17 Mayıs 2020

Korona'dan ve diktatörlerden kurtulmanın yolu: Eksi 196 derecede uyumak

Derin bir uykunun ardından Trump'tan Korona'ya kadar kötü olan ne varsa hepsi geride kaldıktan sonra uyanmak

Bazen sabahları uyanınca kâbusun bitip bitmediğini merak ediyorum.

Bitmediğini anlamam çok sürmüyor.

O zaman aklıma hep aynı film geliyor: Bugün Aslında Dündü (Groundhog Day).

Bütün günlerimiz birbirinin aynısı gibi.

Son yıllarda zaten bu duygu sık sık ruhumu işgal ediyordu.

Şimdi Koronovirüs'ün "katkısı" ile sürekli ve daha ağır bir hale geldi.

Bu girdabın içinden çıkamayınca başka yollar arıyorum.

Acaba "krizi fırsata çeviren" güçlü ve akıllı insanlar var mı?

Bu şartlarda mutlu ve huzurlu olmasını başaran birileri çıktı mı?

Galiba bu da pek mümkün değil.

Maalesef...

Derken...

Geçen gün birdenbire aklıma sen geliverdin.

Adını hemen çıkaramadım ama seni iyi hatırlıyordum; yıllar önce hakkında çok şey okumuştum.

James…

James Bedford.*

Nasılsın?

Ölülere nasıl oldukları sorulmaz demeyeceksin bana, eminim.

Çünkü sen ölmedin.

"Uykuya daldın".

Ve hâlâ uyuyorsun.

Yani hukuki olarak öldün de, tıbbi olarak, ya da nasıl desem… Bilimsel bir umut olarak…

Kısacası tekrar aramıza dönme şansın var.

Ve eğer bir gün dönersen, bilim insanları sana hortlak dememize karşı çıkacak, biliyorum.

Uyandı, diyecekler, uzun uykusundan uyandı.

Uzun oldu, değil mi uyku süren? Daha da uzayacak gibi.

Kaç yaşındasın şimdi, James?

73 mü? Yoksa 127 mi?

Bence 127.

Vücudunun sıvı nitrojenle dolu eksi 196 derecedeki tüpe yerleştirilmesi üzere anlaşmaya imza atarken kaç yıl sonra uyandırılabileceğini tahmin ediyordun?

50 ise yanıldın, üç yıl önce o süre doldu. 100 ise 2067'de 173 yaşında uyanacaksın demektir.

Yine görüşemeyeceğiz seninle, aksiliğe bak!

Ama hakkında yazılanları araştırdığında belki Türkiye'de 17 Mayıs 2020'de T24'te yer alan bu yazıyı bulursun. (O zaman kadar bu tür aramalar çok daha hızlı yapılıyor olur, eminim, yabancı dil falan da hiç sorun olmaz.)

Tabii uyandığında benim yazdıklarımdan çok daha önemli ilgi alanların olacak.

Bir kere onca yıldan sonra "yeni hayata ayak uydurabilmen" herhalde pek kolay olmaz.

Yaşam tarzı, kültür, ekonomi, siyaset, her şey bambaşka olacak.

Sen uyuduğunda ABD Başkanı Johnson'dı değil mi?

Ohoo, Nixon, Ford, Carter, Reagan, Bush, Clinton, öteki Bush, Obama derken biz şu anda Trump'tayız. (Şimdiki zamana denk gelmemen senin için iyi oldu aslında.)

Şimdi uyanmış olsaydın Putin, Johnson, Merkel, Macron, Erdoğan, Orban, Bolsonaro gibi epeyce renkli lideri yakından tanıma imkânın olacaktı.

Ekonomik krizden, ahlaki çöküşten falan hiç bahsetmeyeceğim sana.

Evet, iyi ki şu sıralarda uyandırmayacaklar seni. Yoksa böbrek kanserinden muzdaripken, uyanır uyanmaz talihsiz bir hapşırığa hedef olup Korona'dan geri gidebilirdin.

Eğer gerçekten 173 yaşında uyanacaksan Trumpgiller vs. ile birlikte Koronavirüs da ortadan kalkmış olur herhalde.

Hatta "ilerde bir gün" dünyanın bir "yeryüzü cenneti" olacağına inanan gençliğimden miras kalan pembe bir hayal gücüyle, 2067'de dünyanın hiçbir ülkesinde özgürlük ve demokrasi karşıtı uygulamanın kalmayacağını, ekonomilerin düzlüğe çıkacağını, yoksulluk ve işsizliğin tarihe karışmış olacağını umut etmek istiyorum.

Ne güzel!

(Yazının burasında gülümsedim. Bir an için ne Korona kaldı ortada, ne diktatörlükler, ne de Bugün Aslında Dündü!..)

Akıllı adamsın velhasıl, James Bedford.

İyi ki son nefesini verirken ölmek yerine "derin dondurucuda" uzun bir uykuya dalmayı seçtin.

"Uyumak şimdi, uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim... 
Hayır, kendi asrım beni korkutmuyor, 
ben kaçak değilim", demişti Nâzım Hikmet.

Ama "son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır", büyük ozanın umutlarını boşa çıkardı. Yirmi birincisi ise daha beter geldi...

Belki de bu günlerin boğucu ortamında bize kalan en renkli hayal, senin gibi eksi 196 derecede uykuya dalmaktır.

Deriiin bir uykuuu… Ve Trump'tan Korona'ya kadar hayatımızda kötü olan ne varsa hepsi geride kaldıktan sonra uykudan uyandırılmak.

Onu yapacak olanlar da bilim insanları tabii.

Henüz uyuyanları uyandırmayı başaracak teknolojik çözümü bulamadılar ama bir gün mutlaka bulacaklardır.

Önce ufak bir işleri var: Korona aşısını geliştirmek.

Ondan sonrası çocuk oyuncağı.

Sen rahat uyu, James!

Bakarsın bir gün uyandırılıp gözlerimizi ovuşturken seninle karşılaşır, sosyal mesafe falan dinlemeden kucaklaşırız.


* James Bedford (20 Nisan 1893 - 12 Ocak 1967): Dünyanın başarıyla dondurulan ilk insanı. Böbrek kanserine yakalanan ve kurtulma umudu kalmayan Kaliforniya Üniversitesi psikoloji profesörü James Bedford, 12 Ocak 1967 yılında donduruldu. Kendi isteği ile cryo tüpüne girme anlaşması yapan 73 yaşındaki Bedford'un vücudu daha sonradan birkaç kez yer değiştirdi ancak başka bazı örneklerden farklı olarak sorunsuz bir şekilde korunduğu bildirildi.

ABD'de Alcor Life Extension Foundation ve Cryonics Institute, Rusya'da CrioRus gibi bu alanda tanınmış bazı kuruluşlar, insan ve hayvanların dondurulması işlemiyle on yıllardan bu yana uğraşıyor. Çin de bu alanda denemeler yapıyor.

Dondurma işlemlerinin maliyeti ABD'de 200 bin dolar (bütün vücut) ve 80 bin dolar (sadece beyin). Rusya'da ise bu ücretler 36 ve 18 bin dolar kadar. Hayvanların dondurulması da büyüklüklerine bağlı olarak 10 bin-30 bin dolar arasında değişiyor.

Şu anda yüzlerce insan bir gün uyandırılabilme umuduyla dondurulmuş durumda. Anlaşma yapan bini aşkın insan ise "kuyrukta" bekliyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Ne şarkılara pranga vurulabilir ne de anılara

Bazen bir müzik, bazen bir koku, bazen bir söz, bazen de bir görüntü aniden insanın içini sızlatır, canını yakar

Bahsedilen sayı değil insandır

Gerçekleri örten sayıların ruhunu tanımaktaki isteksizliğiniz yüzünden savaşlar, çatışmalar, trafik kazaları sürüp gidecek...Ve siz hep kaygısız dinleyeceksiniz o kanlı sayıları...

Bir sonraki Cumhurbaşkanı kim olmalı?

Türkiye'de aynı anda hem akıllı hem de ahlaklı olmak, seyrek rastlanan bir durum. Liderin bu iki özelliği taşıması benim en büyük dileklerimden biri