11 Nisan 2022

Sadece oyun disiplini yetti

Fenerbahçe’de Kim dışında çok iyi oynayan bir oyuncu yoktu ama herkes iyiydi, sakindi, çok mücadele etti ve takım olarak da sahada kompakt ve üst düzey disiplinli bir duruş vardı.

Fenerbahçe, son yedi maçta bir bütün olarak ve doğru oyun oynayarak yakaladığı ivmeyi, kendi evinde sezonun helalleşme maçında Galatasaray önünde de sürdürdü ve üç puanı alarak lig sıralamasında ikinciliğe oturdu. Takım içindeki çok açıkça belli olan birlik havası ve bu yukarı ivme devam edecek olursa böylesine kaotik bir sezonda Şampiyonlar Ligi vizesi almak çok büyük bir başarı olacak.

Bu maçta Fenerbahçe’de Kim dışında çok iyi oynayan bir oyuncu yoktu ama herkes iyiydi, sakindi, çok mücadele etti ve takım olarak da sahada kompakt ve üst düzey disiplinli bir duruş vardı. Bu duruş, maçın ritmini eline aldığında da Galatasaray’a bıraktığında da takımın oyunda olmasını ve maça hâkim olmasını sağladı. Halen daha baskıcı ve yıldırıcı bir oyun planı yok, bu sene belli ki olmayacak da ama Fenerbahçe açıkça rakibine meydan okuyabiliyor ve bu meydan okumalarda da sürekli üstünlük kuruyor. Bu maç her iki takım açısından da az pozisyonlu ama çok mücadeleli geçti. Her iki takım da maçın farklı bölümlerinde farklı bölgelerde sıkı bir pres koydu ama düellodan Fenerbahçe galip çıktı. Galatasaray’da fark yaratabilecek tek oyuncu Kerem ve bugün de Galatasaray’ın atak namına etkili olabildiği tüm anlarda sahnede o vardı ama genel etkisinden yine de uzaktaydı. Böyle olunca Galatasaray, maç içinde yer yer oyunu alsa da sonuca yaklaşamadı bile. Barcelona, Trabzon ve Beşiktaş maçları hatırlandığında o tehditkâr havaya hiç giremedi çünkü Fenerbahçe’nin o tehditlere bırakacak pabucu yoktu.

Baskıcı ve yıldırıcı bir oyun planı elbette üretimde bir kalite ihtiyacını doğurur. Fenerbahçe’de Samuel dışında delici bir adam yok. O da çoğunlukla son topları doğru kullanamıyor ve açıkça görülüyor ki bu eksikliğini tamamlasa Premier League seviyesine yükselebilecek. Bugün Galatasaray’ın Barcelona maçlarında tutan ve mevcut kadro kalitesi içinde tek çaresi olan planını delebilen bir tek Samuel oldu. Takım, karşısında oyunu veren ve kapalı oynayan takımlara karşı topu yavaş çeviriyor ve direkt oyuna geçilemezse ekstra çözümler üretilemiyor. Bu sefer de devreye hırs, mücadele ve yüksek tempo giriyor ve sonuç geliyor. Elbette üst düzey Avrupa takımları için bu zaten bir standart ve kalite ile birleştiğinde ortaya resital çıkıyor. İşte Fenerbahçe’nin de özlediği platformlarda var olabilmesi için bu artılarının üzerine teknik kapasite, dripling ve pas anlamında kaliteleri eklemesi gerekiyor. Bu takım seneye kaliteli bir 6 ile 8 karışımı orta saha (Cresp ve Zajc birleşimi ama ikisinden de daha iyi), bir kanat forveti (gol ve asist olarak en az 20 gol katkısı verecek) ve bir de gerçek anlamda santrfor (en az 20 gol atabilecek) bulabilirse başka bir seviyeye taşınabilir.

Son sekiz maçta, hele ki Trabzon, Alanya, Konya, Galatasaray gibi takımlara karşı oynayarak alınan 22 puan ve maç başına 2.75 puan ortalaması inanılmaz başarılı. Takımın önceden en büyük eksikleri olan oturmuş kadro ve özgüven sağlanınca ve en önemlisi isimlere değil performansa dayalı bir kadro yaratılınca bu sonuç kaçınılmaz oluyor.

Burada İsmail Kartal’ın hakkını teslim ediyorum. Kendisine hep mesafeli baktım ve hiçbir zaman kendisini Fenerbahçe’nin hocası olarak görmedim. Başarılarına rağmen elbette aklımda hâlâ soru işaretleri var. Bu başarı, hedefsiz kalınca gelen bir psikolojik rahatlamanın başarısı mı yoksa hedefe koşarken de tekrarlanabilecek bir başarı mı? Yani İsmail Kartal gerçekten bir “kazanan” mı yoksa mesela bir 2002 model Werner Lorrant (17 maçta 14 galibiyet, 3 beraberlik ve 2.65 puan ortalaması ile son 35 yılın en başarılı hoca performansı) mı? Bu soruların cevabı İsmail Kartal’ın bu takımdaki geleceğinin de cevabı olacak. Yine de kendi kalıplarına takılı kalmayıp Pereira’nın var ettiği Samuel, Ferdi, Crespo ve Zajc dörtlüsünü bozmaması ve hatta geliştirmesi, emekli yıldızlardan vazgeçmesi, İrfan Can, Mert Hakan ve Pelkas’ı oyun planındaki yeni rollerine ikna etmesi kesinlikle not edilmesi gereken başarı unsurlarıdır. Bu maç özelindeki eleştirim ise oyuncu değişikliklerinde 15 dakika geç kalması olacak.

Kapatmadan yine parantezlere geçelim. Sözleşmesinde bir serbest kalma bedeli var mıdır bilmiyorum ama Fenerbahçe, Kim’den 50 milyon Euro masaya konmadan vazgeçmemelidir. Bu kadar sevimsiz bir sezonun sonuna yaklaşırken takımda Altay, Szalai, Kim, Samuel, Ferdi, Crespo ve Zajc’ın ciddi bonservis geliri olanağı vaat etmeleri de ayrı bir yazı konusudur. Daha kapasiteleri itibariyle İrfan Can, Mert Hakan ve Arda’dan bahsetmedim ve bir sene evvel 10-15 milyonların konuşulduğu Ozan’ı hesaba katmadım bile. Bu yaz, transfer anlamında her yazdan daha rahat geçebilir. İşte tam da bu noktada artık bir kararın gelmesi gerekiyor; o transferleri söyleyecek hoca kim olacak?

Yazarın Diğer Yazıları

Ana plana dair net sinyaller

Genelde futbolu sistemler üzerinden anlatmayı seviyoruz ama benim Fenerbahçe'de esasen beğendiğim zaten kalıplara uyan bir sistemin ve hatta bu sisteme ileri seviyede takıntının olmaması

Bu takım zamanla olacak

Camia evladı meraklıları yüksek sesle homurdanmaya başlamadan doğru kararlar ve alınacak birkaç güzel sonuç her şeyi rayına koyar. Endişe etmeye gerek yok

Kurtların düellosu

Maçın ilk yarısını, hatta ilk 60 dakikasını birbirlerinin planlarını iyi bilen ve birbirine iyi çalışmış iki kurt hocanın birbirini yoklaması şeklinde özetlemek mümkün; deplasmanda olan da Fenerbahçe olduğundan planın tuttuğunu da söyleyebiliriz