05 Eylül 2021

Okullar açılırken… Hiç büyümeyen çocuklar ve 90 yıllık bir şarkı

"Ilgaz Türküsü" bu müthiş şarkılardan, okul sıralarının 'hit' parçalarından biriydi. 'Ilgaz Anadolu'nun sen yüce bir dağısın' diye başlayan sözleri, bu ülkenin toprağına taşına çocukça bir bağlanışın, saf bir sevginin melodisi olarak yerleşti kuşakların belleğine

Eskiden okullarda sabahçı-öğlenci vardı. Sabahçılar tatlı uykularından zor zahmet uyanıp erkenden kalkmanın mükâfatı olarak öğleden sonra kendilerine günün kocaman bir vakti kaldığını düşünür, teselli bulurlardı. Öğlenciler ise sabah sıcacık yataklarında gerine gerine uyumanın ceremesini akşam eve döndüklerinde artık bitmek üzere olan günle çekerlerdi. Sabahçı olmak her zaman daha avantajlıydı, okuldan gelince önünüzde yaşanacak kocaman bir yarım gün olurdu. Uzunca bir pandemi arasından sonra artık okullar yüz yüze eğitime açılıyor. Hafızamızı şöyle bir yokladığımızda aslında hayatımızın ilk ezgileriyle okul sıralarında tanıştığımızı, hatta ilk şarkıları sınıflarda söylediğimizi fark edeceğiz. O zamanlar boş derslere giren nöbetçi öğretmenin sesi güzel olanlara şarkılar, türküler söyletmesi adettendi. Ama müzik derslerinde müfredatta bulunan öyle okul şarkıları da vardı ki, besteleri, sözleri ve müzikal yapılarıyla çok başarılıydılar, dilimize yerleştiler, içimize işlediler.

"Ilgaz Türküsü" bu müthiş şarkılardan, okul sıralarının 'hit' parçalarından biriydi. 'Ilgaz Anadolu'nun sen yüce bir dağısın' diye başlayan sözleri, bu ülkenin toprağına taşına çocukça bir bağlanışın, saf bir sevginin melodisi olarak yerleşti kuşakların belleğine. Sözleri Cumhuriyet döneminin ilk müzik öğretmenlerinden, müzisyen Cemil Türkarman'a, bestesi ise yine Cumhuriyetimizin ilk dönem bestecileri arasında yer alan müzik araştırmacısı ve eğitmen Ahmet Samim Bilgen'e ait olan bu eserin 1930'larda bestelendiğini ve en az 90 yıldır söylendiğini unutmayalım. İmparatorluktan Cumhuriyet'e geçişin ilk yıllarından gelen bu şarkı, Atatürk'ün de, katıldığı temsillerde dinlediği dönemlerin ruhundan izler taşıyor. Bestecisi Bilgen, 1994 tarihli bir röportajında "Ilgaz"ın ilk kez İstanbul'da o zamanlar adı "Feyz-i Ati" olan Boğaziçi Lisesi'nde icra edildiği bilgisini vermiş. 90 sene önce bir okuldan yayılan bu güzel şarkı, sınıfları sahne yaparak Cumhuriyet'in çocuklarını okuttu, büyüttü, küçük kalplere hem müzik hem de ülke sevgisini yerleştirdi.   

Ilgaz Dağı'na baharın gelişini anlatan bu pastoral eseri aslında konu ettiği gibi bir bahar sevinciyle değil hüzünle dinlerdik daha çok. Bunun nedeni beste yapısıyla klasik Türk müziğindeki saz semailerine benzeyen, aslında Nihavend makamında bir şarkı olmasından. Her Nihavend gibi neşeyle hüznü birbirine katıp karıştırarak ilerlerken ağır basan hüznün alta çöken tortusunu daha çok duyumsayışımızdan. Sevinçli hüznüyle ağır ağır çırpan kanatlarına bindiğimiz Ilgaz Türküsü bizi, okulumuz nerede, hangi şehirde olursa olsun Ilgaz Dağının yemyeşil eteklerine götürürdü. Sınıf camlarından görünen manzaraya, yalçın kayalıklarıyla başı dumanlı, heybetli bir dağı eklerdi. Sanki öksüz bir çocuğa duyulan merhametle sarmalanmış bir sevgi gibi tertemiz sevdirirdi bir ülkeyi. Sınıfın en haşarıları bile sus pus olur katılırdı Ilgaz korosuna. Hafızalarımızda okul şarkısı olarak yer etse de, zaman zaman profesyonel düzenlemelerle de dinledik Ilgaz Türküsü'nü. Şarkının en eski albüm kayıtlarından biri ise Moğollar'a ait. Moğollar'ın 1968 tarihli "Anılarla Silüetler" 45'liğinde yer verdiği Ilgaz Türküsü, plağın yayınlandığı o günlerde bile neredeyse 40 yıllık bir eserdi. Şimdi bestesinin ardından bir yüzyıl geçmek üzere olan bu şarkı, hiç büyümeyen bir çocuk gibi. Hep saf, masum ve sanki biraz da boynu bükük. Sözlerinin sadeliği, bestesinin dağın yamaçlarından inen dupduru bir su gibi süzülüşüyle, zamana bağlı olmaksızın kendi sonsuz yatağında akıyor.   Güzeldi eskilerin okul şarkıları, sınıflarda hala söyleniyor mu bilmem. Faruk Gürtunca'nın sözlerini yazdığı Erdoğan Okyay'ın bestelediği "Gezsen Anadolu'yu" gibi, "Orda Bir Köy Var Uzakta", "Orman Ne Güzel", "Tohumlar Fidana" gibi şarkılar, okul sıralarının liste başı parçaları oldular. Okullar açılıyorken tüm öğrencilere başarılar, yıllar geçse de büyümeyip çocuk kalmayı başaranlara da 'yıldızlı pekiyi'…

"Develer" yine icat çıkarmış…
Kökleri bu toprakların derinliklerine uzanırken bir yandan da gezegenimizin bütün semalarında kendinden emin bir şekilde uçuşacak evrensel tınıları üretebilmek zordur. "Develer" ısrarla bunu yapıyor ve yine bir icat çıkarmışlar. Ekim'de yayımlanacak yeni albümleri Sanatorium'dan "Nev-icat" tadımlık niyetine yayınlandı. Kurulalı iki yıl olan "Develer" kervanını yolda düzecek ama yaptıkları sıkı işlerle çok yolcu katılacak gibi bu kervana.        

Yazarın Diğer Yazıları

"Niyazi Köfteler", birleşsin köfteciler…

Karaca, "Niyazi Köfteler"i yazdığından bu yana 32 sene geçti. Hükümet ne kelime, rejim bile değişti. Ama köfte, Türkiye kültürü, müziği ve siyasi hayatındaki belirleyici rolünü hâlâ sürdürüyor

Yolumuza çıkardı bir zamanlar şarkılar…

Benim için iyi şarkıların en büyük ölçütlerinden biri, otomobillerin açık camlarından etrafa saçılıp saçılmıyor oluşları. Hele araç uzaklaştıkça şarkının o giderek düşen volümüyle elinden kaçmakta olanı yakalama, tutmaya çalışma hissi. Mert Demir'in "Ateşe Düştüm"üyle de sokakta karşılaştım

İnsanı işinden gücünden alıkoyan bir "cover"

Bir pencere aniden açılır da içeriye birden soğuk hava dolar ya, öylesine keskin, çarpıcı, ürpertici bir etki. Nereden geldiğini, nasıl olduğunu anlamaya çalıştığınız bir dış müdahale. İlk duyulduğunda dinleyicide "nedir bu" sersemliği yaşatan, çok güçlü bir çarpılma hâli. Bir yeniden yorum, ancak bu kadar kişilikli, iddialı ve sarsıcı olabilir…