13 Mart 2020

Fırsatçılık suçtur

Fırsatçıların sadece "ekonomik suçtur" diyerek para cezasıyla sınırlı şekilde cezalandırılmaları yeterli değildir. Kamu otoritesi Türk Ceza Yasası’ndaki hükümleri hatırlatarak, fahiş fiyat uygulayan veya stokçuluk yapanların yargı önüne çıkarılacağını duyurmalı ve çıkarmalıdır

Bir felâket nedeniyle bazı mal ve hizmetlerde talep artışı olmasını fırsat bilerek fahiş fiyatlarla satış yapmak veya "daha sonra daha da yüksek fiyatla satarım" düşüncesiyle satıştan kaçınmak, aynı amaçla stoklamak ticari ahlâka aykırı olduğu gibi ceza hukukunda da suç olarak düzenlenmiştir.

Son dönemlerde yaşadığımız bazı felâketlerde fırsatçılık yapıldığını maalesef gözlemliyoruz.

Dünyada birçok ülkenin mücadele ettiği Koronavirüs salgınıyla Türkiye de mücadele ediyor. Bu nedenle bazı mal ve hizmetlerde aşırı talep artışı gözleniyor. Maske ve hijyen sağlayan malzemelere büyük talep var. Bu talep karşısında söz konusu malzemeler ve benzeri ürünlerin fiyatlarında fahiş artışlar yapıldığı da saptanmış durumda. Vatandaşlar bu malzemeleri edinmeye çalıştıkları gibi virüsün salgına dönüşmesi, karantina, işyerlerinin, okulların tatil edilmesi gibi önlemlerle evde uzun süre kalmanın zorunlu olabileceği düşüncesiyle uzun süre saklanabilecek bazı gıda maddelerine taleplerini artırdılar. Tıbbi malzemelerin ve bazı gıda maddelerinin de fahiş fiyatlarla satıldığı görülüyor.

Basit bir maske paketinin 180 liradan satıldığı, maske üreticilerinin iç piyasaya verilmek yerine ihracata yöneldiği, 4 lira olan bir paket makarnanın 17 liraya, 15 lira olan bir şişe kolonyanın 170 liraya satıldığına ilişkin örnekler kamu otoritelerine yapılan bildirilerde yer alıyor.

Tıpkı Elazığ depreminde evleri yıkılan insanlara evlerini iki-üç kat fazla kira bedeliyle kiralamak isteyen fırsatçılar gibi, tıbbi malzeme ve gıda satışı yapanlar da Koronavirüs tehdidinin yarattığı ortamda aynı fırsatçılığı yapıyorlar.

Ceza yasası

Ticari ahlâksızlık olan fırsatçılık aynı zamanda suçtur.

Türk Ceza Yasası’nın 240. maddesi, "Belli bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınarak kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" hükmünü taşıyor.

Yasa koyucu, bu hükümle, bir mal veya hizmeti satmaktan kaçınma suçu ile kamu için acil bir ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olma, serbest rekabetin engellenmesi, bireylerin yaşam hakkını, ihtiyaçlarını karşılama talebini ihlâl olarak görmekte, suç saymakta ve hapis cezası öngörmektedir.

Türk Ceza Yasası’nın 238. maddesi de, taahhüt ettiği işi yerine getirmeyerek, kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veya genel bir felaketin önlenmesi için zorunlu eşya veya besinlerin ortadan kalkmasına veya önemli ölçüde azalmasına neden olan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir" hükmüne yer vermektedir.

Her iki maddenin amacı; stokçuluğu, karaborsacılığı, fırsatçılığı önlemek, bunu yapanları da cezalandırmaktır.

Muhtemel bir salgın için önlem almaya çalışan vatandaşların taleplerini fırsat bilip haksız kazanç sağlamaya çalışanlarla mücadele etmek devletin görevidir.

Nitekim ilgili bakanlar şikayetler üzerine harekete geçtiklerini, para cezası uygulaması yaptıklarını açıklamaya başladılar.

Fırsatçıların sadece "ekonomik suçtur" diyerek para cezasıyla sınırlı şekilde cezalandırılmaları yeterli değildir.

Kamu otoritesi Türk Ceza Yasası’ndaki hükümleri hatırlatarak, fahiş fiyat uygulayan veya stokçuluk yapanların yargı önüne çıkarılacağını duyurmalı ve çıkarmalıdır.

Fiyat denetimi konusunda Ticaret Bakanlığı gibi belediyeler de yetkilidir. Merkezi hükümet ile belediyelerin koordinasyon halinde bu denetimleri etkin şekilde yerine getirmeleri gerekir.

Fırsatçılıkla mücadele Koronavirüsle mücadele kadar önemlidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.