Yaşam

Okullar açıldı, peki ya 'teneke' mahallenin görünmeyen Roman çocukları?

Paşaköy'deki teneke mahalle hem 3 belediyenin sınırları içerisinde kalıyor, hem de hiçbirinin...

28 Eylül 2015 19:35

Kelemet Çiğdem Türk

Geçen yıldan bu yana değişen bir şey yok Paşaköy “teneke” mahallesinde. Çevresinde yükselen beton inşaatların konforlu görünen halinden uzak, teneke, tahta, çaput ne varsa elde onunla yapılmış buradaki barakalar, çadırlar. Dayanıksız! Şiddetli yağmurun yarattığı sellerde dağılan bir mahalle. Yağmur suları yokuşun başından ne kadar çöp bulursa teneke mahalleye getiriyor. Her yağmurda çadırlar yağmur suyu ile dolduğu için kaldırılıp yeniden kuruluyor. Çöpleri mi toplasınlar, yağmurla mı baş etsinler, ıslanan eşyaları mı kurutsunlar… Her yağmur sonrasında yeniden inşa edilen teneke evler. Yoksulluk, yoksunluk, çaresizlik…

“Teneke mahalle” yaklaşık 40 haneden oluşuyor. Pendik, Sancaktepe ve Sultanbeyli belediyelerinin tam ortasında, hiçbir yere ait olmayan, aslında üç belediyeyi de ilgilendiren bir arazide yaşıyor Romanlar. Küçükbakkalköy’den, Ankara’dan, Gebze’den, yani evi yıkılan, kira parası veremeyen, sokakta kalma riski olanlardan oluşuyor bu mahalle. Dert büyük; hayat pahalı, hayatta kalmak için para kazanmak zorundalar.

Derme çatma barakalarda, çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor Romanlar. Temiz su yok! Yakınlardaki bir kuyunun “atık” suyunu kullanıyorlar! Belediye temiz su göndermemiş bugüne kadar. Yerinden yurdundan edilen bu insanların yaşam koşulları, yaşam zorlukları kimin umurunda! Tek odadan oluşan barakalarda yaşam dip dibe. Tuvalet, banyo dışarıda. Su olmadığı için temizlik ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk yaşıyorlar. Farelerin, yılanların cirit attığı bu boş arazide bir gece çocuklardan biri uyurken fare tarafından ısırılmış! İnsanın isyan edesi geliyor değil mi?

Bu acılara sağır kalınabilir mi?

 

Paşaköy, şehir merkezinden kilometrelerce uzakta. Romanların geçim kaynağı hurdacılık, çiçekçilik, kağıt toplayıcılığı. Bu işleri yapabilmek için şehrin merkezinde olmaları gerekiyor. Romanlar üzerinden sağlanan geri dönüşümün bir kıymeti yok. Yükü, eziyeti çekenin cebine giren üç kuruş. Üstelik bu üç kuruş hem yol parası hem de o günün “ekmek parası”. Ertesi gün kaldıkları yerden devam... yoksa aç kalacaklar.

Devletin “çocuk”lar için verdiği “maaş”ların artık ödenmediğini söylüyorlar. Üstelik bu yardım hepsine de verilmiyor! Romanlar “Devlet ev versin taksitle ödeyelim, bedava istemiyoruz. Yerimiz, adresimiz olsun istiyoruz” diyorlar. Ağva’da devletin Romanlara yaptığı evler olduğunu ve çok düşük taksitle ödendiğini anlatıyorlar. Ağva’daki bu durum onları çok etkiliyor aslında.

 

Onlara neden ev yapmıyorlar?

 

Üstelik şu an bulundukları yeri de terk etmeleri isteniyor. Üçüncü köprü inşaatı yakınlarında bir yerde devam ederken Romanların varlığı “görüntü kirliliği” oluşturuyor yetkililere göre. Üstelik rantın yeni adreslerinden biri olan Paşaköy, belli ki yatırımcıların ve belediyelerin iştahını kabartıyor. Teneke mahallenin 40 hanesi  göze batıyor haliyle. Sadece git deniyor, yer gösterilmiyor.

Gidecek yer yok!

 

Bugün okullar açıldı. Çocuklar okula gidemiyor! Okulların açılmasına bir gün kala çaresizlik daha çok gösteriyor kendini. Geçen yıl kendilerine yardımcı olan birkaç aktivist sayesinde çocuklar yakındaki bir okula misafir öğrenci olarak kabul edilmişti. Okul formasının 250 TL olduğunu, bu meblağı karşılamanın imkansız olduğunu söylüyorlar.

Bu çocuklar artık hurdacılık yapmaktan, kağıt toplamaktan başka bir hayal kuramayacaklar mı? Doktor olmak, avukat olmak, öğretmen olmak, felsefeci olmak, hakim olmak gibi hayaller?

Bu hayalleri hep beraber gerçekleştiremez miyiz?