10 Mayıs 2021

Altın neden yükseliyor?

Birikimini altında tutan kazandı. Parasını TL'de tutan kaybetti

Biz geçen hafta 128 milyar doların izini sürerken (Bkz. 128 milyar doları satma fikri sahiden Boğaziçili iki ekonomistten mi çıktı?) ve eski bir sosyalist parti liderini uğurlarken (Bkz. Bir komünistin ölümü) altının ons fiyatı dünya piyasalarında 3 ay aradan sonra yeniden 1.800 doları geçti. İçeride de gram altının fiyatı 485 TL'ye yükseldi. Oysa çok değil iki ay önce gram altın 400 TL'ye, bir ay önce de ons fiyatı 1.700 dolara inmişti. Altın neden yine yükseliyor? Yatırımcıların geçici hevesi mi? Illuminati mi devreye girdi?

Her makro ekonomik olay gibi altındaki yükselişin arkasında da başka ekonomik olaylar var. Geçen hafta Amerikan ekonomisiyle ilgili iki önemli gelişme yaşandı. Ve bu iki gelişme altındaki yükselişi tetikledi.

1) Amerikan Hazine Bakanı Janet Yellen geçen hafta önce faizin yakında artırılması gerektiğini söyledi. Sonra sözünü geri alıp ufukta yüksek enflasyon tehlikesi olmadığını, daha uzun bir süre faiz artırımına gerek görmediğini kaydetti.

2) Amerika'da nisan ayında beklenenden daha az sayıda insanın işe girdiği öğrenildi.

Bu iki gelişme, zaten cazibesini yitirmekte olan doların daha da gözden düşmesine yol açtı. (Bunun sebebine birazdan geleceğiz.) Doların zayıflaması altını daha da yukarı itti. Çünkü dolar, altının baş rakibi.

Altın ve dolar piyasalarda "güvenli liman" olarak değerlendiriliyor. Yani savaş, salgın gibi kriz dönemlerinde ayakta duruyor ve yatırımcısına koruma sağlıyorlar.

Ama doların altına karşı bir üstünlüğü var: Faiz veriyor. Kilit nokta işte bu.

Kısa bir süre öncesine kadar Amerikan devlet tahvillerinin faizi yükseliyordu. 10 yıllık tahvilin faizi 1.70'e kadar çıkmıştı. Bu gelişme doların cazibesini artırmıştı. Ama son haftalarda Amerikan tahvil faizi yine düşüşe geçti, 1.57'ye kadar geriledi. Geçen yıl pandemi patladığında 100 seviyesinin üzerini gören Dolar Endeksi de (Dolar Endeksi: Doların değerini 6 güçlü para karşısında izleyen endeks) yeniden 90 seviyesine indi.

Dolar düşünce ne oldu? Doğru tahmin ettiniz, rakibi altın yükselmeye başladı. (Pandeminin başında dolar tüm dünyada yükselişe geçtiğinde bunun tersi olmuş, altın düşmüştü.)

Amerikan Hazine Bakanı Yellen'ın geçen hafta faizi artırmaya gerek olmadığını söylemesinin doların cazibesini neden azalttığı sanırım anlaşıldı.

Peki Amerika'da istihdamın zayıf büyümesiyle altın arasında nasıl bir ilişki var? İstihdamdaki yavaşlama, Amerikan ekonomisinin beklendiği kadar hızlı büyümediğinin işareti. Malum, ekonomi hızlı büyüdüğünde enflasyon artar; enflasyon tırmanışa geçince faizi artırmak kaçınılmaz olur. İstihdamdaki yavaşlama, Amerika'da yakın gelecekte enflasyon tehlikesi olmadığını gösterdi. Bu da "Amerikan Merkez Bankası gevşek para politikasını sürdürecek" şeklinde yorumlandı. Bu gelişme doların cazibesini azalttı. Altına yaradı.

Altının ons fiyatının 1.800 doları geçmesinin sebebi işte bu. Peki gram altının 485 TL'ye çıkmasının sebebi de bu mu? Evet ama gram altındaki yükselişin bir sebebi daha var: Dolar/TL'nin yükselişi.

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın görevden alınıp yerine Şahap Kavcıoğlu'nun atanmasından bu yana dolar, TL karşısında yaklaşık yüzde 13 değer kazandı. Petrol gibi altının fiyatı da uluslararası piyasada belirleniyor. Dolar artınca Türkiye'de altının fiyatı artıyor.

Özetle, hem altının uluslararası piyasadaki fiyatı arttı, hem doların TL karşısında değeri yükseldi. Bu iki gelişme, gram altının iki aydan kısa sürede 400 TL'den 485 TL'ye çıkmasına yol açtı. Birikimini altında tutan kazandı. Parasını TL'de tutan kaybetti.

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?