Gündem

"Orduda rütbe bekleyenler AKP ile dirsek temasında"

"Bu 15 Temmuz'dan daha tehlikeli"

04 Haziran 2018 12:16

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) tarafından organize edilen iftar yemeğinde yaptığı konuşmada CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi hedef alan sözlerini alkışlayan isimler arasında 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel’in de bulunması dikkat çekti. Yaşananları değerlendiren emekli asker ve CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, "Erdoğan’ın orduda yaratmaya çalıştığı Erdoğancı yapı 15 Temmuz’dan daha tehlikeli bir sonuca sebep olabilir" ifadesini kullandı. Çiçek, "Rütbe bekleyenler AKP’nin örgütleriyle dirsek temasına geçerek istikbal arayışına giriyorlar. Bu çürüme Suriye ve Irak’taki iç savaş öncesine benzeyen bir tablo ortaya çıkarıyor" dedi.

BirGün'den Meltem Yılmaz'a konuşan Çiçek'in Yılmaz'ın  sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

»Korgeneral Temel’in, Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını alkışlaması epey tepki çekti. Siz bu olaya hangi açıdan bakıyorsunuz?


Sorunun temelinde, Cumhurbaşkanı’nın aynı zamanda parti genel başkanı olması yatıyor. Yaklaşık 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde Cumhurbaşkanı tarafsız, devleti ve milleti temsil eden bir şahsiyettir. Dolayısıyla o anlayışın devamı olsaydı Cumhurbaşkanı muhalefeti eleştirmez, bu manzaralar oluşmazdı. Bunu takdir edemeyen ordu komutanı da ne yazık ki yanlış yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde askerlerin siyasetçilerle birlikte siyasetin konuşulduğu yerde alkış tutması hem temel yasalarımıza hem de örf ve adetlerimize uygun değildir.

»Erdoğan’ın ve AKP’nin ilk dönemlerindeki askeri vesayetle mücadele söylemi çerçevesinden baktığımızda, askerle ilişkisi bugün ne aşamaya gelmiş durumda? 


AKP, askeri vesayet adı altında milli orduya kumpas kurdu, ben de o mağdurlardan biriyim. Amerika ve İsrail çıkarlarına hizmet ederek yıllarca FETÖ ile birlikte milli orduya kumpas kurdular. Ordu dışında, başta yargı ve emniyet olmak üzere, Türkiye’nin ayakta kalan hangi kurumu varsa FETÖ ile işbirliği yaparak bunları itibarsızlaştırdılar ve 15 Temmuz’a gelen o karanlık sürecin taşlarını döşediler. Şimdi de mağduru oynuyorlar. Oysa bunlar tam da suç üstü yakalandılar 15 Temmuz’da. Yani AKP döneminde hiçbir zaman askeri vesayet ile mücadele diye bir şey olmadı. Muhtıra veren Yaşar Büyükanıt ne sanık oldu, ne soruşturma ne de dava açıldı. Silivri’de tanık olarak geldi. Eğer askeri vesayet ile mücadele etselerdi önce ondan başlarlardı. Yaptıkları sadece algı operasyonuydu.

»Mağduru oynamaktan öte, Erdoğan’ın üst düzey ordu komutanlarıyla verdiği pozlar ve dillendirdiği söylemler, FETÖ’den sonra Erdoğan’ın orduda kendine Erdoğancı yapı arayışı mıdır?

Tabii. Bütün devlet kurumlarında olduğu gibi orduda da bu böyle. Benim komutanım, benim genelkurmay başkanım söylemleriyle, ne yazık ki yorumunuz doğru, kendi devlet kurumlarını yaratmaya çalışıyor. Zaten en büyük tehlike de burada yatıyor. Ne yazık ki ordu ile iktidar partisi arasındaki mesafe, gün geçtikçe azalıyor. Orduya tercih edilecekler, rütbe bekleyenler AKP’nin örgütleriyle dirsek temasına geçerek istikbal arayışına giriyorlar. Bu çürüme Suriye Irak’taki iç savaş öncesine benzeyen bir tablo ortaya çıkarıyor. Bu nedenle milletimizin çok dikkatli ve hassas olması lazım.

»Doğudaki operasyonlara baktığımızda, son dönemde aşırı milliyetçi ve dinci sembollerde bir artış gözlemliyoruz. Bu durum bir radikalleşmenin göstergesi midir, disiplinsizliğin mi?


Disiplinsizliktir. Çünkü ordunun en temel özelliği disiplindir. Orduda üstüne saygı, milletin değerlerine saygı, siyasi sembollerden uzak durmak gibi kurallar vardır. Bu ülkenin sembolleri zaten belli. Onların dışında semboller kullanmak suçtur ve ceza gerektirir. O açıdan bunlar hakkında işlem yapılmalıdır.

»Yapılıyor mu?


Ordu işlem yapmaya kalksa bile siyasi iktidar tehdit ve baskı ile bu işlemleri etkisiz kılmaya çalışıyor. Ordudaki düzenin daha da bozulmasını kolaylaştıracak adımlar atıyor. Bırakın düzeltmeyi. Amaçları bütün kurumları çökerterek kendi kurumları haline getirmek.

»15 Temmuz’dan sonra, özellikle yargıda, FETÖ’den boşalan yere çeşitli tarikatlar ve cemaatlerin yerleştiğini görüyoruz. Orduda bu anlamda durum nedir?


Ne yazık ki ordu içinde de aynı durumu gözlemliyoruz. Her kesimde farklı cemaatler var orduda ve bir paylaşım içerisindeler. Evet, ordu içerisinde bir tarikat, cemaatlerin giderek artan hakimiyeti, yargıda olduğu gibi söz konusu. İktidar kendi cemaat üyelerinin önünü açıyor. Dün FETÖ ile beraber yürüyordu. Bugün başkalarıyla yürüyorlar. İktidar, iktidarda kalmak ve hesap vermemek için bütün kötü niyetli girişimleri sürdürüyor. Devletteki bu çürüme bizi iç savaşa doğru yaklaştırıyor.

»Geçenlerde Tuzla Piyale Okulu’ndan yeni yetişen subayların geçiş görüntüleri yayımlandı. Buradaki yürüyüşleri dikkat çekti. Askerlerin bazıları şapkalı bile değilken, ellerinde valiz, çanta ve poşetle yürüyüş yapan askerlerin, birbirinden farklı şekilde hareket ettikleri görüldü. Bu görüntünün açığa çıkardığı disiplinsizliği nasıl yorumluyorsunuz?


Tabii, 15 Temmuz büyük bir travma ve çöküştür ordu için. Ordunun eli kolu bağlanmıştır. Dolayısıyla dediğiniz gibi, bir disiplinsizlik hali ortada. Bu tehlike büyümemeli.

***

15 Temmuz’dan daha tehlikeli

»Yani 15 Temmuz’dan sonra, FETÖ yapılanması ordu içinde tasfiye edildikten sonra, ki o da soru işareti, Erdoğancı bir yapılanmadan mı söz ediyoruz?


FETÖ ile iktidar el ele verip ordudaki Cumhuriyetçi, Atatürkçü, demokratları tasfiye ettiler. Binlerce kişiden bahsediyoruz. Ondan sonra 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’cü adı altında bir ayıklama daha yaptı iktidar. Şimdi evet, kendisine bağlı bir devlet oluşturmak için adımlar atıyor. Bu aslında Türkiye için 15 Temmuz’dan daha tehlikeli bir gidiştir. Bir tek parti devletine gitmek her şeyin sonu demektir.

»Neden 15 Temmuz’dan daha tehlikeli? Türkiye zaten bu derece kutuplaşmış bir yapıdayken, ordunun bu sefer de Erdoğancı yapı ile ayrışmasının, Türkiye’ye yansıyacak olan biçimiyle mi? Beraberinde 24 Haziran seçimlerini göz önünde bulundurduğumuzda mı?


Elbette. Bazı korkular var ki yersiz değil. Bu seçimlerden sonra gelecek olan seçimler diktatörlerin yönettiği ülkelerdeki göstermelik seçimlere dönecek, şeklinde. Kendi ordusunu, kendi yargısını, kendi devletini kurmuş bir iktidarla seçime girmek göstermelik bir seçimdir. Ama inanın bu tehlikeyi milletimiz görüyor. Ben seçim kampanyası sürecinde Muharrem İnce ile dolaşıyorum ve seçmenin bu tehlikenin ciddi şekilde farkında olduğunu görüyorum. Çünkü bunun tersi iç savaştır ki en büyük korkumuz odur.