Ekonomi
Deutsche Welle

Türk ekonomisinin dış finansman riski

Darbe girişiminin etkilerini üzerinden atmaya çalışan Türk ekonomisi için dış finansmana olan bağımlılık hala önemli bir risk. Veriler reel sektörün yurt dışından sağladığı kredilerin yükseldiğine işaret ediyor.

12 Ağustos 2016 18:36


Türkiye ekonomisi darbe girişiminin etkilerinden kurtulmaya çalışırken, ekonominin borç yönetme kapasitesi, dış finansmana bağımlılık ve genişleme eğilimi gösteren cari açık önemli sorunlar olarak öne çıkıyor.

Darbe girişimi öncesi dönemin son cari açık verisi beklentilerin üzerinde gelirken reel sektörün yurt dışından sağladığı kredi oranı da ciddi seviyede yükseldi. Verilere göre borç döndürme oranı da yüzde 190 seviyelerine kadar geldi.

Bu durum, daha önce kredi derecelendirme kuruluşlarının birçok kez uyardığı gibi Türkiye'nin dış finansmana bağımlılığına işaret ediyor. Deutsche Welle Türkçe'ye konuşan Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selva Demiralp'e göre Türkiye'nin dış finansmana olan bağlılığı ekonominin yumuşak karnını oluşturuyor.

Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) faizleri artıracağı beklentilerine dikkat çeken Demiralp böyle bir durumda doların Türk Lirası karşısında önemli ölçüde değerleneceğini, bu durumun da dış finansmanın maliyetinin artırması dolayısıyla risk yarattığını söyledi.

TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat'a göre ise Türkiye'nin finansman ihtiyacı henüz risk oluşturacak seviyede değil. Deutsche Welle Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Murat, “Türkiye'nin 120-130 milyar dolar borcu, 30-35 milyar dolar cari açığı söz konusu. İkisi bir arada ele alınırsa kritik seviyeye gelindiğini düşünmüyorum. Türkiye daha önce birçok badire atlattı ve her seferinde de finansman sağlamayı başardı” değerlendirmesini yaptı.

Kredi notu kritik konumda

Türkiye'nin dış finansman sağlayabilmesi için uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmeleri büyük önem taşıyor. 15 Temmuz'da gerçekleşen başarısız darbe girişimi sonrasında S&P Türkiye'nin kredi notunu indirirken, risk görünümünü yükseltmişti. Moody's ise 5 Ağustos'taki not değerlendirmesini pas geçerken Türkiye'yi izlemeye devam edeceğini açıklamıştı.

Genel beklenti kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin notunu koruyacağı görüşünde. Fakat aksi bir durumda bile ekonomistler Türkiye'nin finansman konusunda zorluk yaşamayacağı görüşünde.

Commerzbank kıdemli ekonomisti Tatha Ghose yatırımcıların not indirim olasılığına karşı hazırlıklı olduğunu, Türkiye'ye yatırım yapmaya devam edeceklerini belirtti.

Capital Economics Gelişen Ülkeler kıdemli ekonomisti William Jackson da Türkiye'nin olası not indiriminin büyük bir sorun oluşturmayacağını ifade etti.

İç tasarrufları artırma hamlesi

Türkiye'nin dış finansmana bağımlı olmasının temel nedeni iç tasarrufların düşüklüğü. Bu sorunun çözülmesi ile ilgili olarak son dönemde etkili bazı adımlar geldi. Bunların en önemlisi 45 yaş altı çalışanların bireysel emeklilik sistemine katılmasının zorunlu hale getirilmesi oldu.

Atılım Murat, bu düzenlemenin tasarruflar üzerinde hemen etkisini göstermese de önümüzdeki dönemde olumlu bir ivme yaratacağı görüşünde.

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Selva Demiralp ise tasarrufların artması için yapısal reformların yapılması gerektiğini belirtti. Türkiye'de son 1-2 yıldır enflasyon dolayısıyla tasarruf sahiplerinin negatif getiriyle karşı karşıya kaldığını söyleyen Demiralp, bu yüzden bireylerin harcama yapmayı ön plana çıkardığını belirtti.

Demiralp, tasarrufların artması için Türkiye'de enflasyonun düşmesi gerektiğine, bu durumun da yapısal reformlarla mümkün olabileceğine dikkat çekti.

Temmuz ayında Türkiye'de enflasyon yıllık olarak yüzde 8,7 ile son 6 ayın en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Yapısal olarak çözülmesi için çalışmalar yapılan gıda fiyatlarındaki artış, enflasyonun yükselişe geçmesinin temel nedeni olarak gösterilmişti.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle