18 Temmuz 2024
ABD-Huawei/ZTE ilişkileri 5 yıldır sancılı. Ama bu sancıyı sadece bu ili ülke, yani ABD-Çin çekmiyor. Diğer ülkeler ve onların yanında ülkemiz de payını alıyor. Son günlerde muhtemelen bu konuda ülkemize baskılar artmış olabilir. Çünkü birtakım gelişmeler görüyoruz. Ayrıca çok sayıda uluslararası politik araştırmacı ABD-Çin geriliminde diğer ülkelerin ve Türkiye'nin yerine dair raporlar yazıyor.
Temmuz başında Huawei, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyelerinden bir grup milletvekilini Çin'in Shenzen şehrindeki merkezine götürdüğünü açıkladı. Bu geziye baktığımızda, hem gidenlerin kimliğini hem Huawei'in ne yapmaya çalıştığını, bir yandan ABD'nin Huawei'e karşı uyguladığı yaptırımlar uzantısında Türkiye'ye de "askeri ilişkileri askıya alırız" tehdidi yapmış olmasını ve bu gezinin finansmanı konularını düşündük. Bunlara ait soruları hem TBMM'ye hem de Huawei'ye sorduk ama zor sorduk herhalde, cevap alamadık. Şimdi bu konulara yakından bakalım;
Huawei’in bu gezisinin anlamını çözmeye çalışırken, Çin gezisine kimlerin götürüldüğüne ve mesleklerine baktık. Geziye, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeleri davet edilmiş gözüküyor. Komisyonun adında "Bilgi ve Teknoloji" diye iki kelime var ama komisyona gelen kanun tasarılarına baktığımızda bilişim ve iletişim konularında pek bir şey yapmadıkları ortada. Sadece Faruk Gergerlioğlu'nun içi boş yapay zeka kanunu sayılabilir.
Bu komisyonun 27 üyesi var. Bunlardan 12 kişi Çin gezisine katılmış. Kimler gitmiş bakalım;
Huawei bildiğiniz gibi, bilişim-telekomünikasyon alanında üretim yapan bir firma. Dolayısıyla teknoloji üssünü ziyaret edecek insanların telekomünikasyon işinden anlaması gerekir. Ya da en azından gidenlerin çoğunluğunun konuya yakın meslekleri olmalı. Aksi takdirde bu bir eğlence gezisinden öte bir fonksiyonu olmaz. Bu nedenle gidenlerin mesleklerine baktık; sadece bir tane elektronik mühendisi var. Gerisi işletmeci ve hatta lise mezunu olan bile var. Bu arada siyaset bilimi ve kamu yönetimi mezunu eski bakan da bilgisayarda yüksek lisans yapmış. (İyi fikirmiş, kamu yönetimi üzerine bilgisayar!)
Peki bu gezinin masraflarını acaba kim ödedi? Yani uçak biletleri, otel paraları, harcırahları (yolluk) kim tarafından ödendi? Ya da Huawei masrafları ödediyse, milletvekillerine yine de yolluk ödendi mi? Ayrıca gidenler yanlarında ayrıca danışmanlarını ya da eşlerini götürdüler mi? (Milletvekillerinin hakları)
Tabii ki bunları sorduk. TBMM'ye ve Huawei'ye bu gezi ile ilgili olarak sorduğumuz sorularda masraflar da vardı. Her iki taraf da cevap vermekten kaçındı. Hem Huawei hem de TBMM.
Kaçındılar çünkü aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Vergi üzerine vergi getirilirken TBMM böyle bir seyahatin masraflarını öderse vatandaşa ayıp olmaz mı? Ödemez ve Huawei öderse o da meslekleri bile farklı olan milletvekilleri açısından başka bir garabet olmuyor mu?
THY sayfalarında bilet fiyatlarına baktık. Shenzen'e 1 kişi ekonomi sınıfında gidiş 45 bin TL, business class'da 115 bin TL gözüküyor. Malum milletvekillerinin ekonomi sınıfı biletleri, THY tarafından ücretsiz olarak business class oluyor. Bu durumda 90 bin TL x 12 = 1,1 milyon TL desek de THY 230 bin TL'ye satacağı biletlerden mahrum kalmış ise 230 bin TL x 12 kişi = 2,7 milyon TL maliyeti var demektir.
Milletvekili yollukları için bir rakam bulamadık. Ama bu gezinin toplam masrafının 5-6 milyon TL civarında olabileceğini tahmin ediyoruz.
Bir süredir Huawei’in Türkiye’deki bakanlıkları ziyaret ettiğini görüyoruz. Üstüne TBMM'deki milletvekilleri Çin gezisine götürülmüş. Yukarıda da yazdık, Huawei tarafından Çin’e götürüldüğü raporlanan milletvekillerinin tek özelliği var; TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeleri olmaları. Ama aslında mesleki olarak yakınlık göremedik. Dolayısıyla bu gezinin hedefi nedir?
Gerçi diğer taraftan bakarsak, bu üyelerin de isminde teknoloji, bilişim vs olan bu komisyona nasıl seçildikleri bir başka soru. Çünkü mesleklere bakıldığında sanayi, enerji, bilgi teknolojileri, tabii kaynaklar yerine çoğunluğun bu komisyonun ancak "ticaret" tarafında söz sahibi olabileceklerini düşünüyoruz. Yani ülkemizin sanayisi, tabii kaynakları, enerjisi, bilgi teknolojileri bu arkadaşlara emanet ama meslekleri yeterli mi? Gerçi partilerin nasıl teknolojiden kopuk olduklarını daha önce yazmıştık.
Ama konumuza dönelim; Huawei konuya yakın olmayan bu milletvekillerini Çin'e seyahate götürmekle, Ankara'da bakanlıkları gezmekle aslında ABD’nin Türkiye’ye olmuş ya da olası baskısına karşı kendisine bir tutunacak bir dal yaratmaya çalışıyor gibi gözüküyor.
Çünkü ülkenin telekom altyapısında Huawei'in hakimiyeti var. Bugün telekomünikasyon alanındaki zavallı altyapımızın (yani bizi dünya 111’incisi yapan altyapının) yüzde 75'inde Huawei'ye ait ürünler mevcut. Sektörün uzmanları, Huawei'in bir yandan daha fazla yatırımı zorladığını ama asıl ABD'nin baskısına karşı Türkiye'de kalmaya çalıştığının altını çiziyorlar.
2019 mayısında zamanın ABD Başkanı Donald Trump, bir başkanlık talimatı yayınlayarak, Çinli telekomünikasyon üreticileri olan Huawei ve ZTE'nin ABD'ye girişini, güvenlik gerekçesiyle yasakladı. Arkasından FCC, kırsal alandaki operatörlerin kullandıkları Huawei cihazları çıkarıp, yerine başka marka konulması için bir destek paketi açıkladı. (Huawei cihazlar daha ucuz olduğu için kırsal alandaki küçük operatörlerin tercihi idi).
Ama ABD bu kadarla kalmadı ve Avrupa'ya baskı için zamanın Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'yu yolladı. Öncesinde İngiltere'nin başbakanı Boris Johnson ve zamanın MI5 (Gizli Servis) Başkanı Huawei kullanacaklarını beyan ederken, Pompeo'nun gezisi üzerine geri adım attılar ve çekirdek networkten Huawei cihazların çıkarılacağını ilan ettiler.
Avrupa Birliği de aynı kararı aldı. Üyelerine Huawei cihazları 5G ağlarından çıkarmalarını tavsiye etti. Danimarka, İngiltere, İsveç, Estonya, Letonya ve Litvanya bıraktı ama Almanya yakın zamana kadar aldırmamıştı. Ancak geçen hafta onlar da geri adım attılar ve ZTE ile Huawei'i networklerinden çıkarma kararı aldılar.
Türkiye de ABD'den baskı gördü. Bunun en önemli açıklaması zamanın ABD Dışişleri Bakanı olan Mike Pompeo'dan geldi. 2020 yılında, Huawei kullanımının Türkiye-ABD arasındaki askeri ilişkilere zarar vereceği açıklaması yaptı. O zamandan bu yana, bu konuda açık bir ifade görmedik ama Huawei'in bu ziyareti düzenlemesi, çeşitli bakanlıklara gidip gelmesi, bu konuda ABD'den yeni bir baskının olduğu ya da beklendiği izlenimi uyandırıyor. Bu nedenle biz de TBMM'ye gönderdiğimiz sorular arasında, bu gezinin yapılması konusunda politik bir analiz yapılıp, yapılmadığını sormuştuk. Gittikçe ısınan küresel ortamda, bunlar önemli konular.
Bu konular son zamanlarda muhtelif uluslararası ya da yerel araştırmacının radarında. Mayıs ayında Teksas Austin Üniversitesi’nden, geçen ay da ODTÜ'den iki doktora öğrencisi, Çinli telekom üreticilerinin durumu konusunda politik bir analiz yaptıklarını söyleyerek beni aradılar. Anlayacağınız bu konular akademik ortamda tartışılıyor. Muhtemelen de siyasi ortama veri sağlamak için.
Son olarak, cevaplanmayan sorularımızı da dikkatlerinize sunalım. Aşağıda hem Huawei hem de TBMM'ye gönderdiğimiz ama cevaplanmayan bu sualleri görebilirsiniz. (Not: TBMM sayfasındaki "Bilgi Edinme Formu" çalışmıyor. TC kimliğinizi ve isminizi eksiksiz yazıyorsunuz ama size "Geçerli bir TC kimlik yazınız" diyerek hata veriyor. Milli iradenin temsilcisi olan TBMM, umarız en kısa sürede milli iradenin bilgi edinme hakkını engelleyen bu hatayı düzeltir.)
Füsun Nebil kimdir?Füsun Sarp Nebil, İstanbul, Bakırköy'de doğdu. Eğitimini Çanakkale, İzmir ve İstanbul'da yaptı. Evli, 2 çocuk sahibidir. Denizcilik meraklısıdır (amatör kaptan). Master derecesini Istanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümünden aldı (Şimdi Enerji Enstitüsü). THY, Nasas Alüminyum Fabrikası ve Alemdar Holding Grubunda çeşitli görevlerde bulundu. 1997 Türkiye'nin ilk ISP'lerinden Alnet'in Genel Müdürlüğüne getirildi. 1999 yılında turk-internet.com'un da dahil olduğu çeşitli siteleri yayınlayan Intervizyon Ltd. şirketini kurdu. Şirket halen Kadinvizyon.com gibi başka siteleri de yönetmektedir. 1998 - 2011 arasında Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulan İnternet Kurulu üyeliği yaptı. Devletin özel sektörü aldığı çeşitli komisyonlarda çalıştı. 2016'dan beri TOBB Telekom Meclisi üyesidir. Nebil, Eylül 2001 yılında Birleşmis Milletler tarafından Türkiye'den seçilen başarılı iş kadınları arasında yer aldı (UNECE INCLUDES 9 TURKISH BUSINESSWOMEN ON ITS LIST). 2010-2013 arasında Türkiye Dijital Oyun Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. 2011 - 2015 arasında 4 yıl Eutelsat Avrupa TV Ödüllerinde Jüri Üyeliği görevi aldı. Türkiye İhracatçılar Merkezi dahil, çeşitli projelerde "Bilişim ve İletişim Sistemleri Danışmanlığı" vermektedir. Konusuyla ilgili olarak TV programlarına ya da konferanslara katılarak, konuşma yapmaktadır. Yazıları internet üzerinden turk-internet.com sitesinin yanısıra, yetkinreport.com, bilisimdergisi.org.tr, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Dergisi, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara Baro Dergisi, journo.com, Tüketiciler Birliği Etikett gibi çeşitli ortamlarda yayımlanıyor. 2014 yılından beri T24'te yazıyor. Türk Telekom ve Turkcell konusunda araştırmaları ve uzmanlığı var. 2018 nisan ayında "Bitcoin ve Kripto Paralar" isimli ilk kitabı yayınlandı. Detaylı bilgi için https://wiki-turk.com/fusun-sarp-nebil/ adresine bakabilirsiniz. |
Sosyal medya şirketleri “ifade özgürlüğü aracı" olmak ile "devlet destekli sansür aktörü" olmak arasında gidip geliyor. Paranın, regülasyon korkusunun ve erişim pazarının olduğu yerde kâr, çoğu zaman halktan önce geliyor. Bu nedenle bizi aptal yerine koyan X.com'a, “tek günlük boykot”lar yoluyla bir ders vermeyi düşünmemiz gerekli
Bu depremde de aynısı oldu. Daha küçük oranda da olsa, haberleşmeyi bir süre gerçekleştiremedik. O zaman bunu yıllardır yapmayan hükümetten beklemekten vazgeçip, kendi göbeğimizi kendi başımıza kesmemiz lazım
Tabii ki kolektif zeka (ortak akıl) dediğimizde aklımıza "yapay zeka" da geliyor. Sonuçta, günümüzde üretken yapay zeka olarak adlandırılan yapay zeka türü, toplumun yıllardır biriktirdiği kolektif ürünler ile eğitiliyor. Ayrıca sosyal medyaya da baktığımızda kolektif zeka gibi bir şey görüyor olabilir miyiz? Bunları ve yaptığı çalışmalardan aldığım notları Prof. Klein'a sordum
© Tüm hakları saklıdır.