Gündem

Nükleeri savunan, çevrecilere 'ajan' diyen Bulut çarpık yapılaşmaya el attı

Tüm kıyılarda nükleer santral kurulması gerektiğini savunan, Başdanışman Yiğit BUlut'un 'sahillerdeki çarpık yapılaşmayı denetleyecek' komisyonda bir rol üstleneceği ortaya çıktı

19 Ağustos 2013 14:30

Trakya'dan Akkuyu'ya kadar tüm kıyılarda nükleer santral kurulabileceğini savunan ve çevre hareketlerini 'Alman ajanlığı' olarak gören Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Yiğit Bulut'un, "sahillerdeki çarpık yapılaşmayı denetleyecek" komisyonda yer alacağı ortaya çıktı.

Bodrum tatilinin ardından, kıyı şeritlerindeki yapılaşmayı eleştirerek, “Bu kadar vicdansızlık olmaz. Yapılaşmalar denize kadar girmiş. Neredeyse denize düşecekler” diyen Başbakan Erdoğan ’ın sözlerinin yankıları sürerken, kıyıların, sahil şeritlerinde nükleer santral yapılmasını talep etmesiyle bilinen Yiğit Bulut’a emanet edildiği ortaya çıktı.

Taraf gazetesiden Ertan Altan bugünkü yazısında, “Başbakan’ın kısa bir süre önce başdanışmanlık görevini verdiği Yiğit Bulut’u kıyılardaki çarpık yapılaşmayı denetleyecek komisyona sokması, kıyılar için mevcut durumdan daha fazla endişe yaratıyor” diyerek bu gelişmeyi duyurdu.

Altan’ın açıklamalarına göre Erdoğan, “Kıyılarda inşa edilecek nükleer santralleri yıllardır ateşli bir şekilde savunan Bulut’tan, Bakan Bayraktar ile birlikte çalışarak tüm sahillerdeki işgalleri tespit etmesini istemiş”.

Altan yazısının devamında Bulut’un, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ı davet ettiği programlarında Trakya ’dan Akkuyu’ya kadar kıyılardaki nükleer projelere destek verdiğini ve çevre hareketlerini de Alman ajanı olmakla itham ettiğini hatırlattı.
 

Ertan Altan'ın yazısının tamamı şöyle:

 

Kıyılar nükleerci Yiğit Bulut’a emanet

 

Gezi eylemleri patlamadan kısa bir süre önceydi, Başbakan İstanbul’un siluetine karışarak birbiri ardına yükselen gökdelenlerle ilgili önemli açıklamalar yapmıştı. Belediyeleri uyaran Erdoğan, yükseklikle ilgili yasal emsal değerlerine uyulmasını istemişti. 

O günlerde emsal dolandırıcılığının nasıl yapıldığını sorduğum Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman da dâhil pek çok yerel aktör Başbakan’ın açıklamalarını takdirle karşılamıştı.

Aradan haftalar geçti, Gezi Parkı’na iş makineleri girdi. Başbakan’ın o dönemde söyledikleri ve yaptıkları malum. Türkiye’yi sarsan gelişmeler yaşanırken, Başbakan’ı emsal çıkışından dolayı takdir eden Kahraman da Gezi’deki rolü nedeniyle Kültür Bakanlığı tarafından İstanbul’dan Antep’e sürülmüştü.

Bodrum’da kurmaylarıyla birlikte “tebdili kıyafet” bindiği yattan kıyıları denetleyen Başbakan’ın açıklamalarını okuyunca, aklıma gökdelenlerle ilgili bu çıkışı geldi. Zeytinburnu’ndaki 16/9 daMecidiyeköy’de açılışını yaptığı Trump Towers da yetkiyi hükümetin bakanlılarından ve yerel yönetimlerinden almış ancak Başbakan her nasılsa bu yapıların emsal durumundan haberdar olmamıştı. 

Tıpkı Güney sahillerimizi vatandaşlara kapatan, her şey dâhil oteller ve devlet tarafından yapılan lüks konutlar gibi. 

Evet, Başbakan kıyılarla ilgili çok haklı. “Bu kadar vicdansızlık olmaz. Yapılaşmalar denize kadar girmiş. Neredeyse denize düşecekler.” 

Ama bu kadar izansızlık da olmaz, kıyılardaki yapılaşmaya nasıl izin verildi? 

Kıyı kanununun ihlaliyle ilgili altında doğrudan hükümetin imzasının olduğu öyle çarpıcı örnekler var ki, Başbakan’ı dinleyince bir anlığına yeni bir oluşum kurup AK Parti’ye karşı muhalefete mi geçiyor diye düşünmeden edemedim. 

Bu konuda İstanbul’da Galataport başta geliyor. Planda işaretlenen turizm ve konaklama tesisleri kıyıyı bir bütün olarak kapatıyor. Haydarpaşa Port’ta, bugün gümrük olan yere yine kıyıyı kapatacak lüks konutlar inşa ediliyor. Bunlar İstanbul’dakiler. Güney’de Kaş’tan Kekova’ya, Adrasan’danÇıralı’ya AK Partili yerel yönetimler aleyhinde açılmış onlarca davadan çıkan yıkım kararları yıllardır uygulanmıyor.

 

Nükleer santrallerin ateşli savunucusu

 

Ancak Başbakan’ın kısa bir süre önce başdanışmanlık görevini verdiği Yiğit Bulut’u kıyılardaki çarpık yapılaşmayı denetleyecek komisyona sokması, kıyılar için mevcut durumdan daha fazla endişe yaratıyor. 

Evet, yanlış okumadınız Erdoğan, kıyılarda inşa edilecek nükleer santralleri yıllardır ateşli bir şekilde savunan Bulut’tan, Bakan Bayraktar ile birlikte çalışarak tüm sahillerdeki işgalleri tesbit etmesini istemiş.

Yiğit Bulut için, nükleer santral milli bir mesele. Çünkü düşman Batı, Türkiye’nin nükleerle güçlenmesini istemiyor. Bu açıdan Bulut’a göre nükleere karşı çıkmak açıkça vatan hainliği.

Enerji Bakanı Taner Yıldız’ı davet ettiği programlarında Trakya’dan Akkuyu’ya kıyılardaki nükleer projelere destek veren Yiğit Bulut, çevre hareketlerini de Alman ajanı olarak göstermişti.

Kıyılara uzanan derelere kurulması planlanan hidroelektrik santraller de Yiğit Bulut için cari açığı kapatmanın tek yolu.

Başbakan kıyılarımızın denetimini işte bu zihniyete emanet etti. 

Yiğit Bulut, arşivinde rastladığım kıyılarla ilgili bir yazısında şöyle diyor; “Sahillerimizde emlak almak isteyen yabancıların sayısı artarken aklıma bir soru geldi; acaba Türkiye’de deniz kıyısı diyebileceğimiz bölgelerdeki emlak değerlerimiz, Avrupa ile kıyaslandığında ucuza mı gidiyor?” 

Kıyıları denetleyecek komisyonda Yiğit Bulut’un da olduğunu öğrenince benim de aklıma bir soru geldi; acaba kıyılardaki denetim doğal alanları korumak ve kamu yararı için mi yoksa gerçekten kıyılarımız ucuza gidiyor da biraz sorun yaratıp fiyatları yükseltelim diye mi düşündüler?