12 Ocak 2020

Rekabet Kurumu’nun Google kararı ve soruşturmalarında son durum

Ufukta Çin-ABD savaşı sonucunda üretilecek yeni işletim sistemleri gözüküyor. Dolayısıyla hemen değilse bile Google açısından uzun vadede pazarın küçülmesi söz konusu. Şimdiden önlem almaya çalışıyor bile olsa

Google'un Rekabet Kurumu'ndan 93 milyon TL ceza aldığı, sonra da yerli cihaz üreticileri ile yaptığı sözleşmeleri Rekabet Kurumu'nun taleplerine uygun hale getirmediği için günlük ceza işlemeye başladığını yazmıştık[1]. Bu konu Google'un mobil işletim sistemi pazarındaki (Android) baskın durumunu bir başka pazar olan arama motoru pazarındaki hakimliğini sürdürmek üzere kullanmasıyla ilgili bir rekabet ihlali durumuydu[2].

Ama Google'un Rekabet Kurumu'ndaki tek davası bu değil. Ayrıca 5 Şubat'ta son savunmasını vereceği "alışveriş pazarı" ile ilgili soruşturması var[4]. Hatta bir de üçüncü soruşturması 7 Ocak 2019'da Adwords reklamları ile hakim durumunu kötüye kullanma şeklinde açıldı[5].

Üçüncü soruşturma konusunda henüz bilgilerimiz az. Ama diğer iki soruşturmaya yakından bakalım;

Google Shopping’i mukayese siteleri mi şikayet etti?

Avrupa Birliği 2017 yılında 7 yıllık soruşturmanın sonucunda Google'a o gün için rekor düzeyde olan 2,4 milyar euro ceza vermişti. Cezanın nedeni Google’un alışverişi ve arama uygulamalarındaki pazar üstünlüğünü kendi alışveriş sitesinin yararına kullandığı şikayetiydi[6].

Benzer bir (veya belki birden fazla) şikayetle 2018 Ağustos'unda Rekabet Kurumu Google aleyhine dava açtı. Şikayet, Google'un rakipleri sıralamada aşağı indirirken, kendi sitelerini arama sonuçlarında yukarı çıkardığı ve böylece pazar hakimiyetini kötüye kullandığı şeklinde[4].

Mukayese siteleri sektörü kullanıcılarına satın almak üzere aradığı ürünün en uygun fiyatlı nerede olduğunu gösteriyor. Bu ürün bulunduğunda, link tıklanıp satın alma yapılmışsa da, alışveriş sitesi bu mukayese sitesine bir komisyon ödüyor. Dolayısıyla Google'un kendi sitelerini yukarıya çıkarıyor olması, bu siteler açısından para kaybı anlamına geliyor.

Mukayese sitelerini daha iyi anlamanız açısından örnekleyelim; Cimri.com, Akakce.com, Güzelfiyat.com, Ucuzu.com, e-Fiyat.com, Biarada.com.

Şikayetin kimin tarafından yapıldığı, Google'un daha önce verdiği yazılı savunmada ne dediği ya da raportörlerin ne cevap verdikleri henüz bilinmiyor. Google'un 5 Şubat'taki sözlü savunması sonrası sürecin ne olacağını görüyor olacağız. Google'un ne söyleyeceğine ve raportörlerin raporuna bağlı olarak, 20 Şubat'a kadar bu konuda ihlal olduğu ya da olmadığı şeklinde bir karar çıkacak.

Eğer ihlal kararı çıkarsa -ki Avrupa Birliği'nin de ihlal verdiği düşünülürse- aynen AB'de olduğu gibi rekor ceza beklenebilir. Her ne kadar Android kararı ile bu karar arasında ilişki olmasa da, Android konusundaki gibi bir pazardaki üstün durumunu diğer pazarda kullanma olayı var. Bunun 'tekerrür' maddesine girebileceği ve Rekabet Kurumu'nun buna uygun bir karar verebileceği söyleniyor.

Bunda, Google'un Android konusunda hâlâ bir şey yapmamış olması da bir etken. Rekabet Kurumu Google'un yaptığı ihlale bir son vermesini, karşı hamle yapmak ya da zeyilname gibi yan yollara sapmak yerine bir an önce sözleşmelerde gerekli değişiklikleri yapmasını bekliyor.

GAFA çok büyüdü, vergi vermediği gibi her pazarı ele geçirmeye çalışıyor

GAFA adıyla anılan Google-Apple-Facebook-Amazon firmalarına karşı kendi ülkelerinde de başlayan çeşitli soruşturmalar var. Çünkü bu firmalar iyice büyümüş durumdalar, -Cambridge Analytica olayında görüldüğü gibi- seçimleri etkileyebiliyorlar ve bırakın diğer ülkeleri, kendi anavatanlarında bile yıllardır vergi vermiyorlar [7][8].

Hem ABD hem AB bu duruma karşı çeşitli çözümler üretmeye çalışıyorlar. Bunların başında ise Rekabet Kurumları vasıtasıyla alınan önlemler var[9][10]. Ülkemizde de geçtiğimiz günlerde benzer bir gelişme oldu. Google'un mobil telefonlardaki Android pazar liderliğini kullanım şekline itiraz eden Yandex'in şikayeti [11] 4 yıl sonra Rekabet Kurumu tarafından "yerli cihaz üreticilerle yapılan sözleşmelerin değiştirilmesi" kararı ile ortaya kondu[12]. Google bu karar uyar gibi yaptı. Rekabet Kurumu ise buna yeni bir önlem ve günlük ceza getirdi. Arkasından konuyu araştırmayan gazetecilerin "Android giderse ne yaparız" haberlerini gördük [2].

Konuyu, o kısa vakitte 'tekel' yönüyle ve birkaç görüşme sonrası kısaca yayınlamıştık[2]. Ama aradan geçen sürede daha iyi inceledik. Konuyu bir Rekabet Uzmanı ile konuştuk. Eski Rekabet Kurumu uzmanı ve şimdilerde Yavuz Hukuk ve Danışmanlık kurucusu olan Av. Şahin Yavuz, bize olayın detayını anlattı.

Android cezası konusunda son durum

Avukat Yavuz, Google kararındaki farklılığın 2 ana başlık altında toplandığını söyledi. Bunlardan birisi, üreticilerin katkılı (ticari) işletim sistemi yüklemesi durumundaki mecburiyetleri, diğeri de münhasırlık getiren gelir paylaşım anlaşması.

Bunu daha iyi anlamak için cihaz üreticilerinin Android’i kendi cihazlarına nasıl koyabileceğine bakalım; Rekabet Uzmanı Şahin Yavuz'dan Android kararının boyutlarını dinlemeden önce cihaz üreticilerinin Android işletim sistemini kullanma koşullarına da bakalım. Yerli cihaz (cep telefonu) üreticileri Android'i 3 şekilde alıyorlar ;

  1. Android aslında 'Açık Kaynak' ve ücretsiz bir yazılım, katkısız olarak alınabiliyor. Dolayısıyla cihaz üreticisi firma, herhangi bir şart olmadan da bunu ücretsiz bir şekilde kullanabiliyor. (Çin'de bir çok cihaz üreticisi bu tür yaklaşımla telefonlarına işletim sistemi yerleştiriyor. Gerisi 'içerik üreticisi' denilen ve bildiğimiz ya da bilmediğimiz yazılımları arayüzlerle (API) bir araya toplayan start-upların işi. Bunları bir takım yazılımları paketleyebiliyor.)
  2. Ya da Android işletim sistemi, 'katkılı' yani içinde diğer uygulamalar olacak şekilde alınabiliyor. Türkiye'de bütün cihaz üreticileri bu yolu tercih ediyorlar. Yani Android içinde 'arama', 'harita', 'YouTube' gibi uygulamalar beraber geliyor. Bu sözleşmelerin bir şartı ise, bu uygulamaların ilk ekranda ve iyi bir yerde görülme mecburiyeti.
  3. Münhasırlık anlaşması ile gelir paylaşımı yapılabiliyor. Bu 'gelir paylaşımı' yani Google'un elinde tuttuğu reklam pazarı yoluyla, cihazlarda gösterilen uygulamalarda eğer reklam gösterilirse, ondan gelir paylaşımı yapmak anlamına geliyor. Bu durumda ise Google, diğer firmaların uygulamalarının (mesela Yandex navigasyon) yüklenmesini imkansız hale getiriyor.

Google Android dünyada yüzde 74, Türkiye’de yüzde 90-95 pazar payına sahip

Android’in yerli cihaz üreticileri açısından durumunu anlamak için mobil işletim sistemi pazarındaki duruma bakalım;

Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere, Türk mobil işletim pazarında 2019 sonu itibariyle 2 marka toplam yüzde 99'u kapsıyor. Android (Google) yüzde 83,79 ve İOS (Apple) yüzde 15,75. Bunun dışında kalan yüzde 1,22 içinde ise KaiOs, Windows mobile, Series 40, Nokia ve diğer işletim sistemleri var.

Google arama pazarındaki reklamdan 100 milyar doların üzerinde kazanıyor

Şimdi rekabet Uzmanı Avukat Şahin Yavuz'un dediklerine kulak verelim:

"Google kararı, başta anlattığımız Windows-Media Player kararına benzer bir karar gibi görülse de tam olarak değil. Google mobil işletim sistemi ile Türk pazarında hakim durumda. 

Üretici bunu ücretsiz indirilebiliyor. Yani, katkısız (yalın) işletim sistemini cihaz üreticisi kendi başına da kullanabilir.  Ama o zaman destek alamıyor. Bir de uygulama mağazası yok. Sorun şurada.  Open source veriyorsun ama telefon kullanıcısının bir markete ihtiyacı var. App store ya da Google Play gibi. 

Google ile katkılı Android anlaşması yaptığında, Google uygulamalarının tamamını almak zorundasın. Google cihaz üreticileri ile MADA (mobil apps dağıtım anlaşması) yapıyor. Burada da getirdiği birtakım koşullar var. İşletim sistemini ticarileştirilmiş. Katkılı almak istediğinde kısıtlamalar getiriyor.

Burada akılda tutulması gereken husus şu; katkılı da katkısız da ücretsiz. 

Katkılı aldığınızda, uygulama zenginliği ile Google Play hizmetlerini alabiliyorsunuz. Cihaz üreticisi de ürünü daha rahat satabileceği için bu hizmeti entegre etmek istiyor. Bunu kabul ettiğinde, Google şöyle diyor; "Sen o zaman benim arama motorumu -ki başlı başına ayrı bir pazar- varsayılan yapacaksın. Widget’i de ön sayfaya (ekrana) yerleştireceksin."

Yani 2 şart birden; hem varsayılan yapacaksın diyor, hem ekrandaki yerine karışıyor. Başka uygulamalarda o kadar ısrar etmiyor. Esas sorun gördüğü 'arama (search)' fonksiyonu. Çünkü Google’un gelirinin yüzde 90’ı arama bazlı reklamdan geliyor. Toplamda 100 milyar doların üzerinde reklam geliri var.

Gelir paylaşımı anlaşması münhasırlık getiriyor, tamamen rekabeti engelleyici

Diğer yandan, bazı cihaz üreticileri ile 'gelir paylaşımı (revenue sharing aggrement -RSA)' yapılıyor. Bu anlaşmada Google şöyle diyor:

"Eğer sen rakip arama motorunu yüklemeyi engellersen, benim bu uygulama üzerinden gelen reklam gelirinin şu kadarını veririm."

Bu da münhasırlık kısmı. Rakip uygulama yüklenmesi engellenirse reklam gelirinden bir pay veriyor. Gerçi Google'un bu reklam paylaşımı işlemi sorunlu. Biliyorsunuz web sitelerine de gelir paylaşımı veriyor ve güya bu oran yüzde 68 ama şeffaf olmadığı için, ne kazanıyor, ne kadarını paylaşıyor bilinmiyor. Ama Rekabet Kurumu olayın bu tarafı (yani gelirinden ne oranda paylaşım yapıyor konusu) ile ilgilenmiyor.

Yerli cihaz üreticilerinin bir kısmı bu anlaşmayı da yapıyor. Dolayısıyla Google rakiplerinin o platformda bulunmasına kısıtlama gelebiliyor. Rekabet Kurumu'nun ilgilendiği ikinci husus bu. Cihaz üreticisi ile revenue sharing anlaşması (RSA) yaptıysa rakip arama motoru o cihaza yüklenemiyor.

Rekabet Kurumu kararında iki boyut var

Avukat Şahin Yavuz, Rekabet Kurulu kararında bu iki husustaki sorunun adreslendiğini açıklıyor:

  1. "Ya hep ya hiç" politikasıyla rakiplerin girme imkanlarını daraltılıyor. Katkılı işletim sistemi alan üretici Google Play hizmetlerini yüklemek ve Google uygulamalarına öncelik vermek zorunda. Varsayılan olarak yüklüyor. Rakiplerin faaliyetini engelliyor
  2. Revenue sharing ile bu işlem bir adım daha ileriye götürülüyor ve münhasırlık getiriliyor. Rakipler engelleniyor.

Avukat Yavuz bunu şöyle açıklıyor:

"Rekabet Kurumu bu iki konuda sorun gördü ve ceza uyguladı. Google benzer bir cezayı AB’de de yedi[3][4]. Aslında Kurul çok daha yüksek ceza uygulayabilirdi, yetkisi var. Hatta global gelir olan 100 milyar doları dikkate alıp bu rakamın yüzde 10’una kadar ceza verilebilirdi. Ama Türkiye geliri esas alındı ve 93 milyon TL’lik bir ceza uygulandı. Bu rakam sanırım Google Türkiye cirosunun yüzde 3’üne denk geliyor. Yani Google cezası aslında 'yumuşak' denebilecek bir ceza.

Mesele aslında meblağdan ziyade, Google’un iş yapış şeklinin düzeltilmesi ile ilgili. Kurul geçtiğimiz Ağustos ayına kadar 6 aylık süre verdi; "Altıncı ayın sonuna kadar tüm sözleşmelerinde endişe duyduğum maddeleri değiştireceksin" dedi.  Bunlar:

* Ana ekran ayrıcalıklı olmasın

* Arama varsayılan olmasın

* Google arama mecbur olmasın

Kurul Google'a "Bu konularda değişiklik yap" dedi.

Google açısından sorun ceza değil, kararın uygulanması

Rekabet Uzmanı Avukat Yavuz, Google açısından bakıldığında sorunun ödeyeceği cezanın meblağdan çok kararın içeriği olduğunu belirtiyor. Gerçi yerli üretici pazarı da pek güçlü değil. Zaten bu yıl Çin'de üretilen telefonlara Türk markası konularak yapılan üretimler ağırlıklı. Hacim olarak bakıldığında, yerli cihazların pazar payı geçen yıl yüzde 10'un biraz üstünde iken, şimdilerde yüzde 5'in bile altına düşmüş gözüküyor. Çünkü pazara çok sayıda uygun fiyatlı Çinli marka girdi bile. Bu açıdan Google'un yerli üreticilerle didişmesi de gerekmiyor.

Ama daha önce AB'de alınan karar, Türkiye'de uygulandıkça, 'arama' pazarına rakipleri girebiliyor olacak. Bu da reklam gelirlerinin etkilenmesi anlamına geliyor. Daha da ilerisi, benzer kararlar diğer ülkelere de sirayet edebilir olacak. Yavuz da buna işaret ediyor:

Google açısından sorun ödeyeceği ceza değil, sözleşmelerin değiştirilmesi. Google AB'de bu kurallara uydu. Ama şimdi aynı kurallar konusunda Türkiye'yi test etmek istiyor gibi gözüküyor. Dünya devi olduğu için gücü sonuna kadar kullanarak yapması gerekenleri asgariye indirmeye çalışıyor.

Bizim bazı cihaz üreticileri ile yaptığımız görüşmeye göre, Google 'güç gösterisinde' ve üreticilere 'Android vermeyeceği' gibi bilgiler veriyor. Bu nedenle üretimi durdurmuş olan firmalar var. Sonrasında da, geçtiğimiz günlerde gördüğünüz gibi, birden gazeteler 'Androidsiz kalacağız' manşetleri ile doldu. Bu haberler de Rekabet Kurumu'na bir çeşit baskı olarak kullanıldı.

Rekabet Kurumu neden tatmin olmadı?

Google aslında Rekabet Kurumu'nun talebine karşı bir şeyler yaptığını raporladı. Peki Rekabet Kurumu neden tatmin olmadı da, kasım ayında günlük ceza açıkladı?

Kurul MADA ve RSA anlaşmalarında yukarıda bahsettiğimiz düzeltmeleri istedi. Google ise bu değişiklikleri 'zeyilname' ile yaptı. Yani MADA ve RSA sözleşmelerini düzeltmedi. Zeyilname ile üreticilere "Varsayılan yapma zorunluluğu yoktur" türü açıklamalar gönderdi.

Ama Rekabet Kurumu diyor ki:

"Adından bağımsız olarak tüm sözleşmelerde değişiklik istiyorum."

Avukat Yavuz'a göre, bunu demesinin nedeni şu:

"Bugün MADA olan anlaşma, yarın adını değiştirip bilmem ne anlaşması olabilir. Zeyilname MADA için geçerli olur ama başka bir anlaşma ile yine aynı şeyler yapılabilir. Google aramanın tüm arama noktalarında mecbur olmadığına dair hatırlatma gönderiyor. Olmadığına dair bir şey gönderiyorsunuz ama sözleşme hükmü orada duruyorsa sözleşme maddesi geçerlidir. Tadil etmek lazım.

Yani Google 'Şark kurnazlığı' yapmış. 'Aydınlatıcı metin gönderdim' diyor ama sözleşme hükümleri yerinde duruyorsa, uygulama belirsiz oluyor."

Rekabet Uzmanı Avukat Şahin Yavuz şöyle ekliyor:

"Rekabet Kurulu'nun ikna olması lazım. Yani rekabeti engelleyici eylemin sonuna kadar düzeltilmiş olduğundan emin olması lazım. Bunun sorumluluğu ise teşebbüstedir. Kurul diyor ki, "Kaldırdığını söylüyorsun ama layıkıyla dokümante edemiyorsun". Sınırlandırıcı eylemin sonuçlandırdığı konusunda sorun var. Kurul da "Ben sona erdirildi diyemem" demiş.

Bir başka Şark kurnazlığı, Rekabet Kurumu kararı sonrasında, "Varsayılan koymadan Android konulursa ücret ödersin" diyor

Google, katkılı işletim sisteminde, sözleşmesel yükümlülüğü kaldırdığına dair de bir açıklama yapmış.  Yani varsayılan olarak 'arama' koyma için sözleşmesel yükümlülüğü kaldırıyor. Ama bir teşvik mekanizması koymuş. Katkılı işletim sistemi için sözleşme olduğunda lisansa ücret ödemezken, "Şimdi öderseniz" diyor.

Yukarıda belirttik; katkılı ya da katkısız Android normalde ücretsiz sunuluyor. Kurul da "Ayrıştırma yapamazsın" diyor. Yavuz şöyle belirtiyor:

"Burada karar Microsoft Windows kararına benziyor. Explorer'le ya da Explorer'sız da verebilirsin. Ama ikisi de aynı ücretle olmalı. Yani birisini daha avantajlı yapamazsın."

Kurul, birtakım ek maddeler getirilmesini ayak direme ve engel görüyor. Çünkü Google'un yaptığı savunmalar çelişik. Ne zamanki sözleşmeleri değiştirir ve dokümante eder. O zaman günlük ceza durdurulur.   

Bir de kurul kararında nelere karışılıyor, nelere karışılmıyor bakalım:

* Cihaz üretici tarafından seçimlik olanlar; Drive, Weather, News, Translate, Blogger

* Sözleşmede değiştirilmesi gerekenler; Gmail, Chrome, Google+, Arama, Google Play, Map, YouTube, Books, Music.

Türklerin çoğu Google'un cezayı hak ettiği düşüncesinde

Google'un Türkiye'de ayak diremesinin bir nedeni de, kullanıcılar. Görüldüğü gibi dünyadaki pazar payından 20 puan daha fazla neredeyse pazarın tamamını kaplamış durumda. Bu nedenle de kendisini güçlü görüyor ve yerli cihaz üreticilerine baskı yapıyor.

Ancak bu hafta açıklanan bir araştırmaya göre, tüketicilerin yarıdan fazlası Google'a eskisi kadar güvenmediğini belirtiyor[13].

Bundan sonra ne olur? Bu bir fırsat mıdır?

Google belirttiğimiz üzere, durumunu değiştirmemeye ya da Rekabet Kurumu'ndan bir şeyler koparmaya çalışacağını öngörmek yanlış olmaz.

Ancak ufukta Çin-ABD savaşı sonucunda üretilecek yeni işletim sistemleri gözüküyor. Dolayısıyla hemen değilse bile Google açısından uzun vadede pazarın küçülmesi söz konusu. Şimdiden önlem almaya çalışıyor bile olsa.

Ayrıca bu Türk startupları için bir fırsat da olabilir. Yukarıda belirttim; Huawei'den bir arkadaş ile sohbet ediyorduk. Çin'de içerik servisi üreten bazı startuplar olduğunu söyledi. Bunlar aynen Google Play ya da App Store gibi kendi içerik platformlarını oluşturuyorlarmış. Bunlar yine aynı uygulamalar olabiliyor. Çünkü gidip arayüzleri ile benzer uygulamaları alabiliyorlar. Ama kendilerinin tasarladığı ve bağımsız platformlar oluyor.

Buna karşılık Çin pazarındaki bazı cihaz üreticileri cep telefonlarını sadece işletim sistemi olarak üretiyor. Bunların üzerine de bahsettiğimiz startup platformları eklenebiliyor.

Belki de Türkiye'de de bazı startuplar ya da cihaz üreticileri bu konuya el atarlar. Yeni bir pazar oluşur. Kim bilir? 

[1] Rekabet Kurumu, Android nedeniyle Google’a Günlük Ceza İşletiyor

[2] Rekabet Kurumu'nun doğru kararı ve gazetecilerin "Android krizi" çığırtkanlığı

[3] Rekabet Kurumu'nun Android Kararı ve Google'un Şark Kurnazlıkları

[4] Rekabet Kurumu, Google için Soruşturma Açtı

[5] Rekabet Kurulu, Google’a Adwords ve Algoritma için Soruşturma Açtı

[6] Google Sıralamada Kendisini Yukarıda Göstermesi Nedeniyle AB’den 2,4 Milyar $ Ceza Aldı

[7] ABD’deki Facebook Soruşturması 47 Eyalete Genişledi

[8] Google’un Vergi Cenneti Bermuda’ya 23 Milyar $ Aktardığı Görüldü

[9] Avrupa Birliği Google’a Android Sözleşmeleri Nedeniyle Antitöst Cezası Veriyor

[10] AB, Google’a 2ci Rekor Rekabet Cezası Vermeye Hazırlanıyor

[11] Rekabet Kurumu, Yandex’in Şikayeti ile Google Hakkında Soruşturma Açtı

[12] Rekabet Kurumu, Google’a 93 milyon TL Ceza Kesti

[13] Google ve Rekabet İhlali Araştırması

Yazarın Diğer Yazıları

Neden internetten bihaber bakanlar atanıyor?

Bu fiber altyapı ile çoktan dijital uçuruma düşmüş durumdayız. AKP ekonomiyi beceremediği gibi, telekom - internet sektörünü yönetmeyi de beceremiyor

Uydudan telefon görüşmesi yakınlaştı

Mevcut fiber altyapımızla, beklenen İstanbul depreminde, haberleşmenin yine çökmesi şaşırtıcı olmaz. Bu duruma bir çözüm uydudan mobil telefona teknolojilerinin gelişiyor olması. Acaba ülkemizde ne zaman kullanabiliriz?

Depremde bant daraltma yapan BTK nedenini açıklasın

Kahramanmaraş merkezli depremde, bant daraltma kararının nasıl verildiğini veya neden böyle bir karar verilebildiğini öğrenmemiz, bir daha aynı hatanın tekrarlanmaması için çok önemli. O nedenle BTK'nın binlerce belki on binlere kişiyi etkileyen bu kararı nasıl verdiğini ya da uyguladığını açıklaması lazım