05 Mart 2022

Sporun ideolojik hâle dönüştürülmesi

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi sonrasında yaşananlar arasında kişiler ile kurumların ve hatta geçmişte yaşamış olan ünlü birtakım kişilerin yapıp ettiklerinin de birbiri içerisine karıştırıldığı tuhaf ötesi işler ile karşı karşıya kalıyoruz

Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu1 başlıklı kitabımda sporun sosyoloji ile olan bağlantısı hakkında şu cümlelere yer vermiştim:

"Sporun toplumsal olarak inşa edilmiş bir alan olma vasfı göz önünde bulundurulduğunda, spor üzerinden toplumsal yaşamla bağ kurulması güçlenmekte ve değerler transferi mümkün hâle gelebilmektedir. Spor, sosyolojik bütünlüğün bir parçasıdır, bu yapısı nedeniyle spor, sosyolojinin vazgeçilmez alanlarından bir tanesi olarak değer kazanmakta ve önemi daha da artan bir etkinlik türü haline dönüşmektedir. Spor kurumu aracılığıyla içinde yaşadığımız toplumsal yapının minik bir minyatürünü inceleme imkanına sahip oluruz. Burada yaşanan güç ilişkilerini, sınıflar arası çelişkileri, farklılıkları, siyasal yapının işleyiş biçimini, cinsiyet ayrımcılığı, sosyalizasyon, gruplar arası ilişkileri-çekişmeleri, grup içi aidiyetlerin gerçekleşme biçimlerini, var olan ekonomik mantığın nasıl işlediğine dek pek çok şeyi görebiliriz.

Spor, başlı başına bir ideal uğruna kurulmuştur ve bozuşma ile ideal arasındaki çatışmayı ele almak, bütün detayları irdeleyici bir şekilde takip edebilmek başlı başına entelektüel bir faaliyettir. Sporu bu boyutta tartışabilmek, ele alabilmek geçmiş ile bugün, bugün ile yarın arasında köprüler kurmaktır. Sporun kendisi ya da hareket kültürü spor sosyolojisinin konusunu oluşturur. Belirli bir toplumsal bağlam içerisinde gerçekleşen spor ve spor kültürünün incelenmesi sosyolojinin bir alt disiplini olarak spor sosyolojisinin inceleme alanıdır. Spor sosyolojisi özel bir alan olarak, sosyolojinin kuramsal paradigmalarını sporun işleyişine aktarmakta ve elde ettiği bilgiler aracılığıyla bilimsel bir dilin oluşumuna katkıda bulunmaktadır."

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi sonrasında yaşananlar arasında kişiler ile kurumların ve hatta geçmişte yaşamış olan ünlü birtakım kişilerin yapıp ettiklerinin de birbiri içerisine karıştırıldığı tuhaf ötesi işler ile karşı karşıya kalıyoruz. İnsanlığın bir taraftan son derece olumlu işlere imza atmasına tanıklık ederken diğer taraftan yok artık dedirtecek uygulamaların da yine bu süreç içerisinde yaşanması gibi durumlar karşısında ise ağzımız adeta açık kalıyor. Yukarıda belirtmiş olduğum gibi spor geçmiş ile bugün, bugün ile yarın arasında köprüler kurabilme yeteneğine sahip bulunan dünya üzerindeki az sayıdaki özel alanlardan bir tanesidir. Bu yüzden de sporu konuştuğumuz her noktada aslında insanlığın yaptığı her şeyin bütününü oluşturan kültürün ta kendisini konuşuyoruz demektir. Bu noktada asıl önemli olan husus ise hiç kuşkusuz farklılıkların, gücün, ayrıcalıkların veyahut sınıfsal unsurların dışında bir yerde insani olan hususların ön plana çıkartılıyor olmasıdır. Spor, bunu başarabildiği için insanlığın evrensel miraslarından bir tanesi haline dönüşebilmeyi başarmıştır ve sporun ideolojik anlamda her kullanım girişimi belki de bu yüzden geri tepmiştir. 

İşte bu noktada son bir haftadır tüm dünyanın gözlerini diktiği bir yerde olanlardan çok daha fazla onun etrafında yaşanan gelişmelerin konuşuluyor olması gerçekten çok ama çok acayip bir durumda olduğumuzu gözler önüne sermekte. Kişilerin mensup oldukları kökenleri üzerinden ayrımcılığa varan uygulamalara maruz kalmaları, işsiz bırakılmaları, okuma haklarının ellerinden alınması ve işi sporculuk olanların bu haklarının gasp edilmesi sporun daima karşı çıktığı ideolojik bir araç haline dönüştürülmesinden başka bir şey değildir. Bu konuda Batılı devletlerin her daim olduğu gibi yine ikiyüzlü bir anlayış üzerinden cambaza bak cambaza taklitlerini sürdürmekte oldukları kanaatindeyim. Çünkü son otuz yıl içerisinde özellikle spor endüstrisi alanında yaşanan gelişmelere biraz yakından baktığınızda bütün bu sürecin yaratılmasında şimdi karşı çıkanların, her türlü kolaylığı göstermiş olduklarını göreceksiniz.

James Montague'nun Oyunun Efendileri2 isimli çalışmasını daha önce bu köşede tanıtmıştım. Orada son derece dikkat çeken şu cümleleri tekrar hatırlatmanın tam zamanı:

"Post-komünist yapılanma, tüm dünyada bir özelleştirme ve serbestleştirme sistemine hız vererek ister Birleşik Krallıkta ister Rusya'da olsun, zenginliği belli ellerde topladı ve eşitsizliği arttırdı. Tarihçi Niall Ferguson'ın Donald Trump'ın ABD başkanlığına seçilmesinin ardından Boston Globe'da yazdığı gibi, 1989'da kapitalizmin ve liberal demokrasinin zaferine tanıklık ettiğimizi düşündük. Ne yazık ki yanıldık. Anlaşılan kazanan taraf oligarşi ve onu meşru kılan popülizm oldu. Milyonerler milyarder oldular ve futbol, özellikle de Premier League, bu yeni ultra zengin sınıfın ihsanından faydalanmak için doğru yerde doğru zamandaydı."

Kitapta önce Rus oligarkların ardından Amerikalı, Orta Doğu ve Uzak Doğulu dolar milyarderlerinin başta İngiltere Premier League olmak üzere Avrupa'nın pek çok liginde kulüp satın almalarına ilişkin örnekler sunuluyordu. 

Bir başka ifadeyle şimdilerde günah keçisi olarak gösterilen Rus milyarderlerin kulüp satın almalarının yanı sıra Avrupa'nın en gözde spor organizasyonlarında-başta Şampiyonlar Ligi olmak üzere-sponsor olmaları ve kulüplerin forma sponsorluğunda bulunmaları canla başla destekleniyordu. Hatta bir adım daha atalım ve yine bugün önü her taraftan kesilmeye çalışılan Rusya'nın Kış Olimpiyatlarını, Dünya Kupasını, Avrupa Şampiyonası karşılaşmalarını, Formula 1 yarışlarını vb. gibi pek çok spor organizasyonunu düzenlemesi hiç de öyle istenmiyor gibi değildi. Simon Chadwick'in geçtiğimiz günlerde yazdığı yazıdaki3 ifadeler son derece önemli.

"Ne spor yıkama ne de yumuşak güç, Rus hükümetinin futbol ve atletizm gibi şeyleri nasıl konuşlandırdığını uygun veya yeterince açıklamıyorsa, o zaman kesinlikle daha iyi bir açıklama, küresel sporun 'Putinleştirilmiş' olduğudur. Bu "Putinleştirme", özünde, sporun bölücü bir şekilde yayılması yoluyla yürütülen, dünya çapında güç oluşturmaya ve kontrol uygulamaya odaklanan devlet liderliğindeki stratejiyi gördü. Ancak şimdi, devrilme noktası geldi ve küresel spor buna yanıt vermeli. Kısa vadede, sporun Rusya'ya yaptırım uygulamak için uyguladığı önlemlerin çoğu alkışlanacak. Yine de "Putinleşme", kulüplerin, yönetim organlarının, etkinlik sahiplerinin ve diğerlerinin yollarını daha kökten değiştirmesini talep ediyor. Kremlin açıkça sporla spor veya rasyonel ekonomi temelinde ilgilenmiyor, kararları bundan çok daha jeopolitik olarak yüklü." 

Burada üzerinde dikkatle durulması gereken hususun söz konusu Putinleşme üzerinde yol alınırken başta UEFA, FİFA ve diğer bütün spor örgütlerinin bu yolda tamamen işin maddi boyutunu devreye soktukları gerçeğidir. Şimdi yapılan ise bunun karşısında sporcuların ve kulüplerin haklarının ellerinden alınması ve bu sayede Putin'in uygulamalarına ders verilme girişimleridir. Sporun, metalaştırılma sürecini böylesine açtığınızda ve ardından sadece parayı ön plana çıkarttığınız takdirde ideolojik açıdan sporun güçsüzleştirilmesine de kapı aralamış olursunuz. Öte yandan yanlışı yanlışla düzeltme gibi bir anlayışı devreye soktuğunuz anda ise sporun ideolojik bir araç haline dönüştürülmesine de zemin hazırlarsınız ki, son kararlar sonrasında spor örgütleri Rus takımlarının ve sporcularının elde ettikleri yarışma haklarını spor dışı bir söylem üzerinden ellerinden almışlardır. Oysa bunu yapmak yerine mücadeleleri tıpkı daha önce daha farklı olaylarda yapmış olduğu gibi tarafsız sahalarda, seyircisiz oynatarak çözebilir ve sürecin içerisinde sporun kendisinin ideolojik bir silah haline dönüşmesinin önüne geçebilirlerdi. Parayı her şeyin önüne geçiren zihinsel yapı, sporun yüzlerce yıllık geleneğinin sarsılmasına ve gücün belirleyiciliği önünde sporun geri planda bırakılmasına yol açmıştır. Aslında tüm bu yaşadıklarımız tıpkı dünya jeopolitiğinde olduğu gibi sporda da bambaşka gelişmelerin oluşmasına vesile olacaktır.



1Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu - Ahmet Talimciler, Bağlam Yayınları, 3. Baskı 2018, İstanbul

2https://t24.com.tr/yazarlar/ahmet-talimciler/oyunun-efendileri-futbolu-farkli-niyetlerle-kullananlar,21667

3 https://theconversation.com/why-the-putinisation-of-sport-must-no-longer-fool-the-world-178150?fbclid=IwAR1XImtmxwXgT1h8qKJu4F0NVcuy3JPMzdBnBrliVb_TtG3312u7X_fQ-ME

Yazarın Diğer Yazıları

Kupanın adı süper, geride bıraktıkları ise…

Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin, ezeli rekabet gibi bir kavramı kullanma hakları ortadan kalkmıştır. Artık kendi duruşlarının mutlak surette doğru olduğunu düşünenlerin, ortak bir paydada rekabet edebilme ihtimalleri kalmamıştır! 

Futbolda yaşananlar yeşil sahayla sınırlı değil

Ülke futbolu, bir karşılaşmada çıkan olaylar sonrasında ülkenin en büyük kulüplerinden birisi olan Fenerbahçe’nin ligden çekilmeyi tartışacağı 2 Nisan tarihindeki genel kurulu ile PFDK sevkleriyle verilecek cezalar arasında sıkışıp kalmış vaziyette

Göz göre göre bugünlere geldik

Toplumsal hayatımızdaki şiddet üreten etmenleri es geçtiğimiz sürece futbol sahalarındaki şiddeti sadece cezai tedbirlerle önleyebilmemiz mümkün değildir. Bu olay sonrasında cezai tedbirlerin arttırılması tekrar gündeme getirilecektir ancak göreceksiniz ki bu da yaraya merhem olmayacaktır