Gündem

Suç örgütü lideri Kürşat Yılmaz: Zamanında ifadem alınmış olsaydı Hrant Dink yaşıyor olacaktı

20 Şubat 2020 13:05

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın duruşması Çağlayan’daki İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşmada, tanık olarak dinlenen ve suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle 66 yıl hapis cezası verilen Kürşat Yılmaz, "Zamanında ifadem alınmış olsaydı Hrant Dink yaşıyor olacaktı. Hrant Dink’in resmini getirdiler, cinayetle ilgili ‘Bunu da öldür’ dediler" ifadelerini kullandı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilim Sistemi (SEGBİS) aracığıyla eski emniyet müdürü Ramazan Akyürek ve gazeteci Ercan Gün ile eski Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz’ün de aralarında bulunduğu 6 tutuksuz sanık katıldı. Duruşmada Dink ailesini de avukatları temsil etti.

"Cemaatciler, 'Gel mafyamız ol' dediler"

Gazete Duvar'ın ifadesine göre ifadesi alınan Yılmaz, “Cezaevinden kamuoyuna ve yetkililere yazı yazdım. Komünist bir gazete yazdı, sanırım Birgün, başka dikkate alan olmadı. Bilgime başvuran bile olmadı. Amerikan uşakları başarılı olsaydı Bolu Cezaevi’ne sevk sırasında beni öldüreceklerdi. Üç gün boyunca ifade verdim savcılığa. Zekeriya Öz vardı. Başkaları da vardı. Bana daha önce ‘Gel mafyamız ol’ demişlerdi cemaatçiler” diye konuştu.

"Zamanında ifadem alınmış olsaydı Hrant Dink yaşıyor olacaktı"

Kendisine Hrant Dink’in fotoğrafının gösterildiğini anlatan Yılmaz, “‘Ergenekon’la ilgili bilgin var mı?’ diye sordular. ‘Yok’ dedim. 1999 yılında Bir gün daha önce tanıdığım bir ülküdaş arkadaşım ‘Sana bir tezgah kurdular organizeden’ dedi. 2005 yılı kışında bir gün Ankara’ya gittim. Kara kuvvetleri lojmanında bir evde… ‘Sana gelecekler Gülen cemaatinden’ dedi arkadaşım. ‘Şükrü Sarıışık paşa ile ilgili görüşecekler’ dedi. Bilgi alışverişi dediler… Ankara imamı dedikleri şahıs geldi dediler ki ‘Sen Şükrü Sarıışık paşayı tanıyorsun kefil olur musun?’ MGK genel sekreteriydi o zaman. İsmail Issız aradı. Bir MHP milletvekili ofisine gittik. Bir general geldi. İsmail Issız’a herkes saygılı davranıyor. Bir albay arkadaşım vardı Aytekin Eroğlu. O da orada… Birkaç gün sonra beni Otel Asya’ya götürdüler, kayıtlarda vardır. Her gün sohbet ediyorduk. 15 gün otelde kaldım. Mahkemeye gelmek istiyordum. Ama getirilmedim. Zamanında ifadem alınmış olsaydı Hrant Dink yaşıyor olacaktı. Cinayeti ile ilgi İsmail Issız, Ömer Küçükyurt ile Hüseyin Albay yanıma geldi. Tam olarak hangisi olduğunu bilmiyorum ama bana Hrant Dink'in fotosunu gösterdiler. Ve 'Bunu da öldür. Olayda senin ismini geçirmeyiz. Seni koruruz' dediler. Ben de bu işte olmayacağımı belirterek, 'Türkiye zor duruma düşer. Bu işe sizde girmeyin, bu bir tezgahtır sizi de kullanıyorlar' dedim. 80 öncesi de bizi kullandılar. ‘O süreç olmasaydı belki sizinle yürürdüm’ dedim. O dönem herkesi kullanıyorlardı bunlar… Gel bizim mafyamız ol dediler. Sizinle işim olmaz dedim. Sonra temasımız olmadı. Cinayetten sonra cezaevinde Erhan Tuncel benimle görüşmek istedi ama cezaevi idaresi görüştürmedi” 

"Soruşturma yapmadık"

Dink'in katledildiği dönemde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'nda İstihbarat Aşırı Sağ Faaliyet Tim Komutanı olan Üsteğmen Serkan Özel, duruşmaya SEGBİS ile bağlanarak, Hrant Dink cinayeti öncesinde kendilerine herhangi bir istihbarat ulaşmadığını kaydetti. Şu an Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığında binbaşı olan Özel, müşteki avukatların sorduğu soruların çoğuna, 'Bilmiyorum, hatırlamıyorum' cevabını vererek, "Cinayet gününde personelimin hangi görevde olduğunu hatırlamıyorum. Cinayetten sonra herhangi bir değerlendirme toplantısı ya da bir soruşturma yapmadık" dedi.

Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu, istihbarattan dosyaya eklenen telefon şemaların eksik olduğunu söyleyerek, görüşmelerin tümünün tekrar talep edilmesini istedi. Bakırcıoğlu, MİT'in Hrant Dink ile ilgili yürütülen çalışma kayıtlarının da dosyaya eklenmesini istedi.

Savcı, tahliye taleplerinin reddini istedi. Duruşmaya ara verildi.