muhteşem bir seyirliktir. Onlarcasının seri kanat çırpışlarıyla gökyüzünü alkışlar gibi uçarlar. 

“Artık dinlen turna kuşum”

Bir turna havalandı yine memleket üstüne…
İçimiz yandı…

Sırrı Süreyya Önder’in en sevdiği türkünün “Allı Turnam” olduğunu, kızı Ceren Önder Kandemir’in veda konuşmasından öğrendik. Babasına, “Artık dinlen turna kuşum” diyor, şu sözlerle veda ediyordu: “… Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kazağı almadan, kimseden bir şey istemeden, borçsuz ve harçsız, boğazını değil onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba. Artık dinlen turna kuşum. Biz iyi olacağız. Çocuklara hep seni anlatacağız. Bir tür barış mıydı bilmiyorum; ama hastane koridorlarındaki sınıfsız, bayraksız, hüzünlü, umutlu kalabalıkta barışa benzer bir şey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın. Bana güzel sesinle okuduğun dizelerle...‘Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın. Ama hiçbir rüzgâr dolduramaz boş kalan yerini, Bir yaşamdan ötekine birlikte uçan turnaların yerini gökyüzünde…” “Allı Turnam”, Kırıkkale Keskin yöresinden bir türkü. Hacı Taşan’dan Muzaffer Sarısözen’in derlediği eser, pek çok farklı sanatçıdan dinleyip her seferinde de aynı ah’ı çekebildiğimiz o güçlü ve sarsıcı türkülerimizden biridir. “Allı turnam bizim ele varırsan, Şeker söyle kaymak söyle bal söyle, Gülüm gülüm, kırıldı kolum, Tutmuyor elim turnalar ey” sözleriyle başlayan bu müthiş türküyü, artık ömrü hayatında barış dolu bir memleket için çırpınmış Sırrı Süreyya Önder’i hatırlayarak söyleyip dinleyeceğiz.  

Sırrı Süreyya Önder

Anadolu’nun turna kuşuydu Sırrı Süreyya Önder. Bize güzel haberler verecekti. Turna Semahı’nda, “Gitme turnam gitme, nereden gelirsen” dense de onun için nereden gelindiğinin değil nereye gidildiğinin önemi vardı. Adıyamanlı Türkmen bir ailenin çocuğuydu ama yıllar önce TV ekranında kendisine “Kürt müsünüz?” diye yöneltilen bir soruyu, “Bu mesele çözülene kadar Kürdüm” diyerek yanıtlamıştı. O barışın Sırrı'ydı... Barışın sırrı gülümsemesinde saklıydı. O sırrı ifşa ederek, o gülümsemesini bu topluma emanet ederek gitti. Sırrı Abimizi kaybettik ama biliyoruz ki varlığı gibi yokluğu da bu memleketi barış ve demokrasi için birleştirmeye devam edecek.

Turnaların kaderi göç etmek. Gitmek. Bir yerden bir yere varayım diye hep çırpınmak. Şimdi bir turna daha göçtü gitti. Ama gitti dememeli. Sırrı Süreyya Önder aramızdan ayrılmadı, yine bir Anadolu deyimiyle ‘turna donuna büründü’.   

En inceldiği yerden, gönlünden vurulan “Allı Turna”mız,
biliyoruz bu memleketin üzerinde hep uçacaksın…

Ömer Sercan kimdir?

Ömer Sercan 1974'te Bursa'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Eskişehir ve Bursa'da tamamlayarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu.

Öğrencilik yıllarında İstanbul Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü'nde başlayan uğraşını zamanla bir mesleğe dönüştürerek ulusal gazete, dergi ve TV kanallarında muhabir/editör olarak çalıştı.

Türkiye'nin önemli medya kuruluşlarında muhabirlik/editörlük, farklı içerikteki TV yayın ve yapımların program danışmanlığı, metin yazarlığı ve yayın editörlüğünü üstlendi. Çok sayıda tanıtım/ belgesel/reklam filmlerinin senaryo/metinlerini yazdı.

Türkiye'yi şarkılardan dinlemeye ve yazmaya devam ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Kara basıyoruz, iz oluyor…

Milletçe sabrımızın sınandığı şu günlerde, kırıp dökmeden demokratik taleplerimizi haykırmanın zamanıdır. Muhtaç olduğumuz kudret, bu toprağın Anayasası olan türkülerimizde, şarkılarımızda mevcuttur

Güzel günler…

Edip Akbayram'a söz; ardından çocuklar gibi ağlasak da her şeye rağmen onun gibi güleceğiz. Temennisini gerçekleştirecek, halkına emanet şarkılarını daha yüksek sesle söyleyip aramızda hep var olacağı güzel günler göreceğiz…

Concha ve Bahriye’nin kesişen hayatları…

Afrika kökenli bir İspanyol’un bizim Kibariyemiz ile düetinden Sezen Aksu’nun ‘Sevdam Ağlıyor’unu da dinledik ya, ölsek de gam yemeyiz artık. Kibariye’nin nağmelerine Atlantik esintilerinin çarptığı bu iş birliğinin ilk meyvesi, tam anlamıyla devlerin düeti olmuş

"
"