30 Haziran 2022

Altılı Masa’nın kadın-erkek eşitliği konusunda imtihanı: Yetmez ama tam “evet” de değil

Kadın haklarının konuşulduğu masada altı erkeğin olması altı çizilen, “acaba” sorularına neden olan bir fotoğraftı.  Ya da Altılı Masa’daki kadın-erkek temsiliyet orantısızlığını “tesadüfen” diye açıklamak, siyasal partilerin daha çok mesafe alması gerektiğini gösteriyordu

Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin oluşturduğu Altılı Masa, özgürlükçü, çoğulcu bir demokrasinin inşasında kadın hakları konusunda, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ne düşünüyor? Ya da düşünmekten öte ne yapıyor, ne yapacak?

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin öncülüğünde Zoom üzerinden düzenlenen ve canlı olarak yayınlanan  “Altılı Masa Kadın Hareketi ile Buluşuyor” toplantısına sözünü “Chat” bölümünden ulaştıran kadınların ortak vurgusu “ne yapılacağı değil, şimdi ne yapıldığı” ile ilgiliydi.

Bu nedenle de Altılı Masa’nın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vaadinin tek başına yeterli olmadığı açıktı. Kadınlar eşitlikçi, çoğulcu, özgürlükçü bir geleceğin inşasında şimdiden rol almak ve bunun inşası için somut adımlar görmek istiyor. 

Altılı Masa’nın mutabakat metninde “Kadın-Erkek Eşitliği” perspektif olarak var. Mutabakatta eşitliğin ilkokul müfredatına konulması vaadi en somut adım olarak yer alıyor. Yasal ve anayasal düzenlemeler, ekonomik hayata katılım, siyasi partilerdeki erkek egemen yapının değişimi için siyasi arazinin temizlenmesi, yani “Tek adam rejimi” olarak eleştirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini’nin değişmesi ön koşuluna bağlanıyor. Toplantıdaki temel vurgu da buydu zaten.

 “Kadınları parti içinde kalıcı ve etkili biçimde var edebilmek için hangi örgütsel/kurumsal dönüşümler gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz?

Kadınların siyasette “eksik temsil” sorununu çözmek için neler yapmayı planlıyorsunuz?

Kadın haklarının korunması ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması le ilgili “Altılı Masa”nın görüş birliğine vardığı ortak ilkeler nelerdir?”

Kadınların ‘Altılı Masa’ ittifakı ve çıkaracağı cumhurbaşkanı adayını desteklemesi yönünde önerileriniz nelerdir?” sorularına sunumlarının içinde yanıt veren Muharrem Erkek, Bülent Şahinalp, Ayhan Sefer Üstün, Bahadır Erdem, Mustafa Yeneroğlu ve Bülent Kaya’nın ortak vurgusu Altılı Masa’nın kadın erkek eşitliği konusunda samimi olduğu yönündeydi. Ama kadın haklarının konuşulduğu masada altı erkeğin olması altı çizilen, “acaba” sorularına neden olan bir fotoğraftı.  Ya da Altılı Masa’daki kadın-erkek temsiliyet orantısızlığını “tesadüfen” diye açıklamak, siyasal partilerin daha çok mesafe alması gerektiğini gösteriyordu.

Erkek siyasetçilerden bazı isimlerin “Kadınların siyasete katılım konusunda tedirginlik yaşadığı, siyasete katılım çağrılarına yeterli yanıt vermediği eleştirileri” doğal olarak karşı eleştiriyi doğurdu. Toplantının başında Gülseren Onanç’ın Ben Seçerim Derneği’nin KONDA ile yaptığı araştırmada “Siyasette daha fazla kadın olmasını gerekli görüyor musunuz?” sorusuna toplumun (kadın-erkek) yüzde 65’inin “Evet görüyorum” yanıtını vermesi erkek siyasetçilerin, kadınların siyasete katılımının önündeki temel engelleri es geçtiğini gösteriyor.

Her ne kadar katılımcılardan Bülent Şahinalp (Demokrat Parti) “Kadınları siyasi hayata katılma konusunu teşvik etmemiz gerekiyor, Genel İdare ve Başkanlık Divanı’nda daha fazla bayan arkadaşımız var. Dört bayan, kadın il başkanımız görev yapıyor. Siyasi partilerin mekanizmaları içine, seçim döneminde daha fazla kadın katılımının teşvik etmemiz gerekiyor” dese de meselenin sadece “teşvik” olmadığı açık. Toplantıda konu tabii ki kadınların evdeki emeğinin hiçbir şeye fırsat bırakmadığı gerçeği konuşul(a)madı. 

Altılı Masa’nın demokrasi ile kadın hakları arasında kurduğu bağ, bir gerçeğe işaret etse de kadın-erkek eşitliğinin ya da kadın özgürlüğünün temel ön koşulu olmadığı tarihsel deneyimlerle sabit. Demokratik ülkelerde de kadınlar bugün kürtaj hakkı mücadelesi verirken aynı zamanda siyasi partilerde eşitlik kotası mücadelesini sürdürüyor. Kadının insan hakları, sadece temel insan hakları ya da sadece bir demokrasi sorunu değil.

Son yıllarda en baskı altına alınanlardan LGBTİ+’ların hakları konusundaki sorulara Muharrem Erkek (CHP) yanıt verdi. Erkek’in “Demokrasinin temeli insandır, bireydir, özgür bireydir. Her bireyin dilediği cinsiyeti ve cinsel yönelimi yaşamak hakkı vardır. Demokratik bir hukuk devletinde bu haklar tanınmalı ve saygı gösterilmeli. Ancak bugün, tüm haklar tehdit altında” görüşü Altılı Masa’nın mutabakata vardığı bir görüş mü, toplantıda bunu anlamak mümkün olmadı.

Bahadır Erdem’in (İyi Parti) “Aktivist kadınlardan çok şey öğrendim, haklarını ne bize ne AKP’ye yedirirler” sözündeki gibi “Bayan” ifadelerinin eleştirilmesi, bu eleştirilerin “Haklısınız” diye yanıt bulması da bazı şeylerin de değiştiğini gösteriyordu.

Mustafa Yeneroğlu’nun (DEVA Partisi) karar alma mekanizmalarında kadın-erkek eşitliğinin bir devlet politikasına dönüşmesine vurgu yapması, Ayhan Sefer Üstün’ün (Gelecek Partisi), yıllar önce kürtaj konusundaki sözlerine, çarpıtıldığını belirterek açıklık getirmesi, Bülent Kaya’nın (Saadet Partisi) İstanbul Sözleşmesi için “Anayasa yapım sürecinde nasıl bütün toplumun rızasını almak durumundaysak, toplumun genelini ilgilendiren bu gibi sözleşmelerde de toplumsal katılıma ve eleştirilerin değerlendirilmesi lazım” sözleri toplantıya ilişkin diğer notlarım olsun…

Bu arada sır gibi saklanan ya da herkesin bildiği sır mı desem, nasıl bir cumhurbaşkanı adayı olacağının tarifi de yapıldı: Kuvvetler ayrılığını, yargının bağımsızlığını savunacak, devletin kimseyi coplamaması gerektiğini, farklı görüşleri savunduğu için, tweet attığı için “terörist”, “gayri milli” tanımlarını kullanmayacak, ekonomiyi eşit dağıtacak bir isim aday olacak.

Yazarın Diğer Yazıları

Mehmet Uçum çizgisi AKP için de bir sınav

Bakalım partiye emek harcayanları mı yoksa AKP'ye yön vermeye çalışan bürokratlar mı sondan bir önceki sözü söyleyecek