05 Ocak 2022

Neyin olabileceğini görmek için!

Neyin olabileceğini görmek için, neyin olamayacağını görme fırsatını kullanalım derim. Kim bilir, belki Türkler artık kendi yöneticilerini seçerken "karizmaya, belagate, namaz kılmasına" filan değil, bilgisine, görgüsüne, vizyonuna, yönetsel becerilerine odaklanırlar. Eğer bu gerçekleşirse, bu teorinin test sürecinde bize kaybettirdiği her şeye değer, buna inanın!

Dikkatinizi eminim çekiyordur, bir süredir memleketin bütün iktisatçıları, köşe yazarları, politikacıları Recep Tayyip Erdoğan'a, kendisine ait iktisat teorisinin ne kadar yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Açıklanan her yeni veri, döviz kurundaki dalgalanmalar aynı yorumların bir kez daha yapılmasına neden oluyor.

Ama bütün bunların emin olun bir yararı yok.

"Faiz neden, enflasyon da onun sonucu" diye özetlenebilecek Recep Tayyip Erdoğan Büyük İktisat Teorisi'nin doğru olduğuna karar veren kendisi çünkü.

Bundan sonra bu teoriden RTEBİT olarak söz edeceğim, her seferinde Recep Tayyip Erdoğan Büyük İktisat Teorisi diye uzun uzun yazmak zorunda kalmayayım diye.

Müdebbir bir işçi emeklisi olarak bilgisayarımın bu uzun anlatımlar nedeniyle gereksiz yere harcayacağı enerjiyi hesaplamam gerekiyor.

Doğruluğuna kendisi karar verdiği için "RTEBİT yanlıştır, işte görün yanlışlığı ortaya çıktı" diye dertlenmenin, laf anlatmaya çalışmanın anlamı yok.

Erdoğan doğru diyorsa, doğrudur, o kadar.

Zaten kendisine verilen bilgilerin de bu yönde olduğunu düşünmemiz için çok neden var.

Yani o koca Saray'ı dolduran tiplerden bir teki bile "Efendim galiba bir hata yapıyoruz" diyebilecek yüreğe sahip değil.

Bunu demeye cesaret edenlerin başlarına nelerin geldiğini gördüler, bu kış kıyamette işsiz kalmak istemezler.

Öte yandan bunu yapamıyor olmalarının da aslında iyi bir şey olduğunu düşünüyorum.

Şimdi çok kişi bana kızacaktır, memleket yanıyor, sen ne diyorsun diye!

Hayır, kızmayın lütfen.

Rahmetli Süleyman Demirel'in şu sözünü hatırlatmak isterim sizlere: Neyin olabileceğini görmek için neyin olamayacağını görmek gerekir!

Erdoğan kendine ait bu teoriyi ilk kez seslendirmiyor ve eski kadroları onu anlamamakta ısrar ettikleri için bugünlere kadar geldik.

Daha önce de çok yazdım: Erdoğan'ı bu konuda bir kere rahat bırakalım, bırakın bildiğini yapsın.

Sonuçta onu bu millet seçti, seçtiği kişinin bilgisinin, yönetsel becerisinin, vizyonunun sınırını görebilsin!

Şimdi bu süreci yaşadığımız için başımıza geleni çekeceğiz elbette.

RTEBİT'in uygulama planı da zikzaklarla dolu ve deyim yerindeyse "insicamlı" bir program ile yürütülmüyor.

Daha çok rüzgârın önünde savrulmaya benziyor bu durum ki zaten bu da yöneticimizin bilgisini ve yönetsel becerisini tam olarak görmemizi sağlıyor.

Görüyoruz ki eldeki malzeme bu!

Türkler 20 yıldır, Erdoğan'ın boyuna posuna, artık o nasıl bir şeyse karizmasına, milletin gözünü dini söylemlerle boyamasına, milliyetçi belagatine kendilerini o kadar kaptırdılar ki belki bu bir ders olur.

Neyin olabileceğini görmek için, neyin olamayacağını görme fırsatını kullanalım derim.

Kim bilir, belki Türkler artık kendi yöneticilerini seçerken "karizmaya, belagate, namaz kılmasına" filan değil, bilgisine, görgüsüne, vizyonuna, yönetsel becerilerine odaklanırlar.

Eğer bu gerçekleşirse, bu teorinin test sürecinde bize kaybettirdiği her şeye değer, buna inanın!

Doğru ve akılcı bir yönetimle, ülkenin kaynaklarını çarçur etmeden bölüşerek, kaybettiklerimizi yerine kısa sürede koyarız nasıl olsa.

Hiç olmazsa geleceğimizi kurtarma fırsatını yakalamış oluruz.

* * *

O banka zaten var Nihat Bey

Vatandaşı olmasak çok eğleneceğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Aslında bunun da tadını çıkarmak lazım.

Dün öğrendim, adı Türkiye Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği diye bir kuruluş varmış.

Belli ki bu amaçla kurulmuş üretici birliklerinin / derneklerinin toplandığı bir üst kuruluş.

İşte bu kurumun Genel Başkanı Nihat Çelik, hükümetin "medyayı sessizleştirme projesi" çerçevesinde Ziraat Bankası kredisiyle satın alınan gazetede yayımlanan demecinde şöyle diyor:

"Acilen bir tarım bankası kurulmalı."

Çelik, 500 milyar dolarlık tarımsal ihracat potansiyelimizin harekete geçirilmediğine dikkat çekiyor.

Bu amaçla kurulacak bir tarım bankasına, sanatçısından çiftçisine kadar herkesin ortak olabileceğini de söylüyor.

Tarım Bakanı ile Maliye Bakanı'nı harekete geçmeye çağırıyor ve şunu söylüyor:

"Kurulacak banka sadece tarımla iştigal eden kesimlere hizmet edecek şekilde kurgulanmalıdır."

İlahi Nihat Bey, hangi ülkede yaşıyorsunuz, farkında mısınız bilmiyorum.

Ziraat Bankası tam da bu amaçla taa 15 Ağustos 1888 tarihinde kuruldu.

AKP döneminde başına nelerin geldiği ortada.

O demeci yayımlayan gazetenin de içinde olduğu büyük bir medya grubu bu bankadan sağlanan kredi ile satın alındı.

Sayıştay raporun göre Haziran 2021 itibarıyla Demirörenlerin, Ziraat Bankası'na 827,7 milyon ABD Doları ve 930,6 milyon TL anapara, faiz ve komisyon borcu vardı.

Kredinin geri ödenmediğini, bugünlerde de "yeniden yapılandırma" pazarlıklarının sürdürüldüğünü biliyoruz.

Bu kredi ile çiftçi başına 10 bin dolardan en az 100 bin çiftçiye kaynak yaratılabilirdi.

Ziraat Bankası, kuruluş amacına uygun çalıştırılmadı, kredileri AKP yandaşı müteahhit zenginler yaratmaya akıtıldı.

Kurulmasını istediğiniz banka zaten var Nihat Bey. Sadece kaynakları başka yerlerde çarçur ediliyor.

Oyunuzu son seçimde kime verdiğiniz elbette sizi ilgilendirir ama bu seçimde oyunuzu verirken bunu da aklınızda tutmanızı öneririm.

Yazarın Diğer Yazıları

Kontrolsüz göç politikasının sonucu

Esad’ı devireceğiz hesabıyla sayısını bilemediğimiz kadar çok cihatçı teröristi misafir ettik. Gündüz Suriye’ye gidip savaşan, akşam olduğunda Türkiye’deki evine dönüp, çorbasını içenleri bile gördük. Suriye sınırları içinde kalan cihatçı teröristleri de Ruslara ve Esad rejimine karşı biz koruyoruz

Hata mı, "bahis çetesi baskısı" mı?

Türkiye'de hakem hatalarından çok konuşuyoruz da bu hataların kimin işine yaradığı kimsenin dikkatini çekmiyor

Zana, Erdoğan'ı heyecanlandırmış görünüyor

Nasıl ki CHP adaylarına oy veren Kürtler CHP uşağı olmadılarsa, aynı şekilde Kürt partileri barajı geçsin, TBMM'de temsil imkanını kaybetmesin diye Hadep'e, HDP'ye oy verenler de bu partilerin uşağı değillerdi