Ksenephon

İktisat Üzerine –Oikonomikos–

KSENOPHON

çev. Ari Çokona İş Bankası Kültür Yayınları 2020 112 s.

Oikonomikos,  Ksenephon'un hocası Sokrates'e duyduğu saygının bir ürünü, denebilir. Sokrates’in etrafında inşa ettiği felsefi diyaloglardan biri bu. Kitapta Sokrates “ekonomi” ile ilgili konuşuyor. Ancak bu terimin o yüzyıllardaki anlamı biraz farklı...

AHMET EKEN

Ksenophon’un İktisat Üzerine-Oikonomikos isimli kitabında yer alan sunuş yazısından Ksenophon’un tahminen MÖ 431 yılında doğduğunu öğreniyoruz. Ksenophon, soylu ve büyük toprak sahibi bir ailenin oğlu olarak, “Dor adetlerine hayran ve atletizmle ilgilenen Atinalı soylu gençler” arasında yetişiyor. Bu nedenle beden eğitimi, binicilik ve savaş sanatları yaşamında önemli bir yer tutuyor. Her ne kadar felsefe alanında bir iddiası olmasa da, “yüksek ahlakı ve görgü kurallarına hâkimiyeti yüzünden” öğretmeni Sokrates’e saygı duyuyor. Peloponnes Savaşı’nda (431-404) çeşitli muhaberelerde süvari birliğinde görev alıyor. Yunanistan’ın yenilgisiyle biten savaşın ardından yaşanan siyasal krizde, “yenilginin demokrasiden kaynaklanan disiplin eksikliğine bağlayan bazı soylular gibi demokratik yönetime karşı eleştirel bir tutum” takınıp, kısa sürelerle iktidarı ele geçiren demokrasi karşıtlarına yakınlık gösteriyor. 

MÖ 401’de Pers Krallığı’nın prensi Kyros’un ağabeyi II. Artakserkses’e karşı yapılan sefere katılan Ksenophon, Anabasis’te ayrıntılarıyla anlattığı serüvenlerden sonra, başlarına geçtiği Kyros’un Yunanlı paralı askerlerini ülkelerine geri göndermeyi başarıyor. Spartalıların Anadolu’daki Yunan şehirlerini Pers boyunduruğundan kurtarmak için başlattıkları savaşa o da katılıyor. Ve Anadolu’da Perslere karşı savaşan Spartalı birliklerin başına geçen Agesilaos ile yakın dost oluyor. Onun yanında Atinalılara karşı savaşıyor. Vatanına karşı savaştığı için Atina’dan sürgün ediliyor ve mal varlığına el konuluyor. Ancak Spartalı dostları ona sahip çıkıyor ve Olympia yakınlarında büyük bir çiftlik veriyorlar.

Yazar, burada barış ve huzur içinde yaşayıp, çiftliğinin idaresi, av, balıkçılık ve binicilikle geçirdiği bu günlerde bir yandan da kitaplarını yazıyor. Ancak Sparta ile Thebai arasında savaşta Sparta kaybedince çiftliğinden kaçmak zorunda kalıp Korinthos’a sığınıyor. Burada Thebaililere karşı Spartalılarla ittifak kuran Atina ile tekrar ilişkiye giriyor ve Atina’dan sürgün cezası affediliyor. Vatanıyla ilişkileri düzelse de Atina’ya dönmeyen Ksenophon, ardında maceralarla geçmiş bir hayat ve çok sayıda kitap bırakarak MÖ 355 yılında ölüyor…

Ksenophon’u en çok etkileyen düşünür Sokrates. Kitabın çevirmeni Ari Çokana, “her zaman sevdiği, örnek bir insan olarak algıladığı Sokrates’in MÖ 399’daki haksız ölümü hakkındaki düşüncelerini belirtme, hocasının adını aklama ihtiyacı duyar,” diyor ve devam ediyor: “İlk eseri olan Sokrates’in Savunması’nda hocasının dindarlığını ve ahlakını öne çıkarır. Aleyhindeki suçlamaların doğru olmadığını kanıtlamaya çalışır.” Daha sonra kaleme aldığı Anılar ve Şölen adlı yapıtlarında da hocasını temize çıkarmaya çabalayan yazarın ünlü düşünürle tanışması da hayli ilginç. Rivayete göre, günlerden bir gün ünlü düşünür “onunla dar bir sokakta karşılaşır, değneğiyle yolunu keserek insanların nerede iyi ve erdemli olarak yetişebileceğini sorar. Ksenophon yanıt veremeyince de “öyleyse peşime takıl ve öğren” der.

Elimizdeki kitapta da yazarın hocasına karşı duyduğu saygının sürdüğünü görüyoruz. Oikonomikos, hocası Sokrates’in etrafında inşa ettiği felsefi diyaloglardan biri. Kitapta Sokrates “ekonomi” ile ilgili konuşuyor. Ancak bu terimin o yüzyıllardaki anlamı biraz farklı. Bu konuda Ari Çokana şu bilgiyi veriyor:

Oikos ‘ev’ ve nomos ‘yasa, düzen’ kelimelerinden türetilen terim kaba bir yaklaşımla ‘ev düzeni’ diye çevrilebilir. Ancak, Oikos sadece konut değildir, bir ailenin kent dışındakiler dahil sahip olduğu bütün taşınır ve taşınmaz varlıklarla içinde yaşayan özgür ve köle tüm insanları da kapsadığından mülk yönetimi, işletmecilik ve yöneticilik anlamlarını da taşır.

Kitap, varlık ve rahatlık içinde bir yaşam sürmek üzerine uzun bir giriş ile başlıyor ve servetin iyi bir biçimde kullanılması, mülk sahibi olabilmek için lazım olan değerler, yöneticiliğin özellikleri, kölelerin yönetimi ve eğitilmeleri gibi konuları içeren bir bölümle devam ediyor. Daha sonra uzun uzun kadınlıkla ilgili değerler ve eş olarak eğitimi üzerine duruyor. Tüm bunlardan daha geniş olarak da tarım konusu ele alınıyor.

Eserin ilk bölümünde Sokrates büyük bir servetin mirasçısı olan Kritoboulos ile konuşuyor, amacı sahip olduklarının verimli bir şekilde işletilmesi, topraklarını işleyebilmesidir. İkinci bölümde ise Sokrates, örnek yurttaş olarak gördüğü toprak sahibi deneyimli işletmeci Iskhomakhos’la tarım bilgisini paylaşıyor. Iskhomakhos, aslında çiftlik sahibi Ksenophon’dan başkası değildir. İlk bölümde Kritoboulos dinleyici, Sokrates öğretmen iken, ikinci bölümde Sokrates’i öğrenci konumunda görüyoruz.

Kitap Sokrates’in bir sorusuyla başlıyor: “Mülk yönetimi tıp, demircilik ya da marangozluk gibi bir sanatın adı mıdır?” Kritoboulos’un “bana öyle geliyor” şeklinde cevaplamasıyla gelişen diyalog, servet, paranın, kölelerin kullanılması, yönetimi, mülklerden yararlanma, kadının eğitimi, tarım vb. konularla devam ediyor. Sokrates, bu konuşmaları şöyle özetliyor:

“Mülk yönetiminin bir bilgi alanının adı olduğu ve bu bilgi alanı sayesinde insanların mülklerini arttırabilecekleri kanısına vardık (…) Servet kelimesiyle de bir insanın sahip olduğu ve kendisine yararlı olabilecek şeyleri kastettik. Yararlı şeyleri de bir insanın nasıl kullanacaklarını bildiği şeyler olarak tanımladık.”

Tarıma gelince, bu alanda tarımın iyi ve erdemli örnek yurttaşlar için en soylu uğraşı ve bilgi olduğu, bedene ve en fazla güzelliği ve gücü kazandırdığı, zihni serbest bırakarak insanların arkadaşlarıyla, kentleriyle ilgilenmesine olanak tanıdığı dolayısıyla kentlerine sadık yurttaşlar yetiştirdiği konularında anlaşmışlardır. Ancak Sokrates, örnek yurttaş meselesini biraz daha açmak istemektedir. Bunun için gider, erkek, kadın, yerli ve yabancı herkesin örnek yurttaş diye söz ettiği Iskhomakhos’u bulur ve konuyu onunla görüşür.

İlk sorduğu, eşiyle ilgilidir, onu kimin eğittiğini bilmek istiyordur. Iskhomakhos, ona o dönem Atina’da adet olduğu üzere eşi henüz on beş yaşındayken “mümkün olduğunca az şey görecek, duyacak, söyleyecek şekilde sıkı bir denetim altında yetişmiş bir genç kızken” evlendiklerini söyler. Evlendikten sonra karısına tanrıların erkek ve kadınları ortak yaşamlarında birbirlerine mümkün olduğunca yararlı olabilmeleri için yarattıklarını söylemiş ve bunun için yapmaları gerekenleri açıklamıştır. Buna göre, çiftler çocuk üretmekten sorumludur. Bir konuta sahip olmaları, yiyecek için tarlayı işlemeleri, elde edilen ürünleri korumaları, giysiler yapmaları gerekmektedir. Tanrılar erkeğin bedenini ve ruhunu soğuğa, sıcağa, uzun yolculuklara ve seferlere daha dayanıklı yarattığı için ona ev dışındaki işleri vermiştir. Kadın ise daha zayıf yaratıldığı için ev içi işler onun sorumluluğundadır… Iskhomakhos, eşine tüm sorumluluklarını anlatmış, en küçük ayrıntılara kadar her konuyu açıklamıştır. Eşi de ev işlerini aksatmadan yürütmektedir. Sokrates, Iskhomakhos’un eşiyle ilgili anlattıklarını dinledikten sonra, “nasıl iyi ve erdemli bir yurttaş olunduğunu dinleyip ayrıntılarıyla öğrenmek” için ondan uğraşlarını anlatmasını ister. Iskhomakhos, zorunlu olmadıktan sonra her yere yürüyerek giden, tarlaya vardığı zaman çalışanların her birini ayrı ayrı denetleyen, kararınca beslenen, hiç kimseye haksızlık etmeyen, iyilik yapan, “kendini savunabilmek için hitabet alıştırmaları yapmayı aksatmayan”, gerçeği söyleyen bir kişidir.

Daha sonra konu, çiftliğinin yönetimine gelir. Iskhomakhos söze kahyalarını anlatarak başlar. Ve nasıl bilgili, çalışkan ve sadık kâhyaları olduğunu anladır. Bildiklerini onlarla paylaşmakta, çalışırken örnek olmaktadır. Sadık olmaları için de onlara cömert davranmaktadır ama içkicilerden, uykuculardan, cinselliğe düşkün olanlardan uzak durmaktadır. Özenli çalışanları övüp onurlandırmakta ama ihmalkar olanları gördüğünde de gururlarını kıracak şeyler yapmaktadır. Çiftlikte, yokluğunda her şeyi yönetecek olan kâhyalar çok önemlidir. Bu nedenle onlara yöneticiliği de öğretmektedir. Sokrates, ondan kendisine çiftçiliği öğretmesini ister. Iskhomakhos da ona önce işleyiciliği, toprağın özelliklerini bilmesini tavsiye eder; “neyi yetiştirip neyi yetiştiremeyeceğini anlamak için başkasının toprağındaki ekinlere ve ağaçlara bakmak” yeterlidir. Eksik kalan konularda komşuya sorarak öğrenilebilir.

Kitabın bu bölümünde, Iskhomakhos, Sokrates’e bilmediğini söylediği tüm konuları anlatıyor. Sonunda düşünür, fidan dikmekten tarlayı nadasa bırakmaya, tohum serpmekten harman kaldırmaya kadar pek çok işi öğreniyor! Ve çiftçiliğin öğrenilmesi en kolay sanat olduğunu belirtip, konuyu büyük bir beceriyle ortaya koyduğu için Iskhomakhos’a teşekkür ediyor...

 

 

 

Ksenophon, İktisat Üzerine-Oikonomikos, Çeviren: Ari Çokona, İş Bankası Yayınları, 2020.