08 Mart 2020

Cinsiyetçi duvarda çatlaklar yaratmak

Tarihteki önemli kırılmalardan biri tanrıçaların yerlerini erkek tanrılara bırakması oldu. O andan sonra insanlar bu olanağı erkeklerden, "erk"ten yana kullanmaya başladılar

Hatice Kapusuz*
Bağımsız feminist ve çocuk hakları savunucusu

Bir çocuk sonsuz olanak ve ihtimal ile dünyaya gelir. Gelişim süreci boyunca merakla dünyaya bakar ve onu anlamaya dair sorular yöneltir. Yetişkinler bu soruları çoğunlukla miras aldıkları ve içine doğdukları dünyanın olanakları çerçevesinde cevaplar. İnsanı diğer canlılardan ayrı kılan nesneye isim verme olanağıdır. Bu olanak veya kapasite, dünyayı biçimlendiren temel güçtür. Bu gücün dünyayı nasıl gördüğü ve biçimlendirdiği insanlık tarihi boyunca toplumsal yapılar ve ideolojilerce değiştiğini biliyoruz. Tarihteki önemli kırılmalardan biri tanrıçaların yerlerini erkek tanrılara bırakması oldu. O andan sonra insanlar bu olanağı erkeklerden, "erk"ten yana kullanmaya başladılar.

Witgenstein "dilimin sınırları dünyamın sınırlarını belirler" diyor. Dil, kelimeler ve kelimelere yüklenen anlamlar; hayatı, sınırları, cinsiyet rollerini, cinsiyet kapasitelerini ve deneyimlerini biçimlendiriyor. Sonsuz olanak ve ihtimalle doğan çocuklar ise doğdukları andan itibaren cinsiyetlendirilmiş bu dünyanın içine düşüyor. Çocuklar için üretilen hemen her şey, hatta hayallere bile cinsiyet atanıyor. Bu oldukça sert bir zemin. Özellikle farklı olanın filizlenmesi ve yaşaması için. Çocuklar için üretilen "ilk kelimelerim" benzeri ilk kitaplar çoğunlukla benzer kelimelerle başlıyor "a anne, b baba". Kız ve oğlanların ilerde olması gereken konumlar, meslekler, sahip olması gereken davranışlar henüz bebeklerin ağzından sözcükler dökülemezken bile, böyle kitaplarla destekleniyor.

"Peki bu neden sorun olsun?" diye sorulabilir. Mevcut olan konforlu gelebilir.  "Bin yıllık düzeni değiştirmek bize mi düştü" denebilir. Ancak çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikler sebebiyle zarar görüyor, kalıplara sıkıştırılıyor ve oldukları gibi olmalarına, kendi yollarını çizmelerine, duygularını ifade etmelerine izin verilmiyor. Bu sebeple cinsiyetçi zemini değiştirmek başta zarar vermeme ilkesi sebebiyle yetişkinlerin görevi.

Yeni bir alfabe mümkün: Feminist Alfabe

Feminizm kulağa çocuklar için radikal bir ideoloji gibi gelebilir. Diğer yandan çocukları bir ideoloji ile yan yana getirmek alıştığımız kalıpları zorlar. Oysa çocuklar bir çok yönden oldukça radikal ideolojiler içinde büyürler. Hegemonik olan ideolojiler, değerler ve kültürel yapılar doğmadan bile çocuğu çevreler. Son dönemde doğan çocukların "dini ve milliyetçi" isimleri almaları, okullarında 15 Temmuz'u zafer olarak öğrenmeleri, TV haberlerinde maruz kaldıkları dil ve görüntüler oldukça radikal ve şiddetlidir.

Bu cinsiyetçi, ayrımcı ve şiddetli zeminde Feminist Alfabe bir çatlak yaratmayı istiyor. Zira insanlık tarihi sert zeminlerdeki çatlaklardan filizlenen hareketlerle dolu. Hegemonik olan ne kadar güçlü olursa olsun yüzeyinde çatlaklar yaratmak mümkün. Çocuklara onlara dayatılan dışında kavramlar sunmak, farklı hayaller kurmalarını desteklemek ve kendi yollarını çizebilmeleri için onlara alan açmak her şeyden evvel bir sorumluluktur. Feminist Alfabe bu sorumluluktan doğan ve içeriğini böyle oluşturan bir çocuk kitabı.

Feminizm ve çocuk odaklı yaklaşımın kesişimi

Çocuklar için feminizm tanımlamak zor bir konu. Zira feminizm çok fazla fraksiyonu olan, güncel tartışmalarla değişen ve dönüşen bir ideoloji. Çocuk odaklı yaklaşım, nasıl bir feminizm sorusunun cevabını netleştirmemizi sağlar. Çocuk odaklı yaklaşım, odağa çocuğun ihtiyacını alır. Çocuğa olanakları sunmak ve kendi yolunu çizmesi konusunda desteklemek anlamına gelir. Böylelikle alfabe tek tip bir tanımlamadan ziyade, kız çocuk ve kadın olmayı her tür varoluşuyla birlikte tanımlamaya çalışıyor. Alfabenin ilk kelimesi 'aktivizm' iken son kelimesi 'kendine zaman ayırmak'. Alfabedeki kelimeler "güçlü" algılanan kelimeler kadar "naif" kelimeleri yan yana getiriyor. Alfabede bolca merak, hayal, ilham gibi var olanı kazımaya, sorgulamaya dair kelimeler yer alıyor. Kelimeler/kavramlar bir değer hiyerarşisine sokulmuyor.

Çocukların bu kelimelerle karşılaşmaları; öncelikle kendi olma halleriyle, sonra da diğerleri ile kuracakları ilişkide onları güçlendirebilir.  Kız, oğlan veya queer çocukların eşdeğerli bir şekilde yaşadığı, toplumsal kalıpların kırıldığı, yargıların yer almadığı, çocukların haklarıyla var olduğu bir dünya için yeni kelimeler herkes için gerekli.

Feminist alfabe setinde neler var?

Feminist Alfabe: Çocuklar yeni, barışçıl, toplumsal cinsiyet kalıplarından sıyrılmış kelime ve kavramlarla tanışsın diye hazırlanmış bir "boardbook". Aktivizm, barış, eğitim hakkı, ısrar, merak, cesaret gibi kelimeler ve kelimeleri anlatan resimlerden oluşuyor. 

Kullanıcı Rehberi: Çocuklarla çalışacak kişiler için hazırlandı. Her bir kelime ile ilgili şu içeriğe sahip; neden bu kelimeyi seçtik, kelimenin anlamı, feminizm ve çocuk hakları ile ilişkisi, arkadaş kelimeler (kavramı destekleyen kelimeler), kavramla ilgili kitaplar ve şarkılar, kavramla ilgili etkinlik. Kitapta 120 kadar kitap önerisi, 30'dan fazla etkinlik ve 28 çocuk şarkısı bulunuyor. Kitaptaki etkinlikler fotokopi ile çoğaltmaya ve kullanıma uygun tasarlandı.  

Oyun Kartları: Kitapta yer alan kelimeleri tasvir eden resimlerinden oluşuyor. Oyun, resimlerin arkadaş kelimeler aracılığıyla anlatılarak kelimenin tahmin edilmesine dayanıyor.

Poster: Tüm kelime ve resimleri içeren poster. 

Boş Poster: Çocuklar kendi kelimelerini üretsinler ve resimlesinler diye hazırlanmış harf bölmeleri olan poster.

Alfabe ekibinde kimler var?

Alfabe Ekibi: Hatice Kapusuz, Özge Oğuz
Resimleyen&Tasarlayan: Linda Nihan
Son Okuma: Sibel Yükler, Zişan Kürüm
Yayın Koordinatörü: Mehmet Onur Yılmaz
Yayımlayan: Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi
Basım: Ceket Medya

Feminist Alfabe Setini edinmek isteyen okul, öğretmen, çocuklarla çalışan kişiler vb.  [email protected]'ye e-mail atabilirler.


*Kendine Ait Bir Köşe, Uluslararası Af Örgütü ve T24 işbirliğiyle hayata geçirilen, kadın ve LBT+ hakları mücadelesinde yer alan hak savunucusu ve aktivistlerin kendi deneyim ve gözlemlerini aktarmasını önceleyen bir yazı dizisidir. Bu yazıdaki tespit, görüş, tavsiye ve yorumlar tamamen yazarın kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Uluslararası Af Örgütü'nün yazılarla ilgili hiçbir yasal ve idari sorumluluğu bulunmamaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Kendine ait bir cehennem…

Her zaman olduğu gibi yaşadıklarımıza toplumsal cinsiyet perspektifinden baktığımızda ise eşitsizlik daha da derinleşiyor. Küresel bir salgının bedelini yine en çok kadınlar ödüyor...

"Evlendikten sonra dışarıyı unutmuştum, yolları, sokakları"

Uluslararası Af Örgütü Basın Sorumlusu Fatma Yörür'ün söyleşisi...

Sınır, hiçbir yer ve hak ihlallerinde ortaklaşan insanlar

Hayatları hiçe sayılan insanların uğradıkları şiddetin ortaya çıkarılması ve benzer durumların önüne geçebilmek için mücadele etmemiz gerek!