6 Mart 2020: Haftanın kitapları

Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...

06 Mart 2020 14:40

6 Mart 2020: Her zaman olduğu gibi bu hafta da dikkatimizi çeken kitaplardan bazılarını öne çıkardık; gözden kaçırmayın, hemen almasanız da aklınızın bir köşesinde bulunsun diye... Kimileri yeni kimileri yepyeni bu kitaplardan bazılarına dair önümüzdeki günlerde K24'te yazı ve eleştiriler de yayınlanacak. Şimdilik Vitrindekiler köşesinde, her bir kitabı –içinden küçük bir alıntıyla– zihnimizin raflarına yerleştirmekle yetiniyoruz. Buraya göz atmayı da unuturum derseniz, sosyal medyada K24'ü izleyebilirsiniz. 

Mike Massimino
Astronot
çev. Deniz Öcal
April Yayıncılık, 2020
277 s.

"Oksijen soluma sırasında sağa sola çarpmamak için kendinizi duvara bağlıyorsunuz. Yani hayatınızın en zor anlarını yaşamadan önce duvardan sallanıp ters gidebilecek her şeyi düşünmek için kırk dakikanız oluyor. Odaklanmaya çalıştım, bileğimdeki iş listesine baktım, görevlerimi düşündüm, her şey yolunda mı diye ikinci, üçüncü kontrollerimi yaptım. Ama aklıma hâkim olamıyordum. Gözlerim sinirle seğirip duruyordu. Bir ara Newman ile göz göze geldik. Başını salladı, ben de salladım. Sonra dış kapağa baktım. Çok iyi hatırlıyorum, oraya bakıp şöyle düşündüm: İşte uzayın kapısı.

Dışarıda ne var acaba?"
(s. 169)

Roald Dahl
Anlaşıldı, Tamam – Uçanlarla ve Uçuşlarla İlgili Dokuz Hikâye
çev. Berrak Göçer
Can Yayınları, 2020
167 s.

"Perikles kızın yanında oturup tekrar onunla konuştu. Nazikçe konuşuyordu, konuşurken sakalınınkıza yardımcı olmak için hafifçe gülümsediğini görebiliyordunuz. Kız onu dinledi, yanıt vermeden önce adeta saatlerce bekledi. Konuştuğunda sadece birkaç kelime sarf etti; yaşlı adam tercüme etti: 'Ailesinin taşların altında olduğunu söylüyor.'

Dışarıda yağmur iyice şiddetlenmişti. Yemek çadırının tavanına çarpıyor, damlalar sıçrarken branda titriyordu. Kalkıp çadırın kapısına gittim ve bezi açtım. Dağlar yağmurun ardına gizlenmişti ama dört bir yanımızı çevrelediklerini biliyordum. Bize güldükleri hissine kapıldım; az sayımıza gülüyor, pilotların beyhude cesaretlerine gülüyorlardı. Asıl akıllıların bizler değil, dağlar olduğunu düşündüm." 
(s. 87)

Hector Macdonald
Hangi Doğru
çev. Aslı Perker
Domingo Yayınları, 2020
370 s.

"Bu kitap, bir infial bekliyor.

Sahte haber ve alternatif gerçekler salgınında yazılmış bu kitap, toplumda doğruya yönelik duyarlılığın yeniden canlanacağını ve politikacıların, iş dünyası liderlerinin ve diğer profesyonel iletişimcilerin sözlerinin doğruluğundan yükümlü olmaları yönünde daha fazla insanın ısrar edeceğini öngörüyor. Doğruya, uğruna savaşacak kadar değer verdiğimize inanıyorum.

Ancak doğru, göründüğü kadar dosdoğru değil. Doğruyu söylemenin pek çok yolu vardır ve bunların hepsi dürüstlükten geçmez. Çoğu konuda, kullanmayı seçebileceğimiz birden fazla doğru vardır. Doğru seçimimiz, etrafımızdakilerin bir konuya yönelik algı ve tepkisini etkiler. İnsanları motive edip harekete geçirecek doğruları seçebileceğimiz gibi, bilerek yanlış yönlendirecek olanları da yayabiliriz. Doğrunun pek çok şekli vardır ve deneyimli iletişimciler, gerçeklik algımızı şekillendirmek için bu çeşitlilikten faydalanır.

Bu kitap, büyük kısmı doğrunun nasıl yalan gibi kullanılabileceğine değinmesine karşın, yalan değil, gerçek hakkında."
(s. 1)

Tuğrul Tanyol
Şiirler – 3 (1970-2012)
Kırmızı Kedi Yayınları
2020, 164 s.

yolculuğumu düşledim

bir insan olarak ne çok yoldan
iz bırakmadan geçmişim
toz uçar çünkü
ve indiği yerde onu kim biçimlendirir

sudan gümüş halkalar yaratan usta

yaz onu ayılığından kafeslere kapatır
bir şeker kırıntısı kalmış avuçlarımda
ta çocukluğumdan beri beni avutan

("Curriculum Vitae", s. 51)

Tülay Uluser
Babamın Masalı – Bir Osmanlı Kadınının İlk Yolculuğu
Oğlak Yayınları, 2019
223 s.

"Yaramazlık yapan çocukları korkutmak için uydurulmuş bir hikâye zannediyordu, ama bak, başına geldi. Aylardır yabancılar arasında oradan oraya sürükleniyor. Annesi yaşasa bunların hiçbiri başına gelmezdi, biliyor. Babası köle tacirine kanıverdi. tanımadığı insanlara, yaban ellere teslim etti. Nenesi babasının önüne çıktı ama gücü yetmedi. Son gece koyun koyuna uyudular. Nenesinin gözyaşlarıyla ıslanmıştı saçları. Arada bir öpüp kokluyor, buruşuk nasırlı elleriyle saçlarını sıvazlıyor, sonra tekrar sımsıkı sarılıyordu. Bir ara 'sana iki çift lafım olacak' dedi.

'Babana kızma, yine de büyüğündür. Bil ki iyiliğin için, büyüyünce anlayacaksın. Bu güzelliğinle zaten buralara fazla gelirsin serpilip büyüdükçe... Sen köylü değil, paşa hanımı olmalısın.'

Bu güzellik şans değil, kötü kader olmalı. İki kelam edemediği insanların arasında ne yapacağını bilmiyor ki..."
(s. 34)

Levent Şentürk
Plastik Melek – Otobiyografiden otobürokrasiye Günlük
Yort Kitap, 2020
104 s.

"Son zamanlarda ardı ardına öyle çok sivil darbe yaşadık; artık hakkında endişe ettiğimiz şeyler de insanlığın yıkımını temsil eden o birkaç kelimeden ibaret-savaş,darbe,yıkım. Göçmenlik, yoksunluk, yerinden edilme -savrulma. Kendi başımıza gelmese de, tümü etrafımızda öyle yoğun yaşanıyor ki 'zihinsel koşul'u ayakta tutmak ya mümkün olamıyor ya anlamını yitiriyor. 

Bununla beraber, hiçbir zaman "bu koşullarda artık yazacağım bir şey yok" gibi çıtkırıldım bir ahlaka kapılmadım. Dünya tarihi, "her koşulda" yazıldığının, yazılabildiğinin kanıtlarıyla dolu.
 
İnsanı derinden yaralayıp yoran ve yavaşlatan, yazılanın anlamı/ anlamsızlığı meselesinde yatıyor -neyi değiştirecek? Her şeyi yazmayı istemiş olmaki her şey yazılmış bile olsa, ne olacak?
 
Yok olup gitmekten kurtulacak mı, yazılmış olan?"
 
(s. 68)

Ülkü Tamer
Ben Sana Teşekkür Ederim
Kırmızı Kedi Yayınevi, 2019
147 s.

Aferin Virgül sana, sansara dikkat,
Bekçi gibi düdüğünü uzaktan çalıyor,
Uzaktan çiftliğe bir ölüm çiziyor,
Çiziyor bir mezar, kazıcısı ibikten,
Bir manga sansar almış, kümesi kaçır,
Çünkü aydede sansarı sevmiyor,

Virgül sana aferin, bence çok önemlisin,
Belki nokta değilsin, ama virgülsün,
Ödevimin sonuna nokta koyarım,
Sansarın boynuna ben silgi astım
Silsin diye burnuyla pençelerini,
Sen çok cesursun virgül, saklanmıyorsun,
Çünkü silgilerden hiç korkmuyorsun, 

("Aferin Virgül"den, s. 27)