19 Mart 2020

AKP Reisinin akla ihtiyacı var, veriyorum…

Ben güvence veriyorum. Kimse itiraz etmeyecek, kimse sizi Suriye'den çekildiniz, savaşı bitirdiniz diye suçlamayacaktır

Günlerdir Koronavirüs'e karşı önlemleri ele alacak bir "Gündemi Koronavirüs değerlendirmesi olan bir doruk toplantısı düzenlenecek sonra da sözü Cumhurbaşkanı alacak, çok önemli açıklamalar yapacak" dediler.

Benim gibi kıdemli bir TV özürlüsünü bile ekran karşısına çivileyecek bir toplantıydı. Dört saat kadar sürmüş. Ne konuşulduğunu AKP Reisi'nden dinleyecektik. Tayyip Erdoğan beklerken salonda yerini alanlara göz atma, "Toplantıda kim var, kim yoktu; kim çağrılmış, kim çağrılmamıştı" sorusuna cevap bulmak büyük ölçüde mümkün oldu.

En kestirme deyimiyle söylersek, devletin dizginlerini elinde tutan resmi, yarı resmi ve fiili "büyüklerimiz" oradaydılar. Tam listeyi bilmiyoruz ama görebildiğimiz kadarıyla Bakanlar Kurulu'nun çelik çekirdeği (yani bütün bakanlar değil) oradaydı. Yüksek bürokrasinin en "yüksek" bürokratları, MİT Başkanı, Cumhurbaşkanlığı baş danışmanlarının -hepsi değil de- en ağır top olanları oradaydı. İş dünyasının kurumlarının başkanları oradaydı. Bir parti (AKP) sözcüsü Ömer Çelik oradaydı. Hatta Türkiye Barolar Birliği'ni "AKP yargısı"nın uyumlu bir halkasına başarıyla dönüştürmüş Metin Feyzioğlu da oradaydı.

Siyasi partilerin (en azından Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin) başkanları orada değildi. Bütün partilerden geçtim, ana muhalefet partisi CHP bile orada değildi. Türk İş, DİSK orada değildi. İnanmayacaksınız ama Koronavirüs sorununu değerlendirme toplantısında Türk Tabipler Birliği de orada değildi.

Annemin, komşumuz Rebeka Teyze'yi taklit ederek söylediği gibi "Sen, ben bizim oğlan, noz yabanciiii"…

Yani dün "Sen, ben, bizim oğlan devleti"nin yedekleriyle birlikte birinci takımı, aralarına yabanciii sokmadan toplandılar; Koronavirüs'e karşı alınacak özellikle ekonomik önlemleri konuştular ve AKP Reisi'nin ağzından 19 maddede açıkladılar.

AKP Reisi'nin önümüzdeki üç, dört haftayı az hasarla atlatırsak, ticari bağlamda Türkiye'nin uluslararası piyasa ve pazarlarda çok iyi fırsatlar elde edebileceğini söylediği cümleyi geçelim. Kitlesel ölümleri önlemenin yollarının arandığı, günlerde ticari hesapları öne çıkarmak, onları öncelikle vurgulamak en hafif deyimi ile bezirgan zihniyetin buralara da yansıması olsa gerek.

65 yaş ve üstü kişilere de ücretsiz kolonya ve maske dağıtılacağı "müjde"sini de geçelim, yoksa dalga geçeyim derken suç işleyeceğim…

Haydi "…Bu süreçte, adeta virüs ülkemize gelmekte niye geç kaldı diye dizlerini dövenler de çıktı" yollu cümlelere "Kimmiş bunla, söyleseniz de bilsek" diye sorup da abesle uğraşmayalım.

Amaaaa…

Ama Koronavirüs'e karşı önlemlerin omurgasını oluşturan 100.000.000.000 (ben yazarken zorlandım, siz kim bilir ne oldunuz), yani yüz milyar liralık bir kaynak ayrılmış ya, işte onu akıl erdiremedim...

Rakam bu kadar büyüyünce benim algı sınırlarımın dışına çıkıyor. O yüzden bizim Barış Soydan'a danıştım ve "Nereden baksan 15 milyar dolar. Var mı o kadar para" diye sordum. Cevap kısa ve netti:

- Yok abi. Mecburen borç bulacak…

* * *

İşte tam bu noktada, 100 milyar liralık "kalkan paket" için uluslararası tefecilerin kapısını çalıp kucağına oturmaktansa…

Hele hele "Yav 19 maddelik vaatlerimizi yerine getirecektik ama valla billa batı emperyalizmi bizi çökertmek için borç vermedi, vermeye razı olanlar ise faiz olarak neredeyse anamızın nikahını istiyorlar" diye kıvranıp kıvırmak zorunda kalmaktansa…

Kestirme, yalın, basit, hemen uygulanabilir, kimseye muhtaç olmadan, Putin'in kapısında dakikalarca ayakta beklemeden, Trump densizinin kirli ve kanlı hesaplarına ayak uydurmaya çabalamadan o 100 milyar liranın bulunabileceği bir önerim var:

Suriye macerasını hemen bitirin. Geri adım attığınızı, tükürdüğünüzü yaladığınızı söyleyemeyeceklerdir. Onlara "Koronavirüs'e karşı halkımızın sağlığını mı, yoksa Suriye'de milyarlarca doları bombaya, tanka, uçak benzinine, füzeye, İHA'ya, SİHA'ya, mermiye, silaha, ÖSO uğursuzlarının maaşına harcamayı mı tercih edecektik? Tabii biz halkımızın sağlığını tercih ettik" diye cevap verir anında susturursunuz.

Ben güvence veriyorum. Kimse itiraz etmeyecek, kimse sizi Suriye'den çekildiniz, savaşı bitirdiniz diye suçlamayacaktır.

Eyyy, AKP Reisi güvenceme güven. Bu kıyağımı da unutma…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim