28 Temmuz 2022

Yüreklere dokunan bir ana-kız ilişkisi

Yaratıcı yönetmen Rodrigo Garcia temiz bir iş çıkarmış doğrusu… Ama elbette en büyük yük ana-kızı oynayan Glenn Close- Mila Kunis ikilisinde…

DÖRT GÜZEL GÜN 

X X X ½

(Four Good Days)

Yönetmen: Rodrlgo Garcia
Senaryo: Eli Saslovv, R. Garcia
Görüntü: İgor Jadue-Lillo
Müzik: Edvvard Shearmur
Oyuncular: Glenn Close, Mila Kunis, Carla Gallo, Stephen Root, Carlos Lacamara, Joshua Leonard, Chad Lindberg

Amerikan filmi, 2020.

Gerçek bir yaşam öyküsünden alınmış, yüreklere dokunan bir film. Amanda VVendler ve annesi Libby Alexander’in yaşadıkları Washington Post gazetesinde bir yazıya, sonra da bir romana konu olmuş. O da bir Pulitzer ödülü alınca, ortaya bu film çıkmış. Bize gelmeyen film şu günlerde Digiturk’te gösteriliyor.

Film suratı yaralı-bereli, perişan haldeki bir genç kadının bir evin kapısına dayanmasıyla açılıyor. Evde annesi Deb ve üvey babası olduğu anlaşılan Chris oturmaktadır. Anne bir an önce içeri girmek isteyen öz kızına kapıyı açmıyor. İnatla ve dirençle… "Bu ne biçim şey, böyle annelik olur mu?" demeye başlıyorsunuz…

Ama sonra gerçekler ortaya çıkmaya başlıyor. O genç kadın, yani Molly iflah olmaz bir uyuşturucu müptelasıdır. 10 yıldır -şimdi 31 yaşındadır- ne bulursa kullanmaktadır. Tam 14 kez ‘detoksa girmiş’, ama hepsinde pes etmiştir. Bu arada Deb’in onu her eve alışı skandallarla bitmiştir: kaybolan paralar, çalınan nikâh yüzükleri, değerli her tür şey… Ve kadın artık umudunu kesmiştir.

Ama anne de aslında biraz suçlu değil midir? İlk kocasını terk etmek, yani Molly’yi çocuk yaşta babasız bırakmakla?. Civarın doktorları da tümüyle ak-pak mıdır… Ona uyguladıkları yanlış ya da eksik tedavilerle?..

Ve annelik sonunda galip gelir. Deb kızına son bir şans vermeye karar verir. Onu kollarına alıp "Bu sen değilsin, gerçek sen değilsin" diyerek… Ve doktorların yaşamsal bir girişimi için son bir "dört günlük çaba"yı kızıyla birlikte harcayarak…

Film sinemanın oldukça sık işlediği uyuşturucu konusuna daha çok yapılageldiği gibi bir yasadışı etkinlik olarak değil, bir büyük aile faciası olarak yaklaşıyor. Bu ana niteliği filmin genel havasını tam bir duygusallığa dönüştürüyor. Ayrıca yan karakterlerin filme esin veren gerçek olaylardaki gibi kısa, ama zengin biçimde sunulması da başarılı. Molly’nin terk ettiği kocası ve çocukları, onların üvey annesi, kendi üvey babası… Doktorlar ve hemşireler camiası… Hepsinin bu karmaşık hikâyede belli bir fonksiyonu var.

Latin Amerika’nın Colombia ülkesinden gelen verimli ve yaratıcı yönetmen Rodrigo Garcia temiz bir iş çıkarmış doğrusu… Ama elbette en büyük yük ana-kızı oynayan Glenn Close- Mila Kunis ikilisinde…75 yaşında (1947 doğumlu) Amerikan sanatçısı Glenn Close Hollyvvood’un en büyüklerinden… Tam 8 Oscar adaylığı var. Ama hiçbirinde alamamış. Sanki inatla vermemişler…Gerçi sayısız ödülü yok değil: Emmy’lerden Golden Globe’lara…Ama illa da Oscar istiyorduysa çok mutsuz olmuştur!...Kesinlikle çok şey kattığı bu filmden sonra Cruella ve Svvan Song filmlerini çekmiş. Sırf onun için bile bu filmi görmeye değer…

Mila Kunis de değerli bir oyuncu. Birçok zor rolün altından kalkmış. Burada da çok iyi; bir bölümden öbürüne değişen yüzüyle… Bir sahnede kendisine "Ne zamandan beri Tanrı’ya inanıyorsun?" diyen annesine "İnanmamak bir işe yaramadığından beri" dediği sahnede doğrusu tüylerim ürperdi…

TIKLAYIN - Burhaniye'deki 3. Kitap Günleri'nde Atilla Dorsay ve Leman Dorsay söyleyişi ve imza gününe katılacak

Yazarın Diğer Yazıları

ABD'deki hayali bir savaşın korkunçluğu tam şu günlere denk düşüyor

Dünyamızın savaş denen korkunç olaya sayısız ülkede esir düştüğü şugünlerde, bu film önemli bir eleştiri sayılabilir

Bir korku klasiğinin ilk günlerine dönüş

Bu türü sevenler ve özlemiş olanlar için iyi bir seyirlik sayılabilir

Hindu kültüründen gelen kendine özgü bir kitle filmi

Karşımızda gerçekten hayli değişik bir film var. Hem anlattıkları; hem anlatma biçimleriyle...