Sırrı Süreyya Önder’in zamansız ölümü tüm ülkeyi tarumar etti. Önder’i anarak, onun siyasetçi, barış emekçisi ve zulüm direnişçisi yönlerini anlatarak geçen günler boyunca, bir tarafı daha vardı konuşulan: Sinemacılığı. Önder bir çok filmin senaryosuna -kendi ismiyle veya adını gizleyerek- imza atmış, bir çok yapımda oyuncu olarak yer almış, siyasetin içindeyken de sinemadan kopmamış bir sanatçıydı. Son röportajlarından birinde “ilk defa ona resimleriyle gelen” bir filmin senaryosunu yazdığını ve “inşallah” kendisi çekeceğini söyleyen Önder’den geriye, yazıp yönettiği tek bir uzun metraj kaldı: Beynelmilel*. Peki ne söylüyor Beynelmilel bize, ne anlatıyor?
Önder’in “İçime sindi mi? Çok içime sindi. Derdimizi anlatabildik mi? Derdimizi anlatabildik” dediği filmi yeniden izledim, hiç izlememişler ve hatırlamak isteyenler için üstüne bir kaç kelam etmek istedim…
2006 yılında çekilmiş Beynelmilel, Adıyaman’da geçiyor. Önder’in doğup büyüdüğü, televizyonda hava durumu okunurken es geçilen Adıyaman’da. 1980 darbesi sonrası, sıkıyönetim zamanlarında. Kahramanlarımız şehrin gevendeleri, yani yerel müzisyenleri. Kemancı Abuzer Yayladalı (Cezmi Baskın), kızı Gülendam (pamuk prenses güzelliğinde bir Özgü Namal), kardeşi Tekin (Nazmi Kırık) ve babasıyla aynı evde yaşar; müzikoller kapatıldığı için geçimini kamyon arkalarına kurduğu kaçak pavyonlarla sağlar. Bir gün pavyon tutuklanır, birileri ispiyonlamıştır. Askerler gevendeden “adam gibi” bir orkestra devşirmeye karar verir. Zafer Bayramı yaklaşıyordur, konsey üyeleri şehre teşrif edecektir. Onları karşılayacak, marşlarla ağırlayacak bir orkestra neden olmasındır. Abuzer ve ekürisine depoda duran temsili düşman üniformaları giydirilir, ellerine notalar tutuşturulur ve marş marş bir orkestra olmaya yollanırlar.
Kemancı Abuzer Yayladalı'nın kızı Gülendam
Bu absürt hikaye gerçek olaylardan ilham alır. Burası Türkiye’dir çünkü, absürdün gerçekle yarıştığı ülke. 1981’de Adıyaman’da gerçekten de gevendelerden bir orkestra devşirilmiş, başına bestekar Aziz Çelik geçmiş ve marşlar uzun havaya, tangolar çiftetelliye karışarak icra edilmiştir. Orkestra üyelerinden Kahtalı Hamido o günleri “Marşlar Ankara’dan geliyor. Biz nota nedir bilmiyoruz. ‘Mehter Marşı çal’ diyor, biz Sakine’yi çalıyoruz. İstiklal Marşı çal diyor, biz Türkmen Gelin’i çalıyoruz” diye anlatır. Beynelmilel’de de müzisyenlerin eline bir “yasaklı şarkılar” listesi verilir. Lorke, Domdom Kurşunu, Kızılcıklar Oldu mu, Minareden At Beni İn Aşağı Tut Beni ve Diyarbakır Etrafında Dağlar, pek tabii yasaktır. Filmin en komik sahnelerinden birinde müzisyenler bir düğünde sessiz Lorke çalarlar. Davula havlu serilir, “kimse çapik (alkış) çalmasın” denilir, halay pıtıpıtı adımlarla, parmak ucunda çekilir. Bu sahne unutulmazdır, çünkü devletin hayata, gündeliğe ve kültüre müdahalesinin beyhudeliğini, sadece yaşayarak direnmenin mümkünlüğünü anlatır. Düğünü haremlik selamlık ayırmak için serilen çarşafların balonlara karışıp salındığı, neşenin tebligatlarla susturulamadığı bu anlar, filmin de tonunu belirler; Önder’in siyaset yapma biçiminden, halkla bir olma halinden de aşina olduğumuz o hüzünlü komikliği, her şeye rağmen hayata sızdırdığı acımtrak hafifliği film kılığında seyirciye hediye eder.

Beynelmilel'de sessiz Lorke çalınan anlar
Önder, bu gündeliğe müdahele etme çabasını “hayatın her otuna gübre olmak” diye tanımlar. “Komutanlık, aydınlar, sosyalistler ve yoksullar üzerinde estirdiği terör ve imha politikasının yanında, kentteki karı koca kavgalarından trafik ışıklarına, sarhoşların içkisinden kente gelen köylülerin saçına sakalına kadar günlük hayatın her otuna gübre olmayı asli işi haline dönüştürmüştü… Mamak Askeri Cezaevi'nde 'ot ve gübre' olma halinin çok sistematik, çok zalim ve bir o kadar ahmakça uygulamalarını gözledim durdum. Bunları anlatmak gerekiyordu. Ülkenin her tarafına sinmiş bu mantığı teşhir etmek bir boyun borcuydu” diye yazar Agora Kitaplığı’ndan basılan senaryonun giriş yazısında.
Temsili düşman üniformalarıyla orkestra üyeleri
Önder, filmde kendisi de küçük bir rolde oynar. Çocukluğunda babası öldükten sonra dedesinin evine taşınmış ve bir fotoğrafçıda çırak olarak çalışmaya başlamıştır. Beynelmilel’de Stüdyo Servet’in sahibi Servet olur. Önder cezaevindeyken ona bakmak için okulunu bırakıp berberlik yapan kardeşi Ali’ye berber rolünü verir. Sessiz Lorkeli düğünün geliniyse -film ekibinin yaptığı bir sürprizle- o sırada henüz 15 yaşında olan kızı Ceren’dir. Önder’in çocukluk arkadaşı ve “12 Eylül’ün en büyük mağdurlarından biri” dediği Kahtalı Mıçı, kendisini oynar.
Sırrı Süreyya Önder, Stüdyo Servet’in sahibi Servet Arıkan rolünde
Arapça "beyn" (arasında) + "el-milel" (milletler) sözcüklerinden gelen Beynelmilel, uluslararası demektir, yani enternasyonel. İşte o Enternasyonel marşı, bizimkilerin başına bela olur. Foto Servet’in kardeşi Haydar (Umut Kurt), üniversiteli bir devrimcidir. Gülendam’a sevdalıdır ama “bunlar küçük burjuva alışkanlıkları” diye ezberlemiş, ezberden öteye yaşamayı henüz öğrenmemiştir. Konsey geldiğinde Enternasyonel çalma eylemi gelir aklına, Gülendam marşı kasete kaydederken babası duyunca, “bahar marşı” diye kıvırır. Böylece bu “anarşik” marş bizim askeri orkestranın repertuarına girer. Tören günü gelip çattığında marş çalınacak, kıyamet işte o zaman kopacaktır. Müzisyenler Enternasyonel’i çalarken baharı, çocukları, kuşları düşünürler, ama bunlar devlet dilinde başka şeyler demektir, cezası illa ki kesilir.

Devlet diliyle halkın dili arasında, teorik bilgiyle yaşam bilgisi arasında, kitabi direnişle gerçek direniş arasındaki farkları; bu diller arasında tercümede kaybolanları ve yol açtığı felaketleri konu eder Beynelmilel. Sırrı Süreyya Önder, yaşadığı süre boyunca bu tercümede kaybolanların en yetkin ve kalpten çevirmenlerinden biri oldu. Hitabeti, hayat tecrübesi ve o asla öğrenilemeyecek, kalpten kalbe tercüme istemeyen yolları yürüme becerisiyle çok sevildi. Beynelmilel, işte bu yetkinliğin izlerini taşıyan, hem güldüren hem yaralayan bir film. Upuzun bir “keşke yaşasaydı da…” listesinin sonuna, “başka filmler de çekebilseydi” cümlesini ekleten bir film.
Ama benim filmi sevmemin bir başka sebebi daha var. Beynelmilel, tüm bu hasletlerinin yanında bir de baba-kız filmidir. Anası doğumda ölmüş bir kız çocuğu ve onun babasına duyduğu sevgiyi, babasının onu ezbere bildiği bir kaderden korumaya çalışırken yaptığı fedakarlıkları anlatır. Uyurken yanına gidip babasının ellerinin nasırlarına merhem sürer Gülendam. “Hödük bir baba olmamaya gayret ettim” diyen Önder’in şefkatini, onun bırakın hödüklüğü, tüm ülke kızlarının imrendiği babalığının da ipuçlarını taşır.
“Film çekmek istiyorsanız iki şey sizde var mı bakın: Merak ve itiraz. Bunlar sizde yoksa ne kendinize ne başkalarına zulmedin” der Önder. Beynelmilel’de merak da vardır, itiraz da. Onları taşıyan bir sinemacıdan mirastır bize; kalpten gelir, kalbe yerleşir.
Beynelmilel, Prime Video ve Gain platformlarında izlenebilir
* Beynelmilel, Sırrı Süreyya Önder ve Muharrem Gülmez ortak yönetmenliğinde çekilmiştir.
Binnaz Saktanber kimdir?
Ankara'da doğdu. Tevfik Fikret Lisesi ve başarı bursuyla okuduğu Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. Gazeteciliğe okul yıllarında Sabah Gazetesi ve Turkish Daily News'da çalışarak başladı.
Fulbright bursuyla gittiği ABD'de The City University of New York'ta siyaset bilimi üzerine lisansüstü eğitimini tamamladı. New York'ta yaşadığı yıllarda Türkiye'nin ilk bloglarından Loonybinsblog'u kurdu, Radikal İki, Birikim, Bant Mag. gibi yayınlarda yazı ve makaleleriyle yer aldı. Aynı zamanda The Museum of Modern Art, The Metropolitan Museum of Art, Film at Lincoln Center, Carnegie Hall gibi kurumlarla film, görsel sanatlar ve performans sanatları üzerine projeler geliştirdi ve yönetti.
2012'de Türkiye'ye dönüşünden itibaren politika ve kültür-sanat alanındaki yazılarıyla The Guardian, CNN International, Roar Magazine gibi uluslararası yayınlar için yazdı, Witte de With Review'un İstanbul temsilciliğini yaptı. Cumhuriyet ve Hürriyet gazetelerinde popüler kültür, televizyon ve sinema üzerine yazdı. 2021-2024 yılları arasında haftalık yazı ve röportajlarıyla Gazete Oksijen 'de yer aldı. Eylül 2024'te T24 ailesine katıldı.
|