Dünya
BBC Türkçe

Pervin Buldan'dan Roboski özeleştirisi: HDP'nin hukuken eksik kaldığı noktalar olmuştur

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, dokuz yıl önce Şırnak'ın Uludere ilçesindeki Roboski köyünde 19'u çocuk 34 kişinin F-16'larla bombalanarak öldürülmesi sonrası başlatılan yargı süreçlerinin suçluları ortaya çıkaramamasında partisinin de hatası ve ihmali olduğunu söyledi

28 Aralık 2020 14:41

28 Aralık 2011'de Şırnak'ın Uludere ilçesinde bulunan Roboski (Ortasu) köyünden Irak'a geçen bir grup kaçakçı, PKK'lı zannedilerek, F-16 savaş uçakları tarafından vurulmuş, olayda 19'u çocuk 34 kişi yaşamını yitirmişti.

Roboski'de hayatını kaybedenler için bu yıl da köyde bir anma programı yapıldı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Pervin Buldan ve milletvekillerinin de katıldığı anmaya koronavirüs pandemisi tedbirleri nedeniyle sınırlı sayıda kişi katıldı.

HDP Eş Genel Başkanı, son sekiz yılda Roboski davasında yaşanan gelişmelere ilişkin Şırnak Barosu ve HDP'nin hukuk komisyonunu da eleştiren bir açıklama yaptı.

Roboski Davası'nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) kabul edilmemiş olmasında Şırnak Barosu'nu sorumluğunun bulunduğunu söyleyen Buldan, süreci takip etmediği için HDP Hukuk Komisyonu'nu eleştirdi.

"Şırnak Barosu'nun bu konuda büyük eksiklikler yaptığı ortadadır, bir an önce o dönem Şırnak Barosu'nda yetkili olanların açığa çıkarılması tarihi bir sorumluluktur. HDP'nin de hukuken eksik kaldığı noktalar olmuştur, denetim ve takip konusunu iyi yapmamış bu takipsizlik sonucunda çıkan karar bizim büyük eksikliğimizdir ama her şey bitmiş anlamına gelmemiştir.

Buldan, evrak takibinin yapılmadığını, hukuk komisyonun yaptığı eksikliği parti olarak telafi etmeleri gerektiğini söyledi ve "Yoksa ailelerin bu acıyla yaşamasına hiçbirimizin gönlü razı olmaz. Bu acı hepimizin ortak acısıdır" diye konuştu.

HDP Eş Genel Başkanı, Roboski'nin kaza değil, bir katliam olduğunu savundu ve konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Roboski, devletin hükümetin bile, isteye halkının üzerine bombalar yağdırdığı açıkça işlediği bir katliamdır. Bu dağlar burada yaşayan insanlar, bir hafızadır, kürde karşı işlenen insanlık suçlarının, hukuksuzlukların hafızasıdır, bu coğrafyada buna benzer katliamlar yaşandı Maraş, Dersim, Zilan Katliamı, Roboski'den farklı değil. Sur, Cizre, bu katliamdan farklı değil ama bizi en çok öldüren şey kürde karşı yapılan hukuksuzluktur, kürt düşmanlığı zihniyeti ve politikasıdır. Bizi en çok inciten acıtan öldüren bu kürt düşmanlığıdır."

Roboski harita
BBC

Roboski benzeri bir olayın dünyanın başka bir yerinde yaşanmış olması halinde, 'yetkililerin onuruyla istifa edeceğini' söyleyen Buldan, Roboski'nin sorumlularının korunup, kollandığını, yargı önüne çıkarılmayıp herhangi bir ceza almadığını ifade etti.

"28 Aralık 2011 tarihinde Milli güvenlik kararıyla bu katliamın gerçekleştiği, bu ülkenin savaş uçaklarıyla insanların katledildiği bilinmesine rağmen, o dönemin sorumluları bilinmesine rağmen yargılanmayıp elbette kürt düşmanlığı ve bir halka yapılan düşmanlığın göstergesidir" dedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Selahattin Demirtaş için verdiği karara da değinen Buldan, kararın Roboski dosyasını çok yakından ilgilendirdiğini savundu

"Türkiye'de yaşanan bütün usulsüzlüklerin, haksızlıkların tamamını kapsayan önemli bir karardır Demirtaş kararı. Bu karar doğrultusunda kürt halkına yapılan bütün haksızlıklar ve hukuksuzlukların bir şekilde telafi edilmesi elbette ki mümkündür. Siyasi iradeye açık çağrı yapmak isteriz, bu sayfayı yeniden açmak zorundayız, bu olay Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kalamayacak dediniz ama hala karanlıkta. Bunu ortaya çıkarmak gereğini yapmak, sorumluları bildiğiniz için, onları cezalandırmak sizlere yeni bir sayfa açar.

Katliamın yapıldığı günün ertesinde gazeteler 'Devlet halkını bombaladı' dedi, o dönem başbakan olan Erdoğan suçu inkar etmek için 'Devlet halkını bombalamaz' diye karşılık verdi. Emri verenler belli, bombaları atanlar belli ve planlıydı, ama buna rağmen ikiyüzlülük ve riyakarlıkla bu açıklamayı yaptılar. Bu olay karanlık dehlizlerde kalmayacak demişti ama Roboski hala Ankaranın dehlizlerinde asılı olarak kalmaya devam ediyor."

AİHM sürecine kadar Roboski Davası nasıl gelişti?

Hukuki süreç, saldırıdan on gün sonra, 8 Ocak 2012'de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 'gizlilik kararı' verdiği soruşturmayla başladı.

Mart ayında Meclis İnsan Hakları Komisyonu saldırı ile ilgili inceleme yapıp rapor hazırladı ve olayın 'kasten yapıldığına dair' bir delil elde edilmediğini açıkladı.

Bir yıl sonra, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, "taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı" soruşturma dosyası hakkında görevsizlik kararı verip dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderdi.

Genelkurmay Askeri Savcılığı da 7 Ocak 2014 tarihinde dosyada şüpheli olarak adı geçen Tümgeneral İlhan Bölük, Korgeneral Yıldırım Güvenç, Albay Aygün Eker, Tuğgeneral Halil Erkek ve Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu hakkında "kovuşturmaya yer olmadığı" yönünde karar verdi.

Roboski ailelerinin bu karara karşı yaptığı itiraz reddedildi.

ROBOSKI
Getty Images

2014 Temmuz ayında, 1108 gibi rekor sayıda avukatla dava Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. 53 başvurucudan üçünün eksik vekalet belgesi belirtilen sürede tamamlanmadığı için AYM 24 Şubat 2016'da başvuruyu reddetti.

Bu karardan sonra 281 başvurucu ile Roboski davası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. AİHM, dosyayı 'iç hukuk yolları tüketilmediği için' kabul edilemez buldu ve 2012 yılında başlayan hukuki yollar 17 Mayıs 2019 tarihinde AİHM'in verdiği karar ile tükendi.

Davanın yeniden açılabilmesi için yeni delillere ihtiyaç var. Roboski ailelerinin avukatları, 15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişimin ardından, 27 Temmuz 2016 tarihinde o dönem Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı olarak görev yapan Berat Albayrak'ın açıklamalarını delil olarak sundular.

Albayrak, katıldığı bir televizyon programında Roboski olayında Fethullah Gülen yapılanmasının izleri olduğunu söylemiş "Uludere konusunun tekrar inceleneceğini düşünüyorum" açıklamasını yapmıştı.

Roboskili aileler, AİHM kararının ardından, geçen yıl Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yeni bir başvuru yaparak, yeni delil ile soruşturmanın yeniden açılmasını talep ettiler. "Yetkisizlik" kararı veren Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı Uludere'ye gönderdi.

BBC Türkçe'ye konuşan Ferhat Encü, davanın kısa bir süre sonra açılmasını umduklarını söyledi. Encü, yeni davanın dışında davayı Birleşmiş Milletler'e götüreceklerini de ekledi.

"Şu an hem yeni dava hem de BM süreci için hazırlıklarımız devam ediyor. Davadan bir sonuç alma ihtimalimiz çok düşük de olsa, hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Küçücük bir kıvılcım dahi olsa, davamızın peşini bırakmayacağız, " dedi.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir