25 Ağustos 2024

RU, Aşkın yaşı var mı?

Psikolojik desteğe ihtiyacı olmayan bir genç, kendisinden 20 yaş büyük bir kadına âşık olamaz mı?

Kadınların kendilerinden yaşça büyük erkeklere âşık olmaları gerektiği yazılmamış bir kanundur. Bilge kocaların, kariyerlerinin başındaki genç eşlerine kol kanat germesi ve yol göstermesi beklenir. Erkek egemenliği, evliliklerdeki yaş farkı sayesinde pekişir. Oysa esas kızın esas oğlandan yaşça büyük olduğu senaryolar, aşkın kanunlarını sorgularken eril güce meydan okur.

Netflix filmi Bir Aile Meselesi'nde kocasını kaybetmiş bir yazar (Nicole Kidman), kendisinden genç bir film yıldızına âşık olur. Amazon Prime filmi Sen İhtimali'nde ise boşanmış 40 yaşında bir sanat galerisi sahibi (Anne Hathaway), 24 yaşındaki bir pop şarkıcısına tutulur. Zeki ve güzel kadınlar, yaşlarıyla barışıktır. 2024 yapımı bu iki filmde erkekler, ne istediklerini bilen başarılı kadınlarla birlikte olabilecek kadar olgun. Öz güvenli kadınların hayatlarına hükmetmek yerine eşlik ederler.

İlişkilerde yaş farkını ters düz eden bu iki filmin popülerliğine rağmen RU'da Reyan (38) ve Uzer'in (18) aşkı tasvip edilmedi. Amerikan yapımlarında hoşgörüyle izlenen "aykırı aşk" hikâyesi, kendi kültürümüze yakıştırılmadı. Aksanı nedeniyle "yabancı" olduğu düşünülebilecek Reyan ile "Türk kadını oğlu yaşındaki erkeği sevemez." yargısı ister istemez desteklense de dizi tepki çekti. Oysa Meryem Uzerli ve Burak Berkay Akgül arasındaki kimya öyle güzel tutmuş ki ben yaş farkına dikkat etmedim.

"Reyan ve Uzer birlikte olacak mı?" sorusuna dayanmayan senaryoda aşıklar ilk bölümde kavuşur. Urla'da geçen hikâyenin tek konusu yaş farkı değil. Her yaştan her cinsiyetten karakterlerin ilişkilerini izleriz. Herkesin hayat mücadelesi farklıdır. Gündemde üniversite sınavı, kanser, ailevi sorunlar ve restoran işletmeciliği gibi elzem konular varken sevgililerin yaşı, kimsenin pek umurunda değil.

Taylan Yapıcı ve Yeşim Çıtak'ın senaryosunu yazdığı GAİN dizisinde yaş, ilişkinin ömrünü belirlemez. RU restoranın ortakları Reyan ve Emir'in (Emre Karayel), yaşları yakın olsa da aralarındaki mesafe derin. Emir'in karısına emretme arzusu evliliklerini bitirir. Restoranın mutfağında sevgilisiyle sevişirken yakalandığında bile karısını sıkıcı olmakla suçlar. Hatasını kabul etmek yerine kibriyle üstünlük taslar. Demek ki mutlu ve huzurlu bir ilişkinin anahtarı, sevdiğimizin yaşında saklı değil.

[Spoiler içerir.]

Başarının sırrı da yaşta değildir. Gençlerin yetenekleri çoğu zaman azımsanır. RU'nun yeni şefi Uzer olduğunda çalışanların çoğu bir "veledin" buyruğu altına girmek istemez. İstifa edip Emir'in yeni restoranında işe girerler. Emir, hafife aldığı "deneyimsiz" Uzer'in, RU'yu batıracağına emindir. Liseden yeni mezun olmuş bir gencin iyi bir şef olabileceğine inanmaz. Oysa yemek eleştirmenlerinden tam not alan Uzer, mekânı canlandırır.

Şefliğe yakıştırılmayan Uzer ve 38 yaşındaki sevgilisi, huzuru neden lezbiyen bir çiftin yanında bulur? Toplumun aşk kanunlarına karşı savaşan iki çift, birbirlerini anlar. İki kadın bir karavanda gözlerden uzaktır. Kasabaya inip kalabalığa karışmazlar. Uzer ve Reyan ile sahilde tanışırlar. Toplumun ön yargılarıyla mücadele eden dört kişi, birbirlerini sorgusuz kabul ederler.

Genç şefin stres altındayken geçirdiği ataklar, bizi final sahnesine hazırlar. Uzer'in birlikte yaşadığı kanser hastası annesinin aslında ölmüş olduğunu fark ederiz. Reyan'ı, merhum annesiyle tanıştırmak için yemeğe çağırır. Üç kişilik bir sofra hazırlar. Anne ve oğulun hayali sohbetine şahit olan Reyan'ın şaşkın bakışlarıyla dizi biter.

Ancak annesinin ölümünü kabullenememiş bir gencin, 38 yaşındaki bir kadını sevebileceği mesajı verilir. Uzer'in Reyan'a olan aşkı, anne özlemine indirgenir. Dizi, "Bir erkeğin annesi yaşındaki bir kadına tutulması için akli dengesini yitirmiş olması lazım." yargısını belki de fark etmeden destekler. İsmi "becerikli, akıllı kişi" anlamına gelen Uzer'i "hasta" addederek seyircinin yaş farkına göstereceği tepkiyi yumuşatır.

Psikolojik desteğe ihtiyacı olmayan bir genç, kendisinden 20 yaş büyük bir kadına âşık olamaz mı? İkinci sezonda daha cesur bir RU izlemek dileğiyle.

Naz Bulamur kimdir?

Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur, Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünden mezun oldu ve Yeditepe Üniversitesinde İngiliz Tiyatrosu üzerine yüksek lisans yaptı. University of Wisconsin-Milwaukee'de Edebiyat Çalışmaları dalında doktorasını tamamladıktan sonra akademik kariyerine Boğaziçi'nde başladı.

Çağdaş romanda İstanbul temsillerini incelediği Tales of Istanbul in Contemporary Fiction (2011) adlı doktora tezi, Edwin Mellen Press tarafından yayımlandı. Victorian Murderesses: The Politics of Female Violence (Cambridge Scholars, 2016) başlıklı kitabı, 19. yüzyıl İngiliz romanlarında kadın katillere odaklanır ve kadınların ekonomik ve kanuni hakları olmadığı için şiddete başvurduğunu savunur.

Amerikalı, İngiliz, Türk yazarlar (Elif Şafak, Julia Kristeva, Orhan Pamuk, A. S. Byatt, Edith Wharton, Elizabeth Gaskell, Erendiz Atasü, Theresa Cha, Martin Amis) üzerine yazdığı makaleler, uluslararası akademik dergilerde yer aldı. Boğaziçi Üniversitesinde roman, tiyatro, edebiyat teorisi dersleri veren Bulamur, feminizm, oryantalizm ve kültürel çalışmalar ışığında kitap, film, dizi eleştirileri yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Longlegs, bir ayrımcılık “Cambaz”lığı

Cambaz’ı bir çocuğun perspektifinden gösteren sahnelerde katilin yüzünün yarısını görürüz. Ajan Lee’nin çocukluk travması, failinin yarım yamalak ekrana gelen görüntüsüyle yansıtılır. Fakat bu detay dışında kurgu sıradan

Faruk, kameranın gölgesinde bir baba kız ilişkisi

Gerçek ve kurguyu buluşturan film, bizi toplumsal duyarsızlığımızla yüzleştirir. Yönetmen, kendi aile tarihini hikâyeleştirirken evsizliğimizi de başarıyla resmetmiş

Dr. Mürüvet Esra Yıldırım ile yılın metni adayı Selmin Zeki Hanım üzerine

"'Hasta adam' Avrupa tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine yakıştırılmış bir ifade. Selmin Hanım da 'hasta adam'ın kızı olarak Osmanlı’nın tüm hastalıklarını kendinde taşıyor. Aslında çağdaşı olan herkes bu hastalıktan payına düşeni alıyor diyebiliriz çünkü o dönem hep kesintilerden, 'yarım'lardan oluşuyor"

"
"