02 Nisan 2020

Sohbettir, okumasanız da olur…

Kendime gaz veriyorum. "Koçum Aydın, sen koronaya teslim olacak delikanlı mısın? Haydi koçum diren"

Üşüyorum… Çok üşüyorum…

Öksürük? Evet epey güçlü öksürüyorum. "Ama Koronavirüs için kuru öksürük" demişlerdi. Benimki balgamlı öksürük. Öyleyse Korona değilim.

Birden ekranda bir profesör (daha aşağı akademik rütbelilere artık kulak vermiyoruz) fetva veriyor "Öksürüğün kendisi önemli. Balgamlı ya da kuru, çok da önemli değil" .

Haydaaaaa, öyleyse koronayım…

Bir prof. arkadaşım, hem de çok yakın bir arkadaş, telefonda azarlıyor "Saçmalama lan. Kas ağrın yok. Ateşin yok. Katır gibisin. Üşütmemeye bak…"

İyi peki, korona değilim.

Ama üşüyorum. Kalın bir yorgan, üstüne kalın bir yün battaniye ve altında tirtir titreyen ben…

Kendime gaz veriyorum. "Koçum Aydın, sen koronaya teslim olacak delikanlı mısın? Haydi koçum diren."

Bu, sabahtan beri dördüncü yazı hamlesi. İlk üçü başarısız oldu. Bir paragraf bile yazamadan tumba yatak dedim.

Oysa devletin yardım kampanyası başlatması ve "Haydi pamuk eller ceplere" diye kampanya düğmesine basması ve "Biz bize yeteriz" gibi firaklı bir slogan eşliğinde para toplamaya başlaması üstüne sayfalar ve sayfalar dolusu yazmayı gerektiren yürekler acısı bir adım.

Mesela devlet deyince "Asya despotik devleti"ni anlayan yani vermeyen hep alan, vermeyeni döven, cezalandıran, anasından doğduğuna pişman ettiren bir devlet zihniyetinden söz ediyorum.

Sorsan. "Asya despotik devleti" ne demektir desen, "Hönk" diyecek, diyecekler. Bunun Marksist bir kavram olduğu üstüne açıklamalar yapmanın anlamı da yok, yararı da yok. Ama "Bu despotik devlet geleneğini, vermeyen alan, hep alan devleti" içgüdüleri ile, bezirgan ruhlarının derinliklerine yerleşmiş güçlü alışkanlıkları ile duraksamadan uygulamaya sokuyorlar.

Yardım mı örgütlenecek, bunu devlet yapar? Yerel yönetimler hadlerini bilmelidirler. Yoksa devlet içinde devlet olur(larmış).

O toplanan paralar ne olacak, kimlere hangi terazide tartılarak dağıtılacak? Bunu soranın despotik Asya devletinde dilini keserler. Devlet bu, ister fakirlere verir, ister köprü, havalimanı müteahhitlerine, ister devlet medyasında çanak yalayan zavallılara verir. Hesap istemek suçtur.

Hem yardım kampanyası açmayıp da ne yapacaklar? Paralar bitti paralar.

İdlip’de paralı askerler var. Her ay tıkır tıkır maaşları ödeniyor. Dahası ÖSO denen çapulcu çetelere de düzenli maaş ödeniyor. Diyanet bütçesinden haberiniz var mı sizin?

Buna para mı dayanır.

* * *

Bitmedi… Daha Almanya’nın 850 milyon Euro’yu ihtiyacı olan her yurttaşa dağıtışı; Trump uğursuzunun bile 3 trilyon dolar para basıp işsizlere dağıtma kararı var.

Ama bende pek hâl kalmadı.

Dedim ama bu daldan dala bir sohbet yazısıydı, okumasanız da olurdu.

Ben uyumaya gidiyorum…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim