22 Nisan 2021

32 firmaya soruşturmanın zamanlaması manidar: Rekabet Kurumu, Çalışma Bakanlığı işlerine mi bakıyor?

Soruşturma, insan kaynakları sorunları gibi popülist bir olay üzerinden aslında kendi transferlerini haklı göstermeye yönelik bir hareket gibi gözüküyor

Tam da Rekabet Kurumu'ndan soruşturma yaptığı alana transfer olan bir yöneticiyi konuşurken, Rekabet Kurulu manidar bir zamanlama ile 32 teşebbüs hakkında, "iş gücü piyasasına yönelik centilmenlik anlaşmaları" nedeniyle soruşturma açılmasına karar verdi[1].

Bu soruşturma sonucu gerçekten heyecanlı bir sonuç verir mi? Mesela verilecek karar, aynı zamanda Rekabet Kurumu'ndan özel sektöre geçişleri "haklı" hale getirir mi? 

Ya da Rekabet Kurumu acaba gündem değiştirmeye mi uğraşıyor. Bugünlerde çok kişinin dile getirdiği (Sözcü'de Aydın Ayaydın yorumu ile, Korkusuz'da Memduh Bayraktaroğlu, Yeniçağ'da Orhan Uğurluoğlu, Cumhuriyet'te Jale Özgentürk, Dünya'da Vahap Munyar, T24'de Mehmet Y. Yılmaz) Rekabet Kurumu'nda soruşturmalarla görevli bölüm yöneticisinin Trendyol'a transfer olması olayı [1] acaba Trendyol dahil 32 firmaya birden tam da aynı konuda soruşturma açılarak, sulandırılmak ve gündem değiştirilmek için mi kullanılıyor?

Bu soruşturma konusunda ilginç pek çok husus var. Bunlara sırayla bakalım;

Şirketlerin çalışanlarına karşı sorumluluklarını soruşturmak Çalışma Bakanlığı'nın mı, Rekabet Kurumu'nun mu görevidir?

Soruşturma açılan firmalar arasında Trendyol dahil büyük teknoloji şirketleri, perakende ve restoran zincirleri bulunuyor. Rekabet Kurumundan yapılan yazılı açıklamada, son yıllarda iş gücü piyasalarına ilişkin olarak işverenlerin sahip olduğu pazar gücünün, çalışan ücretlerinin azalmasına veya baskılanmasına ve çalışma koşullarının rekabetçi seviyelerin altında kalmasına neden olduğuna yönelik görüşlerin arttığı notu var.

İlginç bir nokta da bu, teamüllere bakarsanız, Rekabet Kurumu soruşturma açtığını, "şu konuda şu firmalara" diye açıklıyor. Ama bu sefer nedense, uzun uzun yorumlamış. Hatta kanaat yazılmış. Adeta bu soruşturmayı açmakta haklıyım ispatı yapıyor.

Bir diğer ilginç nokta, Rekabet Kurumu'nun "emek pazarı"na yönelik yaptığı ilk işlem olması. Kuruldukları 1994'den bu yana başka "emek piyasası" işlemi yapmışlarsa, hatırlatırlarsa, duymaktan mutlu oluruz.

Gençler yurt dışına centilmenlik anlaşmaları yüzünden mi gidiyor?

Açıklamada, özellikle iş gücü piyasalarında emek için rekabet halinde olan işveren konumundaki teşebbüslerin aralarındaki doğrudan veya dolaylı anlaşmalar yoluyla çalışanların teşebbüsler arasındaki transferini engellemelerinin, çalışanları daha yüksek ücretler ve daha iyi koşullar sunan iş fırsatlarından mahrum bırakabildiği belirtiliyor:

"Böylece emek faktörünün, teşebbüsler arasındaki hareketliliğinin azalmasıyla veya emeğin karşılığı olan ücretlerin suni şekilde gerçek değerini bulamamasıyla iş gücü piyasalarındaki rekabetçi yapı zarar görebilmektedir. Bu durum, değerini bulamayan iş gücünün, emeğinin karşılığını alabileceği başka pazarlara veya yurt dışına yönlenmesine yol açabilmektedir."

Bu ifade acayip ilginç. Yani "gençler bu centilmenlik anlaşmaları yüzünden mi yurt dışına gidiyormuş?". İlahi Rekabet Kurulu! Sen çok yaşa e mi!

Ama daha enteresanı şu: Rekabet Kurumu'nun görev alanı "İnsan Kaynakları mıdır?" [3]. O zaman Çalışma Bakanlığı ne iş yapıyor? İş kanununa bakıyoruz diyor ki; [4]

"Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.

Bu Kanun, 4 üncü Maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.

İşyerleri, işverenler, işveren vekilleri ve işçiler, 3 üncü maddedeki bildirim gününe bakılmaksızın bu Kanun hükümleri ile bağlı olurlar."

Peki neden Çalışma Bakanlığı değil de, Rekabet Kurumu? İlginç...

İş gücü piyasalarında her geçen gün artan rekabet otoriteleri uygulamalarıyla emek faktörünün teşebbüsler arasında sağlıklı bir şekilde geçişinin sağlanmasının hedeflendiğine dikkat çekilen açıklamaya bakalım;

"Böylelikle bir yandan çalışanların rekabetçi seviyelerin altında kalan ücretlerle çalışmasının önüne geçilebilecekken, diğer yandan çalışanların daha etkin bir şekilde hizmet sunabilecekleri teşebbüslerce istihdam edilmesiyle ve fikirlerin, yeteneklerin teşebbüsler arasında yayılmasıyla teşebbüslerin küresel rekabetçiliğinin artması gibi faydalar elde edilebilecektir."

Düşünelim bakalım; mesela Trendyol'a geçen Rekabet Kurumu yöneticisi, acaba yönetimi Çinli Alibaba.com'a ait olan Trendyol'un küresel rekabetçiliğini arttırıyor mu olacak?

“Bunun yanında rekabetçi açıdan sağlıklı işleyen bir iş gücü piyasasının, iş gücünün niteliğinin artması, refahın haksız bir biçimde işçiden işverene aktarılmasının engellenmesi ve iş gücüne katılımın artması gibi çıktılar sağlaması da muhtemeldir. İş gücü piyasalarındaki sorunları ve bu sorunlara rekabet hukuku araçlarıyla müdahale edilmesinin yaratacağı faydaları göz önünde bulunduran Rekabet Kurumu, özellikle yaratıcılığın ve inovatif zekanın ön plana çıktığı dijital çağda, çalışanların ürün ve hizmetlerin tüketici ile buluşma sürecine sundukları katkının da farkında olarak iş gücü piyasasının rekabetçi yapısını korumayı hedeflemektedir."

Bu cümleleri yazanlara hatırlatalım; çalışanların refahını düşünüyorsanız, önümüzde telekom sektörünün tekel kalması nedeniyle yurt dışına giden ve gitmeleri ile dijital çağda ülkemizin geri kalmasına neden olacak elektronik ve bilgisayar mühendisleri var. Önce telekom alanını tekelden kurtarın ya da daha iyisi çalışanların refahının artması için en önce hükümetin ekonomiyi düzgün yönetmesini sağlayın.

Centilmenlik anlaşması mı, çalışan sözleşmeleri mi?

Rekabet Kurumunun soruşturması, firmalar arasında "birbirimizden adam almayacağız" gibi bir anlaşmayı içeriyor gibi gözüküyor.

16 yıl çeşitli firmalarda çeşitli yönetici pozisyonlarında çalışan birisi olarak bilirim ki; firmaların zaten "anahtar" pozisyonda olan çalışanları ve yöneticileri için, işe girişte "en az 2 ya da 3 yıl ilişkili sektördeki bir firmaya geçmeyeceğim" gibi sözleşmeler yaptırılır. Bu sözleşmeler hatta işten atılanlar için bile geçerlidir. İşe girerken, "İş Kanunu" çerçevesinde yapılan sözleşmelerdir ve dediğimiz gibi, anahtar pozisyondaki kişiler için yapılır.

Aynısı Kamudan, ilişkili özel sektör firmalarına geçen, Kamu firmalarındaki anahtar pozisyonlarda yer alan yöneticiler için de geçerli. Bu konuda kamudan geçişleri düzenleyen kanun mevcut [5].

Yani Rekabet Kurumu'nun bu zamanlaması manidar soruşturması, insan kaynakları sorunları gibi popülist bir olay üzerinden aslında kendi transferlerini haklı göstermeye yönelik bir hareket gibi gözüküyor.

Veri tabanı satıcıları...

Aklımıza gelmişken bir başka konu da şu; son zamanlarda pazarda konuşulan önemli bir sorun; "veri tabanı var elimde" diyen eski/mevcut çalışanlar. Bunlar ellerindeki eski/mevcut işyerlerinden alınmış/çalınmış veri tabanını kullanarak iş buluyor ya da dışarıdan iş başına para alıyor. Bunu alan, bununla iş yapan firmalar var. Rekabet Kurumu'nun böyle bir soruna baktığını ben hiç duymadım. Duyan var mı?

Yarın... "Etik Değerlerin Kaybolması" konusuna yakından bakıyor olacağız.

32 firma hangileri?

Açıklamada, iş gücü piyasasına yönelik olarak Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un ihlal edilip edilmediğinin tespiti amacıyla re'sen yürütülen ön araştırmada elde edilen bilgi, belge ve yapılan tespitleri, 1 Nisan 2021 tarihli toplantısında müzakere eden Rekabet Kurulunun, bulguları ciddi ve yeterli bulduğu ve soruşturma açtığı kaydedildi. Haklarında soruşturma başlatılan teknoloji, gıda ve perakende şirketleri şöyle sıralandı:

  1. YemekSepeti Elektronik İletişim Perakende Gıda Lojistik,
  2. Zomato İnternet Hizmetleri,
  3. Commencis Teknoloji,
  4. Markafoni Elektronik Pazarlama ve Ticaret,
  5. Limango Dış Ticaret ve Sanal Mağazacılık Hizmetleri,
  6. Mynet Medya Yayıncılık Uluslararası Elektronik Bilgilendirme ve Haberleşme Hizmetleri,
  7. Grupanya İnternet Hizmetleri İletişim Organizasyon Tanıtım ve Pazarlama,
  8. 41 29 Medya İnternet Eğitimi ve Danışmanlık Reklam Sanayi Dış Ticaret,
  9. Havas Worldwide İstanbul İletişim Hizmetleri,
  10. Noktacom Medya İnternet Hizmetleri,
  11. Meal Box Yemek ve Teknoloji,
  12. NTV Radyo ve Televizyon Yayıncılığı,
  13. Google Reklamcılık ve Pazarlama,
  14. Sahibinden Bilgi Teknolojileri,
  15. Peak Oyun Yazılım ve Pazarlama,
  16. Veripark Yazılım,
  17. Koçsistem Bilgi ve İletişim,
  18. Zeplin Yazılım Sistemleri ve Bilgi Teknolojileri,
  19. DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret (Trendyol),
  20. Etiya Bilgi Teknolojileri Yazılım Sanayi ve Ticaret,
  21. Logo Yazılım Sanayi ve Ticaret,
  22. Çiçek Sepeti İnternet Hizmetleri,
  23. Doğuş Planet Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri,
  24. Valensas Teknoloji Hizmetleri,
  25. Mobven Teknoloji,
  26. Pizza Restaurantları,
  27. Mawarıd Gıda Ticaret,
  28. Anadolu Restoran İşletmeleri,
  29. TAB Gıda Sanayi ve Ticaret,
  30. İş Gıda,
  31. Migros Ticaret
  32. Getir Perakende Lojistik.

Yazarın Diğer Yazıları

Neden internetten bihaber bakanlar atanıyor?

Bu fiber altyapı ile çoktan dijital uçuruma düşmüş durumdayız. AKP ekonomiyi beceremediği gibi, telekom - internet sektörünü yönetmeyi de beceremiyor

Uydudan telefon görüşmesi yakınlaştı

Mevcut fiber altyapımızla, beklenen İstanbul depreminde, haberleşmenin yine çökmesi şaşırtıcı olmaz. Bu duruma bir çözüm uydudan mobil telefona teknolojilerinin gelişiyor olması. Acaba ülkemizde ne zaman kullanabiliriz?

Depremde bant daraltma yapan BTK nedenini açıklasın

Kahramanmaraş merkezli depremde, bant daraltma kararının nasıl verildiğini veya neden böyle bir karar verilebildiğini öğrenmemiz, bir daha aynı hatanın tekrarlanmaması için çok önemli. O nedenle BTK'nın binlerce belki on binlere kişiyi etkileyen bu kararı nasıl verdiğini ya da uyguladığını açıklaması lazım