07 Haziran 2021

Soylu ne demek istedi? Ekonomi Temmuz'da "atağa" kalkarsa dolar ne olur?

Soylu "Temmuz'da atağa kalkmaktan" söz ederken gerçekten düşük faizi ve kredilere dayalı hormonlu büyümeyi mi kastediyor, iktidarın gündeminde bir erken seçim planı mı var, henüz bilmiyoruz

Hafta sonu Süleyman Soylu'un ne demek istediğini düşündüm durdum. İçişleri Bakanı, Afyon'da düzenlediği mitingde hiç yapmadığı bir şeyi yaparak ekonomiye girdi ve "Temmuz ayından itibaren ülkemin ekonomisi öyle bir atağa kalkacak, öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki, etrafımızdaki Almanya'sı, Fransa'sı, İngiltere'si, İtalya'sı ve hele o her şeye burnunu sokan ABD'si de çatlayacak, patlayacak" dedi

Ondan birkaç gün önce de Cumhurbaşkanı Erdoğan televizyon canlı yayınında, "Faizleri düşürmemiz şart. Temmuz Ağustos buraları bulacağız ki faiz düşmeye başlasın" demişti.

Temmuz ayında ne olacak?

Erdoğan ve Soylu'nun sözleri, iktidarın ekonomide bir vites değişikliğine hazırlandığı izlenimini veriyor. Öyle ya, bir şeyler yapmak zorundalar, zira AKP'nin oyları şıpır şıpır eriyor. Karadeniz'de doğalgaz rezervi, Taksim'de açılan camii, ekonominin yüzde 7 büyümesi vatandaşın bir kulağından girdi, öbür kulağından çıktı. Aksoy Araştırma'nın verilerine göre AKP'nin oy oranı, kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 32.3'e inmiş durumda. Başka anketler de iki puan aşağı, üç puan yukarı benzeri bir tabloyu ortaya koyuyor.

Oylardaki erimenin sebebi belli: İşsizlik ve enflasyon. Süleyman Demirel'in veciz sözündeki "tencere". (Demirel şöyle demişti: "Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur.")

Yine Aksoy Araştırma:

 

Tayyip Erdoğan, hayat pahalılığının nasıl çözüleceğini yukarıda sözünü ettiğim canlı yayında şöyle anlattı: "Faiz yükünü biz yatırımların üzerinden kaldırırsak, maliyetlerin üzerinden kaldırırsak, ondan sonra maliyet enflasyonunu tetikleyen faiz olduğu için orada da bir rahatlama dönemine girmiş olacağız. Bütün mesele maliyet enflasyonundan faiz yükünü kaldırmaktır."

Peki ya işsizlik? Orada da iktidarın ne yapacağını geçtiğimiz yıllardan biliyoruz: Faiz indirilecek, ekonomi hormonlu bir şekilde canlandırılacak.

Bunu ne zaman yapsalar konut, mobilya, beyaz eşya, yatak yorgan, bardak çanak satışları gerçekten de arttı. O aralıkta seçime gittiler ve istediklerini aldılar.

Misal, 2018 seçimlerinde böyle olmuştu. Çok değil, seçimden bir ay sonra ekonomi duvara çarptı, dolar aldı başını gitti ama atı alan çoktan Üsküdar'a geçmişti.

AKP aynı yöntemi tekrar dener mi? Bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Ekonomi ne zaman hormonlu şekilde canlandırılsa dolar patlıyor.

Bunun son örneğini geçen yaz gördük: Kredi muslukları açıldı, Türkiye açık ara dünyada kredilerin en fazla arttığı ülke oldu.

REEL KREDİ BÜYÜMESİ (2020, birikimli)

Mavi: Türkiye
Turuncu: Gelişmekte olan ülkelerdeki en hızlı artış
Yeşil: Gelişmiş ülkelerdeki en hızlı artış
Kaynak: Dünya Bankası 

Bu sayede 2020'nin ikinci çeyreğinde, önceki çeyreğe göre yüzde 11 küçülen ekonomi üçüncü çeyrekte (çeyreksel bazda) yüzde 15.9 büyüdü.

Ama talep hormonlu şekilde artınca ithalat ve cari açık patladı. Cari açık da doları patlattı. 2020 baharı boyunca 6.85 TL civarında tutulan dolar Ağustos başında önce 7 TL'yi, sonra 8 ve 8.50 TL'yi geçti. Yani ekonomi duvara tosladı.

Süleyman Soylu "Temmuz'da atağa kalkmaktan" söz ederken gerçekten düşük faizi ve kredilere dayalı hormonlu büyümeyi mi kastediyor, iktidarın gündeminde bir erken seçim planı mı var, henüz bilmiyoruz.

Ama bir şeyi artık biliyoruz: Plan eğer buysa, dolar bir süre sonra alır başını gider. Tasarruflarınız dolar, Euro, altında duruyorsa, acele etmeyin, bekleyin.

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?