Gündem

TTB'den İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Ev içi şiddet suç olmaktan çıkar, kadın cinayetleri katlanarak artmaya devam eder

05 Ağustos 2020 21:34

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi tartışmalarıyla ilgili düzenlediği basın toplantısında konuşan Merkez Konseyi Üyesi Selma Güngör, sözleşmeden çekinilmesi halinde yaşanacakları açıklayarak, “Kız çocukları başta olmak üzere, çocuklar zorla evlendirilebilir. Göçmen kadınlar şiddet karşısında haklarını savunamaz. Kadın cinayetleri katlanarak artmaya devam eder. Şiddet sarmalı tüm aileyi ve toplumu içine alır. Şiddetin gerekçesi olur. Mağdur şikayetçi olmazsa soruşturma yapılamaz. Ev içi her türlü şiddet suç olmaktan çıkar.”” dedi.

TTB ve TTB Kadın Hekimlik Ve Kadın Sağlığı Kolu İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesi tartışmaları hakkında basın toplantısı düzenledi.

“İstanbul Sözleşmesi Yaşatır, İstanbul Sözleşmesi Uygulansın!” yazılı pankartın asılı olduğu TTB Genel Merkezi’ndeki toplantı salonunda basın açıklamasını okuyan TTB Merkez Konseyi Üyesi Selma Güngör, sözleşmenin uygulamasında Türkiye’de sıkıntılar yaşandığına dikkat çekerek, “Bu kötü gidişata dur demek adına elimizdeki en önemli yasal dayanak olan İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasını çekmesinin doğuracağı sonuçların, sözleşme yürürlükteyken dahi olup bitenlerden yola çıkarak ‘korkunç’ olacağını ısrarla belirtiyoruz. Bu tür insan hakları ihlallerinin önlenmesi için çalışmanın biz hekimlerin en başta gelen görevlerinden biri olduğunun bilincindeyiz” dedi.

Güngör toplumda yükselen şiddetten özellikle kadın hekimlerin etkilendiğini ifade ederek, “Kadın sağlık çalışanları başta olmak üzere ne yazık ki biz hekimler de toplumda yükselen şiddet dalgasının mağduru olabilmekteyiz” diye vurguladı.

Güngör, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi halinde olacakları şöyle sıraladı:

“Kadın cinayetleri katlanarak artmaya devam eder. Kadın, erkek ya da çocuk fark etmeksizin; cinsiyet, dil, din, ırk ve yönelimi ne olursa olsun toplumdaki tüm bireyler şiddet karşısında korunmasız kalır. Şiddet sarmalı tüm aileyi ve toplumu içine alır. Şiddetin gerekçesi olur. Mağdur şikayetçi olmazsa soruşturma yapılamaz. Ev içi her türlü şiddet suç olmaktan çıkar.”

“Şiddet mağdurunun beyanı esas olmaktan çıkarak, hayati önem taşıyan korunma sağlanması süreci, bürokratik işlemlerde boğulur. Cinsel taciz ve psikolojik şiddet cezasız kalır. Evlilik içi tecavüz meşrulaşır. Israrlı takip karşısında yasal korunma ortadan kalkar. Kadına karşı ayrımcılığı önlemek ve toplumsal cinsiyet eşitliği hayal olur. Hali hazırda zaten yetersiz olan kadın sığınakları sayısı arttırılarak bu konuda politika geliştirilemez. Kız çocukları başta olmak üzere, çocuklar zorla evlendirilebilir.Göçmen kadınlar şiddet karşısında haklarını savunamaz. Sorunların çözülmesi adına mağdura verilen her türlü psikolojik, ekonomik ve yasal destek geri çekilir.”