02 Şubat 2022

Kanadalı TIR şöförlerinin protestosu Türkiye'de yapılsaydı...

Yüz kadar TIR şöförünün başlattığı aşı karşıtı protestoya Trudeau karşıtları eklenince olaylar büyüdü. Güvenlik nedeniyle başbakan Trudeau ve ailesinin ikematgahı değiştirilirken, akıllara "Protestolar Türkiye'de olsa neler yaşanırdı?" sorusu geldi

Pandemi döneminde dünyanın birçok ülkesine girebilmek için çift aşılı olmak gerekiyor. Ancak bu zorunluluk yakın zamana kadar işi nedeniyle yolculuk yapmak durumunda olan kişileri kapsamıyordu. 2020'nin son aylarında çok hızlı bulaşan ve hasta eden Omicron varyantının çıkması pandemi kurallarında da bazı değişikliklere neden oldu.

Trudeau hükümeti bu ayın başlarında, ABD-Kanada sınırını sık sık geçmek zorunda olan kamyon şoförlerine iki alternatif sundu. "Ya çift doz aşınızı olacaksınız. Ya da aşı olmak istemiyorsanız, ülkeye döndükten sonra 14 gün karantinaya gireceksiniz." Her iki alternatifi de kabul etmeyen bir grup TIR şoförünün başlattığı protestoya, Trudeau karşıtları destek verince olaylar beklenmedik bir şekilde büyüdü. 

Yüzler binlere, binler on binlere ulaşıyor

Kendilerine "Özgürlük Konvoyu" adını veren TIR şoförleri, ülkenin batısından doğusuna doğru ilerlerken çığ gibi büyümeye başladılar. Sosyal medyaya yansıyan görüntüler, kamyonlara birçok aracın refakat ettiğini, geçiş yaparken yol kenarlarında ve üst geçitlerde toplanan insanlar tarafından alkışlandıklarını gösteriyor. Bu kişilerin bir kısmı ellerinde Kanada bayrakları, bir kısmı da Başbakan Trudeau'yu eleştiren pankartlar taşıyor. Yüzler, hızlıca binlere ulaşıyor.

Konvoy, Cumartesi günü (29 Ocak) başkent Ottawa'ya ulaşıyor. Kamyon şirketi sahibi ve aynı zamanda kamyon şoförü olan Harold Jonker BBC'ye yaptığı açıklamada, "Özgür olmak istiyoruz, kendi seçimlerimizi yapabilmek istiyoruz ve umut istiyoruz. Hükümet bunu elimizden aldı" diyor. Buraya kadar protestolar barışçıl ve medeni bir şekilde ilerliyor.

Binlerce protestocu Cumartesi günü başkent Ottawa'da Covid-19 aşı zorunluluğunu ve pandemi kaynaklı diğer halk sağlığı kısıtlamalarını protesto etmek için toplandı

Hey Justin! Senin için buradayız bebeğim

Ancak Ottawa'ya varıldığında binler, on binler oluyor. Yollar kapanıyor, başkent adeta kilitleniyor. TIR şöförlerinin ilk baştaki talepleri sınırı geçerken aşı zorunluğunun kaldırılmasıyken, iş bir anda ülke çapındaki tüm pandemi kurallarının kaldırılmasını talep etmeye varıyor. Protestolar nedeniyle Başbakan Justin Trudeau ve ailesi Ottawa'daki başbakanlık konutunu terk ederek gizli bir lokasyona taşınıyor. 

Cumartesi akşamı televizyonda bir protestocunun gülerek"Hey Justin! Senin için buradayız bebeğim. Kapıyı açsana" diyerek başbakanın kapısına dayandığı görüntüleri şaşkınlıkla izliyorum. Bünye alışmış bir sonraki sahnede, TIR şoförlerinin üstüne tazyikli su sıkılmasını, biber gazı atılmasını, efendime söyleyeyim kendilerine copla girişilmesini, ters kelepçe takılarak tutuklanmalarını filan bekliyor, ama hiçbiri olmuyor. Ottawa polisi protestoların barışçıl geçmesini umduğunu söylüyor ve başbakanın kapısını yumruklanmasına dahi ses çıkarmıyor.

Meçhul Asker mezarında dans

Ancak pek de öyle olmuyor. Aynı gün bir grup protestocu araçlarını Kanada'da kutsal kabul edilen Ottawa Ulusal Savaş Anıtı'ndaki Meçhul Asker Mezarı alanına park ediyor. Bununla da yetinmiyor, Meçhul Asker Mezarı'nın üzerinde dans ediyorlar. Ottawa Belediye Başkanı Jim Watson, olayı "Tam bir saygısızlık" olarak değerlendiriyor ve araçları çektiriyor. General Wayne Eyre görüntüler karşısında çileden çıkıp, "Bu askerler Kanadalıların temel hak ve özgürlükleri için, en çok da ifade özgürlüğü için savaşıp öldüler. Ama bunun için değil. Bunu yapanlar kendilerinden utanmalı" diyor.

Terry Fox'un eline aşı karşıtı pankart

Yine Kanada'nın ulusal kahramanlarından biri kabul edilen, kanser hastalarına bağış toplamak amacıyla Umut Maratonu başlatarak Kanada'yı bir baştan bir başa teki protez olan bacağıyla 3339 mil koşarak, 143 günde geçen ve maratonu tamamladıktan kısa bir süre 17 yaşında kansere yenik düşen atlet Terry Fox'ın heykelinin eline aşı karşıtı pankart tutuşturuluyor, kafasına şapka takılıyor ve boynuna ters çevrilmiş Kanada bayrağı asılıyor.

Protestocularının bazıları Covid-19 sağlık önlemlerini Nazi zulmü altındaki Yahudilerin yaşadıklarına benzeterek, protesto pankartlarına gamalı haç çiziyor.

Kanada'nın 6 Ocak'ı mı?

Hâl böyle olunca olaylar yüz kadar TIR şoförünün işlerini yapamadıkları gerekçesiyle pandemi kurallarını protesto etmesinden çıkıp, Kanada'nın 6 Ocak'ına benzetilmeye başlanıyor. Hatırlarsanız, 6 Ocak 2020 günü bir grup Trump taraftarı Başkanlık seçimlerini Biden'ın kazanmasının ardından, seçim sonuçlarını kabul etmeyerek Kongre Binası'na baskın yapmıştı. Trump bu isyancıları önce motive etmiş, kongre binasında silahlar konuşunca geri çark etmiş fakat olayların kontrolden çıkmasına engel olamamıştı. Özgürlük Konvoyu protestosunu, Kanada dışında ilk destekleyen isimlerden birinin Donald Trump Jr. olması tesadüf değil sanırım.

120 bin TIR şoförünün yüzde 90'ı aşılı

GoFundMe'de düzenlenen bir kampanyada 99 binden fazla bağışçıdan 7 milyon Kanada Doları'nın üzerinde bir bağış toplanması, Kanada'da 5 yaş üstü çift doz aşılanma oranının yüzde 82 olması, sınırda görev yapan 120 bin TIR şoförünün yüzde 90'ının aşılı olması gibi faktörler de, işin aşı kurallarını protesto etmeye çalışan birkaç yüz tır şöförünün ötesinde olduğunu söylüyor. Medyada Muhafazakâr Parti Lideri Erin O'Toole kastedilerek, protestocuların muhafazakâr politikacılar tarafından desteklendiği, bu nedenle sayılarının hızlıca yüzlerden on binlere çıktığı haberleri yer alıyor.

TIR şoförlerinin bazıları durumdan rahatsız

Pazar akşamı, olayların şekil değiştirdiğini gören "Özgürlük Konvoyu" organizatörlerinden bazıları katılımcıları hükümet binalarına girmemeleri, polis memurlarına saygısızlık etmemeleri, gergin durumları tırmandıracak şekilde davranmamaları konusunda uyarıyor ve tehdit veya şiddet eylemleri olursa hedeflerine ulaşamayacaklarını belirtiyor.

Covid pozitif çıkan Trudeau: "Geri adım atmayacağız"

Başbakan Trudeau'dan beklenen açıklama pazartesi günü geliyor. Trudeau, "Kanadalılar, hafta sonu başkentimizde gerçekleşen bazı tiksinç protestolar karşısında şaşkına döndü. İfade ve protesto özgürlüğü demokrasinin temel taşlarıdır. Ancak Nazi bayrağı dalgalandırmak, vandalizm ve savaş anıtlarına saygısızlık yapmak değildir. Bu protesto gerçeklerin inkarıdır. Kendilerine boyun eğmeyeceğiz." diyerek her zamanki üslubundan daha sert bir üslup takınıyor ve protestocularla görüşmeyi reddetiyor. Trudeau sözlerine geri adım atmayacaklarını, Kanada insanın bu olmadığını, amacının Kanadalılarla birlikte bu pandemiyi atlatmak olduğunu söyleyerek devam ediyor ve Muhafazakâr Parti lideri Erin O'Toole'un ismini açıkça belirterek "O'Toole bu olayda kimi desteklediği konusunda dikkatli olmalıdır. Zira desteklediği kamyon şoförleri değil." diyor. Trudeau açıklamalarından sonra Covid pozitif çıktığını ama hastalığı hafif geçirdiğini ve evden çalışmaya devam ettiğini de söylüyor.

Karışmak gibi olmasın ama...

Pazartesi günü polis, Ulusal Savaş Anıtı'ndaki Meçhul Asker Mezarı üzerinde dans edenler de dahil olmak üzere bildirilen birçok olayla ilgili soruşturma başlatıyor. Ottawa polis şefi Peter Sloly, kuvvetlerinin dört tehlikeli ve zorlu gün boyunca binlerce büyüme potansiyeli olan olayla uğraştığını, fakat polis ve protestocular arasında gerginlik yaşanmadığını, isyan çıkmadığını, yaralanma ve ölüm olmadığını belirtiyor. Şu sıralar Parlemento binası önündeki kalabalık azalmış durumda ama bazı protestocular ısrarla istediklerini alana kadar binanın önünden ayrılmayacaklarını söylüyor. 

Önümüzdeki günlerde durum ne olur bilmiyorum ama ister istemez içimden Kanada polisine "Bak kardeş, bu protestolar Türkiye'de olsa, sonuç bu bu olurdu. Yani koskoca başbakanın kapısına "Bebeğim, senin için buradayız" filan diyerek dayanmak... Karışmak gibi olmasın ama... Siz bilirsiniz. Belki vizyonunuz gelişir." diyerek birkaç haber linki göndermek geliyor. Şaka bir yana Kanada polisi olayları müthiş bir sakinlik ve sağduyuyla yöneterek adeta meslek dersi veriyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Dış politikalar uzmanı Ziya Meral: Yeni bir Cumhuriyet mutabakatına ihtiyacımız var

Geçtiğimiz haftaki yazımda AKP seçmeninin tercihini değişimden yana kullanması için "Daha ne olması gerekirdi?" diye bir soru sordum. Bu hafta sizden gelen cevapları derledim ve Kraliyet Birleşik Kuvvetler Enstitüsü (RUSI) ve Avrupalı Liderler Netwörkü kıdemli uzmanı akademisyen-yazar Ziya Meral ile konuştum

Daha ne olması gerekirdi?

14 Mayıs Seçimleri'nin ardından aklımda tek bir soru var. Erdoğan seçmenlerinin değişim istemesi için daha ne olması gerekirdi?

Prof. Dr. Selçuk Şirin: İyi ebeveynlik, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar

Çocuklarım ilk oylarını kullanırken aklıma yazar-akademisyen Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamızın bir röportajımızda söylediği "İyi ebeveynlik bilinçli seçmen olmakla, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar. Siyasete karışmıyorsan, siyaset senin çocuğunun geleceğine karışır." lafı geliyor. Tarihi seçime günler kala kendisiyle temasa geçiyor, görüşlerini soruyorum