İşte bunlar hep ‘baldır bacak işleri’

Serdar-Uslu

Yermük ve Trafalgar Baldır Bacak İşleri

SERDAR USLU

Timaş Yayınları Ocak 2022 104 s.

Serdar Uslu, ilk kitabı Yermük ve Trafalgar Baldır Bacak İşleri’nde kara mizahla ‘depoyu dolduran’, büyülü gerçeklikle ‘cebini dolduran’ ve absürtlük sınırlarını zorlayan bir eser koyuyor ortaya. İlk kitap olmasına rağmen yarattığı dille de kitabın değerini artıran yazarın, konu olarak bir cücenin donunda saklanan Hitler’i seçtiğini söylemek yeterli gibi görünüyor…

BURAK SOYER

Serdar Uslu 1978 yılında, İstanbul’da doğmuş. 1995 yılında Mersin Üniversitesi’nde felsefe eğitimine başlamış. 2007 yılında da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde “Platon’da Düzen Sorunu” başlıklı doktora teziyle bu eğitimini tamamlamış. 2008 yılından bugüne kadar da Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde doktor öğretim üyesi olarak İlkçağ ve Ortaçağ Felsefesi ve Bilim Tarihi dersleriyle haşır neşir biçimde, yine eğitim alanında hayatına devam ediyor. Yazar ilk kitabı Yermük ve Trafalgar Baldır Bacak İşleri’nde kara mizahı masanın ortasına koyup, büyülü gerçekliği, absürt kahramanlarını ve ustaca ördüğü kurgusunu da diğer alanlara servis edip, ortaya okuması hayli eğlenceli, düşündürmeyi ihmal etmeyen bir kitap çıkarıyor.

İkinci Dünya Savaşı’nın yeni bittiği zamanların –haliyle İsmet İnönü’nün– Türkiye’sinde, İstanbul Tapu Kadastro Müdürlüğü’nde kendi halinde çalışan, “ekmeğinin peşinde” olan Ali Ulvi her zamanki gibi “derin hülyalar içinde dairenin yolunu arşınlarken”, saçı sakalı birbirine karışmış, kaba saba bir adamın “Hoop babalık!” diye bağırmasıyla kendine gelir. Adam Ali Ulvi’ye Tapu’dan olup olmadığını sorar. Ali Ulvi’den “Evet” cevabı gelince, kendisine Yermük ve Trafalgar Baldır Bacak İşleri’nden gönderilen bir mektubu şube müdürüne teslim etmesini, sonra da “‘düttürü dubara züttürü zubara” deyip odadan çıkmasını söyler. Boyundan büyük işlere burnunu sokmaması konusunda da uyarır. Haliyle Ali Ulvi duruma bir anlam veremez. Ama fırçayı yeme pahasına da olsa, zarfı müdüre verir.

Gün bitiminde eve geldiğinde ev sahibesi Hidayet Hanım onu zebellah gibi iki adamın aradığını söyler, ne işlere bulaştığını evhamlar içinde kendisine sorar ve evini hemen boşaltmasını ister. Ali Ulvi ne yapacağını bilemez halde günün yorgunluğuyla kendisini yatağına bıraktığında, bir Alman, onun iki koruması ve bir arabacının evini basmasıyla olaylar silsilesi de başlamış olur. Zira Adolf Hitler bir cücenin donunun içinde gizlenmiş biçimde yaşamaktadır ve tüm dünyayı ele geçirme hırsından vazgeçmemiştir. Yeni hedefi Arap Yarımadası’nda bulunan Yermük’ten Londra’daki Trafalgar’a yerin altından bir tünel kazmak ve iktidarı bu şekilde elde etmektir. Bu tünelin kazılmasında Ali Ulvi de görevlendirilmiştir.

Serdar Uslu

Aynı İkinci Dünya Savaşı’nı kenardan izleyen Türkiye gibi hayatı da ‘tribünden’ izleyen Ali Ulvi için bu yaşadıkları hayal mi gerçek mi belli değildir; hatta kendisi bile tüm bunlara inanamaz olmuştur. Peki, Hitler’in bu her zamanki ‘delice’ planı işleyecek midir? Tabii ki hayır… Ancak biz her sayfası merak uyandıranYermük ve Trafalgar Baldır Bacak İşleri’nin gerisini ve daha derinini okura bırakarak kitabın geneline bir göz atıp konuyu bağlayalım.

Serdar Uslu’nun kitabı her şeyden önce cesur bir iş. Zira gerçekten kafa patlatılması gereken bir konu bulmuş ve bunu da ucu açık bir absürtlükle işlemekten çekinmemiş. Birbirinden tuhaf karakterler, araya serpiştirdiği tarihî mevzular ama en çok da ilk kitap olmasına rağmen yarattığı dil, Yermük ve Trafalgar Baldır Bacak İşleri’ni kendine özgü bir eser yapıyor.

•