02 Ağustos 2022

Kadın bisiklet devrimi

119 yıllık bir gecikmeyle yapılan TdF Femmes, eşsiz güzellikte bir karnavala sahne oldu. Kadın devriminin bir parçası olarak tarihe geçti. 1924'de adının sonundaki "a" harfini değiştirip, Alfonsino adında bir "erkek" olarak İtalya Bisiklet Turu'na katılan Alfonsina Strada'nın torunları, devam eden bir devrimin bayrağını bir adım ileri taşıdı

Eugène Delacroix'nın 1831'de yaptığı Özgürlük İnsanlığa Yol Gösteriyor tablosunda, özgürlüğü Marianne adında bir kadın temsil eder.

Tablonun sadece Fransa'da değil, bütün dünyada büyük etki yarattığı bilinir. Buna Türkiye de dahildir. Cumhuriyet'in 100 yıllık serüveninde Delacroix ile ilişkisi, inişli çıkışlı bir seyir izler.

Zeki Faik İzer'in orijinalinden yaklaşık 100 yıl sonra yaptığı İnkilap Yolunda adını taşıyan resminin ilhamı, açık seçik o tablodur.

(R. Serhat Aslan'ın iki tabloyu karşılaştırdığı makalesini meraklısı için şuraya bırakayım.)

Cumhuriyet'in 10. yılında Delacroix'nın tablosu rejime ilham verirken, 73 yıl sonra tablonun kendisi, yeni "rejim" tarafından okul kitaplarından çıkartıldı. İlköğretim 7. sınıfta okutulan Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi ders kitabının, 2006'da yeni baskısı yapılırken, Talim Terbiye Kurulu, kitabın 65. sayfasındaki resmin çıkartılmasını istedi. İstediği de oldu.

Tablonun Türkiye macerası bunlarla sınırlı değil elbette. Bu köşenin çizeri de yaklaşık 10 yıl evvel, Marianne'in elinde özgürlük, eşitlik ve kardeşliği temsil eden üç renkli bayrağı, aynı renklerden müteşekkil bir bisikletle değiştirmişti. 

Eugène Delacroix, Özgürlük İnsanlığa Yol Gösteriyor, manipülasyon Aydan Çelik

Alfonsina'nın torunları

31 Temmuz'da sona eren Fransa Bisiklet Turu'nun kadınlar edisyonu (TdF Femmes) bisikletli tabloyu yeniden paylaşma isteği doğurdu.

Zira dünyada ve Türkiye'de bir kadın devrimi yaşanıyor, bisiklet de bundan payını alıyor. O hem bir araç hem de özne olarak kadınların yanında duruyor. Çok sayıda örnek vermek mümkün ama bugün konuyu TdF Femmes ile sınırlı tutalım.

119 yıllık bir gecikmeyle yapılan TdF Femmes, eşsiz güzellikte bir karnavala sahne oldu. Kadın devriminin bir parçası olarak tarihe geçti. 1924'de adının sonundaki "a" harfini değiştirip, Alfonsino adında bir "erkek" olarak İtalya Bisiklet Turu'na katılan Alfonsina Strada'nın torunları, devam eden bir devrimin bayrağını bir adım ileri taşıdı.

Olan biten güçlü, azimli, çalışkan kadınların fiziki gösterisinden ibaret değildi elbette. Kadınlar yarışının erkeklerde olmayan kendine mahsus bir duygusal aurası vardı.

Danimarka şampiyonu Cecilie Uttrup Ludwig'in, kazandığı üçüncü etap sonrasındaki söyleşisi bile ne demek istediğimi anlatacaktır. Anlatımdaki doğallığa, duyguların sahiciliğine bakar mısınız lütfen.

Uçan Hollandalılar

Gelelim sayılara... TdF Kadınlar'ın ilk şampiyonu Annemiek van Vleuten oldu. 39 yaşındaki Hollandalı süper yetenek, daha üç hafta evvel İtalya Turu'nun kadınlar edisyonu Giro Donne'yi kazanmıştı.

Böylelikle 1998'den beri -erkekler arasında- başarılamayan Giro-Tour dublesini de yapmış oldu. (Şimdi hedefinde 7 Eylül'de İspanya'da yapılacak La Vuelta'nın kadınlar edisyonu şampiyonluğu var. Onu da başarırsa benzersiz bir rekorun sahibi olacak.)

"Dağların Kraliçesi"nin giydiği Benekli Mayo'nun sahibi yine bir Hollandalı, Demi Vollering oldu.

Puan mayosu denilen Yeşil Mayo ise Marianne Vos'un oldu. Efsane Hollandalı yine heyecan vericiydi.

En başarılı genç sporcuya verilen Beyaz Mayo'yu 20 yaşındaki Shirin van Anrooij evine götürdü. (Onun hangi ülkeden olduğunu söylemeye artık gerek duymuyorum.) 

Özetle Tour de France'ın kadınlar edisyonu bariz bir Hollandalı üstünlüğüyle tamamlandı. Ülkelerin gündelik hayatlarındaki alışkanlıkların sportif başarılarla ilişkisini açıklayan şahane bir örnek olarak önümüze serildi. Hollanda'da 1970'lerde başlayan bisiklet devriminin doğal sonuçları...

Tdf femmes podyum

Güzel Kızlar Platosu

Tour de France'ın erkekler edisyonunu Paris'te bitirmek adettendir. Ama kadınlar yarışında durum biraz farklı oldu. İyi de oldu. Paris'ten yola çıkan bisikletçiler, La Planche des Belles Filles zirvesinde bitiş çizgisine geldiler.

Sembolik önemi büyük zirvenin adına dair farklı rivayetler mevcut. Bazı kaynaklar aslında güzel kayın ağaçları anlamındaki orijinal adının zamanla "güzel kızlar platosu"na evrildiğini söylüyor.

Daha yaygın bir kabul, ismin kökenini 1618-48 arasında yapılan Otuz Yıl Savaşları'na dayandırıyor. Tecavüzden ve katliamdan korkan genç kadınların kendilerini tepelerden atarak hayatlarına son verdikleri, o yüzden platonun adının oradan geldiğini söylüyorlar. Bölgede yerel bir sanatçının efsaneyi temsilen yaptığı ahşap bir heykel de bulunuyor.

TdF Femmes, hem kadınlar hem de bisiklet kültürü açısından tarihi bir eşik oldu. İlerleyen yıllarda yankıları çok daha büyük olacak. 

La Planche des Belles Filles'teki heykel

İlhan İrem ve Nâzım Hikmet

28 Temmuz günü Fransa'da 5. etap koşulurken, Türkiye'de milyonlarca insan hüzünlü bir ölüm haberi aldı. İlhan İrem'in erken ölümü, aklıma Nâzım Hikmet'in 8 Haziran 1933'te Bursa Cezaevi'nden Piraye'ye yazdığı mektubu getirdi:

"Burada güzel bir tabir var: 'Aldırma! Bu da geçer!' manasına olmak üzere 'Boş ver' diyorlar. Canın sıkıldı mı sen de boş ver!"[1] 

Nâzım Hikmet'in Bursa'da o tabiri duymasından yaklaşık 40 yıl sonra, Bursalı İlhan İrem "Boş ver boş ver arkadaş, başka bulursun." şarkısını yazdı. Bir dizi aşk acısı şarkısından sonra teselli makamında bestelenmişti.

İlhan İrem daha sonra, Nâzım'ın yine Bursa'da, bu kez 1948'de Münevver'e yazdığı aşk şiirini besteledi:[2] 

Hoş geldin, kadınım benim hoş geldin.
Yorulmuşsundur, nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.

İkisinin de ruhu şad olsun.


[1] Nâzım Hikmet, Piraye'ye Mektuplar, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Ağustos 2021, s.15

[2] Nâzım Hikmet, Bütün Şiirleri, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Haziran 2020, s. 914

Aydan Çelik kimdir?

Aydan Çelik 1966 yılında Gürün’de doğdu.

İstanbul Ünivesitesi’nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Heykel okudu.

Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı.

Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye’de konuk yorumcu oldu.

Açık Radyo’da Esra Ertan’la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı.

2006’da Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı. 

Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu. 

2013’te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun 50. yaşı için “Pardus” adında bir maskot tasarladı. 

Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.

Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Nâzım Hikmet ile Katalonya'da bisiklet

Katalonya Bisiklet Turu'nu izlerken aklıma Nâzım Hikmet'in İspanya İç Savaşı'nı anlattığı Yaşamak Hakkı romanı geldi