01 Temmuz 2022

Van Gogh’un kaderini bizim Anayasa Mahkemesi belirleyecek

Anayasa Mahkemesi, elbette Van Gogh’un eserinin sanat değeri ile ilgilenmeyecek; cezaevine girebilecek eşyalar yönetmeliği”nde yer almadığı şeklinde gösterdiği gerekçenin, hak ihlali oluşturup oluşturmadığına bakacak

Heykel bölümü öğrencisi Dilan Cudi Saruhan, dokuz yıllık hapis cezası ile cezaevinde olan bir hükümlü. 2017’den bu yana Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalıyor.

Dilan bir gün, Marmara Üniversitesi’nden hocası Emre Zeytinoğlu’ndan, Van Gogh’un ‘Günebakanlar’ tablosunun bir kopyasını istedi.

 Zeytinoğlu da, resmin bir posterini cezaevine gönderdi. Ancak, cezaevi idaresi posterin koğuşa girmesine izin vermedi.

Saruhan, Bakırköy İnfaz Hâkimliği’ne dilekçe yazdı, olumsuz cevap aldı. Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz etti, o da oy çokluğuyla reddedildi. Son olarak, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. 


Anayasa Mahkemesi, elbette Van Gogh’un eserinin sanat değeri ile ilgilenmeyecek. Sadece, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nin “ cezaevine girebilecek eşyalar yönetmeliği”nde yer almadığı şeklinde gösterdiği gerekçenin, hak ihlali oluşturup oluşturmadığına bakacak.

Günabakanlar posteri mahkemenin önünde duradursun, Kafka’nın ‘Dava’ romanını aratmayacak distopya hikayesine dönüşen olay, yani Dilan Cudi Saruhan ile Eren Zeytinoğlu arasındaki mektuplaşmalardan, “Görülmüş Mektuplar” isimli bir sergi doğdu.

Saruhan’ın kaleminden aktarılan mektupların metinleri ve görselleri Zeytinoğlu tarafından bir araya getirilerek, dökümantasyon ve proje sergisine dönüşmüş.

Benim de geç haberim oldu, meğerse “Görülmüş Mektuplar”, 15 Mart- 5 Nisan 2022 tarihine kadar Galeri / Miz’de sergilenmiş bile.

Hacizden mal kaçırma taktikleri

Muhammet Nuri Özkurt, otomobiline haciz geldiğini öğrenince çok sinirlenmiş ve 25 metrelik uçurumdan denize atmakla kalmamış,  uçurumdaki arabanın haşat olmuş resimlerini sosyal medyada paylaşmış.

Anlaşılan o ki Özkurt asabi bir tabiata sahip. Beklemediği anda icra memurlarını karşısında görünce, bir fırsatını bulmuş ve arabasına binerek  haciz mahallinden uzaklaşmış.

Konu biraz, başlık parasını denkleştiremediği için çareyi sevdiği kızı kaçıran köy delikanlısının hikayesine benziyor. Esas sorun, jandarmanın etrafını çevirdiği ve kurtuluşunun olmadığını anladığı sırada, az bir zaman darlığı içinde karar vermekte ortaya çıkıyor.

Muhammet Nuri Özkurt da, borcu ödemesinin imkansız olduğunu anlamış olacak ki,  arabasını uçurumdan aşağıya yuvarlamayı, tercih etmiş.

Fakat, hacizden mal kaçırmanın özel bir suç olduğunu bilmiyor olmalı. İcra İflas Kanunu'na göre, alacaklısını zarara sokmak kastıyla malvarlığını tamamen ortadan kaldırmak, eksiltme, veya değerini düşürmeyi suç olarak düzenlenmiş. Cezası da, 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası.

 Özkurt için en kötü haberde, hapis cezasını yatıp çıktıktan sonra, asıl borcu ile yine baş başa kalacak olması. Yani, muhtemelen yeni bir hacizle karşılaşacak gibi görünüyor.

 

***

İbrahim Tatlıses'e vasi atanır mı?

Aslında herkes biliyor, İbrahim Tatlıses’e vasi atanmasına gerektirecek bir neden olmadığını. Hatta, davayı açan oğlu da biliyor olmalı.

Baba İbrahim Tatlıses’in, oğlu Ahmet Tatlıses hakkında magazin medyasına söylediği "Ben vurulduğumda Ahmet gidip şirketin kasasını boşalttı, annesi ile birlikte bana büyü yaptılar" sözlerini duymayan kalmadı.

Bu nedenle, oğlu tarafından hakkında açılan dava, aslında sadece ‘ taciz etme’ suretiyle intikam alma amacını taşıdığı izlenimini veriyor.

Çünkü anne veya baba için ‘vasi atanması’ hallerinde, mal varlığını yönetme ve günlük yaşamını idame ettirme konusunda, ciddi sorunlar yaşamış olması gerekiyor.
Bu tür davalar, özellikle demans ya da alzheimer belirtileri gösteren kişiler hakkında açılıyor.

Bu nedenle mahkeme, öncelikle İbrahim Tatlıses’i karşısında görmek ve konuşmak isteyecektir.

Tatlıses’in için ileri sürülen iddialarla ilgili, gözle görülür belirtiler olması gerekiyor. Sözleri ve davranışları mahkemede kuşku uyandıracak derecede anormallik taşırsa, hakkında heyet raporu düzenlenmesi için, zaten tam teşekkülü bir devlet hastanesine sevk edecektir.

İddia ile ilgili, tanık olarak dinlenen kişilerin söyledikleri de önemli olacaktır şüphesiz.

Eğer mahkemede, bu davanın ciddi sağlık sorunları değil de, sadece babayı üzmek, hastaneye sevk edilmesi ile medyaya malzeme olmasına yönelik açıldığı kanaati oluşursa, daha ilk celsede ret edebilir.

Bu tür davalarda, mahkeme vasi olarak kimi atar konusunda bir şeyler söylemek gerekirse:
Mahkemeler genellikle birinci dereceden kişiler vasi tayin ediyorlar. Kişinin akrabası ya da yakını da, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvuru yapabiliyor.

Vasi atanan kişi, her istediği muamele ve işlemi sonsuz bir özgürlük içinde yapamıyor. Vasi atanan kişinin parası, mal varlığı gibi önemli tasarruflarda mahkemeden izin alması gerekiyor.

***

Avukat dünyasının TOP 4’ü

“Adliye koridorlarının yorgun savaşçıları avukatlar, hem duruşmaları hem de modayı yakından takip ediyor. Ankara, İzmir ve İstanbul'da modayı yakından takip eden 10 isim belirlendi.”

Yukarıdaki paragraf bana ait değil, “İşte avukat dünyasının TOP 10’ları” başlığı ile ‘SonTV’ adlı web sitesinde yer alıyor. Seçilen avukatların ilk 10’a hangi kriterler sonucu girdiği yazıda da belirtilmemiş. Eğer seçimi biz yapsaydık, aynı kişileri ‘TOP 10 Avukat’ listesine alır mıydık, bu konuda kesin bir şey söyleyemiyoruz.

Haberde “Alanında uzman avukatlar arasında yer alan ve modayı yakinen takip eden” avukat olarak lanse edilen Fatma Begüm Kaçmaz’ın, 2019 yılında sosyal medya hesabından ‘adliyede bir gün’ başlığı ile bir video paylaşımı yaptığı belirtilmiş. Fakat, reklam yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle İstanbul Barosu tarafından hakkında disiplin soruşturması başlatılmış. Ama kurul, disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermiş.

Modayı yakından takip eden diğer avukatlar da, temel özellikleri ve göz kamaştırıcı elbiseleri ile yazıda tek tek tanıtılmış. Yer darlığı nedeniyle ancak 3 kişiyi tanıtabiliyoruz.

Burcu Ayaz 

İstanbul merkezli çalışan Avukat Burcu Ayaz, Ceza, Aile ve Tüketici Hukuku üzerine çalışmalar yürütüyor, Ayaz ayrıca arabuluculukta yapıyor.

Selin Aksu

Yine Ankara’da çalışan avukatlardan olan avukat Selin Aksu, Tüketici Hukuku alanında uzmanlaşmış avukatlar arasında. Bir yandan adliye koridorlarında duruşma sırası bekleyen Aksu, bir yandan da modayı yakından takip ediyor.

 

 

Elif Akar 

 

Şimdi de İzmir’de ofisi bulunan avukat Elif Akar’dan biraz bahsedeceğiz. Ofisinde her alanda dosyalara bakmaya çalışan Akar, modayı da takip etmeyi ihmal etmiyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ahmet Altan Davası’nın kilit ismi Mehmet Altan…

Avukat Figen Çalıkuşu: Aslında böyle yapılanma adı altında başlamadı süreç. Nazlı Ilıcak ayrı bir davada çok daha önce gözaltına alınmıştı, Mehmet Altan ve Ahmet Altan daha sonra subliminal mesaj vermek suçlamasıyla gözaltına alındı. Bu bir faciaydı. Dünya literatürüne bir komediydi. Diğer sanıklar da farklı değil. Bu nedenle davanın açılması çok uzun sürdü. Baktılar biz bunları tek tek suçlayamayacağız, o halde toparlayalım, medya yapılanması havası verelim, denildi. Dava açılınca soruşturma biter değil mi? Çünkü artık mahkeme süreci başlamıştır, savcı bir yandan soruşturmayı devam ettiremez. Savcının dosyayı kapatmadığını gördük. Soruşturma numarası açık, baktık hala delil araştırıyor. Çünkü o dosyadan suç çıkmayacağını biliyor. İki polise tutanak tutturulmuş, “Mehmet Altan bu örgütün içindedir, kanaatimiz böyledir” diye. Bu delil olur mu? Tabi ki olmaz. Olmadı da zaten. Gizli tanıkları biz hiç görmedik, duruşmalarda dinlenmediler. İstinaf Mahkemesi “Şu gizli tanığı bir dinleyelim” dedi, sevindik. Onlar da duruşma gününden bir gün önce bizden gizleyerek dinlediler.

Tencere/kapak hukuku

Yeni Adalet Bakanı’nın “Yeni Anayasa” tahayyülü olduğu söylentileri doğruysa, hukuk belki bu minvalde bir nebze gündeme gelebilir, bu konudaki tartışmalar epey gündemi işgal eder, gerisi Allah Kerim...

Osman Kavala: Denizler Altında 20 Bin Fersah

T24’te dün Gökçer Tahincioğlu’nun Osman Kavala’nın yargılama sürecini anlattığı yazısını okuduktan sonra, hayal meyal hatırladığım Jules Verne’nin “Deniziler Altında 20 bin Fersah” romanı aklıma düştü