Koronavirüs

Yılmaz Özdil: Hayatımın en çaresiz anlarından birini üç hafta önce yaşadım, çok yıpratıcı bir süreç başlıyor

"Turkuaz renkli skorboard tablosunda rakamlardan ibaretmiş gibi gösterilenlerin, her biri aslında işte trajik hayat öyküleri"

26 Kasım 2020 08:30

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Koronavirüs (Covid-19) hastası babasının arkadaşıyla yaşadıklarını anlattı. Özdil, "Hayatımın en çaresiz anlarından birini üç hafta önce yaşadım, çok yıpratıcı bir süreç başlıyor. Turkuaz renkli skorboard tablosunda rakamlardan ibaretmiş gibi gösterilenlerin, her biri aslında işte trajik hayat öyküleri" düşüncesini dile getirdi.

Özdil, "Telefonum çaldı. Arayan, çok saygı duyduğum bir büyüğümdü, babamın arkadaşıydı. Sevinçle açtım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. 'Yılmaz bir şey yap, Yılmaz bir şey yap' diyor, gerisini getiremiyordu. 'Ağabey sakin ol kurban olayım, ne oldu' diye soruyordum ama, nafile. Öylesine paniğe kapılmıştı ki, o dağ gibi adam ağlamaktan konuşamıyordu, gözyaşlarına boğuluyordu, gidemiyorum, haber alamıyorum gibi kelimelerini seçiyordum ama, can kulağıyla dinlememe rağmen ne dediğini anlayamıyordum. İnanın belki beş dakika dil döktüm, biraz durulur gibi oldu, hâlâ ağlıyordu ama, hiç olmazsa artık sıkıntısını anlatabiliyordu. Pozitif çıkmıştı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılmıştı. Ama derdi o değildi. Eşi de pozitifti. Ege Üniversitesi hastanesine kaldırılmıştı, entübeydi, yoğun bakımda yatıyordu, hayati tehlikesi vardı. Biri şehrin bir ucunda, öbürü öbür ucunda yatıyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlamasının sebebi buydu. Bir ömür elele yürüdüğü eşinden haber alamıyordu. Kendisi de kontrol altında tutulduğu için eşinin yanına gidemiyordu. Hayat arkadaşını kaybetme korkusuyla paramparça olmuştu. Aklına ben gelmiştim." ifadesini kullandı. 

Özdil yazısında şunları kaydetti: 

"Her iki üniversitede profesör arkadaşlarım olduğunu biliyordu. Hıçkıra hıçkıra arayıp 'Bir şey yap' dediği işte buydu. Eşinden haber getirmemi istiyordu. 'Yoksa öldü de, benden gizliyorlar mı?' diye sordu.Dedim ya, hayatımın en zor anlarından biriydi.

Her gün binlerce insanımız benzer telefonlar alıyor. Kimisi tanıdığından, kimisi anasından, kimisi babasından. Her telefondan sonra binlerce insanımızın hayatı allak bullak oluyor. Çok yıpratıcı bir süreç başlıyor."