Medya

Yeni Akit yazarı Dilipak: Bu tehlike bugün değilse yarın ama mutlaka bir gün başımıza bela olacak

08 Haziran 2021 09:22

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında Marmara Denizi’nde başlayıp Ege ve Karadeniz’e ne yayılan deniz salyası (Müsilaj) sorununu değerlendirdi.

Batı için her şeyin politik bir araç olduğunu belirten Dilipak, “Hatırlarsanız Joe Biden, 22-23 Nisan’da İklim Zirvesi’ne ev sahibi olarak 40 ülke liderini davet etti. Davetliler arasında Erdoğan’la birlikte Rusya ve Çin devlet başkanları da bulunuyordu. Trump’ın katılmadığı bu proje, Paris anlaşması çerçevesinde; ‘2030’a kadar sera gazı salınımını azaltmak’  planı aslında ‘Great Reset’e önemli bir enstrüman olacaktı. Bunun görünen başlıkları ‘küresel ısınma’, ‘manyetik kutuplarda kayma’, ‘iklim değişikliği’ gibi başlıklardı"dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden'ın görüşmesi öncesi deniz salyasını konuştuğumuzu yazan Dilipak,  "Bu durum belirli bir bölgede yaşayan canlıların çevredeki cansız ortamın karşılıklı etkileşimi ile meydana gelen ve süreklilik arz eden EKOLOJİK sistem ile mi ilgiliydi yoksa, ekolojik sistemin bozulmasına yol açan çevre kirliliği sonucu ortaya çıkan bir durum mu?” diye sordu.

Adriyatik’te son 30 yılda deniz salyası sorunun defalarca yaşandığını yazan Dilipak, şöyle davam etti:

 Sorun ne biliyor musunuz, deniyor ki ‘küresel ısınma sonucu deniz yüzeyindeki ısınma böyle bir sonuca sebeb oldu.’  Denizdeki kirlenme bu konuda sebeplerden sadece biri. Bu durum ilk kez bu ölçekte ortaya çıkmış ve 3 ay kadar sürmesi bekleniyor ve bu süreçte Marmara’da canlı floranın bio çeşitliliğinin bundan çok büyük ölçüde zarar görmesinden endişe ediliyor. Ve tekrar eko sistemin kendisini kurmasının uzun yıllar almasından endişe ediliyor. Kimi yorumculara göre deniz suyu sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde olması, bakteri oluşumunun, mikroorganizma ve fitoplanktonların artışı sonucu böyle bir durum yaşandı.

Bakın Marmara’ya Karadeniz’den girecek olan Hidrojen sülfür tehlikesini ben şuraya not edeyim. Bu tehlike bugün değilse yarın ama mutlaka bir gün başımıza bela olacak. Bu durum sadece denizdeki canlı hayatı bitirmeyecek, tüm çevreye de zarar verecek! Yani durum Karadeniz belediyelerinin, Marmara belediyelerinin altında kalkabilecekleri bir konu değil.” 

Yazının tamamını okumak için tıklayın