02 Temmuz 2020

Muhalif gazeteler, TV’ler, sosyal medya… Sıradaki lütfen…

Sosyal medyayı "kaldırmak" kararını yine dün bizzat AKP Reisi ilan etti. Sırada ne var sizce?

AKP Reisi Tayyip Erdoğan kızının doğumu üstüne aşağılık ötesi tweet'ler atanları işaret ederek ("bahane ederek" diye okumanız daha doğru olur) farklı anlaşılması mümkün olmayan çok net cümlelerle seslendi:

- Niçin YouTube, niçin Twitter, niçin Netflix şu bu gibi sosyal medyalara karşı olduğumuzun ne demek olduğunu anlıyor musunuz? İşte bu ahlaksızlıkları ortadan kaldırabilmek için. Sosyal medya düzene sokulmalı. Bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz.

Gerçi Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın başındaki devlet memuru bu açık seçik cümlelere kılıf bulmaya çabaladı ama nafile çabaydı. Nafile oluşu İletişim Başkanı’nın yeteneksizliğinden değil. Ne yapsa, ne kadar çabalasa Tayyip Erdoğan’ın sözlerini başka bir anlama taşımak mümkün değildi de ondan.

Oysa o sosyal medya kurumlarının Türkiye’de de kurumlaşmalarını, gelirlerinin vergilerini ödemelerini sağlayacak yasal bir düzenleme yapılmasına itiraz edecek kimse olmasa gerek.

Keza o tür medyalarda kol gezen cinsel istismar, müstehcenlik, kumar, dolandırıcılık, hakaret gibi suçları işleyenleri de devletin denetleme kurumları izler, bu mesajları ya da fiilleri işleyenleri savcının karşısına diker; suç hukuken kesinse cezalandırır…

Ama AKP Reisi'ni böylesi hukuksal ve demokratik önlemler kesmiyor. O sosyal medya denen iletişim ve paylaşım kanallarından bütünüyle kurtulmak istiyor.

Neden?

Soruyu sadece Twitter YouTube, Netflix, Facebook gibi "mecralar"la sınırlayarak ele alırsak doğru cevaplayamayız.

AKP Reisi'nin ve partisindeki elebaşıların kurtulmak istedikleri sadece sosyal medya kanalları değil. Muhalif olan, AKP iktidarının yokuş aşağı inerken freni patlamış kamyon gibi gidişini sergileyen, yapıp ettiklerine, mesela Orta Doğu’daki savaşçı ve yayılmacı politikalarına itiraz eden medya kanallarının tümü.

Yani sayıları çok az kalmış kağıda basılan bağımsız gazetelerden, yine sayıları çok az kalmış ama izlenirlik oranında açık ara ile AKP organı TV’leri sollamış haber televizyonlarından, halkın haber alma ihtiyacını karşılayan ve hakkını savunan internet gazetelerinden ve haber sitelerinden kurtulmak, onları kapatmak, susturmak istiyor.

Daha kestirmesiyle kendisine bağlı olmayan ve AKP organına dönüştürülmüş medya dışında kalan her türlü (evet her türlü) medyayı yok etmek hedefini önlerine koymuşlar.

Böylece iktidarları için dikensiz gül bahçesine kavuşmak, kamu kaynaklarını yağmalamaya, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir israfa kimsenin itiraz edemeyeceği, olup biteni sergileyemeyeceği, halkın haber alma hakkını ete kemiğe büründüremeyeceği bir medyasızlaştırma operasyonu uygulamak istiyorlar.

AKP organı yapamadıkları basılı gazetelerin resmi ilanlarını Basın İlan Kurumu’nun başındaki "memur – müdür" marifeti ile kestirdiler ve o gazetelerin önemli bir gelir kaynağını kuruttular.

Halk TV ve Tele 1’i beşer gün kapattılar. Bundan sonraki adımın lisans iptali ile bu iki TV kanalının tümüyle yok edilmesi olacağı artık herkesin bildiği bir sır.

Ardından sıra Fox TV’ye gelir mi? Bilmem. Ama gelirse kim şaşar?

Sosyal medyayı "kaldırmak" kararını da yine dün bizzat AKP Reisi ilan etti.

Sırada ne var sizce?

Soruya ben cevap vermeyeyim. Belki çocuksu bir önlem ama yine de tilkinin kuyruğunu akıllarına getiren ben olmayayım.

O yüzden soruyu kendiniz cevaplayın…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim