20 Kasım 2019

Bolivya hızla kaosa koşuyor

Morales, halen kaosa doğru koşan ülkesinde toplumsal uzlaşmadan yana ağırlığını koyduğu takdirde, çok sevdiği koltuğuna, kim bilir belki de, bir dönem aradan sonra tekrar kavuşabilecektir

Bundan üç hafta önce, bu sütunlarda, 5 Latin Amerika ülkesinde meydana gelen yaygın protesto hareketlerini değerlendirirken, Bolivya’yı pembe günlerin değil, kara günlerin beklediğini vurgulamış, seçimleri kazanan başkan Evo Morales’in koltuğunda rahat oturamayacağına dikkat çekmiştik. Doğrusunu söylemek gerekirse, ülkenin, takip eden iki hafta içinde bu seviyede karışabileceğini, tüm dengelerin alt üst hale gelebileceğini, tabiatıyla göremedik ve düşünemedik.

20 Ekim'de düzenlenen seçimleri Başkan Evo Morales’in kazandığının ilan edilmesinin ardından, muhafazakar sağ muhalefetin, şaibeli seçim sonuçlarını reddederek sokaklara inmesi, Amerikan Devletleri Örgütü’nün görevlendirdiği araştırma heyetinin oyların sayımında ciddi usulsüzlükler tespit edildiğini açıklamasıyla birlikte, protestoların, başkan dahil ülkenin üst düzey yöneticilerinin can güvenliğini tehdit eder düzeye yükselmesi neticesinde, Bolivya Silahlı Kuvvetleri Evo Morales’e görevinden istifa etmesi çağrısı yapmıştır. Olayların kontrolden tamamen çıkmakta olduğunu değerlendiren başkan, Meksika’nın gönderdiği bir uçakla 10 Kasım günü ülkesini terk etmek durumunda kalmış, baş döndürücü gelişmeleri, siyasi mülteci sıfatıyla, Meksika’dan izleyerek taraftarlarını uzaktan yönlendirme gayretine girmiştir.

Başkan Morales ile birlikte hükümet üyeleri, Senato ve Alt Meclis başkanları da istifa etmiş, bu durum üzerine, muhalefete mensup Senato Başkan Yardımcısı Jeanine Anez (merkez sağ), ülke anayasası uyarınca, geçici devlet başkanı sıfatıyla 12 Kasım'da ülke yönetimini devralmış, Bolivya’yı en kısa zamanda, barış ve uzlaşma ortamı içinde seçimlere götürme sözü vererek geçici hükümeti atamıştır.

Halen Morales taraftarları, liderlerinin iddia ettiği üzere, ülkede darbe yapıldığına inanmakta, geçici başkanı ve geçici yönetimi yasadışı kabul ile reddetmekte, Morales’in ülkeye geri dönmesi için sokaklara çıkarak, barikatlar kurarak, protestolarını sürdürmektedir. Güvenlik güçlerinin, Morales taraftarlarına karşı sert tedbirlere başvurduğu ve göstericilere karşı orantısız güç kullanıldığı yönündeki şikayetlerin giderek arttığı dikkat çekmektedir. Son protestolar sırasında 9 kişinin hayatını kaybetmesi kolluk kuvvetlerine yönelik şikayetlerin haklılığını kanıtlamaktadır. Olayların başından bugüne kadar ölenlerin sayısı 23'e ulaşmıştır.

Geçici başkan Anez, Evo Morales’in, hakim karşısına çıkmak koşuluyla ülkesine dönebileceğini, tekrar seçimlere katılmasının artık mümkün olmadığını, 20 Ekim seçimlerine hile karıştırılmasıyla ilgili sorumluluğun Morales’e ait olduğunu ileri sürmekte, adı geçenin başkanlığındaki MAS (Movimiento al Socialismo) adlı çoğunluk partisini yeni bir adayla seçimlere katılmaya davet etmektedir. Morales’in, mevcut koşullarda, Bolivya’ya dönerek seçimlere tekrar katılmakta ısrar etmeyeceği, işaret edeceği yeni MAS adayının seçimleri kazanması için kampanyaya uzaklardan destek vereceği değerlendirilmektedir.

Sadece günlük işlerin yürütülmesine ve seçimlerin barış içinde düzenlenmesine odaklanacaklarını duyuran geçici yönetimin, kaşla göz arasında, başkent La Paz’daki Venezuela Büyükelçiliği personelinin ülkeyi terk etmesi yönünde çağrı yaparak Maduro yönetimi ile ilişkilere son vermesi, ABD’nin desteklediği Juan Guaido yönetimini Venezuela’nın yasal temsilcisi olarak tanıması, Evo Morales’in iktidardan uzaklaştırılmasının gerisinde Vaşington’un bulunduğuna dair iddiaları öne çıkarmıştır.

Anez liderliğindeki geçici yönetimin, Bolivya’nın zor koşullarında yıllardır fakir kitleler için hekimlik yapan  Küba’lı doktorlara  baskı yapmaya başlaması, bir kaçınının tutuklanması ve Küba’lıların Morales yanlısı protestolara karışmakla suçlanmaları üzerine, Küba yönetimi  bu ülkedeki sağlık personelini( 700 civarında doktor) geri çekmeyi kararlaştırmıştır. İlk grup doktor geçtiğimiz hafta sonu Küba’ya dönmüştür. Bolivya geçici yönetiminin söz konusu tutumunu, Washington'ı memnun etmek üzere, Latin Amerika’nın solcu yönetimleriyle arasına mesafe koyma çabası şeklinde yorumlamak mümkündür.

İstifa etmek zorunda bırakılan Evo Morales’in yerine, Bolivya anayasası uyarınca, 3 ay içinde başkanlık seçimleri düzenlemek üzere atanan Başkan Vekili Jeanine Anez’den, tarafsız politikalar izlemesi, Morales taraftarlarıyla karşıtları arasındaki rekabeti ve gerilimi düşürecek adımları atması ve nihayet seçimlerin huzur ortamı içinde gerçekleştirilmesini teminen çaba sarf etmesi beklenmektedir. Asayiş sağlanamadığı takdirde, seçimlerin ertelenmesi söz konusu olabilecek, demokrasi askıya alınabilecek, Bolivya, Latin Amerika’nın çatışma ve kaos sarmalına düşen ülkeleri arasına katılabilecektir. Geçici başkan Anez ve yönetiminin bu zor ve hassas görevin altından kalkması bu aşamada hayli zor gözükmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin, Bolivya seçimlerinin huzur ve barış ortamında gerçekleşmesi amacıyla özel temsilci sıfatıyla görevlendirdiği Jean Arnault’un, 14 Kasım'da La Paz’a geldiği ve taraflar arasında diyalog amacıyla temaslara başladığı bilinmektedir (adı geçen 2017 yılında Kolombiya’da hükümet ile FARC arasındaki sorunlardan ötürü benzer bir görev yerine getirmiştir). Bugün itibarıyla, Bolivya’da, taraflar arasındaki gerginliği yatıştırarak seçimlerin asayiş içinde gerçekleşmesini sağlayabilecek, tarafsız, tecrübeli ve saygın bir Latin Amerikalı lidere şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır. Böyle bir akil ismin, ara bulucu sıfatıyla, ortaya çıkarılamaması bölge adına üzücü ve düşündürücüdür.

2010'lı yılların başlarında, Evo Morales, Brezilya’nın karizmatik lideri Lula da Silva, Venezuela’nın unutulmaz başkanı Hugo Chavez, Ekvador’u krizden çıkaran başkan Rafael Correa ile birlikte, Latin Amerika kıtasını yukarılara çekmeyi başaran dört nam salmış solcu lider arasına girerek tarihteki yerini almıştır. Bununla birlikte, 2016 yılında düzenlediği başkanlık seçimlerine katılma tahdidini kaldırmayı amaçlayan referandumdan olumsuz sonuç çıkmasına rağmen, 2019 yılında 4'üncü kez başkan seçilmek üzere ısrar ve inat etmesi, yerli liderin başarılı kariyerine nokta koymuştur. 14 yıllık iktidarında, ülkesinde, fakirlerin oranını yüzde 38'den yüzde 15'e indiren, GSMH’yı 4 kat arttıran, Bolivya’nın yarısını oluşturan kenara itilmiş yerli halkları birinci sınıf vatandaş haline getiren Evo Morales, halen kaosa doğru koşan ülkesinde toplumsal uzlaşmadan yana ağırlığını koyduğu takdirde, çok sevdiği koltuğuna, kim bilir belki de, bir dönem aradan sonra tekrar kavuşabilecektir. Cezayir’le ilgili yazımızda değindiğimiz üzere, görevi uzatan ve koltuğuna yapışan politikacılar arasında itibarını koruyabilen var mıdır acaba?

Yazarın Diğer Yazıları

2023 yılında Latin Amerika'da neler oldu?

Ekonomi çevrelerinin ve uluslararası finans kuruluşlarının gözü 2023 sonunda Arjantin’e çevrildi. Sürpriz biçimde seçimleri kazanan aşırı sağcı ve ultra-liberal devlet başkanı Javier Milei tango ülkesini sonu gelmeyen ekonomik krizlerden çıkarabilecek mi?

2023 yılında Afrika'da neler oldu?

2023 yılında Afrika'da kaybeden ülke açık ara Fransa'dır. Ukrayna ile savaşta olmasına ve Wagner isyanına rağmen, Rusya, Fransa'nın çekildiği alanları başarıyla doldurarak yılı kazanç ile kapatmıştır. Biden döneminde Afrika'ya geri dönen ABD, 3 yıl içinde kıtada siyaseten en etkili ülke konumuna erişmiştir der isek abartmış olmayız

Sırbistan'da erken parlamento seçimlerini yine Aleksandar Vuçiç kazandı

Özellikle başkent Belgrad'da, çeşitli gerekçelerle, büyük kitlesel protestolar düzenleyerek iktidarı rahatsız etmeye muvaffak olan bu gruplar, kaybedilen seçimler ertesinde evlerine çekilmezler, ortadan kaybolmazlar.