19 Mart 2020

Haberleşme ayakta tutulmalı ve evrensel hizmet fonu şimdi kullanılmalıdır

BTK, bu sene aldığı katkı paylarını 1/10 düzeyine indirerek, sektöre köstek olmak yerine destek haline dönüşebilir

Bugün Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, Koronavirüs krizine ilişkin olarak ekonomistlerin büyüklüğünü "100 milyar TL"lik diye tahmin ettikleri bir önlem paketi açıkladı [1]. Bu paketin olumlu yönleri olduğunu görüyoruz ama çok önemli olan "Haberleşme" sektöründeki önlemlerin bu pakette yer almadığı görülüyor.

Koronavirüs salgını yükselirken, önemli bir konu "Haberleşmenin Ayakta Tutulması". Bunun için Ulaştırma Bakanlığı'na ve BTK'ya büyük görevler düşüyor. Eylül depreminde başarısız oldular. Virüs olayı da bir acil durumdur. Bari bu sefer durumu yönetsinler. Aktif önlem alsınlar. Çünkü bu kurumlar vatandaşların anayasal hakkı olan "Haberleşme hakkı"nı sürdürebilmek ve kolaylaştırmak için kuruldular. Maaşlarını, arabalarını, oturdukları binalarını, katıldıkları konferansları da biz telefon konuşmalarımızdan finanse ediyoruz.

Haberleşmenin Koronavirüs krizinin ileri dönemlerinde sıkıntı yaşamaması önemli. Bu nedenle konuyu işletmeciler, müşteriler (hem kurumsal, hem de bireysel) tartıştık ve ortaya çıkan fikirleri bir kaç yazıda sunmaya çalışacağız.

Ulaştırma Bakanlığı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)i kriz geçtikten sonra "görevini yapmamış" durumuna düşmemek için şimdiden bu konuları ele almalı ve sektöre yönelik önlemleri açıklamalıdır.

Evrensel hizmet fonu nedir?

Tüm dünyada, devlet telekom tekellerinin özelleştirilmeye başlandığı 1990-2010 aralığında, özel firmaların karlılık görmediği bölgelere götürmeyeceği hizmetleri telafi etmek için "Evrensel Hizmet Fonu (Universal Service Fund)" kuruldu.

Bu fon, bizzat sektörün kendi gelirlerinden kesilen bir para ile oluşturulur. Dolayısıyla bu tür "kriz anlarında", geri verilmesi de gayet normal olmalıdır.

Nitekim bakın eğer BTK'nın ABD eşdeğeri olan FCC sayfalarına bakılırsa "Evrensel Hizmet Fonu" şunlar yazıyor [2];

1996 Telekomünikasyon Yasası öncesinde, Evrensel Hizmet Fonu (USF), şehirlerarası uzun mesafe taşıyıcılarının telefon hizmetini düşük gelirli hane halklarına ve yüksek maliyetli alanlara sübvanse etmek için değerlendirildiği bir mekanizma olarak işlemiştir. 1934 tarihli İletişim Yasası, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tüm kişilerin, makul ücretlerle yeterli olanaklarla hızlı, verimli, ülke çapında iletişim hizmetine erişebileceğini belirtti.

1996 Telekomünikasyon Yasası, evrensel hizmetin geleneksel tanımını genişletti - uygun fiyatlı, ülke çapında telefon hizmeti, kırsal sağlık hizmetleri sağlayıcıları ile uygun okullar ve kütüphaneleri de kapsayacak şekilde genişletti. Bugün, FCC dört mekanizma ile evrensel hizmet desteği sunmaktadır:

  1. Yüksek Maliyetli Destek Mekanizması, yüksek maliyetli alanlara hizmet veren belirli nitelikli telefon şirketlerine destek sağlar ve böylece bu bölgelerin sakinleri için telefon hizmetini uygun hale getirir.
  2. Düşük Gelir Destek Mekanizması, düşük gelirli müşterilere aylık telefon ücretleri ve telefon hizmetini başlatmak için bağlantı ücretleri ödemeye yardımcı olarak yardımcı olur.
  3. Kırsal Sağlık Destek Mekanizması, kırsal sağlık hizmeti sağlayıcılarının, telekomünikasyon hizmetleri için şehirdeki benzerlerine benzer ücretler ödemesine olanak tanıyarak tele sağlık hizmetlerini uygun fiyatlı hale getirmektedir.
  4. Halk arasında "E-Rate" olarak bilinen Okullar ve Kütüphaneler Destek Mekanizması, telekomünikasyon hizmetleri (örneğin, yerel ve uzun mesafeli arama, yüksek hızlı hatlar), İnternet erişimi ve dahili bağlantıları (bu hizmetleri sağlayan ekipman) uygun okullar ve kütüphaneler.

Evrensel hizmet fonu şimdi görev yapmalıdır

Gördüğünüz gibi ABD'de bu fon, hem işletmecileri, hem de kullanıcıları desteklemek için kullanılan bir fonksiyona sahip.

Ülkemizde "Evrensel Hizmet Fonu" Türk Telekom Özelleştirmesi sırasında 2005'de düzenlendi [3]. 2007'de ise kendine özel kanunu çıkarıldı[4]. Bu kanun çerçevesinde "Evrensel Hizmet Fonunu", cezalardan, ruhsat ücretlerinden ve kurum gelirlerinden belli oranlarda alır. Bir fikir vermesi için, önceki yıllarda oluşan gelirleri şu şekilde özetleyelim;

Bu tabloda kırmızı ile verilenler tahmini rakamdır. Ortadaki sarı kısımda yer alanlar ise Ulaştırma Bakanlığının bir araştırmada verdiği rakamlardır. Evrensel hizmet fonunun içinde farklı hizmetlerden % 1-2-20 gibi oranlarla pay alındığı için hesaplanması zordur. Bu nedenle gerçek rakamlardan hareket ederek yıllık ortalama % 2,24 gibi bir oranda evrensel hizmet fonu alındığını hesapladık. Bunu kabul alarak 2005'den itibaren hesaplanırsa da, nominal rakamla muhtemelen 10-11 milyar TL civarı bir fon oluştuğu tahmin edilebilir ($ ya da enflasyonla bakılırsa bugünkü parayla 20 milyar TL gibi de alınabilir).

Bu evrensel fon şu ana kadar ilgili ve ilgisiz bir kaç yere harcandı [5]. Yukarıda ortadaki sarı bölgede 2011-2015 arası harcamaları da görebiliyoruz. Ama tamamının harcanmadığı biliniyor. Gerçi 2 kere 1000+'şar küsür baz istasyonu için [6] ve bir kaç kere alakasız yerlere (Ulaştırma Bakanlığına PC alımı ya da Gökçeada Vapurunun bir dönem yakıt ve personel giderleri duyumlarımız var) harcanmışlığı var. Ama yine de buradan telekom sektörüne bir destek çıkılabilir.

Şimdi bu evrensel fonu devlet, operatörlerin kaybettikleri kurumsal müşterileri, yaklaşan kredi ve diğer borçları ve masrafları, mümkünse yeni yatırım için geri tahsis etmelidir. İlaveten de bu yılın evrensel hizmet fonunu da tahsil etmemelidir.

Bunu hem operatörlerin, hem de onlardan hizmet alan bireysel ve kurumsal kullanıcıların haberleşmelerinin sağlığı açısından temin etmelidir.

BTK bu sene sektörden aldığı katkı payını 1/10'a indirsin

BTK ayrıca bu sene için ileriye sunduğu 5,6 milyar TL'lik [7] bütçesini de % 10'a indirmelidir. Bildiğiniz gibi BTK bu bütçe için devletten tek kuruş almamaktadır. Aksine bir vergi tahsildarı gibi çalışıp, aldığı paranın kendisi için gerekenden artanını devlete aktarmaktadır.

Avrupa Birliği'nin üyelik uyum raporlarında eleştirilen bu durum, hiç olmazsa kriz döneminde olması gerekene indirilmelidir. Eğer 2019 rakamlarına bakılırsa, BTK'nın gerçekleşen 4,7 milyar TL'lik bütçesinin 4,4 milyarını devlete aktardığı görülebilir. İşte bu sene BTK bu rakamı nisan ayında ve haziran ayında almasın, ancak kendi masrafları kadar para alsın ve operatörleri biraz rahatlatsın. Bu haberleşme masraflarının da düşmesine ve belki bir miktar yatırım yapılmasına yol verebilir.

BTK halen, telekom operatörlerinden (kullanıcılardan aldığı vergiler de ayrı) şu katkı paylarını alıyor ve yukarıda bahsettiğimiz 5,6 milyar TL'lik bütçeyi oluşturuyor;

  • Kurum Katkı Payı
  • Frekans Kullanım Hakkı ve Numara Kullanım Hakkı Ücretleri
  • İdari Para Cezaları
  • Evrensel Hizmet Gelirleri

Bu sene aldığı katkı paylarını 1/10 düzeyine indirerek, sektöre köstek olmak yerine destek haline dönüşebilir.

Aşağıda Türkiye 2020 bütçesinde yer alan üst kurulları görüyorsunuz. Dikkat ederseniz 10 kurulun toplam bütçesi 7,6 milyar TL iken BTK tek başına 5,3 milyar bütçeye sahip. Yani kendisi dışındaki 9 üst kurulun bütçelerinin toplamının 2 katı bütçeye sahip. Bu hepimizin cebinden çıkan gizli bir vergidir. Sektöre geri verilmelidir.

Başka neler yapılmalı?

Bu zor zamanda "evden internet" abonelikleri için başvuruların arttığı görülüyor. Ancak bilindiği gibi abonelik süreçleri "ıslak imza" şartı taşıyor. e-İmza ya da mobil imza kullanımı desteklenmeli. BTK'nın insanların evden abonelik yapabilmesine olanak verecek şekilde "ONLİNE ABONELİK" getirilmelidir. Gerekirse dökümanlar --bu döneme mahsus olarak-- sonradan tamamlanabilmelidir. Bunu bireysel ve kurumsal abonelik yazımızda daha fazla açacağız.

Operatörler başka hangi sıkıntıları olduğunu sorduk; şu cevapları aldık;

Finansman

  • Telekom sektörü, “Ekonomik İstikrar Kalkanı” kapsamında etkilenen sektör olarak değerlendirilmelidir,
  • KDV, ÖİV, SGK, Muhtasar'ın vergilerinin 6 ay ötelenmelidir,
  • KGF kredi imkanı sağlanmalıdır
  • Mevcut banka kredileri 3 ay ötelenmelidir
  • Gecikme faizlerinin mücbir sebep kapsamında en az 6 ay boyunca uygulanmamasını talep edebiliyor. 

Teknik hizmet

  • Operatörlerin hizmet seviyesi taahhütleri tutturabilmek konusunda sıkıntıları olduğu kaydediliyor. Bu tüketici için önemli (ben de buna kullanıcı tarafından bakıyorum doğrusu) bir taahhüt. Ama şu anda evden çalışan ya da hasta olan elemanlar nedeniyle belli bir süre erteleme isteniyor
  • Kurumsal aboneler ve KOBİ'ler abonelik iptal ediyor. Türk Telekom'dan işletmecilere satılan hatlar için "dondurma" hakkı isteniyor.
  • Türk Telekom'un işletmecilerden toptan seviyede sunduğu hizmetler için talep ettiği hizmet genişlemesinde aldığı teminat mektuplarında ötelenme isteniyor. 

Hukuki-tüketici işleri

  • Bu dönem eve gönderilen elemanlar nedeniyle, Savcılık ve Emniyetten gelme "şüpheli IP numarası" talebinin BTK tarafından yürütülmesi isteniyor
  • Tüketici hakem heyetlerinden gelen şikayetlerin de cevap verme süresinin uzatılması bu sürede ertelenmesi isteniyor.
  • OHAL veya karantina ilan edilmesi olasılığına karşın, Haberleşme bir kamu hizmeti olduğu için şebeke yönetiminde Network'te çalışan ya da sahaya zorunlu çıkacak elemanlar için “belge” talep ediliyor. Bu belgelerle bu kişilere (haberleşme sağladıkları için) sağlık alanında öncelik sağlanması isteniyor.
  • İşletmecilerin abonelere iade edilemeyen tutarların hazineye iade süresinin uzatılması talep ediliyor
  • Türk Telekom'un borç öteleme protokolünü herhangi bir şarta bağlı olmaksızın tüm işletmecilere uygulaması isteniyor..

Bugün operatörlerin sıkıntılarını ve isteklerini konuştuk. Yarın konunun bireysel ve kurumsal kullanıcılar (aboneler) tarafına bakacağız ve network'ün durumu konusunda öğrendiklerimizi aktaracağız...


[1] Erdoğan Koronavirüs'e karşı önlemleri açıkladı: Lise ve üniversiteye giriş sınav tarihleri ertelenebilir; 65 yaş ve üstü kişilere ücretsiz maske ve kolonya dağıtılacak

[2] FCC Universal Service Fund

[3] Yıldırım: Gerekirse Halka Arz Dedi

[4] Evrensel Hizmet Fonu

[5] Gerçekleşen Evrensel Hizmet Projeleri Nelerdir?

[6] İhaleyi Kazanan Türk Telekom ve Vodafone, 1.472 Yerleşim Yerine Baz İstasyonu Kuracak

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur